O’nu bir adım yakınımda gördüm..!

Ben 78 kuşağındanım.

Siyasi yelpazenin de solunda yer aldık.

1980 darbesi ile hem devrimcilerin, hem ülkücülerin üzerinden dozer geçti.

Darbe süreci geçtikten sonra bir muhasebe yaptım.

Gençliğimizin en güzel yılları heba oldu.

Okul koridorlarında düşman gördüklerimizle bugün dostuz..

Konuşuyoruz. Sohbet ediyoruz.. Hatta ortak ideallerde omuz omu omuzayız.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehit edilmesinin yıl dönümüydü, geçen hafta.

Yazıcıoğlu MHP’den kopup partileşme sürecine girdiğinde, Trabzon’da alan gazeteciliği yapıyordum.

MHP ve ülkücü kulvarda müthiş bir tartışma vardı.

Trabzon için beklenen an gelmişti.. Muhsin Yazıcıoğlu, Trabzon’a gelecekti.

Aşıklar parkındaki belediye evlendirme salonunda toplantısı vardı.

Gazeteci olarak o toplantıya gittim.

Toplantıya katılanların bir bölümü Muhsin Başkan muhalif, bir bölümü de destekçiydi.

Salon gergindi.

Dava arkadaşları birbirine sinirli bakıyorlardı.

Muhsin Başkan özel bir koruma zinciri içindeydi.

Konuşacağı platforma yakın bir yerde oturdum.

Bir adım önümdeydi.. Bir ara göz göze geldik.

Yiğit bir adamdı.

O anki zamanın ruhuna göre MHP’den kopmak cesaret işiydi..

Gazeteciler ile sohbet anında.. “Hiç korkmuyor musunuz..” demiştik..

Güldü..Dün gibi aklımda.. Cevabı beynime yerleşmişti..

“Demirden korkan trene binmez…”

Sonları partisini kurdu.. Trabzon’a çok geldi.. Bazen programlarına katıldım.. Bazen katılamadım.. Yerel TV’lerde yayınlarını takip ettim.. Hep ilgi alanımdaydım.

78 kuşağı ile ilgili tahlillerini çok beğenirdim.

Ama gelin görün ki..

Bir çok insan gibi..

O’na oyum hiç nasip olmadı.. 

Vermedim.

Ölüm yıldönümünde, sosyal medyada müthiş bir duygu rüzgarı esti durdu..

Herkes, Muhsin Başkan’a bağlılıklarını bildirdi.

Oysa, partisi yüzde bir bile oy alamadı.

Eğer, sosyal medyadaki destek yaşarken partisine verilseydi, iktidar gücü elinde olurdu.

Eski Kültür Müdürü Abimiz İsmail Kansız’ın dediği gibi..

“Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu için ölüm yıldönümünde üzüntülerini belirtenler sağlığında kendisini destekleseydi o da ülke yönetiminde söz sahibi olurdu.
Bizde insan kıymeti ne zaman ölmeden önce bilinecek ?
Allah rahmetini esirgemesin..”.

Trabzon yerel medyasında tehlikeli gruplaşma..!

Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun bir yerel gazete ile ilgili meclisteki açıklamaları ve o açıklamaların şehre yankısı, hala tartışma konusu.

Hemen ifade edelim..

Ne Murat Başkan belediyenin gücü ile medyayı formatlamayı düşünür.

Ne de gazeteciler, kalemleri ile belediyeye yön vermeyi.

Herkes işini yapar.

Ancak, süreç öyle bir noktaya geldi ki..

Belediye üzerinden medya ayrışıma gidiyor gibi.

Oysa, gazeteci; gazeteciliğini yapacak.

Belediye Başkanı da belediye başkanlığını.

Başkana yakın ve uzak olmak, gazetecinin işi değil.

Objektif olacak.

O kadar.

Çok uzun zamandan bu yana Trabzon medyası olarak şu sıkıntıyı çekiyoruz.

Gazeteciliğin hakkını vermek zorlaştı..

Çapalıyor, uğraşıyor didiniyor bir haber patlatıyorsunuz.

Bu haber siyasi iradenin işine gelmiyor.

Ya da muhalefetin.. Haberin şekline göre.

Ve muhatapları tarafından şöyle suçlanıyorsunuz.

“O, şu, bu haberi yapmıyor da sen niye yapıyorsun..Benimle zorun mu var”

Bu moda oldu son yıllarda..

Mesleğini yapan gazetecilere kimse laf edemez.

Ama gazeteci de objektif olarak haberini yapar, yorumu da hürdür.

Seçilmişler bunu kabul edecek.

Gazeteciler de kalemini kullandırmayacak.. Kalem ile güç gösterisi yapmayacak..

Evde ne yapıyorum..?

Bizde riskli yaş grubundayız..

Evde hapisiz..

Peki zaman nasıl geçiyor..?

Belki işinize yarar, söyleyeyim.

Sabah 9’da patronumuz Erhan Esespehlivan’la görüntümü sohbette gündemi belirliyoruz.. Kim hangi habere kitlenecek.

Saat 11’de gibi, bana verine haberleri takibe başlıyorum.. Telefonla

Saat 13’e kadar haberleri yapıyorum.

Saat 13’den 14’e kadar evde spor.

Saat 15’de rutin film izleme zamanım.

Saat 17’de hanıma mutfakta yardım.

Saat 19’da TV’den haber takibi. 

21’de kitap okuma seansı..

Gün içinde araya ütü yapmak, elektrik süpürgesi ile temizlik.. Bulaşık makinesini boşaltmak da var.

Saat 22’de istirahat..

Şimdilik program bu..

Vatan hainliği ile eş değer..

Korona virüsü hastalığı nedeni ile rahatsızlanan ve özel sağlık sigortası olanlara, sigortaları hiçbir yardımda bulunmuyor.

Hani iyi kötü gün dostuydu bu sigortalar, reklamlarında böyle diyordu.

Bu uygulama ağır bir ifade olacak, vatan hainliğidir.

Ne demek sözleşmede korona hastalığı yok.

Allah belanızı versin..

Sormayalım mı…?

Bu arada; Kızılay nerede…?

Bu arada; Dolmuşta hijyenlik nerede?

ŞAŞIRDUK..)))

Deprem var; Evde kalma

Korona var; Evde kal

 ZAYTUNG

> 30 Nisan'a uzayan tatile velilerden tepki: ''Bu virüsü kesin öğretmenler çıkardı...'