Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Çakallar puslu havayı severlermiş. Bu çakallar Türkiye’de DEAŞ, PKK, DHKP-C 20 Temmuz’da hepsi birden saldırıya geçti. Madem ki bu çakallar puslu havayı sever, biz de o çakallara puslu havanın bedelini ödetiriz dedik ve gereğini yaptık” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Merkezi’nde sivili toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ile bir araya geldi. STK temsilcilerine seslenen Davutoğlu, “Biz Filistin’i savunmasaydık, biz Suriyeli mazlumlara sahip çıkmasaydık, belki bugün bu terör belasını başımıza sarmazlardı” dedi.

“BİR DEĞİL BİN CANIMIZ OLSA KARDEŞLİĞİMİZ ADINA FEDA OLSUN”
Konya’da ne kadar Konyalıysa Diyarbakır Ulu Camii’nde o kadar Diyarbakırlı olduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, “Diyarbakır Ulu Camii benim için Mescid-i Aksa kokusunun sindiği bir mekandır. Oradaki kardeşlerim Mescid-i Haram’da omuz omuza verdiğimiz, asırlarca aynı kıbleye verdiğimiz ezeli ve ebedi kardeşlerimizdir. Biri derse ki Diyarbakır Ulu Camii’ni Bursa Ulu Camii’nden ayıralım derse. Mescid-i Aksa’yı Mescid-i Nebevi’den ayırmak mümkün değilse, Bursa Ulu Camii’ni Diyarbakır Ulu Camii’nden ayırmak mümkün değildir. Buna da izin vermedik, vermeyeceğiz. Ulu Camii’nde binlerce Diyarbakırlı kardeşimle kucaklaştığımda her biri kulağıma eğildi, ‘Allah devletimize milletimize zeval vermesin’ dedi. ’Bizi ayıranlarla mücadelenizde yanınızdayız’ dediler. Konya’da ne kadar Konyalıysam, Diyarbakır Ulu Camii’nde o kadar Diyarbakırlıyım. Bir değil, bin canımız olsa kardeşliğimiz adına feda olsun” diye konuştu.

“BİR HAKKARİLİ’NİN HAKKARİ’DEKİ HAKKI NE İSE İSTANBUL’DAKİ HAKKI DA ODUR”
“İstanbul’da siyaset, Türkiye’nin bütününü kapsayan bir siyasettir” diyen Davutoğlu, “Bu İstanbul’un bizi nasıl birleştirdiğini gösterir. İstanbul bizi birleştirirken, bizi birbirimizden ayırt etmeye çalışanlara fırsat vermeyelim. Hangi Hakkarili, İstanbul’dan vazgeçebilir. Kim bölücük adına İstanbul’u Mardin’den koparmak istese hangi Mardinli İstanbul’un Mardin’den koparılmasına razı olabilir, olmaz. Çünkü bir Hakkarili’nin Hakkari’deki hakkı ne ise İstanbul’daki hakkı da odur. Gelin birlik günüdür. Gelin, omuz omuza verme günüdür. Bugün namus günüdür, birlik günüdür“ şeklinde konuştu.

“BU MESELE PARTİ MESELESİ DEĞİL, SİYASİ MESELE DEĞİL”
“Bazı partilerin Doğu’da, Güneydoğu’da aktif teşkilatı, bazı partilerinin batıda teşkilatı yok. Ama AK Parti Türkiye’nin her yerinde vardır” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Onun için bize saldırılar oluyor. İstiyorlar ki şu parti Türkler’in, şu parti Kürtler’in densin. Şu mahalle Türkler’in, şu mahalle Kürtler’in densin. Parçalansın bölünsün. Ama biz diyoruz ki; bizim mahallemiz öylesine gönül mahallesidir ki herkesi bağrına alır kardeş kılar ve o kardeşlikten ortak bir gelecek kılar. Sizden ricam, ola ki farklı partilere oy verenler olmuş olsa bile aranızda ya da çevrenizde herkese şu mesajı iletin. Bu mesele parti meselesi değil, siyasi mesele değil. Bu mesele artık memleket meselesi, memlekete sahip çıkma meselesidir. AK Parti, bir memleket meselesinin adıdır” dedi.

“ONLAR NE YAPARLARSA YAPSINLAR BİZ SİLVAN BARAJI’NI TAMAMLAYACAĞIZ”
Yatırım konusunda hiçbir yerde ayrımcılık olmadığını aktaran Başbakan Davutoğlu, “Baraj mı yapıldı her yere yapıldı. Terör örgütüne rağmen, bombalamalara rağmen, her şeye rağmen Silvan Barajı yapıldı. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz Silvan Barajı’nı tamamlayıp halkın hizmetine sunacağız. Onlar ne kadar Hakkari’yi, havaalanından mahrum etmek isterlerse istesinler biz o havaalanını çalıştıracağız” şeklinde konuştu.

“MADEM Kİ BU ÇAKALLAR PUSLU HAVAYI SEVER BİZDE O ÇAKALLARA PUSLU HAVANIN BEDELİNİ ÖDETİRİZ DEDİK”
7 Haziran’da tek başına iktidar çıkmayınca diğer siyasi partilerin takındığı tavrın irdelenmesi gerektiğine değinen Başbakan Davutoğlu, “Terör saldırıları başladı. Hepsine karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Bizim için parti değil memleket meselesi idi. Türkiyeleşmek diye halkımızdan oy alan bu parti 9 Haziran’dan itibaren dönüp silahlanın, ayaklanın, biz terör örgütüne sırtımızı yasladık diye apayrı bir yapıya büründü. Çünkü dışarıdaki bazı odaklar 7 Haziran’dan itibaren Türkiye’de bir belirsizlik olduğu, Türkiye’nin AK Parti dışında bir yola gireceği bir vehme kapıldılar. Çakallar puslu havayı severlermiş. Hemen bu çakallar Türkiye’de DEAŞ, PKK, DHKP-C 20 Temmuz’da hepsi birden saldırıya geçti. Madem ki bu çakallar puslu havayı sever bizde o çakallara puslu havanın bedelini ödetiriz dedik ve gereğini yaptık” dedi.

“SIRADAN BİR ŞEKİLDE OY İSTİYOR DEĞİLİM, SİZDEN MEMLEKETE SAHİP ÇIKMANIZI İSTİYORUM”
Başbakan Davutoğlu, daha sonra şöyle konuştu:
“Kim bu ülkenin birliğine, beraberliğine kastederse ona karşı en kararlı tutum sergilenecektir. Bir taraftan kampanya yürüteceğim, bir taraftan da Türkiye’nin hangi köşesinde ne oluyor, Suriye kanadında ne oluyor onu takip edeceğim. Etrafımızın ateş çemberinde olduğunu bile bile CHP ve Bahçeli seçim hükümetine hayır dedi. Sen mücadele et ben seyredeyim diyorlar, bize ödev veriyorlar. Bize ödevi millet verir, millet. Sen gece güvenlik toplantıları yap ama ben öğlene doğru uyanır seni eleştiririm. CHP sen git küresel ekonomik krizde hazineyi doldur, ben onu nasıl harcayacağım hesabını yaparım diyor. Biz ise ülkeyi sahipsiz bırakmayız diyoruz. Sizden sıradan bir şekilde oy istiyor değilim, sizden memlekete sahip çıkmanızı istiyorum, memleket meselesine sahip çıkmanızı istiyorum. Memlekete bir oy meselesi değil, ama bir oyla memlekete sahip çıkma iradenizi göstermenizi istiyorum. 1 Kasım’da bu konuda bir tereddüt gösterilirse, 1 Kasım’da puslu havaların devamı söz konusu olursa bedelini çocuklarımız öder. Puslu havaları dağıtalım. Aydınlık geleceğe hep beraber el ele yürüyelim. Herkesin devleti var niye Kürtler’in yok diyenler tarih bilmiyor. Kürtler’in bir devleti var, onun adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Ben ne kadar bu devlette hak sahibi isem Dicle kenarındaki Kürt kardeşim de benim kadar bu devlette hak sahibidir, hak sahibi olmaya devam edecektir. Biz Filistin’i savunmasaydık, biz Suriyeli mazlumlara, Somali’ye sahip çıkmasaydık, belki bugün bu terör belasını başımıza sarmazlardı. Sayın Cumhurbaşkanımızı, beni kara listeye alıp saldırmazlardı. Ama biz gerekirse canımız pahasına çıktığımız yoldan dönmedik, dönmeyeceğiz.”
(İHA)