Zaman zaman sizlerle paylaşırım…

Makam mevki sahibi olanlarla ilgili bolca gözlemim olmuştur.

Ve bahse konu bu gözlemlerimde, iki farklı insan profiliyle karşılaştım.

Değerini bulunduğu konuma aktaranlar ve değeri bulunduğu konumla sınırlı kalanlar.

*

Bu cümleyi biraz daha açalım ki, meramımız iyi anlaşılsın.

*

Lider var, feraseti sayesinde geleceği görür, geleceği planlar.

Lider var, sadece yaşadığı güne odaklanır, sürekli övülüp ruhunun okşanmasıyla hayat bulur.

Lider var, koltuğunun ucunda eğretidir, mütevazı kişiliğiyle ön plana çıkar.

Lider var koltuğuna gömülür, onda kaybolur.

*

Yani efendim.

Koltuk deyip geçmeyin!

Çoğu zaman bir eşya, bir temsil olmaktan çıkar.

Uğruna, inançlar değişir, değerler sorgulanır, akrabalıklar, dostluklar sonlanır.

Boylu boyunca ona uzanıp, bu şekilde egosunu tatmin edenler için öyle bir şeydir ki bu meret, imalat ustası bile o denli aşık değildir emeğine.

Zira.

Hak etmeyenler için koltuk, dünyaya açılan tek penceredir.

Görmez, duymaz, nefes alamazlar onsuz.

Uğruna hırs yapar, şekilden şekile girer, farklı bir hal alırlar.

Onu elde etmek ve/veya kaybetmemek için başkalarına yönelik her türlü çirkeflikten, fütursuzca yakıştırmalardan imtina etmezler.

Tek hedefleri vardır.

Yeter ki ona sahip olsunlar…

*

İnsan dediğimiz varlık, rahatına düşkündür.

Buna bir sözümüz yok.

Hemfikiriz.

Lakin.

Makam mevki sahibi olmaktaki amaç, kıçların rahat ettirilmesi olmamalı.

Konumunda olumlu yönde fark yaratmak, gelecek için iz bırakmak ve dolayısıyla kalıcı hizmetlerin mimarı olmak lazım.

Aksi halde.

Gün gelip güç merkeziniz büyüsünü kaybettiğinde, yani o ceylan derisi koltuk altınızdan kayıp gittiğinde, kendinizi böbürlenerek yürüdüğünüz yerlerde emeklerken bulursunuz.

Nitekim.

Geriye doğru şöyle dönüp bir bakın.

Hep böyle sürecek, diyen ne insanlar indi o makamlardan.

Kimler eğdi başını…

*

Onun için üstadım.

Her başlangıcın bir sonu olduğu gerçeğini düşünerek, fazla rehavete kapılmamak lazım.

Neticede.

Koltuk dediğiniz merette tekerlek var, kayar gider.

*

Peki.

Hem geçmişi heba etmeden, hem de geleceği riske atmadan liderlik yapmak nasıl olacak?

Hafızasını yitirmeyip, aklına mukayyet olanlar için hiçte zor değil aslında.

Şöyle ki;

BİR- Geldiğiniz yeri unutmayacaksınız.

İKİ- Gideceğiniz yeri bileceksiniz.

*

Ha, diyelim bunları, yani kim olduğunuzu unuttunuz.

O zaman ne olacak, onu da söyleyelim.

Bir gün.

Mütevazı bir şekilde koltuğunun ucunda oturup, gelecek için ideal kadrolar yetiştirmekten başka bir gayesi olmayacak birileri gelecek ve neden heba olduğunuzu size anlatacak.

*

Şimdilik eyvallah.