Sevelim ya da sevmeyelim tarihi gerçekler vardır. Cumhuriyetle yaşıt, Atatürk’ün kurduğu bir partidir ve büyük bir siyasi mirasa sahiptir CHP. Öyle ki bir dönem baraj altında kalmış olsa da dağılmamış tekrardan siyaset sahnesinde yerini almıştır. Fakat mevcut genel başkanıyla birçok değerinden uzaklaşan CHP, parti içi muhalif tepkilerle de gündeme gelmektedir. Kuruluşuna esas teşkil eden unsurlarla zıt davranışlarda bulunan CHP, adeta marjinal bir parti görüntüsü vermeye başlamıştır. Bakın şimdi bir Anayasa değişikliği var meclisin gündeminde. Tabi burada yanlışlar eksiklikler olabilir. Herkes buna evet de demeyebilir. Bu en doğal haktır. Fakat nitelikli bir muhalefet olmalı. Masaların üstüne çıkıp, üniversite yıllarından kalma sloganlar atarak yüce meclisin çalışmasını engellemek nasıl bir zihniyettir. Bu en basitinden milletin oyuna ihanettir. Olmazların yerine alternatifler sunmak, halkın beklentileri yönünde eleştirilerde bulunmak, siyasetimize değer katacaktır. Sonra siz istemiyorsunuz diye; çoğunluğun isteğinin olmamasını beklemek nasıl bir ruh halidir.

Böyle bir düşünce tek parti zamanından kalma bir alışkanlık olsa gerek. CHP’nin bu süreçte yaptığı diğer bir hata da toptancı yaklaşımdır. Siz bütün teklife olumsuz yaklaşarak ve olmazlarla işe başlayarak sığ bir siyaset örneği ortaya koymaktasınız. Şimdi ben ilk oyunu CHP’ye veren gençlere sormak isterim: Anayasa değişikliğinde bir madde de seçilme yaşının on sekize düşürülmesidir.

CHP buna karşı çıkarak acaba siz gençlere haksızlık yapmıyor mu? Daha böyle birçok örnek var. Ama suç da bulmuyorum CHP’ye. Lideri böyle olan bir partinin böylesi çelişkiler içermesi çok da garip değil.  Burada Sayın Bahçelinin; ”Sayın Kılıçdaroğlu sabah başka, akşam başkadır. Pot üstüne pot kırarken, çarkçıbaşı unvanını kimseye vermeye niyetli de görünmemektedir.” sözleri mevcut durumu oldukça iyi özetlemektedir. Maalesef ülkemiz böylesi zor bir süreçten geçerken CHP’nin tarihi adına yakışmayan tutumu elbette yıllar içinde daha iyi anlaşılacaktır.


Neymiş efendim bu süreçte Anayasa değişikliği mi olur? Olur, efendim! Hem de tam sırası. Önder olarak benimsenen ama hiçbir sözünü yerine getirmediğiniz Gazi Mustafa Kemal 20 Ocak 1921'de, ülke savaş halindeyken, Cumhuriyet ilan edilmemişken Teşkilatı Esasiye Kanunu ile Türkiye Cumhuriyetinin ilk Anayasasını meclise sunmuştur. Evet beyler. Buna ne diyeceksiniz? Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; bu bizim “ikinci Kurtuluş Mücadelemizdir” ve yeni Anayasa bu sürecin bir ayağıdır. Son olarak; Ey CHP! Niye hiçbir zaman halka güvenmiyor, isteklerine yüz çeviriyorsun? Ondandır ki bu millet de size güvenip sizi iktidar yapmıyor.  Samimiyet sorununuz var. Hiç mi parti isminin açılımına ve oklarının ne anlama geldiğine bakmıyorsunuz?