HAYDİ SÖYLE BAKALIM

Ak Parti’nin bir bileni aradı.

Hadi söyle bakalım, İl Başkanı Haydar Revi niye ilçe başkanlarına plaket verdi.  Hayda… Bundan da mi bir şey çıkarıyorsun demeye kalmadan bakın ne dedi.

“Çünkü, ilçe başkanlarının çoğu gidici. Revi giderayak onlara güle güle dedi”

Oysa, tam tersi dedik. Birlikte uzun yıllar çalıştık, teşekkür etti diye de hatırlattık bir bilene ama yok ikna olmadı. 

Yeni dönemde yüzde %50 Revi var yok. İlçe başkanlarının çoğunun yüzde %80’nin de olmayacağını söyleyebiliriz diye bir bilen hele bir kongreler yapılsın dışarıda kalanlar treni nasıl terk edecekler göreceksiniz dedi.

Bir bilene göre Ali Babacan’ın partisine Trabzon’dan çok katılım olacak.

Davutoğlu sinerji doğuramadı. Trabzon’dan şöyle heyecan yaratacak bir kurucu yok… Ak Parti öyle miydi? Kurulduğunda KTÜ Rektörü Aydın Dumanoğlu kurucu olmuştu. Belediye Başkanı Asım Aykan Ak Parti’ye geçmişti. Şehir hareketlenmişti. Davutoğlu, Trabzon’u es geçerek çok büyük hata yaptı… Trabzon olmadan Türkiye’de parti olmaz…

Bir bilene yine şu Revi’nin plaket işini sordum.

Dilinin altında ne var tam açıklamadın dedim.

Bu kadar bilgi tiyo yeter dedi ama beni kırmadı şunu da ilave etti.

“Artık bütün teşkilat son günlerini yaşıyor. Yeni yapılanmada, Trabzon’da da çok değişiklikler olacak. Ama kimse küstürülmeyecek. Bizzat reis devreye girerek herkesi tek tek arayacak. Herkese görüşünü soracak. Trabzon ile ilgili görüşlerini anlatacak. Herkesi parti sadakatini görmek için fırsat yıllarındayız diyecek….”

O ÖNERGE HİÇ KOMİSYONA GİTMEMELİYDİ

Trabzon’un ön önemli STK’sından Büyükşehir Ak Parti Belediye Meclis Üyesi olan Mustafa Yaylalı, şehrin gündemine oturan T.C. tartışması ile ilgili bir değerlendirme yaparak, aslında söz konusu önergenin hiç gündeme gelmemesi komisyona bile havale edilmemesi gerektiğini belirterek bakın ne dedi.

“Hepimizin malûmu olduğu üzere insan, değerleri ve değerlileri için yaşar. Değerler, kaybedildiğinde geri gelmeyecek, kişinin hem kendi hem de etrafı açısından tartışılmaması gereken unsurlardır. Tartıştığınız veya tartıştırdığınız ne varsa, bu sizin değeriniz veya değerliniz değildir. Türk milletinin tarihten bugüne vazgeçilmez özelliği de hiçbir şekilde değerlerimizi ve değerlilerimizi tartıştırmamış olmasıdır.

Ailemiz, vatanımız, bayrağımız, milletimiz, devletimiz ve kısaltması üzerinden önerge verilen Türkiye Cumhuriyeti ibaresi de bizim değerlerimizdendir ve hiçbir ortamda tartışılmasını doğru bulmayız.

Değerlerimiz için gereken ne ise bu necip milletin her ferdi, yetkisi ve konumu çerçevesinde kimsenin gündeme getirmesine izin vermeden mutlaka yapar, yapacaktır.

Bu çerçevede önergenin verilmesini bile doğru bulmuyor, bunu değerlerimiz üzerinden gündem oluşturmaya yönelik bir davranış olarak algılıyor ve komisyonun (meclisin yetkisi olmadığı) kararının da ötesinde önergenin ilgilisine iade edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Konunun da bizim gibi değerleri üzerinde hassas olan bir şehirde tartıştırılmasını zûl görüyor, burada ivedilikle kapatılmasını, bunun dışında hiçbir şekilde ele alınmamasını bekliyor, saygılar sunuyorum."

EVET AMA DİSİPLİN ŞART

Hani derler ya, vur deyince öldürmek buna derler. Büyükşehir belediyesinin özellikle meydan çevresinde sokakta müzik yapanlara gösterdiği hassasiyet, izin, hoşgörünün sınırı aşıldı gibi. Vur deyince arkadaşlar öldür anladılar. Bir tarafta kemençe. Bir tarafta davul zurna. Bir tarafta, gitar. Müzik gitti yerine gürültü kirliliği geldi.

Bu sıralar Afkiralı misafirlerimiz de kendi ülke müzikleri ile dikkat çekiyorlar..

Meydanda bir de, restoranların garsonlarının müşteri çekmek için sokak ortasına kadar gelip avazı çıktığı kadar bağırması, işi çığırından çıkarıyor.

Sokak müzikçilerine bir disiplin getirilmeli.

O nasıl olabilir?

Bir yer tahsis edilir. Sıra ile o yerde sanatlarını icra ederler. Meydan bölgesinde her isteyen her yerde, sanatını icra edememeli. Bir de sanat sokağımız var..Buranın da yeniden adına yaraşır şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

Yoksa, tam bir kargaşa oluyor ve insanlar müzikten rahatsızlık duyuyor…

ABDULLAH GÜL VE TRABZON

Gelecek Partisi’nden sonra şimdide gözler Ali Babacan’ın kuracağı yeni partiye çevrildi.

Özellikle Kemalettin Göktaş’ın Abdullah Gül’e çok yakın olduğunu biliyoruz. 

Gül ile Kemalettin Göktaş çok iyi dosttur.

Özellikle Ali Babacan’ın kuracağı yeni partiye Gül’ün de verdiği destek biliniyor.

Bu mantıktan hareketle, Babacan’ın partisinin ayağında Göktaş ailesinin olabileceği yorumlanıyor. Kulislerde böyle bir söylenti var…

Tabi, bu söylenti kulaktan kulağa yayılınca da gözler Sultan Göktaş’a çevriliyor.

Çok iyi bir teşkilatçı ve partici olan Sultan Göktaş her ne kadar ben muhtarım o işlere bakmıyorum dese de geçenlerde iki önemli dostu ile Trabzon’da buluştu.

İkram Sofrasında bir araya geldi. Göktaş’ın buluştuğu isimler 1980 öncesinin Akıncılar Derneğinin yöneticileri Kars eski milletvekili Zeki Karabayır, emekli öğretmen iş adamı Mustafa Çolak.

Karedeki bu üçlü sizce eski anılarını mı konuştular.. Yoksa, gündemdeki yeni kurulacak partiyi mi…?

HALA ANLAŞAMA(MIŞ)LAR

Trabzon’da üç önemli kurum, vekaleten yönetiliyor.

Hala, asaleten atama yapılamadı.

Bunun nedeni Ankara’da bürokrasideki güçler savaşı mıdır yoksa yerelde iktidarın karar verememesi midir…

Deneyimle siyasiler ve bürokratlar Vakıflar Bölge Müdürlüğü, DSİ Bölge Müdürlüğü ve İş Kur İl Müdürlüğünün vekalet ile yönetilmesinin nedenini yerelde iktidar partisinin yetkililerinin anlaşamamasından kaynaklandığını söylüyorlar.

Bu konuda milletvekillerinin ortak bir karara varamadıkları da belirtiliyor.

3 kuruma üç yetkili atanacak niye vekiller anlaşamaz ki…

Nedir anlaşamadıkları konu… İlginç...

BİR KULİS BİLGİSİ ORTALIĞI HAREKETLENDİRDİ

Dün bu köşeye Büyükşehir Belediyesi basın ve halkla ilişkiler daire başkanlığına iki ismin gündeme geldiğini duyurduk…

Zeki Sancak ve Osman Diyadin.

Olayın duyulmasından sonra ortalık bir anda karıştı…

Başkan Zorluoğlu’na Sancak ve Diyadin için öyle telefonlar geldi ki başkan ne yapacağını şaşırdı.

Medya dünyasında ise ortaylık bir anda karıştı.

Hele Ak Parti teşkilatlarında bir homurdanma başladı.

Bu tür altyapılar oluşturuluyor bizim haberimiz niye yok gibi serzenişler de duyuldu.

Bu tür medya birimi atamasında Zorluoğlu kimi iş başına getirirse getirsin ortalık bir kaynar. Herkes konuşur. Sonra süreç zamanla kabul edilir.

Bundan önce oldukları gibi. Ancak Zorluoğlu’nun bu birime atama yaparken hakikatten zorlandığını da görüyoruz.

Diğer birimlere anında hemen atama yaparken bu birime atama süreci hala devam ediyor. Çünkü, herkesin güzü bu koltukta. Ve koltuk, ağır sorumluluk isteyen bir görev...