MHP Trabzon İl Başkanı Nihat Birinci 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ Terör Örgütü'nün B Planını devreye soktuğunu söyledi.

Yazılı bir açıklama yapan İl Başkanı Birinci FETÖ Terör örgütünün darbe sürecinden sonra yaptığı hamlelere vurgu yaparak şunları söyledi.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluşundan bu yana 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan ihanet sürecinden sonra yaşanan iç ve dış tehlikeye benzer bir tehlike yaşamamıştır. Bu tarihten sonra yaşanan iç ve dış tehditler son derece ciddi ve ülkenin bağımsızlığı konusunda son derece tehlikeli gelişmelerdir.
            Cemaat ve hizmet hareketi ile anılan sonradan FETÖ terör örgütüne dönüşen yapılanmanın ne derece yabancı İstihbarat örgütleri ile işbirliği içerisinde olduğu yapılanmaya başladığı tarihten itibaren devletimizin ilgili kurumlarınca bilindiği kuşku götürmez bir durumdur. 
            Bu bilinmesine rağmen ülkeyi yöneten siyasi yapılanmalar bu tehlikeyi ciddiye almayarak tedbir almayarak ülkeyi yönetmeye devam etmişlerdir. Bazı siyasi yapılanmalar az bazıları ise haddinden fazla bu yapılanma ile işbirliği içerisinde bulunmuşlardır. Son süreç bu işbirliğinin hat safhaya ulaştığı bir süreçtir.   
            Bu terör yapılanmasını bilenler bu yapılanmanın TBMM’sini ve devletin önemli kurumlarını, kendi insanlarını acımasızca bombalayacağını tahmin etmemişlerdir herhalde. Kimse bunların Türk milletinin içinden çıkmadığını, bunların bu ölçüde dinsiz ve İslam ilkelerinden uzak olduğunu düşünememiştir. 15 Temmuz ülkenin bağımsızlığının sona erdirilmesi için yapılmış planlı ve programlı bir harekettir. Bunun tartışması yoktur. 
            15 Temmuz girişimi başarılı olsaydı, ülkemizin birkaç parçaya bölünmesi güney ve doğu sınır bölgelerimizi içerisine alan  devletlerin kurulması kaçınılmazdı.
            Gerçekleştirilemeyen bu durum karşısında planlayıcıların B planlarını devreye koydukları, planlarını artık açıktan gerçekleştirmeye çalıştıkları ayen beyan ortadır.
            Nedir bunlar,
            Güney sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturulması,
            Tarihi ve etnik bağlarımız nedeni ile bizi bire bir ilgilendiren Halep, Mesul, Kerkük ve diğer yerlerin bizim etkimizden ebediyen çıkarılması,
            Enerji kaynaklarının kullanılması koridorlarının oluşturulması,
            İslam Ülkelerinin 3 sınıf ülke konumuna çevrilmesi, itaat eden boyun egen konumlarının devam ettirilmesi,

Müslümanların dünyadan izole edilmesi,
Açıklanmayan emellerin gerçekleştirilmesi,
Tüm bunların gerçekleştirilmesi için ise hummalı çalışmalar sürdürülmektedir. Nedir bu çalışmalar,
Bölgede Müslümanların zayıflaması için mezhep temelli anlaşmazlıkların çıkarılması,
Ülkemize hasım terör örgütlerinin desteklenmesi, serbest dolaşımlarının sağlanması
Ülkemizin ekonomik çöküntüye sürüklenmesi,
AB Süreci bahane edilerek çıkarları doğrultusunda ülkemizin dizayn edilmesi, 
Doğumuzdaki büyük gücün içerisinde bulunduğumuz durumdan yararlanarak kendi güvenlik ve ekonomik durumunu sağlama alması, 
Diğer bir ülkenin mezhep temelli bölge hakimiyetine çalışması gibi daha da çeşitlendirilebilecek diğer faaliyetler.
Tüm bu emel ve istekler gerçekleştirilmeye çalışılırken, ülkenin beka sorunu hat safhaya çıktığı bu durumda büyük Türk Milletinin buna seyirci kalması mümkün değildir. İşte bu durumda kuruluşundan itibaren Türk Milletinin menfaatleri doğrultusunda kırılmaz çizgisini sürdüren Milliyetçi Hareket Partisi bu duruma erkenden dur demiştir. Demeye devam etmektedir. Bu süreçte ülkemizin her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ve dayanışmaya ihtiyacı vardır. Bu birlik ve dayanışmanın sağlanması için ülkemizde siyasi belirsizliklerin acilen ortadan kaldırılması, demokrasi içerisinde daha etkin ve hızlı hareket edebilen bir  yapıya kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır.

Bu acil ihtiyacın karşılanabilmesi için Milliyetçi hareket Partisi tüm siyasi hesaplarını bir kenara bırakarak devşirilmeyi bekleyenler dışında 35 milletvekili ile cesaret ve ferasetiyle yeni bir anayasa yapılmasına zemin hazırlamış ve bunu gerçekleştirmek için samimiyetle çalışmaktadır. 
Yönetim sistemlerinin adının hiçbir önemi yoktur. Sistem içeriği yeter ki Özgürlük ve bağımsızlığı ilke edinmiş Türk Milletinin ideal ve ülkülerine uygun olsun. "