MHP lideri Bahçeli, Suriye’nin Türkiye sınırında oluşturulması planlanan güvenli bölgeyle ilgili, “Şayet, kurulacak ve oluşturulacak güvenli bölge tamamen Türkiye’nin denetim ve kontrolünde olacaksa, üstelik terörle tavizsiz bir mücadele sürecekse diyeceğim bir şey yoktur” dedi.

Partisinin İl Başkanları Toplantısında konuşan Bahçeli, teşkilatını uyararak, “Belediye derken bekayı görmezden gelmeyiniz. 31 Mart 2019’da düşman sevindirmeyiniz. Zilleti güldürmeyiniz, buna karşılık illerinizde zaferleri müjdeleyiniz. Ya beka ya bela seçiminde, sonuna kadar beka diyeceğimizi, bu uğurda her fedakârlığı yapacağımızı sakın ha aklınızdan çıkarmayınız. Gevşeklik göstermeyiniz. Acziyete prim vermeyiniz. Yılgınlığın yeşermesine müsaade etmeyiniz. Fitne-fesada hayat hakkı tanımayınız. Önümüzdeki dönem Türk milletinin geleceğine damga vurmanız ve iradenize sahip çıkmanız için tarihi bir fırsatı sizlere sunmaktadır. Bu milli görevi yerine getirmek için her eve ulaşarak, her vatan evladının sevgisini ve gönlünü kazanmak zorundasınız. Vatandaşlarımızı ülkemizin doğruluşuna omuz vermeye çağırmalısınız. Türkiye’nin onurlu, huzurlu ve kudretli geleceğinde söz sahibi olmaya davet etmelisiniz. Bizim yegane güç kaynağımız, Türk milletinin şaşmaz sağduyusu, temiz vicdanı ve yüreğidir. Her kapıyı çalınız. Her yüreği kucaklayınız. Bıkmadan, usanmadan anlatınız. Ayak basmadık yer, ulaşmadık gönül bırakmayınız. Sizler, yarım asırlık bir davanın kutlu vatan köşelerindeki muhterem temsilcilerisiniz. Nasıl bir emanetin omuzlarınızda olduğunu gördüğünüzden ve göreceğinizden eminim. Nasıl bir mücadelenin içinde olduğumuzu da anlayıp anlatacağınızdan şüphe duymuyorum” ifadelerini kullandı.

’GÜVENLİ BÖLGE’ KONUSU

Suriye’nin kuzeyini kapsamına alan olaylara her gün bir yenisinin eklendiğini hatırlatan Bahçeli, “Trump’ın meşum tehditleri, bölge ülkelerinin marazi niyetleri, terör örgütlerinin cinayet ve ihanetleri bütün yönleriyle karşımızdadır. Emperyalist iştah kabarmış, zulmün istekleri kamçılanmıştır. Güney sınırlarımız boyunca çok tehlikeli ve milli bekamızı doğrudan etkileyecek bir kumar oynanmaktadır. Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon taahhüdümüz tehir edilmekle birlikte tavsamaktadır. ABD, PKK/PYD/YPG’yi himaye etmek, bu cani terör örgütlerini Kürt kökenli kardeşlerimizle ilişkilendirmek için karanlık bir kampanyayı tedavüle sokmuştur. Kürt kökenli kardeşlerimize büyük bir haksızlık yapılmakta, hakları yenilmekte, galiz bir şekilde hakaret edilmektedir. Altını bir kez daha kalın olarak çiziyorum ki, Kürt kökenli kardeşlerimizin kan döken, cana ve mala kast eden hiçbir katille en küçük bağ ve bağlantısı yoktur, olamayacaktır. Terör örgütlerini Kürtlerle ilişkilendirmek insanlık vicdanına ağır bir saldırı, vahim bir suçtur. İnanıyorum ki, hem ülkemizde, hem de sınırlarımızın öte yakasında yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimiz oyuna gelmeyecek, Trump’ın rezil tuzağına düşmeyeceklerdir. ABD, Fırat’ın doğusunu baz ve esas alarak bir terör haritası çizmek, özerk bir yapı kurmak, yeni bir Barzani modeli inşa etmek heves ve hedefindedir. Suriye’nin kuzey ve kuzey doğusunda, Cerablus’tan Derik ve etrafını çevreleyecek ve derinlemesine inecek şekilde Fırat’ın Doğusundaki her yerleşim biriminde etnik köken ağırlığına göre bir yönetim tasarımı gündemdedir. Bu Suriye’nin parçalanması demektir. Bu Kürdistan’a yeni bir adımdır. Bu Türkiye için milli ve tarihi bir tehdittir. Trump, Kürtlere saldırmayın sözleriyle Türkiye’yi PKK/PYD/YPG’den en azından uzak tutmak, terörle mücadeleyi kesmek ve durdurmak niyetindedir. İsrail işin içindedir. Malum Körfez ülkeleri devrededir. Bedeli çok ağır olacak bir bölüşüm ve paylaşım süreci önümüzdedir. Trump, 20 millik, yani yaklaşık 30 km derinliğinde bir güvenli bölgeden bahsetmiştir. Hükümet ise buna müspet yaklaşmıştır. Şayet, kurulacak ve oluşturulacak güvenli bölge tamamen Türkiye’nin denetim ve kontrolünde olacaksa, üstelik terörle tavizsiz bir mücadele sürecekse diyeceğim bir şey yoktur. Hatta temennim, bu 30 km’lik güvenli alanın Suriye’nin istikrar ve iç barışa ulaşasıya kadar hâkimiyetimiz altında bulunmasıdır. Kaldı ki, bugünleri çok önceden öngörmüş, 6 Ağustos 2012’de; “Ülkemize yönelen tehditleri en aza indirmek amacıyla batı ucu Afrin, doğu ucu Kandil’i içine alacak biçimde tesis edilecek hilal şeklindeki güvenlik kuşağının bir an önce sağlanmasını ve icra edilmesini” talep etmiştim. Güvenli bölge stratejisini biz kurmuşsak, biz hazırlamışsak, biz sahaya ve masaya taşımışsak mesele yoktur. Şartlarını, sınırlarını, muhtevasını, sürecini ve zamanını biz belirlemişsek yine mesele yoktur. Kuralı koyan, kozlarını kullanan, caydırıcılığını gösteren, yaptırımını ispat eden, siyaset ve diplomasiyle bir adım önde, bir tık üstte yer alan bizsek hiçbir kaygıya da mahal olmayacaktır. Ancak, ABD’nin yazdığı kanlı senaryoya kanıp, terör örgütlerine göz yumacaksak, güvenli bölge diye tampon bölgeye tamam diyeceksek, aynısı Körfez Savaşı’ndan sonra yaşandığı gibi, yeni bir uçuşa yasak bölge kararına zımnen onay vereceksek, herkesi uyarıyorum ki, bugüne kadar yaptıklarımızın üzeri bir kalemde çizilecektir. Yani şehitlerimizin kanı yerde kalacaktır. Bilahare milli güvenliğimiz rehin alınacaktır. Tehlike bu kadar ciddi, bu kadar yakındır. Hepsinden önemlisi, Irak ve Suriye’den sonra sırayı, Allah muhafaza, Türkiye alabilecektir” diye konuştu.

ÖN ŞARTSIZ DESTEK

Terörle mücadele sürecinde hükümete ön şartsız destek verdiklerini vurgulayan MHP lideri, “Süreç nereye gidiyorsa gitsin, nereye dayanırsa dayansın, neyi gerektiriyorsa gerektirsin, ama haklı davamızdan, beka mücadelemizden kesinlikle dönmemeliyiz, kesinlikle geri adım atmamalıyız” dedi.

(İHA)