Küçücük bir virüsün, süper güç dediğimiz devletlere neler yaptığını gördükçe, ulaşılamaz insanları yoğun bakımlara garibanlarla birlikte yatırdığını gördükçe zihinlere farklı farklı sorularda gelmiyor değil. 

Koranavirüs bir biyolojik silah mı? 
Laboratuvarlarda mı üretildi? 
Yoksa yeni bir dünya düzeni mi kuruluyor? 
Kapitalizm çöküyor mu?

Bu komplo teorileri çokta mesnetsiz söylemler değil aslında. Tüm bu yaşananlar bir kurguda olabilir, doğanın bir dönüşümü olarak virüsün mutasyona uğraması da olabilir. 
Ortadoğu ve komşumuz Suriye üzerinden çıkarılmak istenen bir Dünya Savaşının, bir türlü çıkmaması nedeniyle de ortaya atılmış olabilir. Veya arifesine geldiğimiz bir dünya savaşının çıkmaması içinde ortaya atılmış olabilir. 

Dünyada ABD Dolarının etkisini azaltmak, kripto paralar ile yeni bir ekonomik düzen kurulması için ortaya atıldığını söyleyenlerde çoğunlukta. Kapitalizmin çökeceğini, yerine ulusalcı ekonomik sistemlerin geleceğini iddia edenlerde var. 
Hatta kapitalizmin çöktüğünü, yeni ekonomik sistemlerin hayata geçirileceği iddia edenlerde var.

Eğer koranavirüs bir kurguysa, yani yeni bir dünya düzeni kurmak için laboratuvarda geliştirilen bir biyolojik silah ise, milyonlarca insanın daha öleceğini söylemek karamsarlık olmaz. Ancak salgının etkilerinin bu kadar olmayacağını, kısa zaman içerisinde kontrol altına alınacağını düşünenlerdenim. 
Sosyalist arkadaşlarımızın merakla beklediği, Kapitalizm çöker mi sorusunun cevabını hemen verebilirim. HAYIR. Kapitalizm çökmüyor. Aksine, Kapitalizmin temel öğelerinden olan “Ticaretin Refahı Artıracağı” ilkesinin haklılığı çok net bir şekilde anlaşılıyor. 

Virüs nedeni ile dünya ticaret hacminin düşmesi, tedarik ve gelir-harcama zincirlerinin sıkıntıya düşmesi, kısaca talebin düşmesi dahi insanların refahını ne kadar etkilediğini hep birlikte görüyoruz. Muhtemelen, bu sıkıntılı günleri aşınca da insanlar üretimin ne kadar önemli olduğunu, ticari hayatın kendi dinamikleri içerisinde işlemesi gereken bir mekanizma olduğunu daha iyi kavrayıp, daha sıkı sarılacaktır bu kavramlara.

Gelelim en çok konuşulan ABD ve Doların dünya piyasalarında ki gücünün pandemi sonrası nasıl etkileneceğine. Benim görüşüm, bunlarında bu süreçten değer kaybetmiyeceği yönünde. Şöyle ki, dünyada ekonomik kriz global ölçüde etkilerini hissettirmeye başladığında, ABD para basarak bu dolarları dünya piyasalarına sürecek. Bunu da muhtemelen ülkelere yardım planları ile yapacaktır. 
1947 de ki Marshall yardımlarını hepimiz biliyoruz. Bir benzeri neden olmasın? Hatta ABD’nin 2 Trilyon Dolar para basacağı şuan bile konuşuluyor. 
Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için bu ortamda bulunmaz bir nimet olur. Düşünsenize insanlara evde kalın denildiği bir ortamda, onlara parasal kaynak sağlayabileceğimiz bir kaynağın şuan hükümete verildiğini. Ve bunun böylece ülke insanımıza dağıtıldığını…

Kısaca, içinden geçtiğimiz bu olağanüstü süreç, belki yeni bir dünya düzeni kurmak için yapılmıyor olabilir. Ancak bu salgının etkileri bittikten sonra, eskiye nazaran birçok şeyin de değişeceğini söylemek için alim olmaya gerek yok. 
Hatta ülkemizde ilk değişecek olan sektöründe tarım sektörü olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu süreçte ülkeler, tarım gibi stratejik ürünlerde kendine yetebilecek üretim seviyesine sahip olmanın önemini çok iyi anladı diye düşünüyorum. 
Tekallif-i Milliye den sonra keşke Köylü milletin efendisidir sözünü de söylesek ve bunun gereği olarak çiftçimize hakettiği değeri verebilsek. 
Eğer bu kötü günlerden sonra ayağa kalkmak istiyorsak bunu yapmak zoruındayız…