Söyleyin Soylu’ya...!

Şu sıralar özellikle trafikte kime rastlasam önümü kesiyor ve şöyle diyor.

“Söyleyin Süleyman Soylu’ya direksiyon başında telefonla konuşanlara karşı açtığı savaşta sonuna kadar yanındayız..”

Milletin artık canına tak etti.

Bu konu, direksiyon başında telefon acayip yaygınlaştı. 

Hani bazı kazalarda şöyle deniyor ya, direksiyon hakimiyetini kaybetti… 

Bakanlık verilerinde çoğu kazanın sebebi bu.. Öyle ki kaza sonrası araç içinde telefonların açık olduğu tespit edildi.

Sayın Bakanın bu konudaki kararlılığına toplum tam destek verdi.

Sonuna kadar yanınızdayız sayın Bakan.

12 Eylül 1980 öncesi Trabzon…!

Bugün 12 Eylül.

Türkiye tarihinin en karanlık gününün başlama tarihi.

12 Eylül 1980’de bu ülkede darbe oldu.

Partiler kapatıldı. Meclis feshedildi.

Ülkede sıkıyönetim ilan edildi.

Bir sağdan bir soldan gençler idam edildi.

12 Eylül askeri darbesine karşı, 15 Temmuz benzeri bir direniş olmadı.

Çünkü..

Toplum, darbe olsun diye şartlandırıldı.

Mesela şimdiki gençlerin bilmesi açısından 12 Eylül 80 öncesi Trabzon’a dönelim.

Mahalleler, sağ sol diye bölünmüştü.

Atapark’a solcular giremez… 

Ganita’ya sağcılar...

KTÜ’de yurtlar bölünmüştü.

2’inci yurt solcuların

3’üncü yurt ülkücülerin.

Boztepe, karışıktı.. Her gün kavga olurdu.

Yeni Cuma solcularındı.

Yeni Mahalle ülkücülerin, Faroz da.

Böyle bölünmüştü Trabzon.

Karanlık caddelerde cinayetler işleniyordu.

Üniversitede her gün kavga gürültü.

İnsanların can ve mal güvenliği yoktu.

Ve toplum, asker idareye el koysun diye adeta yalvarıyordu.

O dönemlerin gençlik önderlerinin bazıları bugün hayattaysa, darbeye borçlular hayatta olmalarını..

Yitiren canlarımız ise adeta kurban oldu.

12 Eylül’de toplam hazırlandı… Ve darbe olduğu gün de müthiş destek aldı.

Ve iç çatışma kargaşa bir anda son buldu.

Darbeyi yapanlara ABD yönetimi “Bizim çocuklar” dedi.

12 Eylül tecrübesi ile Türkiye çok şey öğrendi.

Eğer 15 Temmuz bilincinde olsaydı toplum

12 Eylül ve öncesi darbeler olmazdı.

Tabi, o dönemin liderlerinin de dik durmaları konusunda eksiklikleri vardı.

12 Eylül, acı anıları ile hep hatırlayacağız.

Burak Yılmaz ne kadar haklı?

-Emeğinin karşılığını alması ile ilgili çapasında haklı

-Sözleşmedeki haklarını talep etmede haklı

-Herkesin feda dediği dönemde, yan çizmesinde haksız

-Dolar kurundaki artışa karşı, kuru sabitlenme talebini ret etmesinde haksız.

Yönetime samimi çağrı

Trabzonspor yönetimi, Burak Yılmaz’ın sözleşmesindeki bonuslarla ilgili açıklama yaptı… Şaşırdık.

Artık yeni futbol düzeninde bu tür sözleşmeler var.

Ve Trabzonspor yönetimi bu dönem sözleşme imzaladığı futbolcular ile de böyle bir anlaşma yapmışmıdır.

Bunu da açıklanmasını istiyoruz.

Evet, Burak Yılmaz sözleşmesi bonuslarla bir facia.

Peki, sizin yaptığınız sözleşmelerdeki bonusları da toplum bilsin.

Var mısınız…?

Mesela, maç başı bonuslar.

Asik ve gol bonusları.

Var mı böyle sözleşme..

Kenan İskender derdi ki…!

Rahmetli Kenan İskender, Trabzonspor’un efsane yöneticilerindendir.. 

O’nun döneminde transfer görüşmelerini bizzat kendi yapardı. O dönem, transfer görüşmeleri için futbolcular yönetime babalarını gönderirdi.. 

Menajer ise henüz devrede yoktu.. 

Bonus diye de bir uygulama hiç yoktu.

Kenan İskender, eğer; Burak Yılmaz’la masaya oturup pazarlık yapsaydı O’na şunu söylerdi..

“Peki Burak, istediklerini önce Türk parasına çevir, bonuslarını de ekle, toplamını kağıda yaz…”

Zira, Kenan amcanın en pratik yöntemi buydu.

Futbolcunun istediği parayı kağıda yazması..

Çoğu da yazamazdı..

Allah rahmet eylesin..

Kenan Amca’yı arıyoruz.

Yönetimlerin eli kolu bağlı mı..?

Küresel sermayenin futbolu keşfetmesinden sonra, futbolcular da sermayenin kendi sırtlarından kazanmasına karşı bir savunma mekanizması geliştirdi.

Sözleşmelerdeki ince detaylar.

Gol başına para.

Asist başına para.

Şampiyon olunca para

Avrupa kupalarına katılınca para

Ligde şu sırada olunursa para

Yerel kupa kazanılırsa para.

Avrupa kupalarında tur atlayınca  para

Forma satışından yüzde.

Maddeleri çoğaltabiliriz.

Genellikle futbolcu lehine olan maddeler bunlar.

Çünkü artık futbol, futbol değil.

Öyleki, saha kenarına reklam veren firmalar futbolcular ile anlaşarak topu o reklam panosunun önünde tutmasını istiyor.

İşte böyle çığırından çıktı.

Rezilleşti.

Peki, kulüpler buna karşı bir savunma geliştiremezler mi..?

Gol başına bonus isteyene, yüzde yüzlük pozisyonda golü atamayandan bonusunu kesmek gibi.

Sarı ve kırmızı kartlarda. Puan kaybında, Avrupa kupalarından elenme de..

Bunlardan da kulüp bonus kessin…

Yönetimlerin eli kolu bağlı mı..?

Madem öyle, işte böyle… Diyemiyor mu..?

Keşke..!

Trabzonspor yönetimi, Muharrem Usta’nın içinde Burak Yılmaz’ın da olduğu futbolcular ile ilgili önerisini kabul etseydi..Usta prim yapacak diye bu teklifi ret etmeseydi.

ZAYTUNG

Akşam eve gittiğinde yeterince korna çalamadığı için iç sıkıntısı ve uykusuzluk çeken taksi ve dolmuş şoförlerine yönelik ''akıllı telefon havalı korna'' uygulaması geliştirildi...