Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yapılan doğum günü sürpriziyle duygusal anlar yaşadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendilerine Esed ile görüşmeyi tavsiye ettiğini belirterek eleştiren Erdoğan, ayrıca hedefin her yıl 300 bin yeni konut inşa ederek önümüzdeki 5 yılda 1 milyon 500 bin konutu dönüştürmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Toplantıda sürpriz bir video ile doğum günü kutlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hazırlanan bu sürprizin kendisi için çok duygulu olduğunu söyledi. Erdoğan, “Çocukluk yıllarıma beni götürmesi, bunun yanında da tercih edilen oradaki birkaç anekdot önemliydi. Bu simitti, bu kitaptı, bu suydu. Bunların üçü çocukluk yıllarımın en önemli başlıklarıydı. Sınıfımdaki bir arkadaşımın kitap evleri vardı ve oradan elde ettiğim bu imkanlarla ilk ufakta olsa kütüphaneme aldığım eser Ömer Nasuhi Bilmen’in Hukuki İslamiyye idi. Taksitlerini simit satarak ödemiştim, su satarak ödemiştim ve o günden bugüne de bu şekilde yürüyerek geldik. Arkadaşlarım bunları gerçekten güzel tespit etmiş, yakalamış ve annemin de evdeki makinesinde özellikle komşulara diktiği elbiselerle her hafta sonu yatılı okumam nedeniyle bana verdiği 3-5 kuruş ile haftayı doldurur giderim. Böyle başlayan bir hayat ve şimdi de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki bu muhteşem dev kütüphane ile işte tırmandığımız nokta. Şüphesiz kitap bizim için en önemli yol arkadaşıdır. Her kitap bir alimdir. Onun için kitap saygıdeğerdir, bizim medeniyetimizde büyük öneme haizdir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının her köşesinde feryatların yükseldiği, zalimlerin her geçen gün daha da azgınlaştığı, zulmün adeta arşa çıktığı bir süreçten geçildiğine dikkat çekerek, “İlk kıblemiz Kudüs’ün mahremiyetine yönelik pervasız saldırılar giderek artıyor. Böyle bir dönemde Rabbimizden idrak ettiğimiz mübarek ayların ve gecelerin hatırına birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, mücadele gücümüzü artırmasını diliyorum. Merhamet, sevgi, kardeşlik, dayanışma iklimi olan bu mübarek ayların ve gecelerin ne kadar hakkını vererek yaşarsak önümüzdeki meselelerin üstesinden kolayca gelecek gücü de o derece kendimizde bulabiliriz. Çevremizde tek bir garip, ihtiyaç sahibi, imkansızlıktan dolayı gözü yaşlı, kalbi kırık bir insan varsa ne bu mübarek ayları ne de bu mübarek geceleri hakkıyla değerlendirebilmiş olamayız. Müslüman olmak sadece namaz kılmaktan, oruç tutmaktan, hacca gitmekten ibaret olsaydı nefse ve küfre karşı verilen onca mücadeleye gerek kalmazdı. İnancımızın asıl ölçüsü Rabbimizin bize gösterdiği şekilde iyiliği emredip, kötülüğü nefyetme düsturunu ne derece hayata geçirebildiğimizdir. Gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin görevi insanlığa işte bu temel ilkeyi vazetmek olmuştur. Bize düşen de aynı yolda ilerlemektir. Rabbim hepimize inancımızın özünün farkında olmayı ve buna uygun şekilde yaşamayı nasip etsin” dedi.

“KANAL İSTANBUL 500 BİN KONUTLUK BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİDİR”

Deprem felaketinin kendini sürekli hatırlattığını söyleyen Erdoğan, “Son olarak Van’da can kaybıyla sonuçlanan bir deprem yaşandı. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bilim insanları yeni depremler beklendiğinin haberlerini veriyor. Son bir asırda ülkemizde 6 ve daha üzeri büyüklüğe sahip 57 deprem yaşadığımızı ve 80 bin vatandaşımızı yıkıntılar altında kaybettiğimizi düşündüğümüzde bu ikazlara hak vermemek elde değildir. Ülkemizin mevcut yapı stokunun, bilhassa bizden önce yapılanların önemli bir bölümü depreme ve diğer tabi afetlere dayanıksızdır. Birçok şehrimizin neredeyse tamamına yakınını yıkıp adeta yeniden yapmak gerekir. Türkiye gibi 83 milyon nüfusa, 10 milyon binada 30 milyon bağımsız birime sahip bir ülkede böylesine köklü bir dönüşümü gerçekleştirmenin kolay olmadığı ortada. Yapılan değerlendirmelere göre ilk etapta dönüştürülmesi gereken konut sayısı 6 milyon 700 bindir. Başka hiçbir şey yapmayıp, tüm yatırımları durdurup, tüm maaş ve destek ödemeleri kesip kamu kaynaklarının hepsini bu işe ayırsak bile bu dönüşüm yıllarca sürer. Devlet ve millet olarak el ele vererek en riskli yapılardan başlayarak bu süreci adım adım yürütmeliyiz. Öncelikle durumları acil olan binaların yıkılıp yeniden yapılması için bir seferberlik başlattık. Hedefimiz her yıl 300 bin yeni konut inşa ederek önümüzdeki 5 yılda 1 milyon 500 bin konutu dönüştürmektir. TOKİ vasıtasıyla bugüne kadar tamamladığımız ve inşa halindeki 863 bin konut bu bakımdan önemlidir. Aynı şekilde bizim dönemimizde kamu faaliyetleri için inşa edilen hizmet binaları, okullar, spor salonları, yurtlar, hastaneler, camiler ve diğer birimler de depreme dayanıklıdır. Kentsel dönüşüm çalışmalarını başlattığımız 2012 yılından bugüne kadar 1 milyon 350 bin konutu bu kapsama aldık. Bu konutlarda oturan vatandaşlarımızın mağdur olmaması için kira yardımı, hibe destek, kamulaştırma gibi çalışmalar için 17 milyar lira kaynak kullandık. Marmara depreminin ardından altyapısı ve diğer birimleriyle 43 bine yakın konutu tamamlayıp vatandaşlarımıza teslim etmiştik. Van, Kütahya, Dinar, Bingöl depremlerinin ardından da altyapısı ile birlikte 38 bine yakın konut inşa edip vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Geçen yıl başlattığımız 65 bin konutluk dönüşüm projesinin bir kısmı tamamlandı, kalanları sürüyor. Kanal İstanbul tek başına diğer işlemlerinin yanında 500 bin konutluk bir kentsel dönüşüm projesidir” açıklamasında bulundu.

“22 MİLYON VATANDAŞIMIZIN OTURDUĞU KONUTLARIN DEPREME DAYANIKLILIĞI TEYİT EDİLDİ”

Elazığ ve Malatya depreminin ardından enkaz kaldırma, ağır hasarlı binaların boşaltılması ve tehlike arz edilen binaların yıkımı ile hasar tespit çalışmalarının 12 günde tamamlandığına dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Elazığ’da yıkık 263 bina, ağır hasarlı 7 bin 698 bina, orta hasarlı bin 540 bina tespit edildi. Bu binalarda toplamda 19 bin 821 bağımsız birim bulunuyor. Malatya’da ise 370 yıkık bina, 2 bin 794 ağır hasarlı bina, 621 orta hasarlı bina olduğu, bu binalarda 6 bin 691 bağımsız birim bulunduğu belirlendi. Elazığ’da 19 bin 180, Malatya’da 4 bin 432 yeni konut yapılması gerektiği ortaya çıktı. Şu ana kadar Elazığ’da 960 ve Malatya’da 678 konutun yıl sonunda teslimleri yapılacak şekilde inşasına başlandı. Elazığ’da TOKİ’nin daha önce inşa ettiği 400 konuta da vatandaşlarımız taşınmaya başladı. Diğer konutların inşası ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Hedefimiz bir yıl içinde 23 bin 613 konutun tamamını bitirip vatandaşlarımıza teslim etmektir. Bu proje konutlar yanında okullarıyla, parklarıyla, bahçeleriyle, camileriyle, yollarıyla, alışveriş merkezleriyle planlanıyor ve yapılıyor. Güçlendirme yapılacak yerler içinde vatandaşlarımıza konut başına 27 bin liraya kadar destek veriyoruz. Ağır hasarlı binalardaki dairelerin maliklerine AFAD vasıtasıyla 11 bin lira, kiracılarına 5 bin lira, orta hasarlı binalar için de 5 bin lira yardım yapıyoruz. Vatandaşlarımızdan sahibi oldukları yapıların risk seviyesini tespit ettirip depreme dayanıksız olanları süratle dönüştürmelerini özellikle bekliyoruz. Bugüne kadar 22 milyon vatandaşımızın oturduğu konutların depreme dayanıklılığı teyit edildi. Amacımız bu sayıyı kısa sürede önce 35 milyona çıkartmak sonra da nüfusumuzun tamamına teşmil etmektir. İnşallah milletimizle birlikte bu meselenin de üstesinden gelecek ülkemizi depreme hazır hale getireceğiz.”

“1 MİLYON 600 BİN LİRA TOPLANDI”

Elazığ ve Malatya depreminin ardından AK Parti Grubu olarak başlatılan yardım kampanyasında yaklaşık 1 milyon 600 bin lira toplandığını belirten Erdoğan, bu paranın AFAD hesabına aktarılacağını kaydetti.

“KÜRSÜDE MAVRA KESEREK SADECE KENDİNİ TATMİN EDEBİLİR”

Türkiye’nin pek çok sıkıntısının olduğunu ancak CHP zihniyeti ve onun başındaki zatın hezeyanlarının hala en önemli mesele olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Hayatı kendi ülkesine karşı mücadele etmekle geçmiş bir zatın zırvalarını muhatap almamak için elimizden geleni yapıyoruz ancak milletimize olan saygımız gereği yalan ve iftiraların ortada kalmaması için kendimizi bazı gerçekleri ifade etmek mecburiyetinde hissediyoruz. Karşımızda hastalıklı bir zihniyet var. Önce adaletten ve yargıya saygıdan bahsedip, ardından yargıya, hakimlere, savcılara, adalet kurumlarına her türlü hakareti yapan zihniyet başka nasıl izah edilebilir. Bu ülkede kölelik yoktur ama zihnini ve elindeki imkanları emperyalistlere gönüllü olarak satmış olan bir kişiyi biliyoruz, onun adı da bay Kemal’dir. 27 Mayıs ve 12 Eylül darbe yargısını bile yüceltecek kadar alçalabilen bir kişi artık sözün bittiği yere ulaşmış demektir. FETÖ’den PKK’ya kadar tüm terör örgütlerini destekleyen, söylediği her sözde ve yaptığı her davranışta arkadaşlar dediği teröristlerin arkalarında duran bir kişi bu ülkenin ancak hasmı olabilir. Türkiye, tarihinin en kritik mücadelelerinden birini verirken sürekli devletini ve milletini tahkir eden, askerinden hakimine, savcısına kadar tüm kamu görevlilerine saldıran bir kişi ülkesine değil düşmanlarına hizmet ediyor demektir. Ömrü boyunca ülkenin ve milletin hayrına tek bir icraatı olmamış, devlet nasıl yönetilir, uluslararası ilişkiler nasıl yürütülür zerre kadar bilgisi olmayan bir kişi kürsüde mavra keserek sadece kendini tatmin edebilir.”

“SEN GÖRÜŞÜYORSUN ZATEN YETER”

“Suriye meselesinin ne olduğunu zerre kadar idrak edememiş bir kişinin bu konuda söylediği söz ancak sinek vızıltısı kadar değer taşır” diyen Erdoğan, “Hele hele insanoğlunda bir vicdan var değil mi, İdlib’de adam kendi toprağını savunuyor diyerek kendi ülkesi yerine rejimin yanında yer alan, kahraman askerlerimizin mücadelesine hakaret eden, şehitlerimize saygısızlık yapan, gazilerimizi rencide eden bir kişi asla bu milletin bir evladı olamaz. İnsanda vicdan önemli bir sestir. Bu İdlib’deki sen o yavruları televizyon ekranlarında izlemiyor musun? O yavruların ayakları çırılçıplak çamur deryalarının içinde nasıl sığınacak bir yer aradıklarını görmüyor musun? O yavruların ahı sana yeter ya. O anneler, babalar, çamur deryaları içerisinde başlarını sokacak bir çadır dahi bulamıyor. Bunları bu katil Esed’in insafına mı bırakacağız. Bana yaptığı teklife bak ya. ‘Git Esed ile görüş’ diyor. Ya sen Esed’i görmediğin zaman ben onunla görüşüyordum zaten. Ama biz ona hangi teklifi yaparsak yapalım ama adam olmadığını gördük. Bunda insaf diye bir şey yok. Bay Kemal bu noktada bize ahkam kesiyor. Ya sen siyaseti bilmiyorsun, sen siyasetin cahilisin, nerede ne oluyor haberin yok. Bunları tanımıyorsun, bunlar cibilliyet fukarası. Bunlar kalkıp kendi vatandaşına dahi insanca muamele edecek durumda değiller ve bunu yapmadılar. Türkiye’nin ana muhalefetinin başındaki zat kalkıp bize Esed ile görüşmeyi tavsiye ediyor. Sen görüşüyorsun zaten yeter. Adamlarını gönderiyorsun onlar görüşüyor zaten ama bizim adımıza değil kendi adına. Şu anda Apo’nun ortaklarıyla da zaten ortaklığı var. Yürüyüşleri beraber yaptılar. Ankara’dan İstanbul’a beraber yürüdüler. Bunla kalmadılar AP’de yine beraber dirsek dirseğe oturdular, oradan da yine ülkemize saldırdılar. Bunlar da bu ülkenin menfaatlerini, çıkarlarını savunmak diye bir şey yok. Kalkıp AK Parti’yi gidip AP’de Türkiye düşmanlarına şikayet etmek kadar alçalmak olabilir mi?” açıklamasında bulundu.

(İlker Turak - Ömer Çetin - Derya Yetim/İHA)