Trabzon

Mustafa Eskihellaç şehrin ruhunu hatırlatıyor

Trabzon’un futbol gündemi her hafta başka bir dosya açar ama bu haftanın dosyası ayrı:

Mustafa Eskihellaç dosyası.

Evet, belki çalımlarıyla üç kişiyi birden yatıranlardan değil. Belki öyle süslü, cilalı, sosyal medyada binlerce highlight videosu dönen oyunculardan da değil…

Ama bir şey var ki o, hiçbir parayla, hiçbir PR çalışmasıyla elde edilmez: mangal gibi yürek.

Sahada bir bakıyorsun, adam geri adım nedir bilmiyor. Koşuyor, kovalıyor, düşüyor, kalkıyor, yine koşuyor…

Kısacası: Formaya saygı mı? Adam kitabını yazmış.

Bugün eleştir, yarın eleştir; ama bu çocuk bir şey yapıyor:

Takım için nefesini, enerjisini, aklını, inadını sahaya koyuyor.

Ve işin güzeli, bu hikâyenin arka planı daha da lezzetli.

Mustafa daha öğrenciyken şu anda Trabzonspor'da yardımcı antrenör olan Salih Tekke ve efsane hocalardan Salim Doğan Çağlayan çıkışındaki okulun bahçesinde izleyip Trabzonspor'a kazandırdı. Mustafa o dönemlerde yıllarca altyapıda beklemek yerine

Trabzon futbolunun bir dönem en çok konuşulan takımı Düzyurt’a gitti.

Sonra yol başlıyor:

Elazığ… Malatya… Bolu… Gaziantep… Kasımpaşa… Tekrar Antep…

“Bu çocuk buraları nasıl dolaştı?” diye düşününce insanın aklına şu geliyor:

Bazı futbolcuların yolu çiçeklidir, bazılarının ise taşlıdır.

Onunki taşlı olanlardan…

Ama o taşlara takılmamış, tek tek aşmış.

Ve tam “bu kadar yeter” denilecek yerde Trabzonspor kapıyı açıyor.

Hem de 27 yaşında…

Ardından ne oluyor?

Milli takım kapısı açılıyor, hem de 28’inde…

Bugün kimse kusura bakmasın, bu ülkede nice genç yeteneklerin önü açılmazken, bu çocuk ısrarla, inatla, tırnaklarıyla yol açmış kendine.

Kimi oyuncu yeteneğiyle konuşulur.

Kimi şovuyla…

Kimi sosyal medya fotoğraflarıyla…

Ama bazıları vardır ki:

Yırtıcılığıyla, karakteriyle, pes etmeyişiyle konuşulur.

Mustafa Eskihellaç tam da buraya yazılır.

Trabzon’un sevdiği oyuncu modelinin tam karşılığıdır:

Yıldızlıktan çok savaşçılığıyla öne çıkan, taraftarın yüreğini titreten oyuncu.

Mücadele ediyor, gelişiyor, sorumluluk alıyor.

Hem de kimsenin torpili olmadan, kimsenin sırtını sıvazlamasına ihtiyaç duymadan.

Bu hikâye büyük değil, süslü değil, parıltılı değil…

Ama tam Trabzon işi:

Emek, sabır ve yürek.

Yolu da, bahtı da açık olsun.

Mustafa gibi hikâyeler bu şehrin ruhunu hatırlatıyor.

{ "vars": { "account": "UA-28164355-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-DQTZ4JSXP4" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }