URALOĞLU DUYAR DUYMAZ!
Kardeş şehrimiz Rize’de yaşanan heyelanda en büyük tesellimiz can kaybının olmaması...
Türkiye'de olağanüstü bir durum yaşanan her şehre koşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu hemen ekibini alarak bölgeye geldi.
Geldiği andan itibaren kriz masalarını kurdurdu ve koordinasyon için başına geçti...
Bakan Uraloğlu şeffaf şekilde basının karşısına geçerek gerekli bilgileri sundu.
Bölgedeki DSİ, Karayolları bölge müdürlükleri başta olmak üzere herkesin 24 saat esasına göre alanda olması talimatını verdi...
Trabzon Büyükşehir Belediyesi de tüm imkânlarını Rize için seferber etti...
Bakan Uraloğlu da krizi masadan yönetmedi.
Alanda dere yataklarına indi, yıkılan yolları inceledi.
Rizeli Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da kendisine eşlik etti.
Bakan Uraloğlu kapanan 32 köy yolunu açtıklarını, 1500 personelin sahada olduğunu, 600 araç ve 242 iş makinesinin de çalıştığını bildirdi.
Bakan Uraloğlu'nun ilgisine Rizeli hemşehrimiz de teşekkür etti...
GENEL MÜDÜR NEYİ BEKLİYOR?
Trabzon’da geçtiğimiz günlerde “Ölüm ihaleleri” başlığı altında yayınladığımız kulisimiz büyük ilgi görmüştü.
Sel ve heyelanların artık her yıl milyonlarca lira zarara ve can kaybına neden olduğu gözle görünür bir gerçekken, her sel ve heyelan sonrası DSİ ekiplerine dere yataklarının ıslahı için yaptırılan proje çalışmaları acılar unutulunca maalesef rafa kaldırılıyor.
Ödenen proje bedelleri de çöpe gidiyor.
DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta bu şehrin evladı ve tüm bu gelişmelerden haberdar.
Neden bu ihaleleri bekletiyor?
Göz göre göre bu bölgenin insanının tehlikeyle hatta ölümle yüz yüze kalmasına neden müsaade ediyor?
Bunun sorgulanması lazım.
Aynı şekilde kıyı kenar çizgisi ihlallerinin de yoğun olduğu şehrimizde, denizin dibine yapılmış onlarca yapı belediyelerle kamu uyuşmazlığı nedeniyle neden bekletiliyor, yıkılmıyor?
İş işten geçince, milyonlarca liralık milli servet heba olunca ve can kayıpları yaşanınca soruşturma peşine düşüyor, tutuklanacak insan arıyoruz.
Bu böyle gitmez.
Trabzon yarın geç olmadan ayağa kalkmalı.
Her şey bir kenara bırakılıp bu konu birinci madde olarak gündeme alınmalı.
BAŞKANA YAKIŞIR…
Trabzon’da geçtiğimiz haftanın ana gündem maddelerinden birisi de Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ve Fenerbahçe eski başkanı Ali Koç arasında yaşanan tartışmaydı.
Dün gerçekleştirilen kongrede Saadettin Saran yeni başkan olarak seçildi.
Eminiz ki Trabzonspor taraftarı da dâhil bu durumdan herkes memnun olmuştur.
Saran’ın 2012 yılında verdiği röportajda “Şike vardı” sözlerini de kimse unutmadı.
Başkan Genç, kendi kalitesine yakışır bir biçimde Ali Koç’un haddini fazlasıyla aşan açıklamalarına karşı sessizliğini korudu.
Üstelik başkanlık koltuğu elinden gideceğini bilmesine rağmen, kongre öncesinde taraftara şirin görünmek ve Trabzon üzerinden destekçi bulmak için Başkan Genç hakkında “fitne ve fesat yaydı” sözlerini de söyledi.
Bu sözlerin karşılığında Başkan Genç’in sessizliğini bozması gerektiğini düşünen bir kitle var.
Fakat gerekmez.
Koç ve Hulusi kendi delegesinden beceriksizliğinin faturasını gördü.
Son açıklamasında bile Trabzon’a sataşan Koç, dileriz Trabzon ve Trabzonspor’la uğraşmanın bedelinin ağır olduğunu bir kez daha öğrenmiştir.
BUGÜN KOLTUĞU DEVREDECEK!
Geçtiğimiz hafta Trabzon İl Emniyet Müdürü Murat Esertürk, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne çekilerek yerine Ali Loğoğlu atanmıştı.
Görev değişikliğine kimse anlam veremedi.
Esertürk’ün bir müddet daha göreve devamı bekleniyordu fakat değişiklik ülke genelinde olunca vatandaş da atamayı kabullendi, bir itiraz olmadı.
Gelen yeni müdürümüzün istihbaratçı olması, şehrimiz ve İstanbul bağlantılı operasyonların devamı mı olacak sorusunu akla getirmedi değil.
Görev değişikliği bugün gerçekleşti.
Saat 09.00’da Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü önünde devir teslim töreni yapıldı.
Dün Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ile buluşan Esertürk’e başarı belgesi takdim edildi.
Trabzon’un her noktasında iz bırakmış olan Esertürk’e de sosyal medya üzerinden teşekkür mesajları yağdı.
Siyasi parti temsilcileri, il müdürleri ve vatandaşlar arasında sıcak kanlı sohbeti nedeniyle fazlasıyla sevilen Müdür Esertürk, Trabzon’da fazlasıyla özlenecek.
Yeni görev yerinde biz de kendisine başarılar diliyoruz.
Hizmetlerinizden dolayı Trabzon size minnettar…
HASAN MELEK UĞURLANIYOR
Trabzon’un çınarı, Trabzon’un yüz yıllık tarihine hâkim bir isim daha sessizce göçtü aramızdan...
Hasan Melek…
Sadece isimden öte bir sembol; yaşamıyla, duruşuyla Trabzon’da imzaları olan bir değer.
1980–1984 yılları arasında, Türkiye’nin sancılı dönemlerinde, darbe sonrası dönemde Trabzon Belediye Başkanı seçildi Hasan Melek.
O zor dönemde şehri için çabaladı...
Başkanlığı sonrasında da şehrinin gelişmesi için beklenen yatırımlar konusunda yön gösteren oldu.
Sadece belediye hizmetleri değil; eğitim gönüllüsü kimliğiyle de bilinen bir insandı.
Türkiye Eğitim Vakfı (TEV) Trabzon Şubesi Onursal Başkanlığı’nı yürüttü.
Hastanede son dönemlerinde yaptığı konuşmada, “Bu şehre sahip çıkın; bu şehir çok güzel. Kıymetini bilmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Hasan Melek bugün mezarlığa uğurlanacak ama o sözler, o emek, o iz, şehirde yaşayan herkesin belleğinde yaşayacak.
Bugün Hasan Melek için saat 11.00’de Meydan’daki tarihi belediye binasının önünde anma töreni yapılacak.
Öğle namazına müteakip İskenderpaşa Camii’nde kılınacak namazının ardından Sülüklü Aile Mezarlığı’na defnedilecek.
Allah rahmet eylesin.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
ŞİKEYİ SÖYLEYENE LİNÇ, KABUL EDENE TAHT
Türk futbolunda ilginçlik bitmez ama bazı çelişkiler var ki insan aklını zorlar.
Daha bir hafta önce, “Şike hâlâ devam ediyor” diyen Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’i linç etmeye çalışanlar, bugün aynı kelimeyi yıllar önce kullanan birini alkışlarla başkan seçti.
Hatırlayalım… Trabzonspor’un Fenerbahçe ile oynadığı müsabakada Onuachu’nun attığı gol, VAR incelemesi sonrası iptal edilmişti.
Pozisyonun başlangıcında bordo-mavililerin faul yaptığı ileri sürüldü.
“VAR’ın çağırması yanlış, bence faul bile değil” diyen teknik yorumcuların sözleri kamuoyunda tartışılırken, Ahmet Metin Genç de isyan etmişti.
Ancak bu çıkış sonrası Ali Koç, her gün Başkan Genç’i diline doladı.
Fenerbahçe camiası sosyal medya ve ekranlar üzerinden topyekûn saldırıya geçti.
“Şike var” demek, Trabzon cephesinden gelince suçtu.
Bugün ise farklı bir tabloyla karşı karşıyayız.
2012 yılında açık açık “Şike vardı” diyen Sadettin Saran, aynı camia tarafından kongrede başkan seçildi.
Evet, yanlış okumuyorsunuz…
Trabzonspor’un başkanını veya yöneticisini şike sözleri için linç eden Fenerbahçe, kendi başkanını geçmişteki “şike itirafıyla” seçti.
Üstelik bu seçim, Ali Koç’un kaybıyla sonuçlandı.
Yıllardır Trabzonspor’a ve şehrin yöneticilerine karşı “şike yoktur” refleksiyle sert bir dil kullanan Koç, bugün yerini geçmişte şike olduğunu dile getiren bir adaya bırakmak zorunda kaldı.
Buna “enteresan camia” demek az kalır.
Bir tarafta şikeyi dillendiren Trabzonluya linç…
Diğer tarafta şikeyi kabul eden Saran’a başkanlık…
Bu kadar keskin çelişkinin adı sadece futbol değildir.
Bu, koca bir sistemin ikiyüzlülüğüdür.
TRABZONSPOR TÜRK FUTBOLU İÇİN BEDEL ÖDÜYOR
Türk futbolu yine bir skandalla çalkalanıyor.
Başrolde, Trabzonspor camiasının çok iyi tanıdığı bir isim: Arda Kardeşler.
İkinci yarıda Trabzonspor hızlı atağa kalkmış, top Visca’ya gelmişti ki...
Kardeşler, bir anda düdüğü ağzına götürdü.
Gerekçe?
“Faul yanlış yerden kullanıldı.”
Oysa herkes gördü, top doğru noktadan oyuna sokulmuştu.
Trabzonspor’un olası golü kesildi, camianın sabrı taştı.
Başkan Ertuğrul Doğan öyle cümleler kurdu ki, artık dönüşü olmayan bir yol açıldı:
“Bir insan kendini bu kadar aciz duruma düşürür mü? Utanmayacak mısın dostundan, çocuğundan? Bu arkadaşın Türk futboluyla işi kalmamıştır. Bundan sonra hakemlik yapma ihtimali yok. Bu arkadaşın hakemliği bitmiştir.”
Bu sözler sadece bir öfke patlaması değil; Trabzonspor yönetiminin iradesinin net ifadesi oldu.
Bu sert çıkış sadece bir hakemin değil, yıllardır süregelen düzenin sorgulanmasına da kapı araladı.
Bugün Arda Kardeşler konuşuluyor.
Ama dün Mete Kalkavan konuşulmuştu.
Ondan önce Deniz Ateş Bitnel, Çağatay Şahan, Ümit Öztürk...
Hepsi Trabzonspor’un iradesi karşısında “hakemlik kariyerini” bırakmak zorunda kaldı.
Cüneyt Çakır’ın tam 9 yıl Trabzon’a uğrayamaması tesadüf müydü?
Yönetimler değişiyor, başkanlar geliyor gidiyor...
Ama bir gerçek değişmiyor: Trabzonspor’un Türk futbolunun çürük elmalarını temizleme gücü.
Arda Kardeşler için artık yolun sonu göründü.
Bugün, Hacıosmanoğlu ile görüşecek olması da işin resmî boyutuna işaret ediyor.
Ama mesele sadece bir hakem değil.
Mesele, Türk futbolunun adaletine yeniden güven duyulup duyulmayacağıdır.
Ve görünen o ki, yine Trabzonspor sahneye çıkıyor.
Yine Trabzonspor, Türk futbolunun ayıplarını temizlemek için bedel ödüyor.
Bu şehir sadece futbol oynamaz, gerektiğinde futbolun vicdanını da ayağa kaldırır.