Trabzon Ortahisar Belediye Meclisi’nde dün yaşananlar, aslında siyasetin içinde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi bir kez daha hatırlattı: Aklıselim.

Az daha tansiyon tavan yapacak, bir tartışma daha manşetlere taşınacaktı. Ama bu kez işler farklı gelişti.

Konu neydi? Ortahisar Belediyesi’ne bağlı bazı şirketlerin bankalar nezdinde çek ve kredi kartı kullanabilmesi için teminat mektubu gerekiyordu. Meclisin onayı şart. Bu noktada da klasik ayrım devreye girdi: Çek okey, ama kredi kartı veto!

Özellikle AK Parti ve MHP’li üyeler kredi kartına karşı net bir tavır koydu. Kredi kartının denetimsizliği, riskleri, “şifreyi verince her şey harcanabilir” endişesi masaya kondu. Kınalı’nın “Başkan Kaya’yı zora sokarlar” sözü ise meselenin ne kadar kişiselleştirilebileceğini gösterdi.

Ama bir yandan da işin doğasında olan bir şey var: Ticaret yapan herkes bilir ki, kredi kartı artık modern ticaretin bir parçası. “Güven” meselesi, aslında şirket yönetiminin ta kendisi. Bu noktada CHP’li Ahmet Yılmaz’ın çıkışı dikkat çekti. “Modern ticaretin bir aracı, neden bu kadar tedirgin olunuyor?” sorusu yerli yerindeydi.

Kınalı'nın “Altında bir şey yok kardeşim, açık açık konuşuyorum” tepkisi sertti ama bir o kadar da sahici. Yılmaz'ın, "söylemlerinizin altında başka bir şey var" iması ortamı gerebilecek bir çıkıştı. Neyse ki bu gerilim büyümeden sonlandı. Başkan Ahmet Kaya'nın "Ben öyle bir şey sezmedim" diyerek ortamı yumuşatması yerindeydi.

Aslında herkesin ortak noktada birleştiği yer netti: Harcama yapılacaksa yapılsın ama denetim şart! Belgelendirme olsun, şeffaflık olsun, meclis her adımı bilsin. Zaten meseleye bu açıdan yaklaşınca çözüm de geliyor.

En azından bu defa kavga değil, konuşma galip geldi. Siyasette böyle anları özlemişiz.

Kim bilir, belki de meclis toplantıları değil, meclis müzakereleri izleriz artık Trabzon'da...