RİZE (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurtdışına kaçan eski savcılarla ilgili, "İşte görüyorsunuz ne diyordu o paralel örgütün önde gelenleri, medyası 'Hakimler, savcılar yurtdışına kaçar mı? Onlar için adli kontrolle serbest bırakılma gibi bir şey yakışır mı?' Ne oldu, buyurun, kaçtılar mı? Kaçtılar. Ama burada bir şey çok anlamlıydı. Kaçmak suretiyle karakterlerinin, cibilliyetlerinin ne olduğu ortaya çıktı" değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, Rize Valiliğince organize edilen sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı yemekte yaptığı konuşmada, bir kez daha baba ocağı, ata toprağı Rize'de bulunuyor olmaktan mutluluk duyduğunu ve Allah'a şükrettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı görevine seçildikten sonra Rize'ye 3'üncü defa geldiğini, imkanlar el verdiği sürece Rize'ye, Karadeniz'e her fırsatta gelmeye, tabiatının ve insanının güzelliklerini doyasıya yaşamaya devam edeceğini anlatan Erdoğan, "Biz, Karadeniz'i ne kadar seviyorsak, Karadeniz'in de bizi o kadar sevdiğini biliyoruz. Rize'mizle birlikte Karadeniz tüm mücadelelerimizde bizim yanımızda oldu, bize destek verdi, kadirşinaslık gösterdi" dedi. 

Erdoğan, siyasi hayatı boyunca Türkiye'ye ve millete hizmet etmenin çabasında olduğunu, tarihten, medeniyetten ve inancından aldığı güçle Türkiye'yi daha ileriye götürmek, çıtayı sürekli daha yükseğe çıkartmak için mücadele ettiğini, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 2003'te Başbakan, 2014'ten itibaren de cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye ve millet için hayal ettiklerini hayata geçirme imkanı bulduğunu söyledi. 

Her görevinde en büyük gücü, desteği milletten aldığını ve hiçbir zaman hazıra konma gibi bir lükse sahip olmadığını, attığı her adımı büyük zorlukları, engelleri aşarak tamamlayabildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu engel kimi zaman cezaevinin demir parmaklıkları olarak karşımıza çıktı, kimi zaman da idari ve hukuki zorluk olarak kendisini gösterdi. Vesayetin her türüyle kesintisiz mücadele içinde olduk. Yaşadığımız zorluk ne olursa olsun müracaat ettiğimiz merci hep millet oldu, siz oldunuz, milletin iradesi oldu. Milletimiz de bizi mahcup etmedi, desteğiyle, teşvikiyle, sevgisiyle bize yolumuza devam etmemizi, istikametimizin doğru olduğunu söyledi" diye konuştu.

- "Kafalardaki veya kalplerdeki kirlerin, niyetlerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığı dönemi yaşıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 12 yılda yaşananları hatırlayınca yaşanan hadiselerin ne kadar tarihi, ne kadar önemli olduğunun görüleceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi krizi, hemen arkasından gelen kapatma davası, daha sonraki dönemde yaşanan Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimi çok önemlidir. Milletimizin bu girişimlere verdiği cevapları çok iyi hatırlıyoruz. Bugün burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin doğrudan halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak sizlerle birlikte olabilmem milletimizin bu süreçteki irfanı ve dirayeti sayesindedir. Türkiye üzerinde hesabı olanlar hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Kafalardaki veya kalplerdeki kirlerin, niyetlerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığı dönemi yaşıyoruz. 

7 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı tek parti iktidarına imkan vermeyen Meclis tablosu, Suriye'de yaşanan kaos ortamının derinleşmesiyle birleşince Türkiye yeni bir tehditle karşı karşıya kaldı. Paralel örgütüyle, bölücü örgütüyle, mezhepçi örgütüyle bu milletin değerlerine düşmanlığı bayrak edinmiş sözde aydınlarıyla, medyasıyla büyük bir ihanet şebekesinin koalisyonuna şahit oluyoruz. İşte görüyorsunuz, ne diyordu o paralel örgütün önde gelenleri, medyası 'Hakimler, savcılar yurtdışına kaçar mı? Onlar için adli kontrolle serbest bırakılma gibi bir şey yakışır mı?' Ne oldu, buyurun, kaçtılar mı? Kaçtılar. Ama burada bir şey çok anlamlıydı. Kaçmak suretiyle karakterlerinin, cibilliyetlerinin ne olduğu ortaya çıktı."

-"Bu kırmızı bültenle beraber Almanya'yı da göreceğiz, bakalım ne yapacak?"

Erdoğan, 17-25 Aralık darbe girişimi sürecinde, Cezayir'e yaptığı resmi ziyarette, kendisi hakkında "kaçıyor" denildiğini hatırlatarak, "Ne oldu? Ben buradayım. Geldiğim zaman havalimanında milletimle nasıl bütünleştiğimi, herhalde sadece Türkiye değil, tüm dünya biliyor, ama bak önce Gürcistan, sonra Ermenistan, şimdi de Almanya. Şimdi Almanya'yı da göreceğiz" dedi.

Yurtdışına kaçan eski savcılar hakkında büyük ihtimalle kırmızı bülten çıkarılacağını belirten Erdoğan, "Bu kırmızı bültenle beraber Almanya'yı da göreceğiz, bakalım ne yapacak? Oldu oldu, olmadığı takdirde Almanya, bizden herhangi bir suçluyu bundan sonra Tayyip Erdoğan imzasıyla isteyemez, alamaz, vermem. Herkes uluslararası hukukun gereği neyse bunu yerine getirecek, getirmediği takdirde biz de aynen mukabiliyle cevap veririz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir. Türkiye, topraklarında bir defa ayağa kalkışı farklı olan bir ülke olmuştur" değerlendirmesinde bulundu. 

-"Gün tarafsız olma günü değildir. Bitaraf olan bertaraf olur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye düşmanlık ortak paydasında birleşen şebekenin silahıyla, söylemiyle, kalemiyle her gün tüm kinini, tüm öfkesini adeta kustuğunu belirterek, şunları kaydetti: 

"Buradan açıkça ifade ediyorum; bugün paralel devlet yapılanmasının, bölücü örgütün, mezhepçi örgütün ve sözde aydınların dünyanın neresinde bir imkanı, gücü, mecrası varsa tamamı da Türkiye'yi karalamak, Türkiye'ye zarar vermek için seferber edilmiş durumda. Ülke içindeki durumu sizler de gayet yakından biliyorsunuz. Yalan ve iftira makinesi haline dönüşen bu şebekeye destek veren hatta bunların karşısında sessiz kalan herkes ülkenin ve milletin önünü kesme çabalarının ortağıdır. 

Gün tarafsız olma günü değildir. Bitaraf olan bertaraf olur. Bu bir vaka, tam tersine gün ülkenin ve milletin tarafında yer alma, bu yolda tüm imkanları seferber etme günüdür. Hazreti Mevlana adaleti, çiçeği sulamak, zulmü de dikeni sulamak olarak tarif ediyor. Bugün sessiz kalarak veya açıkça destek vererek dikeni sulayan herkes ortaya çıkan zulme ortaktır. Hiçbir siyasi hesap, hiçbir kişisel hesap, hiçbir kırgınlık, hiçbir kızgınlık bunun bahanesi olamaz. Kimse kendini aldatmasın. Türkiye, tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi, tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi, tıpkı 1950'deki demokrasi mücadelesinde olduğu gibi, tıpkı 2002'de olduğu gibi yeni bir dirilişin, çıkışın, yeni bir uyanışın eşiğindedir. Buna katkı veren herkes tarih ve millet önünde şerefli yerini alacaktır. Aksi bir tutum içinde olanlar da aynı şekilde tarih ve millet önünde hak ettikleri sıfatlarla anılacaklardır."

- "Bunu kabul edeceğiz ve yola da böyle devam edeceğiz"

Erdoğan, önceki gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlıklı olarak Karadeniz Bölgesi'nden gelen yaklaşık 400 muhtarla bir araya geldiğini anımsatarak, muhtarlara "'İstihbarat örgütü gelsin de benim mahallemde, benim köyümdeki bölücü terör örgütü mensubunu bulsun' demeyeceksiniz. Bir mahallede, bir köyde hangi evde kim var, kim oturuyor bunu en iyi bilen sizsiniz. Muhtar olarak hangi evde kim olduğunu, kimin nesebinin ne olduğunu siz gayet iyi biliyorsunuz. Bunlar teröristse, bunlar adi suçlar işlemişse, şu veya bu bunları gelip oradaki tüm emniyet mensuplarımıza, kaymakama, adli görevlilere bildirecek olan sizsiniz. Çünkü siz, atanmış değilsiniz, siz seçilmişsiniz. Seçilmiş, atanmıştan her zaman üstündür, bunu böyle bilin" dediğini hatırlattı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözlerine memurların gücenmemesi gerektiğini belirterek, "Kusura bakmasınlar eğer demokrasiye inanıyorsak, demokrasi diyorsak, demokrasilerde atanmışlar değil seçilmişler üstündür. Bunu kabul edeceğiz ve yola da böyle devam edeceğiz" dedi.

Anadolu'yu vatan haline getirmenin ve vatan olarak elde etmenin, elde tutmanın bir bedeli bulunduğunu, bu coğrafyadaki bin yıllık varlığın bedelini ödemeye borçlu olunduğunu vurgulayan Erdoğan, bugün karşı karşıya kalınan meselenin sadece hükümetin, sadece kamu görevlilerinin değil tüm Türkiye'nin meselesi olduğunu kaydetti. 

Erdoğan, "Türkiye'nin bekasının söz konusu olduğu yerde Rize'nin, Edirne'nin, Isparta'nın, Şanlıurfa'nın, Van'ın, Erzurum'un en ücra köyünde yaşayan vatandaşından en tepedeki cumhurbaşkanına kadar herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Cumhurbaşkanı olarak benim en başta gelen görevim de ülkenin ve milletin bekası için gereken her şeyin yapılmasını sağlamak, buna öncülük etmek, yürütülen çalışmaları takip etmektir" diye konuştu.

(Sürecek)