Kanser, kelime anlamı olarak bir organın veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü huylu tümöre ve urlara denir. Kanser terimini ilk olarak tıbbın babası olarak bilinen Yunan fizikçi Hippocrates (MÖ. 460-370), carcinos ve carcinoma terimlerini ülser oluşturan ve ülser oluşturmayan tümörler için kullanmıştır.

Kanser gelişmesi her geçen yıl giderek artış göstermekte olup, kanserin birey üzerindeki psikososyal sonuçlarının tanınması ve tedavi edilmesinin önemi göz önünde tutulması gereken bir meseledir. Kanser olmak hastanın yaşam kalitesini etkileyerek ruhsal sorunların oluşmasına sebep olmaktadır.

Ülkemizde özelleşmiş psikoonkoloji birimi hizmeti veren bir iki kurum dışında devlet hastanelerinin psikiyatri polikliniklerinden hizmet almayı sürdüren kanser hastaları ruh sağlığı hizmetlerine ihtiyaç duymalarına rağmen buna erişememektedirler.

Psikoonkoloji, kanserden tedavi gören insanların yaşadıkları psikopatolojik ve psikososyal sonuçlarla ilgilenir. Tüm kanser hastalarının üçte birinin yüksek stres düzeyine sahip olduğu, bu durumun hastalığa uyumunu zorlaştırarak, hastalığın seyrini olumsuz etkilediği çalışmalarla gösterilmiştir.

Yapılan çalışmalarda kanser tanısıyla takip edilen hastaların yaklaşık %50 sinde psikiyatrik bozukluk tespit edilmiştir. Psikiyatrik bozukluk tespit edilen kanser hastalarında incelendiğinde %90’ında tıbbi durum ve tedaviye bağlı psikiyatrik bozukluk, %10’unda tıbbi durum öncesinde var olan psikiyatrik bozukluğun alevlenmesi yatmaktadır.

Kanser hastalarında sıklık sırasına göre görülen psikiyatrik bozukluklar;

  • Uyum Bozukluğu

  • Majör Depresyon

  • Organik Ruhsal Bozukluk (Deliryum)

  • Kişilik Bozuklukları

  • Anksiyete Bozukluğu

  • Psikoz

Kapsamlı kanser çalışmalarında görülmektedir ki, kanser hastalarının %25-55 depresyon ve %40-60 arasında organik ruhsal bozukluk tanıları almaktadır.

KANSER VE DEPRESYON

Uyum bozuklukları dışında kanser hastalarında en sık ortaya çıkan ve her aşamada görülebilen bozukluk depresyondur. Kanser hastalarıyla yapılan bir çalışmada %20 majör depresyon ve %27 depresif duygulanımlı uyum bozukluğu sonucuna varılmıştır. Kanser hastalarında depresyon oluşumuna yönelik risk faktörleri olarak, geçmiş duygu durum bozukluğu öyküsü olması, alkolizm, kontrolsüz ağrı, terminal dönem kanser, depresyona yol açan kemoterapotik ajanlar vs. belirtilmiştir.

Kansere bağlı depresyonda suçluluk, obsesif ve hipokondriyak uğraşılar, psikosomatik retardasyon daha az görülürken; ağrı ve fiziksel performansta bozulma, insomnia, iştah bozukluğu, kilo kaybı, anksiyete, çaresizlik, gelecekle ilgili kaygılar daha fazla görülmektedir.

Kansere uyum güçlüğü ve çaresizlik algısı depresyon gelişiminde en nemli unsurlardır. Pankreas kanserinde depresyon sıklığı yaygın olmakla, psikiyatrik belirtiler kanser belirtilerinden önce ortaya çıkar ve erken tanı için önemli bir faktör olabilir.

Tedavi

  • Biyolojik Tedavi (İlaç Tedavisi)

  • Psikolojik Tedavi (Bilişsel- Davranış Terapi)

Kaynaklar:

  • Kanser Hastalarıyla Çalışma Klinisyen Yetiştirme Programı, 1. Düzey Eğitim Kitapçığı (Uzm.Psikoonkolog Esra Savaş)

  • Psikoonkoloji kitabı, Dr. Sedat Özkan

  • www. sabah. com. tr. sağlık