Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık kendi kararını kendi veren, kendi göbeğini kendi kesen bir millet var" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen 5’inci Esnaf ve Sanatkarlar Şurasında yaptığı konuşmada, "Tarihimize baktığımızda esnaf ve sanatkarların en başta gelen vasıflarından birinin de kuruculuk olduğunu görüyoruz. Anadolu’daki ilk devletimiz olan Türkiye Selçuklu Devleti, Ahilik Teşkilatı ile tesis edilen bir alt yapı üzerine kurulmuştur. Aynı şekilde Osmanlı demek, Ahilik Teşkilatı demektir. Osman Gazi, devletin başına Ahi usulüyle kılıç kuşanarak gelmiştir. Dolayısıyla millet olarak Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın hem temel taşı hem de harcı esnaf ve sanatkarlarımızdır, onların inancıdır, ahlakıdır, gayretidir, mücadelesidir. Çünkü bizim kültürümüzde esnaf ve sanatkar demek sadece alıp satan sadece becerisini kazanca dönüştüren kişi demek değildir. Esnaf ve sanatkar elbette rızkını çıkartır ama onunla birlikte tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan diyerek ifade ettiğim değerlerin taşıyıcısı. Tek milletten ne anlıyoruz? Tek milletten, 80 milyonu anlıyoruz. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla biz tek milletiz. Kimse aramıza ayrılık gayrılık sokmasın. Onun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Anlayışımızın bu olması lazım" dedi.

"BİZ SIRTIMIZI HAKK’A VE HALKA DAYIYORUZ FARKIMIZ BU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Sizler, elleri toprakla haşır neşir olan kardeşlerimsiniz aynı zamanda. Arsa başkadır, tarla başkadır, tarlanın arsaya dönüşmesi için ne gerekir? İmar planlarının oradan geçmesi gerekir. İşte bu vatanında vatan olması için şehit kanlarıyla yoğrulması gerekiyordu ve bu vatan şehit kanlarıyla, gazilerin kanlarıyla yoğrularak vatan oldu. Onun için tek vatan, kimse vatanımızın üzerinde operasyon düşünmesin. İşte düşünenler bedelini ödüyorlar. Şehitlerimiz var ama bizim inancımızda şehadetin yeri farklı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı bütün varımı alsın da Huda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Mesele bu. Tek devlet, bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka devletimiz yok, kimse başka hesabın içine girmesin, başka hesabın içine girenler bunun bedelini ödeyecektir ve ödüyorlar. Sırtını bir yerlere dayayanlar bunların bedelini ödemeye devam edecekler. Biz sırtımızı Hakk’a ve halka dayıyoruz farkımız bu."

"DEĞERLERİ NESİLDEN NESİLE AKTARMADA EN BÜYÜK GÖREV ESNAF VE SANATKARLARIMIZA DÜŞÜYOR"
Milletin hangi etnik unsurdan olursa olsun kendini içinde ifade edebileceğinin Türk milleti olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bayrağımızı biliyorsunuz, 780 bin kilometrekarelik vatan toprağımız belli. Devletimiz Cumhurbaşkanlığı forsunda ifade edilen 16 devletimizin ardından kurduğumuz son devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti. İşte tüm bu değerleri nesilden nesile aktarmada en büyük görev esnaf ve sanatkarlarımıza düşüyor. Çünkü esnafımız sadece dükkanının değil, onunla birlikte sokağının, semtinin, mahallesinin, ilçesinin, şehrinin ve ülkesinin de sahibidir. Kendisini öyle hisseder, o şekilde hareket eder. Eğer bir yerde esnaf bu anlayışa, bu ahlaka sahipse orada arsızlık olmaz, orada hırsızlık olmaz, orada mağduriyet olmaz, orada haksızlık olmaz. Yok eğer bir yerde bu işler alıp başını gitmişse, oradaki esnaflarımız Ahilik ruhuna sahip çıkamıyor demektir" ifadelerini kullandı.

"DERDİMİZ, EKONOMİDEKİ GİDİŞİ, FAİZ POLİTİKASINI GÖZDEN GEÇİRMEK VE FAİZ ORANLARINI AŞAĞI DÜŞÜRMEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polis Teşkilatı’nın ’Herkesin polisi kendi vicdanıdır, polis vicdanı olmayanların karşısındadır’ sloganını hatırlatarak, "Ben aynı anlayışın esnaf ve sanatkarlarımız için de geçerli olduğuna inanıyorum. Esnaf ve sanatkarın deneticisi, zabıtası kendi vicdanıdır. Bakanlıklar ve belediyelerin yaptırımları, vicdanı olmayanlar içindir. Esnaf ve sanatkar kuruluşlarımız tıpkı ecdadın kurduğu Ahi Teşkilatı gibi üyeleri arasında böylesine kapsamlı bir dayanışma ve denetim mekanizması işletebilmelidir. Şayet, sürekli müşterisini kandıran, ona kötü davranan, işini iyi yapmayan esnaf ve sanatkarlarımızı Ahilik Sistemi içinde tedip edebilsek diğer yaptırımlara zaten gerek kalmaz. Bugün, Batı’da sivil toplum diyorlar ya işte onun en ala örneği Ahi Teşkilatı’dır. İhtiyacımız olan tek şey, esnaf ve sanatkarlarımızın özlerinde zaten var olduğunu bildiğim Ahilik geleneğini güçlendirmektir, bunu sistemli hale getirmektir. Bunu başardığımızda mesela faiz batağı sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Geçen hafta içerisinde sadece faiz meselesiyle ilgili olarak ben devlet bankalarının yöneticilerini ve ilgili bakan arkadaşlarımı Sayın Başbakanımızla birlikte topladım, onlarla bu konuları görüştük. Daha sonra da Başbakanımız tüm bankaların genel müdürlerini, yöneticilerini topladı, o da onlarla görüştü. Derdimiz, ekonomideki bu gidişi, bu faiz politikasını gözden geçirmek ve faiz oranlarını aşağı düşürmek. Esnaf ve sanatkarlarımız, ihtiyaçları olan kaynağı kendi aralarında kurdukları güçlü finansal dayanışma araçları vasıtasıyla elde etme imkanına o zaman sahip olacaktır. Ahilik geleneğinin tüm unsurlarıyla yeniden yorumlanarak canlandırılmasının hem ülke ve millet olarak hepimizin hem de esnaf ve sanatkarlarımızın hayrına olacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında en ciddi direnişi ortaya koyan vatandaşların en önemli bölümünü esnaf ve sanatkarların oluşturduğuna dikkat çekerek, “Şehitlerimizin listesine baktığımda mobilyacıdan kaynakçıya, kuaförden elektrikçiye, kapı imalatçısından dekorasyoncuya her meslekten esnaf ve sanatkarımıza rastlıyorum. Bu vesile ile tüm şehitlerimiz rahmet ve minnet ile yâd ediyorum” ifadelerini kullandı.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN SALDIRILARINA NASIL BİRLİKTE GÖĞÜS GERMİŞSEK GELECEĞİMİZİ DE BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnaf ve sanatkarların 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Türkiye’nin istiklaline ve istikbaline sahip çıkma mücadelesinde ilk safhada yer aldıklarını belirterek, “Büyük, güçlü, yeni Türkiye yolunda esnaf ve sanatkarlarımızla inşallah beraber yürüyoruz. Terör örgütlerinin saldırılarına nasıl birlikte göğüs germişsek, geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz. Bunun yolu da her birimizin işini en iyi şekilde yapmasından geçiyor. Birileri tehdit ettiği zaman kepenk indiren değil, tehdit ettiklerinde de ’benim rızkımın kapısıdır burası’ deyip orada direnecek esnaftan bahsediyorum. Bakkal mı işletiyoruz?” şeklinde konuştu.

“BİZİM MEDENİYETİMİZDE, KÜLTÜRÜMÜZDE BÖYLE BİR YAPILANMAYA ASLA YER YOKTUR”
“15 Temmuz’da aynı tehditle karşı karşıya kalmadık mı?” diyen Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Şayet bu darbe girişimi başarılı olsaydı, FETÖ ne yapacaktı? Sadece kendisine biat edenlere hayat hakkı veren bu örgütün karanlık yüzünü anlamak için daha ne kadar tecrübe yaşamamız gerekiyor? FETÖ’nün ’himmet’ adı altında esnaf ve sanatkarlarımızı adeta haraca bağlayan maddi baskı yanında manevi tehdidi de kullanan anlayışı ne ahlakidir ne İslamidir. Bizim medeniyetimizde, kültürümüzde böyle bir yapılanmaya asla yer yoktur. Herkesi elini, kapısını, sofrasını açık tutmaya mecbur eden ama kendisi diline, gözüne, beline hakim olmayan bir örgüt, esnaf ve sanatkarımızın muhabbetine kesinlikle layık değildir. 15 Temmuz FETÖ’nün gerçek yüzünü görememiş olanlar için nihai ikazdır. Buna rağmen hala malum örgütün içinde kalmayı sürdüren varsa inancına, ülkesine milletine karşı açık bir ihanet içinde demektir. Aynı durum bölücü terör örgütü için de geçerlidir. PKK’nın ve sivil uzantılarının parlamento içindeki uzantılarının Türkiye’nin önünü kesmek için bir araç bir tuzak olarak kullanıldığı apaçık bir gerçektir.”

“ARTIK KENDİ KARARINI KENDİ VEREN, KENDİ GÖBEĞİNİ KENDİ KESEN BİR MİLLET VAR”
Batı’nın gazete ve bakanları ile Türkiye’ye meydan okuduğunu dile getiren Erdoğan “Genel Başkanı olduğum partim kapatıldığı zaman siz neredeydiniz? Tek başına iktidar, 350 civarında milletvekili ile parlamentoda, böyle bir iktidar partisi kapatılıyor. Beyefendilerin sesi çıkmıyor. Ben Belediye Başkanıydım, İstanbul’da şiir okudum diye içeri alınıyorum. O beyefendilerin kapısını çaldım. Hiçbir tanesinin umurunda değildi. Bunların insan hakları kurumları hiç umurlarında bile olmadı. Neredeydiniz? Şimdi benim ülkemi kana bulayan, benim ülkemde savunmasız insanları öldüren, bunları tehdit eden insanlar için yakıp yıkan, kasıp kavuran, bütün sokak aralarını, caddeleri, kanlarla kazıyarak, belediyelerin araçları ile iş makineleri ile bu hale döken insanları hangi yüzle, hangi anlayışla gelip siz savunuyorsunuz? Siz bu milleti ne zannediyorsunuz? Ta bugüne kadar talimat veriyordunuz. ’Emir buyurdunuz efendim’ diyorlardı. Geçti o devirler. Artık kendi kararını kendi veren, kendi göbeğini kendi kesen bir millet var” değerlendirmesinde bulundu.

“MİLLET ARTIK UYANMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hanımefendinin eline 4 bin tane dosya sıkıştırıyorum, teröristlerin dosyalarını ve 6 ay kadar önce Türkiye’de yine konuşuyoruz ’ne oldu’ diyorum 4 bin dosya? Diyor ki ’yargı bağımsız ve onların sayıları şimdi 4 bin 500 oldu.’ Geciken adalet adalet değildir ki nasıl oluyor bu iş? Ama şimdi bakıyorum yeni yeni meydan okumalar çıkıyor. Aynı şeyi farklı yerlerde gazetelerde başlıklar, hepsi buraya yönelik, fakat biz sizin attığınız o başlıklara alıştık. Geçmişte bunu rahmetli Özal’a da yaptılar, şimdi aynı şeyleri de bize yapıyorlar. Ne yaparsanız yapın. Şunu bilin ki bu millet artık uyanmıştır ve inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne de çıkacaktır. Türkiye için bu husus siyasi bir tartışma konusu olmanın ötesine geçip beka meselesi haline dönüşmüştür. Allah’ın izni ve yardımıyla bin yıldır dimdik ayakta durduğumuz bu coğrafyada daha nice bin yıllar boyunca yaşamaya devam edeceğiz. Kendisiyle birlikte umudunu bize bağlamış tüm kardeşlerimiz için bu mücadeleden başarıyla çıkmak zorundayız. Bugün dün olduğumuzdan daha iyi bir noktadayız. İnşallah yarın çok daha iyi bir noktaya kavuşacağız."
(İHA)