Kan bağı olmasına gerek yoktur bazen kardeş olmak için. 
Ve zor bulunur böylesine dostlar, zor inşa olur ve kolay kolay yıkılmazlar. 

İşte böylesine sevdiğim bir kardeşimin Dinçer Mataracı’nın en mutlu gününe şahit olmak için yine metropole İstanbul’a yolumuz düştü… 

Maçka Mataracı’dan olan Dinçer, Araklı’dan Aslantürk ailesinin güzel mi güzel, şirin mi şirin kızı Hülya ile evlendi.  

Allah mesut bahtiyar etsin. Düğün organizasyonu esnasında İstanbul’a bayağı kök salmış Trabzonlu aileler, işadamları, akademisyenler ile sohbet etme fırsatımız oldu ve
hepsinin ağzından çıkan ilk kelime ‘Ne oluyor o şehirde?’ sorusu oldu… 

Bende kendilerine aynı soruyu yöneltiyorum; “sizce ne oluyor. 

Siz ne düşünüyorsunuz?” 

Düşüncelerini aktarayım

Bazıları Trabzon’da Muharrem Usta’ya muhalif kesimlerin bu olayı tertip ettiğini iddia ediyor...

Bazıları ise Fenerbahçe lobisinin; Trabzonspor kümeye düşsün diye bu işleri organize ettiğini, işin içinde devletin de olduğunu ve olayların cereyan etmesi için fırsat yaratıldığını ifade ediyorlar. 

Bazıları Akyazı Stadyumu sezona yetişmeyecek diye Muharrem Usta’nın kendisine yakın taraftar grupları ile işi organize ettiğini, haberdar olduğu için de yeteri kadar tepki göstermediğini iddia edenler yok değil.  

Çünkü onlarda bizde olaylar yaşanırken, maçın neden durdurulmadığını, direk sallanmaya başladığında olay yerine neden polis veya güvenlik görevlisi gönderilmediğini merak ediyorduk.  

Trabzon Valisi Abdil Celil Öz Gazeteciler Cemiyeti’ndeki açıklamasında sahaya giren taraftarın dayısının kombinesini kullandığını söylemişti sonra kendisine aktarılan bilginin yanlış olduğu ortaya çıktı. 

Vali Öz ilk kez yanlış bilgilendirilmiyordu. 

Keskin Nişancı, otobüs kurşunlanması gibi olaylarla ilgili basın bilgilendirmelerinde hep yanlış bilgi ile yarım  bilgi ile basının karşısına çıkıyordu. Belli ki kadrosuna hekim değil, belli ki kadrosu bu tür konulara tepki ve cevap verme atraksiyonları konusunda yetersiz. 

Ve yılladır da yeterli hale gelemedi, o zaman kendisini gereğini yapmalı. Tam rotasyon ya da benden bu kadar deyip kendisini kırmayacak kadar aralarının iyi olduğunu bildiğim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’dan görev yerinin değişmesini isteyecek. Artık bunun lamı cimi yok. Bu sadece Trabzon Valisi Sayın Abdil Celil Öz için değil, bu tür olaylarda sorumluluğu olup sınavı veremeyen ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın edasıyla sessiz kalan her bürokrat ve siyasetçi için geçerlidir. 

İstanbul sohbetlerimizde şehrin insanının psikolojisinin bozuk olduğu, gençlerin kendini geliştirecek, yetiştirecek yeterli imkana sahip olmadığı konularını da konuştuk.
Evet aslında bu tür olayların altında yatan gerçek neden, gençlerin başı boşluğu. Almanya seyahatimizde şehir turlarımızda ne bir kahvehaneye rastladık, ne bir çay ocağına. 

Hafta için de sokaklarda gezen insana rastlamanız çok zor. Sadece Türkler’in mahallelerinde kahveler var. 

Fakat Borussia  Dortmund takımının her maçında stadyumu tıka basa doluyor, şehir adeta takımı için stadyuma akın ediyor. 

Neden, çünkü insanların işi var, gücü var hepsi çalışıyor. Şehrinin takımları yenilse bile alkışlıyorlar. Başkanına destek oluyor. 

Trabzon’da her gün yeni bir çay ocağı açılıyor, her gün yeni bir kahvehane, lokal dernek adı altında oyun salonu hizmete giriyor. 

İşsiz gençlik akşama kadar bu çay ocaklarında, iddia bayilerinde, futboldan başka gündemleri yok! Muharrem Usta ne demişti ne yapamadı, Celil Hekimoğlu neden seçilemedi, kimine yazık oldu, kimine iyi oldu. 

Akşama kadar muhabbetleri bu. 

Vurdu kırdı olayları, Trabzonlu öyle yapar, böyle yapar, şöyle eder şeklinde birbirini gazlamalar.  

Birde dün kim vuruldu, bugün kimi dövdüler, hangi mafya hangi işin peşinde, Batum’a hangi işadamı kaçtı, kaç suçlu Batum’a sığındı  faili bilinen meçhul olayların ortaya çıkmayış nedenleri gibi gibi gibi...

Hal böyle olunca güçlü ama kontrolsüz bir güç ile yaşayan her an patlamaya hazır birer bomba gibi ne zaman ne yapacaklar dediğimiz bizim eserimiz gençlerimizin yarattığı tahribatın altında her gittiğimiz yerde eziliyoruz. 

Evet kupamız çalındı, evet hakkımız yenildi, evet Fenerbahçe maçı başta olmak üzere Trabzon’un neredeyse her maçında katledildik. 

Ama böyle haklılık olur mu? 

Haklı olduğumuz yerde haksız duruma düşürülmek istendiğimiz için, millet polis arabası yakıp hakeme tekme attığında gösterilmeyen linç kampanyaları bizlere gösteriliyor. 

Evet herkesin bir hesabı olabilir ama Allah’ında bir hesabı var unutmayalım. İnancımızı kaybetmeyelim. Sivas’ın başına geleni gördünüz.  Allah daha beter etsin diyesi geliyor ya insanın içinden ama sabredelim.

Tepkilerimiz de Trabzon’a yakışır olsun, metrekaresine en fazla sanatçı düşen, kültür kenti, tarih kenti, futbolun beşiği Anadolu’nun abisi olan 4 büyükler arasında ilk kez tel örgüleri kaldıran bir şehrin adını holiganizme kurban etmeyelim. 

Sakin, sabırlı olalım, oyunlara tahriklere gelmeyelim. 

Santaro’da ki gibi, Dink’teki gibi, kendinizi ve kentinizi kullandırmayalım. 

Hak yerini bulacaktır. 

Haftanın Sözü
Onur Recep Kıvrak  "Trabzon şehri ülkenin en milliyetçi şehridir. Yaşamayan bilemez."
Terörist arıyorlarsa dağlarda arasınlar. Biz Allah'ın adaletini bekliyoruz...


Haftanın İlginç olayı: 
Ak Parti Trabzon İl Başkan Yardımcısı Hasan Dilekoğlu’nun cemaat operasyonları ile ilgili tweetinin hemen bir gün sonrası şehirde geniş çaplı operasyon düzenlenmesi ilginç bir tesadüf. 

 

Haftanın mekanı: Kebapçım
Kebap dendiğinde Trabzon’a akla gelen ilk mekan olan Kebapçım her geçen gün gerek mutfağını gerek ustalarını ve sunumunu geliştirerek bölgede en büyük ve bilinir kebap restaurantı oldu. 



Haftanın Gafı: 
Trabzon Valisi Abdi Celil Öz’ün basın önünde sahaya giren taraftar ile ilgili yanlış bilgi vermesi, dayısının passoligi ile girdi demesi.