Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta. Çıraklık dönemini yaşıyor adeta. 
Büyük vaatlerle geldi. En önemli vaatleri nelerdi hatırlayalım. 
50. Yılda şampiyonluk.
Kime güvenerek bunu söylemiş ti, Lucescu’ya. 
Olay balon çıktı, Lucescu gelmeyeceğini açıkladı. 
Sonra Usta Lucescu bir sembol, bir yöntem dedi, olay başka yöne döndü. 
Sonrasında ne oldu, bir Hami sevdası var denildi Trabzonspor’da. 
Hocasının yerine getirildi, Tekelioğlu bir kalemde silindi. 
Eğer Tekelioğlu’nun aldığı puanlar olmasa idi bugün Eskişehir gibi Sivas gibi olurduk Allah korusun. 

Usta Trabzon’daki Hami sevdasını kırmam gerekir diyerek adeta Trabzonspor’un ipini çekecek bir hamle yaptı. 
Hami sevdasını bitirmek için Hami’yide bitirdi Trabzonspor’a da tarihinin en rezil sezonunu yaşattı. 
Trabzonspor yıllardır yaşamadığı ezik skorları yaşadı, 6-0’lar, 7-0’lar havada uçuştu. 
Muharrem Usta rahatladı, Hami’den kurtuldum dedi. 
Ama takım adeta yerle bir oldu. 
Tarihine kara leke bırakacak izleri Hami Mandıralı ile yaşadı. 
Hami gibi bir füzeciyi, bir efsaneyi taraftarın gözünde yerle bir etti. 
Haminin de bunda payı yok değil mi? 
Boynuz kulağı geçer geçer elbet ama her şeyinde bir yeri, zamanı ve uslübü var. 
Sonrasında Lucescu’dan yine ses çıkmadı. 


Herkesin dediği oldu, aslında Usta’nın seçim almak için yaptığı Lucescu hamlesinin arkasında Ersun Yanal ile görüştüğü iddiaları yalan değildi. Her şey anlaşılmış konuşulmuştu ve iş bir anda oluverdi. 
Çoğu Trabzonspor yöneticisinin bile haberi olmadan Ersun Yanal ile Trabzonspor imzayı şipşak atıverdi. 
İyi veya kötü, ama artık herkes Muharrem Usta’nın bir strateji üzerine yönetim anlayışını şekillendirdiğini öğrenmiş oldu.
Usta iyi bir algı yöneticisi, iyi bir oyun kurucu, kendi istediklerini yapmak uğruna zaman zaman Trabzon’un ve Trabzonspor’un değerlerini hiçe saymak bile onun için pek önemli değil gibi hissedildi. 
Sosyal medya üzerinden zaman zaman kendisini, zaman zaman yöneticileri, zaman zaman da kulüp çalışanları ile tepkiyi ölçerek hareket etmesini biliyordu. Fakat herkes onun gibi değil, herkesin kafasının arkasında başka planlar yok.
Peki....
Yanal imzayı attıktan sonra ilk açıklamasında ne dedi. 
50. yılda şampiyonluk ile ilgili dedi ki?

 Bu gerçeklerden uzak bir düşünce. Cümlesini aynen paylaşalım. 
“Önümüzde ki yıl hadi bunu yap dersen çok realiteden uzak söz vermiş olursun. Ama bunu düzgün bir şekilde zamana yayıp yapmak için her şey yapılacak” dedi. 
Çünkü Yanal profesyonel bir Teknik Direktör, siyaset yapmıyor, strateji yapmıyor, oynamaya, göz boyamaya ihtiyacı yok. 
Minneti de yok öyle. Olsaydı son dönemlerde takımı icraya vermek gibi davranışların gün yüzüne çıkmasına müsaade edecek davranışlarda bulunmazdı. 
Ben geliyorum ama tavizim yok dedi. Muharrem Usta dedi diye “50. Yılda bu takımı şampiyon yapacağım” vaadinde bulunmadı. 
Gerekeni, kendine yakışanı olması gerekeni söyledi. 



Çünkü onun seçilmek gibi bir kaygısı yoktu. 
Usta’nın yönetim anlayışında bir diğer sıkıntılı süreç ise Trabzon ile bağlarını uzak tutması, Trabzon dengelerini göz ardı etmesi. 
Bunu bile bile yapan, Trabzonspor’u Trabzon’dan koparıp İstanbul’da profesyonel bir yapıya kavuşturmak istediği fikrine kapıldığımız Usta’ya bu takımın efsane kaptanlarını, efsane futbolcularını, Farozu’nu, Yeni Mahallesi’ni, Çılgınları’nı, Vira’sını, Trabzonlu Gençleri’ni, Gurbetçi Gençlerini, Erdoğdulularını, Yenicumalılarını, Arafilboylularını unutmamasını hatırlatırım. 
Trabzonspor Trabzon’dan yönetilir gibi dar bir fikre tabi ki katılmıyorum ama Trabzonspor Trabzon’suz yönetilmez bunu bilmesini isterim. 

Eğer Trabzon’da seçimi almak için yola çıktığın insanları sırf paraları ve makamları var diye yolda bulduklarına değişirsen, yolunu da makamını da kaybedersin Sayın Usta. 
Evet İstanbul’da takımı için gece gündüz çalışan, yıpranan, gayret veren yöneticilerimiz yok mu? Hiç birine sözüm yok. Allah razı olsun, geçen seneye kadar böyle bir sıkıntıları yoktu. Şimdi gayret veriyorlar. Ama burada dengeyi kuracak olan sizsiniz. 
Trabzon ve İstanbul ekibi arasındaki bağı sağlam tutmazsanız bu iş yürümez. 
Bunun için Trabzon’a sadece basın açıklaması yapmak için değil, Trabzon’a sadece maçları izlemeye değil, zaman zaman da bu şehrin sokakları ile bütünleşmeye gelmeni bekliyoruz İstanbul ekibinizle. Taraftar derneklerini ziyaret edip bir çay içmeni, Trabzonspor ile yatıp kalkan bu şehrin esnafını seçim döneminde kapı kapı dolaştığın gibi ziyaret etmeni bekleriz. 
Ayrıca seçimlerde vaat ettiklerinizi Trabzonspor’a 100 milyon dolar gelir getirecek projelerini de önemle takip ediyoruz. Özellikle Trabzonspor’a büyük gelir getirecek dediğiniz Kartal’a hazırlattığınız o çift kuleli Kartal Projesi ne aşamada. 
Trabzonspor Futbol Okulu ne aşamada. 



Trabzonspor TV dediğiniz Youtube kanalından mı ibaret olacak. 
HES ile ilgili gelinen son aşama nedir. 
Tamam Lucescu hayaldi, Fatih Tekke olmadı. Ama iyi bir CEO olarak en azından gelirlerle ilgili sizlerden müjdeli haberler bekliyoruz. 
Artık sezon da bitti. Size güvenen 500 işadamı ile 500 milyon dolar bekliyoruz. Banka kredisini Trabzonspor gibi bir marka ile takımın başına gelen herkes alır, önemli olan sizin o UEFA’ya giderken bilançolarını sunduğunuz işadamlarının takıma ne kadar  gelir kazandıracağı.
Söylediğiniz birçok şeyde geri adım attınız, söylediğinizi unuttunuz, kendi kendi kendinizi yalanladınız. 
Bunlar olağan şeyler yadırgamıyoruz. Biz sizden Amerika’yı yeniden keşfetmenizi de beklemiyoruz. Ama yeter ki ağlamayın, kalkıp ibra ettirdiğiniz yönetimleri suçlayarak bu takımı ayağa düşürmeyin. Varsa şüpheniz bağırmadan çağırmadan ağlamadan mahkemeye gidin. Kulübün hakkını yiyen varsa burnundan fitil fitil getirin. 
Trabzonspor Kulübü başına kim gelirse gelsin bugün sizin yönettiğiniz gibi yönetilir. 
Biz sizden Usta’ca hamleler bekliyoruz. 
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bile size sponsor ararken lütfen, biraz daha güçlü, cesaretli, etrafınıza sataşmadan, dik ve dirayetli bir duruş sergileyin. 
Evet, maç kaybedebilirsiniz ama Trabzonspor ruhunu kaybetmeyin, Trabzon’u kaybetmeyin, kaybettirmeyin. Bu takım, bu şehir, bu halk sizden bunu bekliyor. Size olan güvenlerini boşa çıkarmayın.

Haftanın Gafı: 

Şenol Güneş: "Aslında Trabzon'la o günkü ikincilik alınan puan itibariyle çok başarılıydı."
diyerek Tolga Zengin Kadar olamadı yorumlarına muhatap kalan ve bizleri üzen Şenol Güneş haftanın gafını yaptı. 


Haftanın Mekanı: Salaş Balık-Cafe Restaurant 
Trabzon’dan Akçaabat İlçesi’ne giderken Honda Çimart’ın arkasında, dnize sıfır bir mekan. Salaş öyle çok kasmaya gerek yok hem kendini hem bütçeni. Balık ev mutfağı tadıyla ustasından geliyor. İşyeri sahibi Tamer Tarım Öğretmenliği bırakıp hizmet sektörüne girmiş. Neşeli mi neşeli. Memnuniyet garantisi var. 


Haftanın Sözü: Her sistem, kendine uygun lideri üretir.


Haftanın En iyisi: CHP Trabzon İl Örgütü ve Gençlik Kolları bizim özlediğimiz 19 Mayıs Coşkusunu sokaklara taşırdı. Dar kalıplara sıkıştırılan Bayramlarımızı coşkuya dönüştüren Trabzon CHP teşkilatları haftanın en iyisi diyebiliriz. Özellikle CHP gençliği taktiri hak etti.