Aksoy, "Dünya Kuduz Günü" dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, kuduzun önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre her yıl yaklaşık 59 bin kişinin kuduzdan öldüğünü, bu ölümlerin yüzde 40'ının Asya ve Afrika'da yaşayan çocuklarda görüldüğünü belirtti.

Kuduzun, yabani ve evcil memeli hayvanlarda görülebildiğine işaret eden Aksoy, dünya genelinde hemen hemen tüm insan vakalarına köpek ısırıklarının neden olduğunu, hastalığın ayrıca bütünlüğü bozulmuş deri veya mukozalardan enfekte olmuş hayvanın salyasıyla da bulaşabildiğini aktardı.

Aksoy, kuduz hayvanın huyunda veya hareketlerinde değişiklik, korkaklık, sinirlilik, saldırganlık ve ısırma isteği bulunduğunun altını çizerek, vücudunda felçler, yutma güçlüğü, salya akması ve kasılmalar görülebildiğini, bu belirtileri gösteren hayvanlardan uzak durulması, il, ilçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine haber verilmesi gerektiğini anlattı.

Kuduzun insan ısırıkları ile bulaşmadığını ancak kuduz hastalığı olan insanların ısırıklarında bu riskin olduğuna dikkati çeken Aksoy, şu değerlendirmede bulundu:

"İnsanlara ve hayvanlara, genellikle tükürük ve ısırıklar veya çizikler yoluyla yayılır. Enfekte hayvanların tükürüğünün insan mukozası veya taze cilt yaraları ile doğrudan temas etmesiyle bulaşma görülür. Nadir de olsa virüs içeren aerosollerin solunması, enfekte organların nakli, enfekte hayvanların çiğ et veya sütünün tüketilmesi yoluyla da insanlara bulaşma görülür. Bulaştan sonra kuduzun ortaya çıkış süresinde değişkenlik olabilir. Bu süre, virüs girişinin yeri ve viral yük gibi faktörlere bağlı olarak 1 hafta ile 1 yıl arasında değişebilir."

Kuduzun ilk bulgularının yara bölgesinde ağrı ve olağandışı veya açıklanamayan karıncalanma, iğnelenme veya yanma hissi olduğuna işaret eden Aksoy, "Virüs, merkezi sinir sistemine yayıldıkça beyin ve omurilikte ilerleyici ve ölümcül hasar gelişir. Bu durum neredeyse yüzde 100 ölümcüldür. Tanı araçları halihazırda kuduz enfeksiyonunu tespit etmek için uygun değildir ve tanı koymak zor olabilir. Tanı, çoğunlukla ölüm sonrası otopsi ile yapılan doku incelemeleri ile konulabilir. Günümüzde hastalığın direkt etkili bir tedavisi de yoktur." ifadelerini kullandı.

- "Hastalığı önlemek dışında elimizde bir silah olmadığı unutulmamalıdır"

Aksoy, kuduzdan korunmada en etkin yöntemin köpek ve kedilerin her yıl aşılanmasıyla hastalığın insanlara bulaşmasının engellenmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Köpek ısırıkları hemen hemen tüm insan vakalarına neden olduğu için bu konudaki farkındalığı artırarak ve aşı yaparak kuduz ölümlerini önleyebiliriz. Günümüzde insanların, köpek kaynaklı kuduzdan ölmesini önleyecek aşılar ve teknolojiler mevcuttur. DSÖ farklı kuruluşlar ile 2015 yılında, ilk kez bir stratejik eylem planı başlatmış ve 2030 yılına kadar köpek ilişkili kuduz riskini ortadan kaldırmaya yönelik küresel eylem planını uygulamaya geçirmiştir."

Kuduz virüsüyle riskli temas oluşması durumunda hemen tedaviye başlamanın hastalığı ve ölümü önleyebileceğine dikkati çeken Aksoy, yaranın hemen sabun, deterjan ve suyla yıkanması, hızla bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini aktardı.

Aksoy, hekimin aşı kararı vermesi halinde belirlenen tarihlerde mutlaka yapılması ve aşı serisinin tamamlanması gerektiğinin altını çizdi.

Mümkünse ısıran hayvanın güvenli şekilde 10 gün boyunca kapalı ve gözlem altında tutulması gerektiğini belirten Aksoy, bu süre sonunda hekimin aşılamanın devamına ya da durdurulmasına karar verebileceğini kaydetti.

Aksoy, kuduz şüpheli temas durumunda, gerektiğinde aşı ve kuduz antiserumu uygulamalarının hayat kurtarıcı olduğuna da dikkati çekerek, "Hastalığı önlemek dışında elimizde bir silah olmadığı unutulmamalıdır." ifadelerini kullandı.