Gerekçem, bir şehrin merkezinde birbirine yakın hem de çok yakın üç paralel caddenin yayalaştırılmasının modern şehircilik anlayışına ters geleceğiydi.

Öyle ya da böyle, cadde yayalaştırıldı.

Görünürde de iyi oldu.

İşlevinin ne kadar süreceğini zamanla göreceğiz.

Ben yine aynı fikirdeyim.

Caddenin yayalaştırılması, ortaya çıkan görüntü ile güzel oldu.

Yeni ve modern inşaat teknikleri kullanıldı.

Yaya kaldırımları, alabildiğine geniş tutuldu.

Araç trafiği alabildiğine daraltıldı.

Şehrin tek 5 yıldızlı oteline artık golf arabası ile gidilecek.

Bir de bu şehrin insanı olarak üzerimize çok ağır bir sorumluluk geldi.

Caddenin her bir yanını, koruyup kollamak.

Artık bir  cadde kullanıcısı bizler, sokağa gözümüz gibi bakmak zorundayız.

Cadde keyfi bu sorumluluk da yükledi.

O caddede yaya olarak seyir halindeki her birimi, her birimizi kontrol etmek ve uyarmak zorundayız.

Caddeyi kirletmemek, ortalığı sigara izmariti ile doldurmamak, banklara zarar vermemek gerekiyor.

Zemini de tekmelemek gerekmiyor!

Bunun için caddedeki her birimizin sorumluluğu var.

Mazgallardan içeri çöp atmamak, tükürmemek, sümkürmemek de gerekli.

Caddeyi, evimizin misafir odası gibi temiz tutmalıyız.

Cadde, öyle dizayn edildi ki temizlik açısından kusurlu davrananları anında iyot gibi açığa çıkarıyor.

Cadde de yürüyerek dondurma yiyin ama damlatmayın

Cadde de yürüyerek çay kahve meyveli ve asitli içecekler için ama dökmeyin

Cadde de yürüyerek çekirdek de yemeyin.

Cadde de yürüyerek keyif çıkarın.

Tabi, şimdi caddede dönüşüm olacak.

Yeni girişimci ruh, caddenin ruhuna uygun işletmeleri devreye sokacak.

Cadde daha bir işlev kazanacak.

Bakalım, bu inşaat süreci, caddeye ne kadar zarar verecek?

Tıpkı turistlik bölgelerde ki gibi, işletme dönüşümleri için mevsimlik inşaat izinler gündeme gelmeli.

Yoksa, keyfine göre ben bugün sen yarın inşaata başlarsak, cadde tez zamanda özelliğini kaybeder.

……….

Of il olur mu?

Baştan ifade edeyim.

Hem olur hem de olamayabilir.

İktidara yakın kaynaklarımdan edindiğim bilgilere göre il sayısı 100 çıkarılacak ya.

Burada kısta il yapılacak ilçe için iki özellik aranıyor(muş)

İlki, terörle mücadelede stratejik, coğrafi ve jeopolitik konum.

İkincisi, Turistlik özelliği olması.

İlk kıstas Of’a uymuyor.

İkincisi ise tam uyuyor.

Eğer, Of il olacaksa en büyük kozu Uzungöl’dür.. Uzungöl’ün yağmalanmasını önüne geçmek de Of’un il olması ile önlenebilir.

O nedenle seçime kadar Of’un il olması talebi bu ikinci kıstas üzerinden yürüyecek.

……….

İşin başına dönelim!

Nihat Özdemir federasyonu iş başın geldiğinde, Trabzonspor’un yönetimde bir ismi yer aldı; Yılmaz Büyükaydın.

Ancak, bir Trabzonlu isim de vardı; Mustafa Hcıkerimoğlu.

Kerimoğlu, Trabzonspor’un önerdiği bir isim değildi. Çok da Trabzon spor kamuoyunda tanınmıyordu. Zaten kendisi de bunu  söyledi.. Ben, Trabzon’un dikkat Trabzonspor’un değil İstanbul kanadı adına TFF’deyim.

Böyle bir kanadın, Trabzonspor adına TFF’de kontenjan kullanmasına camia pek alışık değildi.

Süreç içinde, Mustafa Hacıkerimoğlu, ilişkileri, görev sorumluluğu TFF’de dönen dolapları gördü, tepki koydu. Adalet adına. Yani, arı kovanını çomak da soktu. Çeteleşen anlayışa He-Man’lık yaptı.

Başarılı da oldu.

Trabzonspor Var sayesinde, olmadık hakemlerden karar değişiklikleri ile yola devam etti.

Süreç içinde Hacıkerimoğlu’nun TFF’deki güç odaklarına karşı direnci, gözle görünür bir şekil aldı.

Peki, Hacıkerimoğlu bu gücü nereden alıyordu?

Bir; Trabzonspor’un içinden gelmediği için.. Gelseydi bazı dengelere boyun eğerdi.

İki; Adalet anlayışındaki kararlılığı, ona geri adım attırmadı.

Üç; Yönetim kurulu üyeliğinin sorumluluğunu yerine getirme düşüncesi.

Dört; Kişiliği, bu kişiliğin getirdiği merakı, merakın getirdiği ısrarcılığı.

Beş; Elbette kamuoyu desteği

Şimdi burada Z kuşağı için bir ara bilgi vereyim.

Milattan önce 85 ila 40 yılları arasında tarihin en vahşi devlet Roma imparatorluğunda yaşamış, askeri ve siyasi lideri Brütüs, yakın dostu arkadaşı Sezar’ı arkasından kalabalık bir grup, zamanın senatosundaki asiller tarafından hançerleyenlerin arasındadır. Rivayet o ki, Sezar dönüp arkasına baktığında, gönümüze kadar gelen o meşhur sözü söyler, Sen de mi Brütüs. Zira, Brütüs, Sezar’ın çok yakın dostuydu. Böyle bir ihaneti son nefesinde bu anlamlı sözle tanımladı.

Şimdi bunun Trabzonspor ile ne alakası var derseniz.

Bir alakası var.

Önceki gün, yeni TFF’nin oluşumu ile ilgili olarak Hacıkerimoğlu’ndan çok ilginç iddialar dinledim. Çok ilginç tespitlerine şahit oldum. Çok ilginç, davranış  ile şampiyon takımı yönetiminin teslimiyetine şahit olunca..

Benim de aklıma Sezar’ın o ünlü sözü geldi.

Sen de mi Brütüs..

……

ZAYTUNG

Trabzonspor’un TFF politikasında yaşananlardan sonra sen demi diyen Sezar, sen de hemşerim deseymiş o tarihi söz daha yerine otururdu