Şikayetlerin temel sebebini, en başında kaçırdığımız ya da görmezden geldiğimiz olayların ve durumların oluşturduğunu fark etmez, sonrada onlardan şikayet ederiz. Görmezden geldiğimiz o küçük detayların nelere sebebiyet verdiğini, nasıl bir çözümsüzlüğe dönüştüğünü, ne tür bedeller yarattığını sonuçlarına katlanmak durumunda kaldığımız da anlarız. 

Dünyanın her yerinde de bu kavram böyledir. Bunun içinde dünyanın her yerinde kişisel disiplin ve yönetimsel disiplin çok önemsenir. Çünkü bu disiplinler sizleri diğer kişilerden ya da toplumlardan farklılaştıran temel göstergeler ve sonuçlar yaratır. 

Yönetenlerin becerileri toplumun farklılaşmasında çok önemlidir. Sonuçlar da onların karnesidir. Yöneticilikte kendiniz kadar seçtiğiniz takımda çok önemlidir. Kötü takımın iyi yöneticisi, iyi yöneticinin kötü takımı olamaz. Takım Yöneticinin en önemli göstergesidir.

İşte tam bu söylediklerimi anlatan durumu, 1969 yılında Amerikalı Philip Zimbardo isimli Suç Psikoloğunun İsmini Kırık Cam Teorisi diye koyduğu deney de görüyoruz.

Zimbardo, yoksulluğun ve suç oranının yüksek olduğu, Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model araba bıraktı. Arabaların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Ve olup bitenleri gizli kamerayla izledi.

Bronx´taki (Yoksul ve Suç oranı yüksek mahalle) otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı. Ardından Zimbardo  iki öğrencisi ile´sağ kalan´ otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zengin beyazlar) da olaya dahil oldu. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti.

"Demek ki" diyordu Zimbardo, "ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz."
Her şey o ´ilk´ masum(!) yanlışla başlıyor. Buna tedbir alınmadığı, kayıtsız kalındığında ise ´büyük suç´a davetiye çıkmış oluyor. İlk söylenen yalan, ilk atılan tokat, ilk aldatma, ilk hırsızlık... Her şey böyle başlıyor.

İşte bütün durum bu, Eğitim affı, Vergi affı, Ceza affı, İmar affı, hepsi BİR KERELİĞİNE başlamıştı. Onun tanıdığı, bunun tanıdığı diye başlamıştı sonu DAYIN var mı kavramına dönen her şey. Benim işin görülsün de diye olmuştu, bütün iyimserlikler. Bir kereden bir şey olmazdı, bin kere olduğunu göremez hale geldiklerimiz. O kadar çok dile getirilecek şey var ki bu konularda ama uzatmayalım.

Bu bakış açısıyla kendinizi, çevrenizi ve yönetenlerinizi samimice bir değerlendirin. Sizden olanı değil, iyi yapanları bulmaya çalışın ve bugünün işini yarına bırakmayın.

Bu sefer Camlar değil CAN’lar kırılıyor.

Lütfen anlayın.