MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Esad direkt, Rusya da endirekt şekilde Türkiye’nin karşısında mevzilenmişlerdir" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. MHP’nin boş lafa karnın tok olduğunu, vatan ve millet uğruna gösterecekleri fedakarlıkların pek çok olduğunu aktaran Bahçeli, "Konuşulacak yerde susmak, susulacak yerde konuşmak. Biz nerede susup, nerede konuşacağımızı, nerede durup nerede hareket edeceğimizi bilecek, bununla yetinmeyip gül bir sedayla beyan edecek akıl sahibiyiz. Tehlikeler kapımıza dayandığında susup seyredecek kadar aciz, durup dinlenecek kadar akılsız ve basiretsiz değiliz. Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz müstesna sevdamız Türkiye, mensubiyet sancağımız Türk milletidir. Boş lafa karnımız toktur, bomboş kafalarla oyalanmaya vaktimiz yoktur. Vatan millet uğruna göstereceğimiz fedakarlıklar pek çoktur. Teenni, tevazu ve teslimiyetsiz bir mizaçla ülkemizin yararına olacak her yararlı adım ve atılımın yanında akılla, sabırla yerimizi alırız. Hem dava aklı hem tarih aklı hem de devlet ve millet aklının ihtiyaç ve iradesini tefrik edip, gerektiği yerde takibini ve tevsikini yapacak kabiliyet ve karakterdeyiz" ifadelerini kullandı.

"KARAMBOLE TESLİM OLMUŞ TOPLUMLAR ŞARAMPOLE DEVRİLMEYE MAHKUMDUR"

Aklını kullanmayan kişi ya da toplumların geçmişle gelecek arasında bağ kuramayacağına, gönülden göze, duygudan duruşa ve kuvveden fiile geçemeyeceğine inandıklarını söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"Siyaset bir akıl işidir, devlet yönetimi ise bundan mülhem akıl, adalet ve ahlak üzerine bina edilmelidir. Kutlu ecdadımızın, bizlere tavsiye ve takdimi de bu şekildedir. Dünden bugüne Türk devlet felsefesinin dayandığı, zamanlar üstü esasların özü de bunlardır. Karambole teslim olmuş toplumlar şarampole devrilmeye mahkumdur. Tarihin ve tesadüflerin akıntısına katılmış ülke yada milletlerin, tarihsel çıkarları, varlık hakları pamuk ipliğine bağlıdır. Aklın geniş imkanlarına kapalı duran, anılardan damıtılan tecrübelere sırtını dönüp geleceğini planlayamayan milletlerin herhangi bir geleceği olamayacak, üstelik muasır odakların senaryolarına devamlı bağımlı hale geleceklerdir. Bunu bilir bunu söyler, bu görüşümüzde de ısrar ederiz. Büyük Türk düşünür Yusuf Has Hacip, muazzam eseri Kutadgu Bilig’i doğruluk, saadet ve kanaatin yanında akıl üzerine inşa ve ihya etmiştir. Bu buram buram akıl kokan hikmet dolu sözler ona aittir. Kişi akıl ile yükselir, bilgi ile büyür ve bu ikisiyle itibar görür. Bütün bu hürmet ve itibar akıl içindir. Akılsız kişi bir avuç balçık gibidir. Hele şu sözü hepimiz için uyarıcı, ufuk açıcı ve yol gösterici niteliktedir; Akıl karanlık gecede bir meşale gibidir, bilgi seni aydınlatan bir ışık. Türkiye’nin içine çekilmek istendiği anafora aklın nuruyla, adaletin şuuruyla, mukabele ve müdahale etmek başlıca görevimizdir. Karanlık gecenin yarılması, kararmış emellerin yıkılması en başta ortak akıl, irade, birlik ve beraberliğin ortak paydasıyla mümkündür. Rotamız kutlu bir yükseliş, pusulamız da ortak aklın birleştirici ve bütünleştirici işlevi olmalıdır. Bu ise herkes ve hepimiz için müşterek bir sorumluluktur. Her vicdan sahibi insanımız, ağır sorunlarla muhatap olduğumuzu teyit edecektir. Ancak hiç bir sorun, altında ezileceğimiz kadar telafisiz değildir. Dağ ne kadar yücede olsa mutlaka üstünden geçecek bir yol vardır. O yol ki, aziz milletimizi; feraha, selamete ve esenliğe birlik, beraberlik tılsımıyla taşıyacaktır. Çözümü güç meselelerin imkansız gibi görünen zorlukların üstesinden gelecek çareler inanç gösterilirse mutlaka bulunacaktır. Yeter ki, ihtiyaç duyulan azim, sabır, cesaret, dirlik ve dayanışma hissiyatı açığa çıksın. Yeter ki yılgınlık, yorgunluk ve yenilgi hepten reddedilsin."

"BU YALIN GERÇEĞİ İNKAR ETMEK AKIL FUKARALIĞINA, SAMİMİYET YOKSUNLUĞUNA AÇIK BİR İŞARETTİR"

Türkiye’nin çok cepheli, çok etkili ve çok yönlü bir mücadelenin ortasında olduğunu kaydeden Bahçeli, "Ülkemiz çok cepheli, çok etkili, çok yönlü bir mücadelenin ortasındadır. Bu yalın gerçeği inkar etmek akıl fukaralığına, samimiyet yoksunluğuna açık bir işarettir. Sürdürülen mücadele bekamızla doğrudan ilgili bunun yanında, milli birlik ve bağımsızlığımızla da yakından ilişkilidir. Aslına bakarsanız tesir alanı, teşmil sahası, temin maksadı açısından değerlendirdiğimizde, şu anki mücadele süreci partiler üstü bir mana ve muhtevaya haizdir, havidir" diye konuştu.

"HİÇBİR KOMŞU ÜLKENİN TAŞINDA TOPRAĞINDA, BAĞINDA DAĞINDA GÖZÜMÜZ YOKTUR. İŞGAL VE İSTİLA AMACI TAŞIMADIĞIMIZ PEKÂLÂ ORTADADIR"

Türkiye’nin bir yandan sınır ötesinde, diğer yandan da sınır içinde kesintisiz ilerleyen ve kesin çizgilerle tayini yapılmış milli bir direniş halinde olduğunu belirten Bahçeli, "Pençe, Kıran, Kapan Operasyonları terörün belini kırmakla kalmamış, Türk devletinin kararlılık ve kudretini hainlere demir yumrukla göstermiştir. En son örneği 14 Şubat günü Van’da görüldüğü üzere, teröristler HDP’li işbirlikçi milletvekillerinin araçlarına binip propaganda faaliyetlerine cüret etseler de cesaret timsali güvenlik görevlilerimiz bunlara hadlerini bildirmektedir. Beyaz Toros devrede diyen PKK destekçilerinin artık ne yatacak ne de sığınacak yerleri kalmıştır. Çünkü, Türk devleti hainlerin ensesindedir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtları güney sınırlarımız boyunca açılmak istenen terör koridorunu kesmiş atmıştır. Kuşkusuz hiçbir komşu ülkenin taşında toprağında, bağında dağında gözümüz yoktur. İşgal ve istila amacı taşımadığımız pekâlâ ortadadır" şeklinde konuştu.

Türkiye’nin neden Suriye’de veya Libya’da olduğunu sorgulayan bilhassa küresel güçlere "sizin ne işiniz var oralarda" demenin doğal ya da cevabi hakları olduğunu söyleyen Bahçeli, "ABD Suriye’de, Irak’ta ne arıyor, Hangi amaçların peşinden koşuyor? Rusya Suriye’den tutun da Libya’ya kadar ne yapıyor, Çiçek böcek topluyor da bizim mi haberimiz olmuyor? Hafter’in yanında kanlı silahları tutan Vagner çetesinin komuta kontrol merkezinde hangi şer odaklar bulunuyor? Çad ve Sudan başta olmak üzere, farklı ülkelerden gözü dönmüş militanları toplayıp komşu ülkelere yığanların, terör örgütlerini önce imal edip sonra da yalandan imhaya çalışanların kim ya da kimler olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Aynı anda yedi düvelin Doğu Akdeniz’de toparlanıp ülkemize doğru topunu tüfeğini çevirmesi bir başka marazi çarpıklıktır. Haçlı donanmasının Akdeniz’e konuşlanmasından hangi sonuçları çıkarmalıyız ? Mustafa Akıncı’nın, ’Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak sözü geçmişte kalmıştır’ ifadesi bir bakıma Akdeniz’de yüzen karanlık emellerin tercüme ve deşifresi değil midir, olan biten çirkeflikleri görmeyelim mi, çirkinliklere tavır göstermeyelim mi, milli bir duruşla taşın altına gövdemizi koymayalım mı, bölgesel ve küresel fitnenin tekerine çomak sokmayalım mı yoksa kaderimize razı olup kulağımızın üstüne yatmamız mı bekleniyor, ’olan olmuş, geçen geçmiş, aman sende’ diyerek başımızı kuma mı gömelim?" diye konuştu.

"HALA ’ESAD İLE GÖRÜŞÜLSÜN’ DİYEN SORUMSUZ SİYASETÇİLERİN BU İÇLER ACISI TABLOYU GÖRMEMEKTE İNAT ETMELERİ İSE KABUL EDİLİR BİR ŞEY DEĞİLDİR"

İdlib’in ateş çemberine alınmış durumda olduğunu ve bölgede İblis’in fazla mesai yaptığını kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:

"Son 2,5 ayda 1 milyon 200 bin Suriyeli evini barkını terk etmiş, Türkiye sınırında kurulan çadır kentin nüfusu da 500 bine ulaşmıştır. Çocukların feryadı vicdanlarda yankılanmaktadır. Masumlar perişan, zalimler pişkindir. Mazlumlar tükenirken katiller tetiktedir. Berlin, Londra, Brüksel, Vashington, Moskova, Kahire, Tahran, Abu Dabi, Riyad oyun içinde oyun olmuşlar, ama parklarda oynaması gereken küçücük çocuklar şu kış kıyamette soğuktan tir tir titrerken, içecek temiz su, yiyecek bir lokma ekmeğe hasret kalmışlardır. Hiçbir suçu günahı olmayan yüz binler buldukları çadırlarda birbirlerine sarılarak ısınmakta, yollara dökülerek geleceklerini aramaya koyulmuşlardır. Türkiye yeterince insani sorumluluğunu yerine getirmiştir. Kucak açılması gereken mağdurlara her seferinde alicenaplıkla gereği yapılmış, sınır kapıları aralanmıştır. Fakat yeni sığınmacı dalgası ülkemizin kaldıramayacağı ilave bir yüktür. Bu kapsamda hazmetme kapasitemiz dolmuştur. Sınırlarımızın Suriye kısmında insani ve vicdani sorumluluklar göçe zorlanan insanlara karşı küresel ortak akıl ve yardımlaşmayla ifa edilmelidir. Esad, akıl ve vicdan tutulması yaşayarak dünyanın gözü önünde kendi halkının kanını akıtmakta, canını almaktadır. Hala ’Esad ile görüşülsün’ diyen sorumsuz siyasetçilerin bu içler acısı tabloyu görmemekte inat etmeleri ise kabul edilir bir şey değildir."

"Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen vahim tuzağı sağır sultan duymuştur da, sadece Kılıçdaroğlu ve iş birlikçi yandaşları mı duymamıştır?" ifadelerini kullanan MHP lideri Bahçeli, "Bu siyaset körlüğünün, bu müşahede ve mütalaa köksüzlüğünün izahı nasıl telif ve tevil edilecek? Esad topraklarını Rusya’yla bir olmuş şiddetle bombalıyor. Kılıçdaroğlu keçeyi suya atmış çıkan yerini taşlıyor. Zalimler bastırdıkça işbirlikçiler bileniyor, yani güneş çarığı, çarık da ayağı sıkıyor. Cani Esad önüne kattığı savunmasız insanları Türkiye’ye doğru acımasızca silkeleyip köyleri, ilçeleri, illeri durmaksızın boşaltıyor. İdlib’de can pazarı yaşanıyor. Rusya destekli Esad tarihe, insanlığa, hukuka, inanç ve yaşama haklarına karşı affedilmesi mümkün olmayan suçlar işliyor. Altını kalın bir şekilde çizerek söylemek isterim ki; Esad gitmeden, koltuğundan indirilmeden barış, huzur ve istikrar mumla aranacaktır. Kaldı ki, sabilerin gözyaşları dinmeyecek, anaların ağıtları bitmeyecek, umutlar filiz filiz yeşermeyecektir" ifadelerini kullandı.

"ESAD DİREKT, RUSYA DA ENDİREKT ŞEKİLDE TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA MEVZİLENMİŞLERDİR"

Yakın süreçte Güney’de gerçekleştirilen mutabakat ve antlaşmaları ve maddelere uyulmadığını hatırlatan Bahçeli, şunları aktardı:

"17 Eylül 2018’de Sayın Cumhurbaşkanı’yla Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin Soçi’de bir araya gelerek 10 maddelik bir mutabakat metnine imza atmışlardı. Bu mutabakatın 2.maddesine göre, Rusya İdlib’de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacak, mevcut statüko korunacaktı. Korundu mu ? Elbette hayır. Yine aynı mutabakatın 1. maddesinde, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi korunarak ülkemizin gözlem noktaları güçlendirilecekti, gerçekleşebildi mi, bu da hayır. Astana Antlaşmaları kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Ekim 2017’de İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde tesis edilen ateşkes rejiminin takibi için kurmaya başladığı gözlem noktaları şu anda taciz ve tahrik kıskacındadır. Dört gözlem noktamız ateş hattındadır. Diğerleri de tehdit edilmektedir. Esad direkt, Rusya da endirekt şekilde Türkiye’nin karşısında mevzilenmişlerdir. Hani Soçi Mutabakatı, nereye gitti heyetler arası görüşmeler, ikili temaslar, telefon diplomasileri, Rusya 22 Ekim 2019’da yine Soçi’de Türkiye’nin milli güvenliğini teyit etmemiş miydi, sözler verilmemiş miydi, 20 Ekim 1998’de imzalanan Adana Mutabakatı’na güçlü vurgular yok muydu, Esad dört defa ateşkes ilanı yapmamış mıydı, 14 Ocak 2020’de Türkiye ve Suriye yetkilileri Moskova’da 9 maddelik bir çerçeve uzlaşmasına onay vermemişler miydi? Bir Türk heyetinin dün Moskova’da kalıcı barış ve ateşkes arayışı için görüşmeler yapması makbul ve makul bir hamledir. İdlib’de muhatap ülkeler olmaları gereken yerlere çok acil çekilmeli, silahlar derhal susmalıdır. Türkiye verdiği sözün sonuna kadar arkasındadır. Çünkü, Türk milleti merttir, sözünün eridir, cayan, kaçan, korkan da tek kelimeyle namerttir. Rejim unsurlarının gözlem noktalarımızın gerisine bu ay sonuna kadar çekilmesi hem kendi hayırları hem de bölgesel sükûnet ve çatışmasızlık ortamının olgunlaşması bakımından mecburiyettir. Türkiye’nin şakası makası yoktur. Yeni bir saldırı, yeni şehit haberleri Esad’a pahalıya mal olacak, bedelini Suriye’nin her zemininde misliyle ödeyecektir. Azdan az, çoktan da çok gider gitmesine, ama gidenlerin alayı Esad rejiminden olacaktır."

"BİZ İDLİB’DEYSEK BUNUN ANA SEBEBİ ANADOLU’NUN SAVUNULMASIDIR"

Bir önceki haftaki grup toplantısında kullandığı "Gerekirse, başka da bir seçenek kalmazsa Şam’a girmeyi planlamak lazım" ifadelerini hatırlatan Bahçeli, "Yeminli Esad sözcüleri, Baas zihniyetinin içimizdeki kalıntıları birden bire öne çıkıp akıl vermeye, ahkâm kesmeye başladılar. Bunlar ipotekli akıllarını kendilerine saklasınlar. Bizim hiç kimseden öğrenecek bir şeyimiz yoktur. Bu vatanda var olmanın bir adabı, bir ahlakı, yeri gelirse de can feda olsun diyecek bir fedakarlık kültürü vardır ve ayaktadır. Biz Şam’a girelim diyorsak Ankara’yı tehdit altında gördüğümüzden dolayıdır. Biz İdlib’deysek bunun ana sebebi Anadolu’nun savunulmasıdır. CHP Genel Başkanı yine boş keseden sallamış, Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracaklarını söylemiş. Ne zaman, hangi yetkiyle ve kiminle kuracaksın, hadi kurdun diyelim, Esad’la mı eş başkanlık görevini paylaşacaksın? Kılıçdaroğlu susması gereken yerde konuşunca mizaha konu olacak işler yapıyor. Allah var, siyaseti bırakıp komedi filmi çevirse kapalı gişe oynar, epey de hayran kitlesi kazanır" diye konuştu.

"ESAD’I RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A TERCİH EDEN KOKUŞMUŞLUKLA HİÇBİR ŞEY KONUŞULMAZ"

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu "Dikiş ve fren tutmayan" olarak nitelendiren ve Kılıçdaroğlu’nun hafta sonu CHP’nin Ankara il kongresinde kullandığı, ’Şimdi İdlib’de sıkıştılar. Sağa dönüyorlar olmuyor, sola dönüyorlar olmuyor. Hala asacağız keseceğiz diyorlar’ sözlerini anımsatan Bahçeli, "Bu sözleri Macron söyleseydi normal derdik. Bu iddiaları Esad, Hafter, bir başka hasım dile getirseydi, herkes mayasına ve sütüne göre konuşur der geçerdik. Sayın Kılıçdaroğlu söyler misin bize, İdlib’de sıkışan kimdir, İdlib’de bulunan kimdir, hangi mihrakların nam ve hesabına dedikodu yapıyorsun, Esad’ın propagandasına alet olmaktan hiç mi vicdan azabı duymuyorsun, sen Türkiye Cumhuriyeti’ni bilir misin yoksa nüfus kütüğünü Suriye Arap Cumhuriyeti’ne mi aldırdın? İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensupları Türk milleti adına vardır. İdlib’de sıkışan yok, ancak sıkıştırılmak istenen ülkenin Türkiye olduğu nettir. Sen hangi ülkenin, hangi örgütün, hangi işbirlikçinin fermanını okuyorsun? CHP’nin başındaki bu utanç vesikası ülkesi ve milletiyle köprüleri atmış, bağını tamamıyla koparmış, Türk ve Türkiye düşmanlarının kadrosuna iltica etmiştir. Yazıklar olsun diyorum. Ruhunu nadasa bırakmış olanlar, şuurunu hızara verenler, akıllarını peynir ekmekle yiyenler bizi anlayamaz, Türk milletinin hedeflerini, beka hassasiyetini, güvenlik mülahazalarını asla özümseyemezler, buna da kafaları basmaz. Esad’ı Recep Tayyip Erdoğan’a tercih eden kokuşmuşlukla hiçbir şey konuşulmaz" ifadelerini aktardı.

(Mevlüt Hasgül/İHA)