Geçirdiği trafik kazasının ardından hayatını kaybeden ve kılınan cenaze namazının ardından toprağa verilen Metin Uca ile ilgili tartışmalar bitmiyor.

Bir röportajında, “Cenaze namazının kılınmasını istemiyorum. Cenazemin yakılıp küllerin boğaza serpilmesini istiyorum” şeklinde vasiyet ettiği konuşulan Uca’nın bu nedenle Cenaze Namazında da gerginlik çıkmıştı.

Ankara Kocatepe’de kılınan cenaze namazında 2 kişi bağırarak cenaze namazının kılınmaması gerektiğini söyledi.

Peki bu noktada Metin Uca’nın ccenazesinde yaşananların dinen hükmü nedir? Bu sorunun cevabını Ülke TV ekranlarında Prof. Dr. Mustafa Karataş verdi.

Karataş, özetle şu şekilde konuştu:

Metin Uca yakılmak istendiğini, cenaze namazının kılınmamasını istemişti. Ancak buna rağmen Metin Uca’nın cenaze namazı kılındı.  O sırada bir tartışma da yaşandı.

Vasiyet diye bir kavram var. Kuran-ı Kerimde vasi, vasiyet meseleleri var. Özellikle miras ile ilgili de vasiyetlerin çok kıymeti, hatta vasiyetle yaşamak tavsiye ediliyor. Vasiyetsiz ölmeyi de peygamber efendimiz, bir zillet, bir günah olarak tarif ediyor. Yani insanlar vasiyetlerini yapmalılar.

Yani, “ben ölürsem, beni şuraya defnedin” “Ben ölürsem mezarım şurası olsun”, “Ben öldüğümde malımdan şuralara, şuralara sarf edin gibi” buna vasiyet diyoruz. Ölenin vasiyetine ne kadar itibar edilir. Bu islam’da da tartışılmıştır. Nedir o: Ölenin vasiyeti malıyla ilgili ise, haramları vasiyet etmişse yerine getirilmez.

HARAM İSTENEN VASİYET YERİNE GETİRİLMEZ

Mesela, “Ben öldükten sonra, benim malımla içki dağıtın”, “Benim malımla ne biliyim domuz eti yiyin” dese bir Müslüman bunu yerine getirmek gerekir mi? Gerekmez..

Bir haramı ister Gayrimüslim istesin, ister Müslüman istesin bunu Müslümanlar yaparsa günahkâr olur.

Bir diğeri vasiyet “Ben ölürsem malımı şuraya verin” burada da dinimize göre, meri hukukta aynı. 3’de 1’ini hayra sarf edilir, diğerleri mirasçılar arasında pay edilir. Mirasçılarına bırakılır. Mirasçıları itiraz ettiğinde de vasiyeti bozdurabilirler.

Gelelim ölümle ilgili vasiyete.

Ölümle ilgili bir insan, “Ben öldüğümde beni buraya defnedin” “Ben öldüğümde benim cenazemi şurada yıkayın” dediğinde mazeret yoksa, helal vasiyeti yerine getirmek güzel olur.

ZARURET VARSA YOK SAYILIR

Ama zaruret varsa, mesela Korona çıktı.

Daha önce adam demişki,  “ben ölünce benim cenazemi Trabzon’a götürün”. Ama koronada ne Trabzon, ne İzmir, ne şurası ne burası.. Hemen orada defnettiler. Şimdi ölünün vasiyeti ne oldu? Yok sayıldı. Zaruret varsa yok sayılır.

Bir insan ölmeden önce kendisi İslam ile ilgili inancı yok. “Müslümanlığı ben kabul etmiyorum” diyor. “Müslümanlığı ben kabul etmiyorum, ben Allah’a inanmıyorum” diyorsa bu insana biz kafir diyoruz.

Bu zaten bu kişinin böyle bir beyanı var mı? Ben bilmiyorum varsa…

Sunucu: Ben bugün bir röportajında dinledim. Cenaze namazının kılınmasını istemiyorum. Cenazemin yakılıp, küllerimin boğaza serpilmesini istiyorum ama bu mümkün değil diyor.. Bunu vasiyet gibi mi kabul edeceğiz?

Bu insan daha çok özellikle Müslümanlarla ne biliyim, örtü, tesettürle alay ettiğine dair görüntüler var değil mi? Bu söylediğim sadece bu kişiye değil geneli de bağlayacağımız için İslam’a göre bildiklerimizi paylaşalım.

KAFİRİN CENAZE NAMAZI KILINMAZ

Bu insan “Ben kafirim, ben Müslüman değilim” demişse kafirdir. Böyle bir kafirin, Müslüman olmayanın cenaze namazı kılınmaz. Cenazesi camiye getirilmez. 1.’si bu. Vasiyetine gerek yok. Bir insan diyorsa ki, “Ben Müslüman değilim, kafirim, ben Allah’a inanmıyorum” diyorsa bu insanın cenaze namazı kılınmaz.

2 “Ben kafirim” dememiş, bilmiyoruz. En azından biz bilmiyoruz. “Ben Müslüman değilim” dememiş. Ama demişki, “Müslümanlıkta, cenazeleri yıkıyorlar, toprağa gömüyorlar. Benim cenazemi yıkamayın, benim cenazemi yakın” demiş.

Şimdi burada bu ibarenin 2 ihtimali var.

Biri, “Ben Müslümanlığa inanmıyorum beni yakın” demişse kafir olur.

“Ben Müslümanların bu halini sevmiyorum, yıkanmayı, ya ben Müslümanım ama beni yakın” demişse bu adama kafir demek zor. Ne denir buna: İslam’ın usulünü, erkanını, terk etmiş haram işlemiş bir insan denebilir.

1. Duruma göre isterse ailesi, isterse yakınları onu camiye getirirse, kafir bir insanı, hepsi günahkar olur. Namazını kılan da günahkâr da olur. Onun affına da dua edenler de günahkar olur. Çünkü Allah’u Teala inkar edenlerin, bağışlanma dilenmesini, Kuranı Kerim Rahmet okunmasını yasaklıyor.

BENİ YAKIN VASİYETİNE, AİLESİ MÜSLÜMAN OLDUĞUNA İNANIYORSA DİNLEMEZ
  1. ihtimale göre bu adamın Müslüman olduğunu ailesi iddia ediyorsa ve beni yakın vasiyetini yerine getirmemişse hiçbir şey gerekmez. Beni yakın diyen bir insanın vasiyetini ailesi Müslüman olduğuna inanıyorsa dinlemez ve onu cenazesini camiye getirir, camide namazı kılınır.

Bir 3. Husus da var.

Biz önceki beyanını biliyoruz. Ama bundan sonra bu insan tövbe ettiyse, pişman olduysa veya başka vasiyet yaptıysa onu da aile biliyor. Orada da ailesine kalıyor. Ama Görünen o.. Zahire baktığımızda, din düşmanlığı, dindar düşmanlığı yapmış bir insanın Müslümanların gözüne zorla sokarcasına cenaze namazına kılmak, kıldırmak hem ona da saygısızlıktır, hem Müslümanlara saygısızlıktır.

Burada doğrusunu Allah bilir. Eğer imanı varsa, ailesi bunu biliyorsa, Müslümanlığı inkar etmiyorsa biz onlara başınız sağ olsun deriz.

Ama imanı yoksa kafirse bizim camimizde ne işi var?