“Devlet dairesi, rastgele girilip çıkılan bir yer değildir. Kamu kurumları, devletin ciddiyetini, ağırlığı ve saygınlığını yansıtır. Bu minvalde kamu çalışanları da gerek duruşları, gerek görünüşleriyle devletin kendisini temsil eder.”
Yukarda okuduğunuz paragraf yıllar önce kamu düzeninin olmazsa olmazlarından sayılırdı.
Yani eskiden sokakta bile bir kamu görevlisini görseniz, “Bu kişi kesin devlet dairesinde çalışıyor” derdiniz.
Ne yazık ki bu durum bugün neredeyse ortadan kalktı.
Çalışanların çoğu spordan mı geliyor, düğüne mi gidiyor gerçekten anlamak zor.
Diğer taraftan…
Devlet, sadece masa başında çalışan memurdan da ibaret değildir.
Kurumun temizlik görevlisi, çaycısı, teknisyeni, şoförü, müdürü, daire başkanı, herkes kamunun vitrinidir.
Dolayısıyla, sıraladığımız bu kadroların her birinin duruşu, tavrı ve kıyafeti vatandaşın devlete olan bakışını doğrudan etkiler.
Artık, devlet dairelerimizde öyle rahatlıklar var ki, içerisi neredeyse piknik alanı…
Birçok çalışan eşofmanından tutun, garip garip baskılı tişörtlerden taytına kadar devlet adabına yakışmayacak kıyafetlerle görev icra ediyor.
Kadınlar kuaförden çıkıp kına gecesine gelmişçesine aşırı makyajlı, erkekler saçı sakalı birbirine karışmış halde kamu hizmeti veriyor.
Keza bu kurumların idareci pozisyonundakilerde aynı şekilde…
Erozyona uğramış değerlerimiz hadi şöyle dursun, devlet olmanın gerekleri bellidir;
- Devlet, ciddiyet ister.
- Devlet, ağırlık ister.
- Devlet, görünüşte de devlet olmalıdır.
★
2013 yılında “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik”te bazı değişiklikler yapıldı.
Yani bir anlamda serbestlik geldi.
İşte bu serbestlik, saygıyı zedelememeliydi.
Yönetmelikte hala “aşırılıktan kaçınılmalı” ifadesi var ama sınırlar maalesef bulanıklaştı.
Denetim ve uyarı yok, örnek olacak duruş da kalmadı.
Güzel şeyler olmadı değil.
Kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklamak doğru bir adımdı lakin sağlığımızı koruyan bu hassasiyet, kamusal duruşumuza neden yansıtılamıyor, cevap bekleyen asıl soru işte budur.
Hulasa değerli okurlar.
Kamu çalışanı sabah işe gitmeden önce mutlaka aynaya bakmalı.
Neticede sahip olunması gereken devlet adamlığı ciddiyeti elden gittiğinde, sadece kıyafetler değil, güven ortamı da dağılmakta.
Unutmamak lazım…
Bir vatandaşın devletine olan güveni sarsıldığında oluşacak boşluğu ne taytla doldurabilirsiniz ne de kravatla..!
TERÖRSÜZ TÜRKİYE Mİ DEDİNİZ?
Sokakta yürürken önüme çıkan üç kişiden biri “Ne olacak bu işin sonu?” diye soruyor.
Terörsüz Türkiye konuşuluyor ya…
Konuşan çok.
Kahvede çay kaşığı bile bir başka ses çıkarıyor bu aralar.
Kimisi umutlu, kimisi kuşkulu…
Benim fikrimi de soran çok oluyor.
Hemen söyleyeyim;
Bakın, ben bir Türk milliyetçisiyim.
Lakin sadece sloganla değil, akıl, vicdan ve sorumlulukla…
Dolayısıyla devletin yürüttüğü bu süreci dikkatle izliyorum.
Ve açık konuşayım, şu ana kadar gördüğüm en soğukkanlı, en stratejik adımlardan biri.
Yani bu kez mesele gerçekten çözülmek isteniyor gibi.
Ayrıca, Sayın Devlet Bahçeli’nin desteğini de önemsiyorum.
Kendisinin vatan sevgisinden, milliyetçiliğinden zerre şüphem yok.
Zaten böylesi bir süreci bir milliyetçinin sahiplenmesi kadar doğal bir şey yok.
Türkiye’nin hayrına olacak hiçbir gelişme, gerçek bir milliyetçiyi rahatsız etmez.
Ancak sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için bazı temel ilkelere riayet edilmeli:
BİR- Kafalarda soru işareti bırakılmamalı.
İKİ- Her adım şeffaflıkla atılmalı.
ÜÇ- Şehitlerimizin hatırasını incitecek her türlü dil ve davranıştan kaçınılmalı.
DÖRT- Devlet, milletle birlikte yürümeli, kararlar milletten saklanmamalı.
BEŞ- Kimse, bu milletin hassasiyetleri üzerinden siyaset yapmamalı.
★
Şunu akıllardan çıkarmamak lazım;
Haklar, ülkenin birlik ve bütünlüğü, milli değerler korunmak şartıyla açıkça, korkusuzca, anayasal zeminde ve siyasi platformda konuşulabilmelidir.
Zira susturulan meseleler birikir ve devamında patlayarak geri döner.
Ezcümle…
Terörsüz bir Türkiye hayal değil, artık mecburiyettir.
Umarız bu süreç evlatlarını toprağa değil, yarınlara hazırlamak isteyen herkesin lehine sonuçlanır.
★ ★ ★
Yazmak iyi gelir.
Bana;
“apektas6161@gmail.com” adresinden ulaşabilirsiniz.