BİR SONRAKİ ORTODOKS AYİNİ İÇİN…
Trabzon’un Maçka ilçesinde, Karadağ’ın Altındere Vadisi’ne bakan yamaçta yer alan Sümela Manastırı, Ortodoks dünyasının buluşma noktası oldu.
“Meryem Ana’nın göğe yükseliş günü” olarak bilinen özel günde, manastırda dün 12. ayin düzenlendi.
Ayin boyunca Sümela Manastırı ve ören yerinde güvenlik güçleri tarafından geniş güvenlik önlemleri alındı.
Sabah saatlerinden itibaren ziyaretçilerin de Sümela Manastırı’na girişine izin verilmedi.
Bu sebeple Maçka’dan itibaren Sümela Manastırı’na çıkan yolda kilometrelerce kuyruk oluştu.
Hatta bazı misafirler burayı rotalarından çıkarıp geri döndüler.
Neredeyse her köşe başında bir jandarma aracı ve turizm jandarması görev yaptı.
Bu kadar geniş güvenlik önlemleri alınmışken Trabzon’un en önemli dini ayinlerinden birisi olan “Meryem Ana’nın göğe yükseliş günü” turistler için de izlenmeye açılabilirdi.
Nitekim Trabzon Valiliği koordinesinde ilerleyen akredite sürecinde toplamda 195 kişinin akredite edildiğini öğrendik.
Basın mensupları ve sağlık personelleri de bu sayının içine dahil. Yani buraya ibadet için gelen kişilerin sayısı 50-60 civarındaydı.
Önümüzdeki yıl alınacak daha geniş güvenlik önlemleriyle birlikte bu ziyareti de sadece dini bir ritüelin yanında turizm için de faydalandırmalıyız.
Bu töreni izleyebileceğini bilen turistler de fazlasıyla ilgi gösterecektir.

SESSİZ SEDASIZ GELDİ…
Bir zamanlar Trabzon’un 4 tane bakanı vardı.
Esi içişleri Bakanı Süleyman Soylu, şehre geldiğinde şehirde baştan aşağıya hava değişirdi.
Tonya’dan Of’a, Beşikdüzü’nden Çaykara’ya kadar tek günde program düzenler ve şehirde Bakan olduğu havası olurdu.
Bakan Uraloğlu, şehre geldiğinde de aynı hava esiyor.
Ancak Süleyman Soylu, artık Trabzon’a sessiz sedasız geliyor.
Hatta geçtiğimiz günlerde şehre eski bakan Mustafa Varank da sessiz sedasız geldi.
Eski Bakan, Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, neredeyse şehre her gelişinde büyük bir kalabalıkla karşılanıyor.
Trabzon’a ve Türk milletine sayısız hizmet etmiş olan Süleyman Soylu’nun da bu derece sessiz sedasız Trabzon’a gelmesi AK Parti teşkilatları açısından hoş değil.
Geçtiğimiz gün Beşikdüzü’nde vefat eden Ramazan Hınız’ın vefatı dolayısıyla şehre gelen Soylu’ya sadece AK Parti Beşikdüzü İlçe Başkanı Ali Zeytin eşlik etti.
Onun dışında ne karşılama oldu ne de konvoy…
Tabi ki olmak zorunda değil ancak şehrimizin bakanının da kendi şehrinde yani Trabzon’da bu derece yalnız bırakılmaması gerektiğini düşünüyoruz…

TRABZON’DA BELEDİYE PERSONELİNE 88 BİN TL…
Arsin Belediyesi, personelleri için Halk Bankası ile yaptığı görüşmeler sonucunda promosyon anlaşmasını imzaladı.
Başkan Hamza Bilgin de dün sosyal medya hesabından, “Belediye personelimizin ekonomik refahını desteklemek amacıyla Halk Bankası ile yaptığımız görüşmeler sonucunda promosyon anlaşması sağladık.
Bu anlaşma, gece gündüz demeden halkımıza hizmet eden emekçi kardeşlerimizin alın terinin karşılığıdır. Onların emeği, bu ilçenin geleceğini inşa ediyor.
Halk Bankası Arsin Şube Müdürümüz Sn. İbrahim Birinci'ye, Halk Bankası yetkililerine ve sürece katkı sunan çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Hayırlı, uğurlu olsun” şeklinde açıklama yaptı.
Ancak dikkat ederseniz açıklamanın içerisinde her hangi bir rakam yok. Tabi bizde merak ettik. Öyle araştırdık ancak net bir rakamı anladığımız kadarıyla imzalayanlar haricinde kimse bilmiyor…
Kulağımıza gelen 3 yıllık ortalama 88 bin TL civarında.. Tabi bu rakam her halde anlaşmada yüzde varmış sanırız. Ona göre artabilirmiş… Rakam neden duyurulmadı net bir ifade yok…
Belki bu şekilde açıklama yapmak istenildi..
Yani rakam düşük bulunduğu için mi duyurulmak istenmedi, yoksa yukarıda da belirttiğimiz gibi yüzdesel farklardan dolayı henüz rakam netleşmediği için böyle bir karar alındı bilemiyoruz…
Ama gören o ki Arsin Belediyesindeki personel, 3 yıl boyunca maaşlarını alacakları Halk Bankası’ndan 88 bin TL civarında promosyon alacaklar..

ÇAĞLAYAN KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ VE YEREL SEÇİMLER…
Trabzon’da merakla beklenen Ortahisar Çağlayan Kentsel Dönüşüm Projesi için ihale süreci başlıyor. Önceki gün açıklanan ihale tarihiyle birlikte projenin detayları da belli oldu.
Projenin ihalesi 30 Eylül 2025 tarihinde gerçekleştirilecek. Ancak dikkatimizi çeken nokta 1. Etabın ne zaman biteceği ile ilgili oldu.. Bunun içinde ihale ilanına baktık.
İhale ilanında projenin bitiş tarihi 700 gün olarak belirtilmiş..
Peki bu 700 gün, hangi güne tekabül ediyor…
Öncelikle şunu belirtelim: Kamu projelerinde ihalenin tamamlanması tek aşamalı olmuyor. İlan ve teklif toplama, değerlendirme, olası itirazlar, sözleşme imzalanması ve yer teslimi gibi aşamalar süreci uzatabiliyor.
Öğrendiğimiz kadarıla eğer itirazlar olmasa bu süreç ortalama 30 veya 45 günde tamamlanabiliyor…
Ancak itirazlar olursa, süreç uzuyor…
İhale ilanına göre projenin takvimi 700 gün olarak belirlendi. Buna göre, işe Kasım 2025’te başlanırsa, 1. Etabın 2027’nin son ayları ile 2028’in ilk yarısı arasında tamamlanması bekleniyor.
Projede en çok merak edilen konulardan biri de 2. etabın ne zaman başlayacağı. Normal şartlarda hemen hemen her projede ikinci etap, birinci etap tamamlanmasından sonra başlıyor.. Çünkü projeye belediyelerin aktaracağı kaynaklar da sınırlı.. Yani 2 büyük projeyi aynı anda yapması biraz güç…
Bir sonraki yerel seçimlerin 2029’da yapılacağı düşünüldüğünde, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’da muhtemelen yerel seçimler öncesi hem 1. Etabın açılışını yapar, hem de 2. Etabın temel atma törenini gerçekleştirir…
Tabi muhtemelen diyoruz çünkü Ortahisar Belediyesi bu noktada farklı planlamalar yapıp 2. Etabın Başlama tarihini öne çekebilir… Ve belki de 2 etap aynı anda bitirilip yerel seçimler öncesi bir gövde gösterisi de yapılabilir… Hoş bu haliyle de zaten proje tam bir gövde gösterisi…

FORMAYI FİLMDE GİYDİ ŞİMDİ SAHADA
Trabzonspor’un kalbinde, sadece futbol değil; duygular, aidiyet ve hayaller de büyür.
Bordo-mavili forma tanıtım filmlerinden birinde, Abdülkadir Ömür’ün küçüklüğünü canlandıran, gözlerinde hem Trabzon’un masumiyetini hem de futbolun heyecanını taşıyan genç bir çocuk vardı: Batuhan Öztürk.
O çocuk bugün artık 17 yaşında. Bordo-mavili sevdasının içinde büyüyen Batuhan, Trabzon’un 24 Şubat kulübünden çıkıp TFF 1. Lig ekiplerinden Çorum FK’ya transfer oldu.
O sahnede küçücük bir çocuk olarak kamera karşısına geçtiğinde aslında kendi geleceğine de rol yapıyordu.
Çünkü o formaya sarılırken, içinde taşıdığı hayaller gerçek bir futbol yolculuğuna dönüşüyordu. Bugün geldiği nokta ise bunun kanıtı.
Trabzon’un sokaklarında başlayan hikâye, şimdi Türkiye’nin profesyonel liglerinde devam ediyor. Daha yolun başında, ama kalbinde taşıdığı Trabzonspor sevgisi, onun sahadaki her adımına güç katıyor.
Bir reklam filminde başlayan yolculuk, bugün profesyonel bir imzaya dönüştü. Bu, sadece bir transfer değil; Trabzon’dan doğan bir hayalin Türkiye’ye yayılması.
Batuhan Öztürk için bu yolun adı: sabır, emek ve büyük bir hikâye.

İKİ YÜZLÜLER
Spor kamuoyunun gündeminde şu sıralar Galatasaraylı Barış Alper Yılmaz’ın Arabistan’a transferi var. Taraftarlar ayakta, yöneticiler ise satışa izin vermeyeceklerini açıklıyor.
Bu tepki, kulüp açısından anlaşılabilir bir refleks. Ancak işin başka bir boyutu var.
Bilindiği üzere Trabzonspor Uğurcan için de Türkiye içine satış istemiyor. Olursa sadece yurt dışı diyor.
Türkiye içine kaptanını vermeyen Trabzonspor’u bu tavrı sürekli eleştirildi. “Neden satılmıyor? Neden gönderilmiyor? Orada hapis hayatı yaşıyor vs. Vs. ” diye ahkâm kesen spor yazarları, iş Barış Alper’e gelince birden suskunlaştı.
Söz konusu Trabzonspor olduğunda transferi mecburiyet gibi gösterenler, Galatasaray’da ise “kulübün menfaatleri”nden dem vuruyor.
Peki futbolcu özgür değil miydi? Hani kendi kariyer yolunu seçme hakkı vardı?
Şimdi Barış Alper gitmek isterse ona engel koymak, özgürlüğünü kısıtlamak olmuyor mu? Yoksa işin rengi büyük kulüpler söz konusu olduğunda değişiyor mu?
Burada asıl mesele, Barış Alper’in dik duruş sergileyip sergilemediği değil.
Önemli olan spor kamuoyunun ve özellikle medyanın çifte standardıdır. Aynı durum Trabzonspor’un bir oyuncusu için gündeme gelseydi, bugün bu yorumcuların dilleri zehir saçıyor olurdu.
İşte bu yüzden bu tavır düpedüz iki yüzlülük. Nereden baktığına bağlı olarak değişen yorumlar, Türk futbolundaki en büyük problemlerden birini de gözler önüne seriyor: tarafgirlik ve samimiyetsizlik.






