BENİM YAPTIĞIMI…!

Yusuf Erdoğan, bir anlık refleksi ile kendini ve takımını da yaktı. Ve soyunma odasına girerken, taraftarlara üzgün bir şekilde dönüp, benim yaptığımın yenilir yutulur bir tarafı yok dedi. Yusuf’un bir anlık refleksi, futbolcu çok görülen bir olay. Ancak üst düzey futbolcuların bir anlık bu tür refleksleri hep hesap kitap kokan reflekslerdir. Mesela, Yusuf o topa elini uzatmayıp gol olmasını seyretseydi kendi de oyunda kalacaktı. Bazen taktik icabı, futbolcular bilerek penaltı yaparlar, pozisyon gereği, bu tür penaltılar da daha çok  çift müsabakalı eleme usulü maçlarda olur. Dün geceki gibi puan usulü maçlarda değil. Yusuf Erdoğan, maçtan sonra soyunma odasında bütün futbolcu arkadaşlarından da özür diledi.

HİÇBİR YÖNETİME VE TEKNİK ADAMA…

Trabzonspor’da hiçbir yönetime ve teknik adama nasip olmayan bir taraftar kitlesi bu yönetime ve teknik adama nasip olmuş durumda. Taraftar alabildiğine olgun, alabildiğine soğukkanlı. Ağır mağlubiyetlerde cılız protestolar var. Bu kadarı da normal. Yönetim ve teknik kadron bu denli hoş görüldüğü ve üstelik sezonun berbat gitti bir dönem olmadı.
Böyle bir nimetle karşı karşıya olan yönetimin panikletecek bir baskı yok. Teknik adamı etkileyecek bir aşırı protesto yok. Yani böyle bir şey Trabzonspor’da saha sonuçlarına bakıldığında hiç yaşanmadı.
Yönetim ve teknik adam için bu Trabzonspor şartlarında bulunmaz bir nimet.

YANAL’IN İLGİNÇ TALİMATI

Maçtan sonra Teknik Direktör Yanal, kupa maçı nedeni ile futbolcularına izin vermedi. Tesislerde idman saatini otobüste açıklayan Yanal, futbolcularına bir de şu öğüdü verdi…”Şimdi evinize gideceksiniz, TV’lerin spor programlarını izlemeyin, sosyal medyadan mesaj vermeyin, biz bu maçın genel analizini görüntüler üzerinden yarın(Salı) günü yapacağız”

BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL…!

Geçmişten bu güne, bütün iktidar partilerinin Trabzon teşkilatlarını her zaman diken üzerindedir. Mevcut teşkilatlara eski yöneticilerin bir psikolojik baskısı vardır. Eskiler bir araya gelse iş başındakiler hemen huylanır. Ne oluyoruz de. Şimdi aynı şey Ak Parti içinde geçerli. Belediye başkanları eski yöneticiler ile bir araya gelir, acaba bu buluşmanın arkasında ne var diye merak edilir. Eski il başkanı, yönetici arkadaşlarını toplar, herkes panikler.

Eski vekiller, Ankara’da, Trabzon’da arkadaşları ile bir araya gelir, kulisler kaynar. Milletvekili aday adayları değişik etkinliklerde boy gösterir, bak aklı hala adaylıkta diye bakılır. Ak Parti’de bu ruh hali alabildiğine var ve yaşanıyor. Geçenlerde, Ak Partinin kurucu il başkanı, birlikte çalıştığı arkadaşları ile çok değil 4 kişi ile bir araya geldi, kıyamet koptu. Kulisler hareketlendi. Niye bir araya geldiler. Niye oturdular, ne konuştular, partinin geleceği ile ilgili planları mı var.

Öyle merak edildi ki sormayın gitsin. Oysa, İbrahim keskin, Ak Parti ile gönül bağı olan bir isim birileri O’nu il başkanlığı için zorluyor olsa bile o artık bu kulvarda değil olsa olsa, milletvekilliği için plan yapar.

PEKŞEN VE HALK TV’NİN REYTİNGİ

Trabzon CHP Milletvekili Haluk Pekşen adeta Halk TV’nin kadrolu program konuğu oldu. Televizyonun çeşitli program yapımcılarını aradığı konuk olan Pekşen’in çıktığı programlar Halk TV’ye reyting rekoru kırdırıyor. Ancak, TV’de reyting rekoru kıran Haluk Pekşen bir de çeşitli illere konuşmacı olarak gidince, Trabzonla olan bağını sanki kopardı gibi. Uzun zamandan bu yana Trabzon’a gelmeyen ya da gelemeyen Pekşen’in Trabzon ile ilgili meselelere bakış açışında da sanki bir soğuma var gibi.
CHP’in Trabzon tabanı da Pekşen’in Halk TV’deki performansından memnun. Çok iyi meseleleri tahlil ediyor diyorlar ancak, örgütler Pekşen’in daha sık kendileri ile temas içerisinde olmasını istiyor.

KTÜ’DE BİR İLGİNÇ BULUŞMA..

Önceki hafta KTÜ’de ilginç bir toplantı yapıldı. Bilimsel adı; kolokyum olan toplantıda, ülkemizin tıbbı bitki potansiyeli masaya yatırıldı. Son derece çarpıcı ve ilginç toplantıda, Türkiye’nin bütününde tıbbı bitkilerin zenginliği bütün Avrupa kara parçasından daha fazla verimli ve etkili olduğu yönünde tespitler yapıldı. Doğu Karadeniz bölgesinin de bu anlamda verimli bir bölge olduğu da dile getirildi.

Bu çalışmayı yapan Prof. Dr. Kamil Coşkunçelebi şu ilginç tespitte bulundu..”ülkemizin çok önemli bitkisel gen kaynaklarını barındıran ve geleneksel olarak ülkemizin bir çok yörede tıbbi, gıda, hayvan yemi gibi amaçlarla kullanılan Tekesakalı (Scoronera) ve Yemlik (Tragopogon) cinslerinin ülkemizdeki türleri, bulunduğu yerler, kullanım şekilleri,  tıbbi ve ekonomik değerleri hakkında bilgiler her yönüyle ortaya konuldu.

Ayrıca proje kapsamında ülkemiz biyolojik zenginliğine beş yeni tür daha  (Scorzonera zorkunensis, Scorzonera ahmet-duranii, Tragopogon turcicus, Tragopogon artvinensis, Tragopogon anatolicus) eklenmiştir. Proje kapsamında ayrıca halk arasında tekesakalı ve yemlik olarak bilinen iki cinsin 42’i endemik 84 türün çeşitli biyolojik özellikleri tespit edildi.  Tespit ettiğimiz türlerden yarısı yalnızca ülkemize bulunmaktadır. Dolayısı ile yalnızca bize özgü gen kaynaklardır. Bu türlerin hem korunması hem de fitokimyasal özelliklerinin de aydınlatılması gerekir.  Yapılacak çalışmalar ile halk arasında yaygın şekilde kullanılan bu türlerin ekonomiye kazandırılması gerekir.  Benzer şekilde kesme çiçek olma potansiyeli yüksek türlerinde kültüre alma çalışmaları planlanmalıdır.  Bunların kültüre edilerek ekonomiye kazandırılması gerekir.
Neredeyse Avrupa Kıtası ile eşdeğer bitki türüne ev sahipliği yapan ülkemiz aynı zamanda çok sayıda türün ve kültür bitkisinin gen merkezi, çok sayıda tıbbi ve aromatik bitkinin (yaklaşık türlerin üçte biri) yetiştiği ender ülkelerden biridir..  

Bilindiği gibi aromatik bitkiler ilaç, gıda, kozmetik, temizlik ürünleri vb alanların en önemli girdisini teşkil etmektedir.  2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre DÜNYADA tıbbi ve aromatik bitkilerin piyasa değeri yıllık yaklaşık 60 milyar dolar civarında  iken 2009 yılı yapılan bir değerlendirmeye göre ülkemizin bu pastan payı yalnızca 94 milyon dolar civarlarında olmuştur.  Bu rakamlar biyolojik zenginliğimizle oranlandığında her açıdan çok düşüktür. Bu durum mevcut pastadan yeterince yararlanamadığımızı göstermektedir.