Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizde ne zaman bir kömür santrali, bir nükleer santral projesi gündeme gelse birileri hemen ayağa kalkar çevrecilik adına bunlara engel olmaya çalışır. Onlar üzüm yemenin yani çevreyi korumanın değil, bağcıyı dövmenin yani Türkiye’nin gelişmesini engellemenin peşindeler" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen Elektrik Santralleri Toplu Açılış Töreni’nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 158 elektrik enerjisi tesisinin ülkeye hayırlı olmasını dileyerek, "Toplam 5 bin 620 megawatt güce sahip bu tesisiler, atık ısı, çöp, doğal gaz, güneş, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal, linyit, taş kömürü gibi çok farklı enerji kaynaklarıyla elektrik üretiyor. Bu tesislerin tamamı da özel sektörümüze ait ve toplam yatırım bedelleri de 5 milyar doları buluyor. Yatırımcılarını şahsım ve milletim adına kutluyorum. Enerji kalkınmanın, büyümenin, refah artışının lokomotifidir. Şayet siz ülke olarak yeterli miktarda ve düşük maliyetle elektrik enerjisi üretemiyorsanız, diğer hedeflerinize zaten ulaşamazsınız. Türkiye’nin son 14 yılına baktığımızda bu ilişkinin çok çarpıcı örnekleriniz görürüz. Ülke olarak 2003 yılı başından bu güne kadar elektrik ve doğalgaz piyasalarında kamusuyla, özeliyle 75 milyar dolarlık yatırım yaptık. Kurulu elektrik gücümüz iki kattan fazla artarak 78 bin megawatta ulaştı. Bu rakamın 2023 yılında 125 bin megawatta ulaşması planlanıyor. İnşallah bu şekilde büyümeye devam ettiğimizde önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’nin elektrik piyasası Avrupa’da üçüncü sıraya yerleşecektir" diye konuştu.

"KÖMÜR VE NÜKLEER ENERJİYLE ÇALIŞAN SANTRALLER OLMASA BATI KARANLIĞA GÖMÜLÜR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji sektöründe adımların piyasanın ve tüketicilerin ihtiyacını gözetecek biçimde dengeli atılması gerektiğine vurgu yaparak, "Bu şekilde yatırım süreçlerinin uyumlu ve koordinasyon içinde yürütülmesi, belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve iyi işleyen bir piyasa oluşturulması mümkündür. Öte yandan özellikle yenilenebilir enerji kaynakları konusuna özel önem veriyoruz. Çalışmalarımızı yoğunlaştırdığımız bu alanda son dönemde çok hızlı mesafe kaydetmeye başladık. Yenilenebilir enerjide 2002 yılında 12 bin 300 megawatt olan kurulu gücümüzü 32 bin megawattın üzerine çıkarmış bulunuyoruz. Bugün açılışını yaptığımız tesislerin büyük çoğunluğu yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalıdır. Siz bakmayın Batı ülkelerinden ülkemize çevrecilik üzerinden yöneltilen saldırılara. Bunların hepsi de maksatlıdır, art niyetlidir. Bugün çevrecilerin en çok eleştirdikleri kömür ve nükleer enerji santrallerinin kahir ekseriyeti Batı ülkelerinde bulunuyor. Öyle ki şayet kömür ve nükleer enerjiyle çalışan santraller olmasa Batı karanlığa gömülür. Mesela kömürle çalışan santrallerden elde edilen elektrik enerjisi oranı Polonya’da yüzde 84, Almanya’da yüzde 45, İngiltere’de yüzde 39, Çin’de yüzde 75, Hindistan’da yüzde 73 seviyesindedir. Peki ülkemizde kömüre dayalı elektrik üretimi ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 22" ifadelerini kullandı.

"ONLAR ÇEVREYİ KORUMANIN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ ENGELLEMENİN PEŞİNDELER"
Aynı durumun nükleer santraller için de geçerli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyada hala aktif olarak çalışan 450 nükleer santralin bulunduğu 30 devlet arasında ilk sıralarda Amerika, Fransa, Japonya, Çin, İngiltere, Almanya gibi ülkeler geliyor. Türkiye henüz bu kaynağa sahip bile değil. Her şey açık ortada dikkat ediniz ülkemizde ne zaman bir kömür santrali, bir nükleer santral projesi gündeme gelse birileri hemen ayağa kalkar çevrecilik adına bunlara engel olmaya çalışır. Peki kömürü ve nükleer enerjiyi en çok kullanan Batı ülkelerinde niye böyle şeyler yaşanmaz? Niye oralarda sokağa dökülmezler? Bu protestolar, bu tepkiler, bu kampanyalar oralarda niçin olmuyor? Çünkü bu kampanyaları arka planda organize ve finanse edenlerin dertleri başka. Onlar üzüm yemenin yani çevreyi korumanın değil, bağcıyı dövmenin yani Türkiye’nin gelişmesini, büyümesini engellemenin peşindeler. Dert bu. Bugün Türk ekonomisinin en ciddi sıkıntısı olan cari açığın yarısını tek başına enerji ithalatımız oluşturuyor. Ben bazen, bu sektörde olan değerli dostlarımızla konuşurken kendilerine söylüyorum; bugüne kadar olan oldu, kömürde ithal yok bu işi kapattık, bizim kendi rezervimizi eritmek durumundayız. İşte efendim onun kalorifik değeri şöyle, böyle, biraz fazla kullanırsın olur biter. Bunu yapmaya mecburuz."

"DEVLETE EN UCUZ ELEKTRİK FİYATINI TEKLİF EDEN FİRMAYA HAZIR BİR SAHA TESLİM EDİLECEK"
Eğer finansman yönetiminde başarılı olunmazsa, cari açık iyice aşağılara çekilmezse ekonomide büyümenin yakalanamayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu büyümeyi yakalamak zorundayız. Öyleyse biz kendi rezervimizi eritmek için ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Çorlu’dan Şırnak’a kadar kömürle dolu. Biz önce bu kömürlerimizi bir eritelim ya, bunların üzerinde çalışalım. Biz kararlı bir şekilde bu adımı atacağız. Biz, yenilenebilir kaynaklarımızla birlikte kömür ve nükleer kaynakları da etkin bir şekilde kullanabildiğimizde cari açık sorununun üstesinden kolayca gelebilme imkanına sahibiz. İnşallah bu alanlardaki hedeflerimize ulaşarak hem enerji kaynaklarımızı çeşitlendirecek hem de ekonomimizin önünde yeni ufuklar açacağız. Türkiye’nin yerli kömür ve yenilenebilir enerji kaynaklarını daha etkin bir şekilde kullanması konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız yeni bir strateji geliştirdi. Yerli kömürün teşvik edilmesi amacıyla devlete en ucuz elektrik fiyatını teklif eden firmaya bütün yasal izinleriyle hazır bir saha teslim edilecek. Yatırımcı da burada kömürü çıkarıp elektrik üretimi yapacak, devlette alım garantisi vererek yatırımcıya finansman sağlamış olacak. Daha önceki sistemde ihale en yüksek bedeli teklif edene veriliyordu, bu yöntemin vatandaşın elektrik faturasının düşmesi konusunda hiçbir olumlu katkısı yoktu. Çünkü maliyeti yüksek olan ürünün doğal olarak fiyatı da yükseliyordu. Yeni modelde ise en düşük fiyata elektrik satmayı kabul eden firmaya kömür üretim alanı tahsis edilerek vatandaşın elektrik faturasının da azalması sağlanıyor" dedi.
(İHA)