Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecinde gelinen noktada elde edilen kazanımlar olduğunu söyledi.
61. Hükümetin son Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Arınç’a bir gazeteci, çözüm süreciyle ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın sözlerini anımsatarak, “Somut bir yol haritasının hayata geçmesi için Eylül ayını işaret ettiler. Bakanlar Kurulu Toplantısı’nda gündeme geldi mi?” yönünde soru sordu. Arınç da, Başbakan Yardımcısı Atalay’ın konuşmasını takip ettiğini ve Bakanlar Kurulu’nda önemli bir başlık altında hem bugüne kadar yaşananları ve yapılanları hem de bundan sonraki yapılacakları konuştuklarını dile getirdi.
Arınç, çözüm süreci konusunda 6 maddelik bir çerçeve kanunun çıkarıldığını anımsatarak şöyle konuştu: “Bu çerçeve kanun bugüne kadar yapılanları kapsayan, bundan sonrasına da yön veren, yol gösteren bir çerçeve kanundur. Sayın Atalay’ın ifade ettiği gibi bundan sonra somut yol haritasını, neler yapılması gerektiğini, belki yine Meclis’e sevk edebileceğimiz bir kısmını idari tedbirlerle götürebileceğimiz ama gün olarak, tarih olarak, süre olarak her birini ayrı ayrı belirleyeceğimiz yeni bir döneme giriyoruz.”

“TERÖR HEMEN HEMEN SON BULDU”
Çözüm sürecinde gelinen noktada elde edilen kazanımların olduğunun altını çizen Arınç, terör olaylarının hemen hemen son bulduğuna dikkat çekti. Caddelerde, sokak içlerinde kadınlara, çocuklara yönelik terör olaylarının olmadığını vurgulayan Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Memleketimize bir güven ve huzur ortamının çok güzel bir şekilde belirdiği bir noktadayız. Şüphesiz asayiş olaylarında yüzde yüzlük bir noktada değiliz. Terör örgütünün veya terör örgütü yandaşlarının meydana getirdiği üzücü olaylar var. Bunlara asayiş olayları olarak bakıyoruz ve güvenlik güçlerimiz bu asayiş olaylarını da anında bastırabilecek, anında etkisiz hale getirebilecek bir noktadadır. Olayları önemsiyoruz. Bunların olmaması, özellikle yol kesme gibi, şantiyelerin basılması gibi, araçların ateşe verilmesi gibi, kendilerini hissettirmeye çalışanlara örgüt mü diyeceğiz başka bir şey mi diyeceğiz grupların asayişi bozabilecek hiçbir davranışına müsade edilmeyecektir.”

“ÇÖZÜM SÜRECİ HALK TARAFINDAN İYİ KARŞILANDI”
Arınç, çözüm sürecinin halk tarafından çok iyi karşılandığını ve büyük bir ümit olarak kabul edildiğini belirterek, “Sürecin başarı ile sonuçlanmasını arzuladıklarını biliyorum” dedi.
Arınç, bir gazetecinin Başbakan Erdoğan’ın Adli yıl açılış törenine Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın katılması durumunda kendisinin katılmayacağı yönündeki açıklamalarının ardından bugün Yargıtay’da gerçekleştirilen toplantı sonrasında alınan karar soruldu. Bunun üzerine Arınç, şöyle konuştu: “Sayın Başbakanımız, seçilmiş Cumhurbaşkanımız saat 18.30 itibariyle Yargıtay başkanımızla bir görüşme yapacaktı. Umarım halen devam ediyordur. Onun içeriğini bilmem. Bize en az bir ay önce bir davet gelmişti. Sayın Başbakanımız Cumhurbaşkanı seçilmesini takiben bir vesileyle ‘Eğer Barolar Birliği başkanı konuşma yapacaksa konuşmam’ şeklinde bir beyanı oldu. Bunun üzerine Yargıtay başkanı da çok önceden barolar birliği başkanına davetiye gönderildiğini çünkü 1943 yılından bu yana böyle bir teamül oluştuğunu ifade ettiler.”

“TEAMÜL YAZILI BİR HUKUK KURALI DEĞİLDİR”
Teamülün yazılı bir hukuk kuralı olmadığına dikkat çeken Arınç, Adli yılda tören yapılmasına yönelik bu törende de Yargıtay başkanıyla birlikte barolar birliği başkanı da konuşur şeklinde bir hüküm bulunmadığını söyledi.
Kendisinin 25 yıl avukatlık yaptığını hatırlatan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tabi katıldığım toplantılar gerek Danıştay, gerek Yargıtay törenlerinde Barolar Birliği başkanının konuştuğunu biliyorum. Ancak teamül vazgeçilebilir, terk edilebilir. Yargıtay başkanımızın buradaki temel sorunu davetiye gönderilmiş olmasıdır. Davetiye gönderildikten sonra sayın seçilmiş cumhurbaşkanımızı daha önce Danıştay’da yaşadığı bir tatsız olayla ilgili olarak kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanarak barolar birliği başkanının yani Danıştay başkanını 20 dakika konuştuğu yerde bir barolar birliği başkanının neredeyse bir saat 20 dakika konuşmasını ve orada avukatların, yargının sorunlarını konuşmak yerine siyasi konulara girmesi, hatta Van depreminden bile bahsedecek bir noktaya gelmesini yakışıksız olduğunu söylediğini biliyoruz. Hatta bu tepkiyi sözle de bırakmamış Danıştay salonundan ayrılmıştı. Şimdi bu gelişmeler üzerine başkanlar kurulu toplayacağını ifade etmişti. Yargıtay başkanımız. Biz içerdeyken bana gelen notlardan oy çoğunluğuyla barolar birliği başkanına yapılan davet geri çekilmeyecektir. Barolar birliği başkanını ancak Yargıtay başkanı kadar konuşması rica edilmiştir. Bunlar kendi içlerindeki sorunlarıdır. Sayın seçilmiş cumhurbaşkanımız 1 Eylül’de bu törene katılacak mıdır, katılmayacak mıdır onu açıklamasını kendisi yapar. Bu konuşmadan sonra eğer bir gelişme olduğu takdirde sizlerde bizlerde öğrenmiş olacağız.”

“BAYAN GÜL’ÜN AÇIKLAMALARI TOPLANTIMIZIN GÜNDEMİNDE YOKTU”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde verdiği son resepsiyonda eşi Hayrünnisa Gül’ün yaptığı açıklamaların sorulması üzerine Arınç, “Tabi Bakanlar Kurulu toplantımızda veya gündemimizde böyle bir konu olmadığı için bunlar belki başka zeminlerde konuşulabilir” yanıtını verdi.

“VEKALET GÖREVİ SAYIN DAVUTOĞLU’NA VERİLECEKTİR”
Bir gazeteci, “Sayın Erdoğan’ın yemin ettikten sonra yeni Başbakan Davutoğlu’na görevi davet edeceği süreye kadar bir vekalet mekanizması işletilecek mi? Sizin vekalet edeceğinize yönelik haberler var” diye sordu. Bunun üzerine Arınç, şunları söyledi: “28’inde and içme ve devir teslim töreninden sonra yeni hükümeti kuracak kişiye yani Sayın Ahmet Davutoğlu’na muhtemelen hem büyük kongreyi yapmadan hem genel başkan seçilmeden ihtiyatlı konuşmamız lazım. Dünyanın binbir türlü hali var arada bir zaman olacak bu zamanın kısa olacağını düşünüyoruz. Sayın Başbakanımız; Başbakanlık görevini vereceği kişi aynı zamanda bakanımız olduğu için bu süre içerisindeki vekalet görevini sayın Davutoğlu’na verecektir. Çok haklı olarak ama basında bir şeyler yazılıyor ve sonra onun üzerinden spekülasyon yapılıyor. Sonunda biz böyle bir durumla karşılıyoruz. Yani en son yazılanda birisinin aklına gelen birşey ’15 güne kadar Bülent Arınç vekalet edecek.’ Şimdi olmayınca da ‘bak gördünüz mü adamı tamamen sildiler. O bile başbakan vekili olamadı denilecek.’ Biz bunu yıllardır biliriz, tanırız. Başka yapacak işi olmayanlar bir takım senaryolar üretebilir. 24 saatten az sürebilecek bir vekalet için esasen başbakan olması düşünülen ve kararlaştırılan bir kişinin vekaletinden daha normal olan bir şey olamaz. Ben üzgün değilim. İnşallah vekalet görevi onda olacaktır”

“O ZAMAN NE SÖYLEMİŞSEM DOĞRUDUR”
“İzmir’deki askeri casusluk soruşturmasında izlendiğiniz ortaya çıkmıştı. Siz de doğrulamıştınız. ‘Soruşturmayı yapan polislere teşekkür edilmeli’ demiştiniz. O polisler gözaltına alındı, ne diyorsunuz?” diye soruldu. Arınç da şöyle karşılık verdi: “O zaman o konuyla ilgili ne söylemişsem doğru söylemişimdir. Ama şu andaki soruşturmaların o olayla bağlantısını herhalde siz yanlış biliyorsunuz. Başka bir iddia neticesinde soruşturmanın başladığını ve devam ettiğini biliyorum.”

“ALMANYA’DAN DOYURUCU BİR İZAHAT BEKLİYORUZ”
Arınç, Almanya’nın Türkiye’yi dinlediği iddialarının Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelip gelmediğinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Bakanlar Kurulu gündemimizde yoktu ama konu önemli olduğu için ben Dışişleri Bakanımızla ayrıca görüştüm. Kendisi 3-4 gün evvel bir yurt gezisi sırasında bu konuyla ilgili tepkilerini iletmişti. İzahat bekliyoruz açık doyurucu net bir izahat bekliyoruz. Bunun üzerine bazı görüşmeler yapıldı. Alman istihbarat yetkililerinin tekrar bizimle bir araya geleceğini biliyoruz. Bizim hem başbakanından hem de etkili bakanlarından Almanya ile geçmişten bu yana iyi ilişkileri bulunan bir ülkenin bir dost ülke olarak kabul edildiği söylenen bir ülkenin eğer iddia edildiği şekilde bir dinleme olmuşsa ne zamandır ne sebeple olmuştur sonuçları nedir bunlar konusunda ciddi bir izahat beklediğimiz en üst noktadan bu işi dışişleri bakanı yapabilirdi kendilerine iletilmiştir. Onlar da konu üzerindeki hassasiyetlerini ifade etmişlerdir. Bizim onlara söylediğimiz istihbaratta bulunan kurum ve kişilerin bu konuda bir araya gelmeleri görüşmeleri önümüze bir rapor koymalarıdır. Zannediyorum önümüzdeki çok yakın bir aşamada kamuoyuna iletmiş olacağız.”
(İHA)