Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TÜBİTAK’ta FETÖ mensuplarına yönelik ciddi çalışmalar yaptıklarını, son yapılan operasyonda 14 kişinin polis tarafından gözaltına alındığını ve önümüzdeki günlerde TÜBİTAK’ta işten ve memuriyetten çıkartmaların olacağını söyledi.
TGRT Haber televizyonunda TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın konuğu olan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, FETÖ operasyonları kapsamında TÜBİTAK’a yapılan operasyon ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. FETÖ üyelerinin tespiti için 5 kriteri ön planda tuttuklarını ve bu kriterlere uyanlara yönelik memuriyetten ve işten çıkartma gibi tedbirler uyguladıklarını anlatan Bakan Özlü, TÜBİTAK’ta yapılan en son operasyonda 14 kişinin gözaltına alındığını, önümüzdeki günlerde de TÜBİTAK’ta işten ve memuriyetten çıkartmaların olacağını söyledi.
15 Temmuz gecesinde yaşadıklarını anlatan Bakan Özlü, darbecilerin Çankaya Köşkü’ne iki helikopterle inmesinden sonra çelik yelek giydiğini, korumalarının da ağır silahlarla kuşandıklarını, Çankaya Köşkü’nden zorda olsa ayrılarak Meclis’e gitmeye çalıştıklarını anlatarak, Meclis’e giremeyip süreci bir evde izlediklerini anlattı. Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının Meclis’in etrafından kaldırılması gereksinimine yönelik olarak Bakan Özlü, Türkiye’de bu anlamda Pentagonvari bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunun altını çizdi, bazı ülkelerden örnekler verdi. Şehir dışında Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarını içinde barındıran bir kampüse ihtiyaç olduğunu ifade eden Bakan Özlü, bu yönde teklifi olduğunu ve bunun savunma reformu raporuna yazıldığını kaydetti.

“Önümüzdeki günlerde TÜBİTAK’ta işten veya memuriyetten çıkartmalar olacak”
TÜBİTAK’ta yapılan FETÖ operasyonlarına yönelik önemli açıklamalarda bulunan Bakan Özlü, 2011-2013 arasında FETÖ’nün TÜBİTAK’da etkin olduğu dönemde bin 707 personel alındığının altını çizdi. Bakan Özlü, “TÜBİTAK’ın toplam personeli 4 bin 500 civarındadır. Yüzde 50 personel alımı var. Bunların büyük bir çoğunluğu FETÖ üyesi. 17-25 Aralık’tan sonra bir temizleme oldu ama hala içeride olabileceği düşüncesi var. TÜBİTAK Başkanımızın kurduğu komisyon inceleme yapıyor. Çalışanlarımızın mağdur olmamaları için kılı kırk yarıyoruz. Bugün sizin haber aldığınız operasyon aslında geçen hafta yapılmışı. Biraz geç bilgilendirme olmuş. O operasyonda 14 kişi polis tarafından gözaltına alındı. 1 kişi hariç 13 kişi bizim tespit ettiğimiz kişiler. Bizim yaptığımız çalışma ile emniyetin yaptığı çalışma örtüşüyor. Dolayısıyla doğru yolda ilerliyoruz” dedi.
TÜBİTAK’ın tamamen FETÖ’den temizlenip temizlenmediğinin sorulması üzerine Bakan Özlü, “5 kategoride inceliyoruz, 5 kriterin beşini de sağlayanları memuriyetten çıkartıyoruz, 4 kriteri sağlayanları işten çıkartıyoruz, daha sonra diğerleri geliyor. Arkadaşlarımız tekrar tekrar tetkik ediyorlar, çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki günlerde TÜBİTAK’ta işten veya memuriyetten çıkartmalar olacak” diye konuştu.
Kendini gizleyen FETÖ üyeleri olduğunu belirten Bakan Özlü, “Onların tespiti zor. 2 gün önce baktığımız ve temiz çıkan kişiler bugün baktığımızda yeni gelen bağlantılarla temiz çıkmayabiliyorlar” şeklinde konuştu.

“Demokrasimiz teste tabi tutuldu ve tam puan aldı”
15 Temmuz darbe girişimi esnasında yaşadıklarını anlatan Bakan Özlü, girişimin yaşandığı anda bakanlıkta toplantıda olduğunu, kalkışma olduğu yönünde gelen haberlere ilk başlarda pek inanmadığını belirtti. Bakan Özlü, “21. yüzyılda Türkiye’nin geldiği bu noktada, Türkiye’de darbe girişiminde bulunmayı düşünmek bile abes, saçma diye düşünürdüm. Saat 22.30 gibiydi, koruma görevlisi arkadaş geldi, ‘Başbakanlıktan aradılar, bakanınızı emniyetli bir yere götürün’ diyorlar dedi. O ana kadar pek inanmamıştım. Bu girişim aslında hem demokrasimize bir suikast hem de demokrasimizin testi anlamını taşıyor. Demokrasimiz teste tabi tutuldu ve tam puan aldı” dedi.
Bakanlıktan sonra bir kurumun tesislerinde haberleri izlediklerini, ardından da Başbakanlık Çankaya Köşkü’ne hareket ettiklerini kaydeden Bakan Özlü, “Başbakanlıktan telefon geldi, telefondaki ses ‘Bakanlar Kurulu Çankaya Köşkü’nde toplanacak, sizde gelin’ dedi. Başka bir araba ile Çankaya Köşkü’ne gittik. Köşke yaklaşırken koruma görevlisi arkadaşa ‘Beni telefonla aradılar ama darbeciler arıyor olmasınlar, önce köşkün etrafında dolaşın sonra girelim’ dedim. Koruma görevlisi arkadaş ‘Ben konuştum polislerle, onları tanıyorum, güvenli ortamdalar’ dedi. Çankaya Köşkü’ne girdik, bakanlarımızın yarısı oradaydı, sonra İsmail Kahraman Bey geldi. TRT’nin basılması, korsan bildiri okundu. Biz yaklaşık 2 saate yakın oradaydık. Korumalar geldi ‘iki helikopter geldi, muhafız alayına indi’ dediler. Darbeciler Çankaya Köşkü’ne geldiler 2 helikopterle. ‘Bir çatışma olabilir, buradan çıkalım’ diye uyardılar. Meclis’e gitmeye karar verdik. Çıkarken çelik yelek giydik, korumalarımız ciddi silahlandılar, araba ile çıkarken ana kapıyı zırhlı araçlar kapatmış. Arka kapıdan çıktık ama biz çıkarken ışıklar karardı. Meclis’e girişte sıkıntı var, akabinde bir başka eve gittik ve gelişmeleri takip ettik” diye konuştu.
15 Temmuz gecesi yaşadığı bir anı anlatan Bakan Özlü, “Ben daha önceden savunma sanayinde çalıştığım için bir kısım komutanı tanıyorum. Hava Kuvvetleri Komutanı ve Kurmay Başkanına ulaşamadım. Sonra bir tümgenerale ulaştım, ‘Ankara’da uçaklar uçuyor, bunları durdurun’ dedim. Haberinin olduğunu söyledi, komutan bana ‘Biz Dalaman veya Eskişehir’den uçak kaldırabiliriz, diğer taraftan kaldırma şansımız yok’ dedi. Konuştuğumuzda bizden yana tavrı vardı. Bana ‘Uçaklarımız Ankara semalarında darbecilerin uçakları da var, bir çatışma ihtimali olabilir, bu durumda bizim bir emir almamız gerekir’ dedi. Ben Savunma Bakanımızı aradım, bir emir beklediğini söyledim, Fikri Bey Başbakanımız ile konuşacağını ve talimat verdireceğini söyledi. İlerleyen suretlerde Başbakanımızın anlattığı bu emir konusu gündeme geldi” şeklinde konuştu.

“Ekonomide bir tıkanma söz konusu değil”
15 Temmuz’un Türkiye ve Türk milleti için karanlık bir gece olduğunu belirten ve Batılı ülkelerde darbe girişimini insanların akıllarından bile geçirmediğini kaydeden Bakan Özlü, “Bu büyük bir talihsizlik, tarihimizdeki kara bir leke” dedi.
Bakan Özlü, ekonomi üzerine yaptığı açıklamalarda bankacılık sisteminin çalıştığını, ekonominin ciddi sapmalar göstermediğini belirtti. Özlü, Başbakan Yıldırım’ın “Rus uçağının düşürülmesi sırasında ne kadarlık bir dalgalanma olduysa bunda da o kadar bir dalgalanma oldu” ifadelerini hatırlatarak, genel çerçevede bakıldığında ekonomide ya da bankacılık sisteminde bir tıkanmanın söz konusu olmadığının altını çizdi.
Bakan Özlü, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşanan ekonomik gelişmelere yönelik şu açıklamalarda bulundu:
“Bir türbülanstan geçmiş ülke, bir terör örgütünün taarruzuna kalmış ülke. İnsanların biraz kendilerini tutmalarını doğal karşılamamız gerekir. 14 Temmuz günü vatandaşlarımızın sosyal hayatları nasılsa bugün baktığımızda aşağı yukarı aynı. İnsanlar alışveriş yapıyorlar. Demokrasi mitinglerinde büyük coşku var. Ben Türkiye’deki sosyal hayatın çok etkilenmediği kanaatindeyim, etkilenen devlet ayağıdır.”
“Bugüne kadar Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında 560 kişiyi açığa aldık”
Bakanlıkta FETÖ’ye yakın çalışanlar olup olmadığı yönünde ciddi bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Bakan Özlü, “Bugüne kadar Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda 560 kişiyi açığa aldık. Çok iyi incelemeler yapıyoruz. Bunun için bir komisyonumuz var, istihbarat birimlerinden gelen raporları inceleniyor, banka hesaplarında incelemeler yapılıyor, birim amirleri söz konusu şahısları tanıyan kişilerin şahadetlerine başvuruluyor. Malum yapıya mensup sendika, dernek ve vakıflara üye olup olmadıklarına bakıyoruz. Bütün bu kriterlere uyuyorsa bu kişinin kurum ile ilişiğini kesiyoruz. Bu şekilde ilişiğini kestiğimiz 63 kişi oldu. Bakanlığımızla ilgili kuruluşumuz olan KOGEB’den dün itibariyle 47 kişiyi ihraç ettik. Bize bağlı her kurumda komisyonlar var, ciddi çalışıyorlar. Arkadaşlarımız kılı kırk yarıyorlar. Kurunun arasında yaşın yanmasına müsaade etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bütün problemlere rağmen yoluna devam etmesini değerlendiren Bakan Özlü, “7 Haziran seçimlerinde bir hareketlenme doğdu. Bir partinin barajı aşması için ciddi bir gayret sarf edildi. FETÖ mensupları da buna ciddi destek verdi. HDP’nin barajı aşması halinde AK Parti’nin iktidardan düşeceğini hesaplıyorlardı. Bunda kısmen de başarılı oldular. Cumhurbaşkanımızın kararları neticesinde 7 Haziran’da ortaya çıkan tablo 1 Kasım’da bertaraf edilmiş oldu. 7 Haziran’dan sonraki süreçte Güneydoğu’daki olaylar gündeme geldi, hendekler kazıldı, tuzaklar kuruldu. Türkiye bu harekete karşı da başarılı oldu. Başarılı bir sonuç alınmasına müteakiben bu olay meydana geldi. Bunu kurgulayanlar iki şey arzu ediyorlar, birincisi Türkiye’yi Suriyelileştirmek istiyorlar. İkincisi darbe girişimi başarılı olsaydı Mısır gibi bir yönetim istiyorlardı. Bunda yurtiçi, yurt dışı güruh var, amaçları Türkiye ya Suriye gibi olsun ya da Mısır gibi olsun” açıklamasında bulundu.

“Türkiye bu süreçte biraz geç kaldı”
669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye ilişkin bilgi veren Bakan Özlü, “Bu çıkan kararnamede çıkan yapılanma tam anlamı ile bir savunma reformudur” ifadelerini kullandı. Bakan Özlü, “Keşke bu savunma reformu soğuk savaş döneminden sonra yapılabilseydi. Bütün gelişmiş ülkeler askeri doktrinlerini yeniden yazdılar. NATO bu süreçte üç defe yeni konsept yazdı, kendisini bir güvenlik örgütü olarak tanımladı. Fransa mecburi askerliği kaldırdı, Almanya askıya aldı. Türkiye bu süreçte biraz geç kaldı. Türkiye’de kendine has bir yapı var. Şuanda yapılan ciddi bir reformdur, bu yapılanmanın TSK’yı güçlendireceğine eminim. Sultan Abdulhamit Han Türk tarihindeki en reformist padişahlardan birisidir. Onun kurduğu kurumlar bir sonraki dönemde ciddi görevler icra etmişlerdir. Bugün yaşamış olsaydı kesinlikle bu reformu yapardı. Bizim yaptığımız aslında Silahlı Kuvvetler’in güçlendirilmesine yönelik bir çalışmadır. Muharip güç oranı diye bir kavram var. Ordunuzun sayısı 100 bin, bunun ne kadarı muharip güç, bu ciddi bir kriterdir. Muharip güç oranı İngiltere ve Amerika’da yüzde 73 civarındadır. Diğerleri sivildir ve dışarıdan hizmet alınarak yapılan işlerdir. Bizde bu oran çok düşük, NATO’ya yüzde 50’liler civarında olduğunu ifade ediyorsak ta bu oran çok daha düşüktür. Sağlık hizmetleri, savunma sanayi, lojistik hizmetler bunlar muharip hizmetler değil. Muharip bütün görevlerin Silahlı Kuvvetlerde, muharip olmayan bütün görevlerin de Milli Savunma Bakanlığında olduğu bir ayrımı düşünmek lazım. Bu KHK ile Silahlı Kuvvetlerin üzerindeki gereksiz yükü almış olduk. Şimdi bakın Mali Daire Başkanlığı vardır. Milli Savunma Bakanlığı’nda Mali Daire Başkanlığı ne yapar? Bütçeyle uğraşır. Bir Tuğgeneraldir. Şimdi ben size soruyorum; bir tuğgenerale yazık değil mi? mali hizmetlerle uğraşması, oysa Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanlarımız var. Bir hesap uzmanını alalım, onu Daire Başkanı yapalım” dedi.
Savunma bankalıklarının ülkelerde sivil-asker ilişkilerinin en iyi incelenebileceği platformlar olduğunu belirterek, “Orada yönetici kademesinde sivillerle askerlerin müşterek çalışması gerekir” ifadelerini kullanan Bakan Özlü, bir hiyerarşik sistemin olması gerektiğinin altını çizdi. Bakan Özlü, “Yani bir generalin üstünde bir sivil, bir sivilin altında bir general çalışabilmeli ya da bir generalin altında bir sivil çalışabilmeli. Tabi Türkiye’deki mevcut yapı aslında cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan da çok farklı değildi. Dolayısıyla bu yapılan düzenleme Silahlı Kuvvetler için çok faydalı. Türkiye’nin askeri gücünü Türkiye’nin Silahlı Kuvvetlerinin muharip gücünü arttırıcı bir rol oynayacağından eminim” diye konuştu.

“Emniyet istihbaratı, jandarma istihbaratı devam edecek, MİT güçlenecek”
OHAL kapsamında çıkacak 4’üncü Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Özlü, “Çalışıyor arkadaşlarımız. Proje varmış aslında birkaç alternatifli her şeyin güçlendirilmesine yönelik. Emniyet istihbaratı, jandarma istihbaratı devam edecek, MİT güçlenecek hem yurt içinde hem yurt dışında. Şimdi istihbarat konusunda biraz sıkıntılarımız olduğu biliniyor. Bunu Başbakanımızda konuşmalarında ifade ettiler. Orada bir yapılanma ihtiyacı var. O gün saat 15.00’de Başbakanımız MİT’in haber aldığını dün akşamki konuşmalarında ifade ettiler. Şimdi böyle bir organizasyon bir günde olmadı. Bu organizasyon birkaç ayda, birkaç yılda oldu. Şimdi bu haberin daha önce alınabilmesi gerekirdi normalde. Yani son gün saat 15.00’de değil. Belki 3 ay önce, 3 yıl önce alması gerekirdi, burada bir sıkıntı oldu. Bunu herkes kabul ediyor. Yani istihbarat yapılanmasında Türkiye’nin bir sıkıntısı olduğunu herkes kabul ediyor. Dolayısıyla burada da Silahlı Kuvvetlerdekine benzer bir yapılanma ihtiyacı vardır. Bu yapılanma ihtiyacı da inşallah yeni bir kararname ile giderilecektir. Aslında terörle mücadelede bizim çok üzerinde durmamız gereken bir konu yine istihbarattır. Olaylar olunca tedbir almaya gidiyoruz” şeklinde konuştu.

“Türkiye’de Pentagonvari yapılanmaya ihtiyaç var”
Batuhan Yaşar’ın Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın Meclis’in çevresinden taşınmasına yönelik sorusuna cevap veren Bakan Özlü, “Aslında bakın şöyle bir şeye ihtiyaç var. Türkiye’de bu merkezin biraz dışında Pentagonvari bir yapılamaya ihtiyaç var. Bakın Milli Savunma Bakanlığı Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ve Genelkurmay’ın olduğu bir kampüs, buna ihtiyaç var. Savunma reformu raporunda ben bunu ekletmiştim, kabul de görmüştü, yazılmıştı. Şimdi mesela Fransa Pentagonvari bir yapılanmaya gidiyor. İnşaatlarını yapıyor. Amerika zaten böyle. Fransa yeni bu yapıya geçti ama esas bunun yapılanması Amerika’dır. Türkiye’nin böyle bir şeye ihtiyacı var. Bir kampüs ama Ankara’nın dışında. Silahlı Kuvvetlerle ilgili konular gizlilik ifade eden konulardır. Şehrin tam merkezinde değil de Etimesgut’a, zırhlı birliklerin olduğu yere, şehrin biraz daha dışında daha sakin bir bölgede bu yapılanmaya ihtiyaç var. Şuanda yapılan düzenleme savunma yönetimine ilişkin, Türkiye’nin savunma yönetiminde gerçekten bir reform gerçekleştirildi. Aslında bunun bir ayağı, ikinci aşaması daha olması lazım, askeri teşkilatın bir organizasyonuna ihtiyaç var, buradaki maksadımızda dünyadaki müşterek kuvvet yapılanmasını içeren bir konsept söz konusu ve bütün dünyadaki gelişmiş müttefik ülkeler, müşterek harekat, müşterek kuvvet yapılanmasına göre ordularını yeniden düzenlediler. Türkiye’de de böyle bir yapılanmaya ihtiyaç var. Artık hiçbir savaş ve hiçbir savunma tek başına değil” ifadelerini kullandı.

“Batılı dostlarımıza FETÖ’yü anlatmada biraz eksiğimiz oldu”
Yurt dışında belli merkezlerde FETÖ yapılanmasının faaliyetlerine karşı Türkiye’deki gerçekleri ifade eden çalışmalar olacağını kaydeden Bakan Özlü, Batı’nın 15 Temmuz’a bakışını da şöyle değerlendirdi:
“Bizim Batı’yla çok kuvvetli ilişkilerimiz var. AB’ye girmek isteyen bir Türkiye ve ihracatımızın yarısını Avrupa’ya yapıyoruz. Yine ABD ile stratejik müttefikliğimiz söz konusu, NATO üyesiyiz. Şimdi belki bizim Batılı dostlarımıza FETÖ’yü anlatmada biraz eksiğimiz oldu. Ben Batılı müttefiklerimize anlatabileceğimize inanıyorum. Bu konuda önümüzdeki dönemde yürüteceğimiz faaliyetlerle bu algıyı değiştireceğimize inanıyorum” dedi.
Bakan Özlü, yerli otomobil konusunda ise, “TÜBİTAK çalışıyor. Yerli otomobil elektrikli olacak. Biliyorsunuz ki elektrikli olduğunda yakıt tüketimi ve çevre kirliliği daha az, bütün dünyadaki trend de elektrikli otomobile doğru gidiyor. TÜBİTAK bu konuda epey bir mesafe aldı. Şuanda üzerinde çalıştığımız, bundan sonrası için bir iş modeli oluşturalım. Ticari tarafı daha ağır olan bir faaliyet. Bir iş modeli üzerinde çalışıyoruz. Bu iş modelini Sayın Başbakan’ımızdan onay aldıktan sonra sizinle paylaşırız” açıklamasında bulundu.
(İHA)