ÇORUM (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) gayrimeşru referandumla ilgili, "40 yıldır terörle mücadeleyi yapan biziz. Çok büyük bedeller ödedik, bundan sonra bedel ödemek istemiyoruz. Siz bütün dünyayı karşınıza alacaksınız, Türkiye'nin bunca yaptıklarını hiçe sayacaksınız, bir maceraya girişeceksiniz. Kusura bakmayın Türkiye buna boyun eğmez." dedi.

Yıldırım, Çorum Valiliğince Anitta Otel'de düzenlenen Kanaat Önderleri ve STK Buluşması'nda yaptığı konuşmada, Çorum'un leblebisiyle ön plana çıktığını ancak aslında kentin makine sanayisinde önemli olduğunu söyledi.

Çorum'da yaklaşık bin 200 sanayi tesisi bulunduğunu, buradan 120 ülkeye ihracat yapıldığını dile getiren Yıldırım, "Hatta fabrika yapan fabrikalar var. İşte içinde bulunduğumuz otelin sahibi bu işleri yapıyor. O bakımdan Çorum, özellikle son yıllarda yaptığı atılımlarla Türkiye'nin orta direği dediğimiz küçük ve orta ölçekli sanayicilere öncülük eden, bu anlamda ülkemizin değerine değer katan bir ilimiz haline geldi." diye konuştu.

Hükümetin yatırımlarıyla Çorum'un "Göller Bölgesi" haline dönüştüğünü söyleyen Yıldırım, "Çorum'da şu anda mevcut 8 barajımız, 24 göletimiz var. İnşa halinde 14 baraj, 2 gölet ve planlanan 22 baraj ve 3 gölet daha var. Böylece bütün bu tesisler bittiğinde Çorum'un 12 bin kilometrekarelik alanının sulanabilir kısmının yüzde 95'i sulanmış olacak. Çorum'un bereketli toprakları suyla buluşacak." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de işsizliğin 10,6 olmasına rağmen Çorum'da bu oranın yüzde 5 civarında bulunduğunu belirten Yıldırım, kente son 15 yılda yapılan yatırım ve desteklerin tutarının 10 milyar 375 milyon lira olduğunu bildirdi.

- "Bin yıldır bu topraklarda kardeşiz"

Çorum'da devam eden kamu yatırımlarının proje tutarının ise 3,5 milyar lira olduğunu aktaran Yıldırım, şöyle konuştu:

"Hükümetimiz Çorum'a, Çorum'un geleceğine yatırım yapmaya devam ediyor ama bunlardan daha önemlisi Çorum kendi dinamikleri üzerinde, kendi özel sektör becerisiyle kabiliyetiyle çok daha ileri bir noktaya geldi. Bu ülke hepimizin. Bizler aynı inancın, milletin mensuplarıyız. Ne diyor Aşık Veysel, 'Kürt'ü Türk'ü ile Çerkez'i hep Ademin oğlu kızı, beraberce şehit gazi, yanlış var mı neresinde? Yezid nedir ne kızılbaş, bizi yakar bizi ateş, söndürmektir tek çaresi.' Türkiye'yi ayrıştırmaya, bölmeye çalışanların, mezhep ve meşrep kavgası çıkarmaya çalışanların buna kulak vermesi lazım. Biz bin yıldır bu topraklarda kardeşiz, biriz, kardeşiz. Bugünlere sevinçte de tasada da bir olarak geldik."

Farklılıklara değil ortak noktalara yoğunlaşılarak geleceğin inşa edilebileceğini söyleyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aynı medeniyetin, tarihin, kültürün çocuklarıyız. Aynı yolda yürüyoruz, aynı havayı soluyoruz, aynı sudan içiyoruz. Akrabayız, dünürüz. Bir olan köklerimizi daha da güçlendirmeye devam edeceğiz. Ecdad bize çok güzel miraslar bırakmış. 6 bin yıllık tarihi var buraların. Kimler gelmiş kimler geçmiş. Dünyanın ilk yazılı barış anlaşması bu topraklarda olmuş, Kadeş Anlaşması. O zaman bu anlaşmayı yapan iki medeniyet var, Hitit medeniyeti ve Mısır medeniyeti. Şimdi Mısır medeniyetinin hakim olduğu Ortadoğu'da bugün dünyanın emperyal güçleri kendi raconlarını kesiyorlar. Bizim yapmamız gereken, bu mirasımıza sahip çıkmak, ülkemize, vatanımıza gözümüz gibi bakmak. Birbirimizin hukukunu koruyacağız.

Kökleri ülkemizin sınırlarını aşıp Osmanlı coğrafyasına uzanan kardeşlerimiz var ama hepimizin ortak bir tarafı var, Türkiyeli olmak ve bu ülkenin sevdasıyla sevdalanmak. Çünkü ötekileştirmekten değil bir olmaktan, bütün olmaktan yanayız. Bundan başka da yolumuz yok. Geçmişten gelen sıkıntılarımız olabilir, geçmişte olan acıları hepimiz yaşadığımız için dersler de alıyoruz. Sıkıntılarımızı dayanışmayla, karşılıklı sevgiyle saygıyla aşacağız. Bizim samimiyetle güvenle aşamayacağımız hiçbir sorunumuz yok."

- "Referandum bizim bakımımızdan gayrimeşru"

Birkaç gün önce hemen sınırın güneyinde, Kuzey Irak'ta referandum olduğunu hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bu referandum bizim bakımımızdan gayrimeşru bir referandum. Çünkü bölge, Suriye'de, Irak'ta zaten sorunlardan krizlerden yorgun düşmüş bir bölge. Bütün bu sorunlar ortadayken, durup dururken bir referandum, bir ayrılma sevdasına kapılmak orada yaşayan milyonlarca Kürt'e Arap'a, Türkmen'e, Asuri'ye, Ezidi'ye gelecek vadetmez, onların hayatını kolaylaştırmaz, onlara huzur, barış getirmez. Ne getirir? Oradaki sorunların üzerine yeni sorunlar getirir. Onun için birtakım sorumsuz yöneticilerin ihtirasları uğruna bir bölgenin geleceğinin karartılmaya çalışılmasına biz karşıyız. Biz Kürtlere karşı değiliz. Kürt, Türk biriz, beraberiz, asırlardan beri kardeşiz. Dolayısıyla burada işi saptırmanın anlamı yok. Bugüne kadar zulümden her türlü baskıya karşı orada biz vardık, Türkiye'deki kardeşleri vardı, Türkiye Cumhuriyeti devleti vardı."

Türkiye'nin terörle mücadeledeki rolüne de değinen Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

"40 yıldır terörle mücadeleyi yapan biziz. Çok büyük bedeller ödedik, bundan sonra bedel ödemek istemiyoruz. Siz bütün dünyayı karşınıza alacaksınız, Türkiye'nin bunca yaptıklarını hiçe sayacaksınız, bir maceraya girişeceksiniz. Kusura bakmayın Türkiye buna boyun eğmez. Buradan, Çorum'dan, kardeşliğin merkezinden şunu ifade ediyorum ve herkes duysun istiyorum; biz gerek Irak gerekse Suriye'de hudutlarımızın güneyinde yapay devletler oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu, Türkiye'nin milli güvenlik meselesidir. Orada yaşayan kardeşlerimizin hukuku, Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımızın hukuku gibidir. Bugüne kadar Irak'ın her sıkıntısında yanında olduk fakat görüyoruz ki iyi niyetimiz görünmezlikten geliyor ve bu yöndeki uyarılarımız dikkate alınmıyor. İstikrar ve huzur istemeyenler, yıllardan beri devam eden sıkıntıları daha da artırmaya çalışıyorlar. Gaza gelmeyin. Arkanıza geçenler, sırtınızı sıvazlayanlar, işler tersine gittiği zaman sizi ulu orta bırakırlar. Biz bu topraklarda birlikte kaderimiz ortak, geçmişimiz ortak, geleceğimiz ortak."

- "Her türlü tedbiri almak bizim hakkımızdır"

"Coğrafya kaderdir, kaderinizi değiştiremezsiniz." diyen Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Onun için orada yaşayan Türkmenler, Araplar, Kürtler, Ezidiler, Asuriler, Keldaniler, Süryaniler istiyoruz ki yıllardan beri çektikleri çileye yeni çileler eklenmesin. Bizim dostça uyarımız bundandır ama bu uyarılar yankı bulmuyorsa tabii ki bu gelişmelerden ülkemizin olumsuz etkilenmemesi için de her türlü tedbiri almak bizim hakkımızdır. Türkiye, sadece güçlü bir ülke değil, etrafında olup bitenlere kayıtsız kalacak bir ülke değil. Aynı zamanda da milletimizin geleceğini düşünmek zorundayız. O nedenle bu söylenenleri herkes can kulağıyla dinlemelidir, ona göre hal ve hareketini belirlemelidir. Türkiye'ye yanlış yapanların mutlaka bunun bedelini ödeyeceklerini akıllarından çıkarmamaları gerekir."


(Sürecek)