DAVUDİ SESİ İLE SABİT SABIR
O bir Trabzon efendisiydi.. Gerektiğinde Trabzon delikanlısı… Ve elbette Trabzon centilmeni.. Sabit Sabır’dan bahsediyoruz…

Trabzonspor’un kurucu üyesi.. Fındık ile kendini bütünleştirmiş bir iş adamı…

Devletin fındık politikalarına bir dönem yön vermiş, bir dönem de devletin fındık politikalarına karşı direnmiş bir gerçek üretici gerçek tüccar gerçek fındıkçı…

Trabzon’un soysal yaşamına yön veren bir aydın..

Kanaat önderi.. Şehir Kulübünde davudi sesi ise siyasetten sanata yorumlar yapan bir Trabzon aşığı…

TTSO odalarında yükselen sesi ile Trabzon’un çıkarlarını savunan bir yiğit adam…

Sabit Sabır çok yönlüydü.. Bildiği doğruları söylemekten de kaçınmazdı…

Kim ve ne olursa olsun yanlış yapana yüzüne de söylerdi.. Arkadan konuşmaz…

Hayatı boyunca da Bürütüslük yapmadı…

Sabit Sabır, şehrin efsanesiydi.

Herkesle kucaklaşır.. Herkesle oturur. Herkesle saf tutar. Herkesle de masa arkadaşlığı yapardı. Çok yönlüydü..

Trabzonspor kongrelerini kaçırmaz.. Kürsüye çıkar konuşurdu.. Yol gösterirdi..

Sabit Sabır,

Trabzon’un yüreğindeki yerini aldı… Allah mekanını cennet eder inşallah… Ailesine başsağlığı dileriz..

İKİ DEĞERİMİZ KALDI
Trabzonspor’un kurucu üyelerinden hayatta iki isim kaldı.. Biri Salih Erdem… Biri Nizamettin Algan… Bu iki değerimize gözümüz gibi bakmalıyız.. İlerleyen yaşlarına rağmen bu iki değerimiz hala Trabzonspor için;

-Yürekleri atıyor

-Hassasiyetleri devam ediyor

-Kulübü takip ediyor

-Yönetimleri yol gösteriyor

-Tecrübelerini paylaşıyor.

Böyle derinden Trabzonsporlu bu iki kurucu üyemiz.



Giderek hayatın gerçeği azalıyorlar.

Giderek, yalnızlaşıyorlar..

Trabzonspor var oldukça kurucu üyelerimiz de var olacak..

Artık, kurucu üyelerimizin hepsi için Akyazı’da bir bölüm ayrılmalı.. Bir müze gibi.. Yaşatılmalı… Koridorlara, tribünlere adları verilmeli… Bunu yapmalı yönetim..

TİSKİ’DE İLK İZLENİMLER
TİSKİ genel müdürlüğüne Van’dan gelerek atanan Ali Tektaş ile ilgili olarak kurum çalışanlarından ilk izlenimlerine almak istedik. Her kademedeki çalışanlarla sohbet ettik… Yeni genel müdür ile ilgili ilk izlenimler şöyle.

-Sosyal biri

-İlişkileri samimi

-Elemanları ile kardeş gibi



-Eleştirilerinde yapıcı

-Kurum ahengine çok titiz

-Vatandaş ile ilişkilerde kurum çalışanlarının titiz olmasını öğütlüyor.

-Sosyal medyasını iyi kullanıyo
r.

AHMET KAYA’NIN BİLGİ AĞI
CHP Trabzon milletvekili Ahmet Kaya şehir ile ilgili geniş bir bilgi ağı kurmuş olmalı ki, kimin cenazesi var hemen haberi oluyor…

Önceki gün bu bilgi ağının bizzat şahidi olduk… Mahallemizden tanıdık bir bakkal abimizin oğlu öldü… Ölen kişinin kardeşi, bakın bize ne anlattı…

Abi, ben kendisi tanımam ama CHP Trabzon milletvekili Ahmet Kaya önceki gün beni aradı.. Ağabeyimin ölümü nedeni ile başsağlığı diledi..

Acımızı paylaştı..

Ben O’nu O beni tanımaz.. Ölümüzün olduğunu nereden öğrendi ki.. Telefonumu da bulup aradı..

Kendisine teşekkür ettim..

Kaya’nın bilgi ağı böyle güçlü…

Çok da doğru hamleler yapıyor…

Hemşerilerinin acısını paylaşıyor.

VAN’DAN GELİŞLER ARTACAK
Trabzon Büyükşehir Beleriyesine Van Büyükşehir belediyesinden yatay geçişler daha çok olacak gibi..

Zira, Zorluoğlu’nun  belediye başkanlığı döneminde Van’da kendi ekibini kurduğu biliniyordu…

Seçimlerden sonra Van’da HDP belediye başkanlığını kazandı.. Ve Zorluoğlu’un ekibi tavsiye ediliyor..

Görevden almalarda  yoğunlaştı…

Özellikle Zorluoğlu’nun A takımında Van belediyesinde görev yapanlar Trabzon Büyükşehir’e transfer edilerek, HDP’li belediyenin kıyımından kurtulacaklar…

BALTA’NIN KÖYLÜ, KURT, TİLKİ HİKAYESİ
Vakfıkebir Belediye Başkanı Muhammet Balta belediye meclis üyeleri, yeni seçilen ve muhtarlığa veda eden mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi.

Muhtarlığa veda eden muhtarlara plaket ve çeşitli hediyeler takdim eden Başkan Balta konuşmasında dikkat çeken bir de hikaye anlattı. 

Başkan Balta yapılan hizmetlerin ve iyiliklerin çok çabuk unutulduğunu kaydederken önemli olanın görevi bıraktıktan sonra geride hoş bir seda bırakmak olduğunu belirtti. Başkan Balta bu sözlerini ise kurt ile köylü çiftçi arasında geçen şu hikaye ile noktaladı:

 Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmışlar.  Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü def edemez.  Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar.  Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir.  Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar:

"Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler."



Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler.  Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder.  Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar.  Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der ve avcılar
uzaklaşır.  Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar.


- "Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptın"

- "Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye başlar.

- "Bir dakika" diye seslenir kurt: "Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok."

Köylü şaşırır:

- "Olur mu, ben senin hayatını kurtardım."

"Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur" der kurt.  "Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım."

Bir süre tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.

Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar.

- "Ne vefası" der kısrak, "Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim.  Ve yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya koydu..."

Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köpeğe rastlarlar.

- "Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpek, "Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime, koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur..."

Kurt köylüye döner, "İşte gördün" der.

Köylü de son bir çabayla ; "Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye" diye cevap verir.

Bu kez karşılarına bir tilki çıkar.  Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar.  Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir.

- "Her şeyi anladım da" der tilki "Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın ?"

Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar :

- "Gözümle görmeden inanmam..."

İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar.  Köylü eline bir taş alır ve ;

- "Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık" diyerek torbanın içindeki kurdu bir süre pataklar.  Sonra tilkiye döner;

- "Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın" der.

Tilki de ;

- "Benim için bir zevkti" diye cevap verir.

O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür.  Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter :

- "Haklıymışsın kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş." Der.