AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “Bu terör örgütü DAEŞ kadar tehlikeli bir örgüt. Hatta DAEŞ’tan daha tehlikeli çünkü DAEŞ’i karşınızda görüyorsunuz. Şekli şemalı belli ve sizin karşınızda duruyor. Bunun şekli ve şemalı belli değil” dedi.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Portekiz’in başkenti Lizbon’da bulunan Büyükelçilik binasında basın toplantısı düzenledi. Fırat Kalkanı operasyonuna değinen Bakan Çelik, “55 ülkenin baş edemediği DAEŞ adlı terör örgütüyle Türkiye, Özgür Suriye Ordusu’na kara ve hava unsurlarıyla destek vererek büyük bir başarı sağlamıştır. İlk defa NATO sınırları DAEŞ örgütünden temizlenmiştir. Şimdi burada derinlemesine de3 gidilecektir. Yakın tehdit oluşturmasının da önüne geçilecektir. Nitekim görüldü ki PYD’nin DAEŞ’la mücadele söylemi yalan bir söylemdir. Taktiksel olarak DAEŞ’e karşı etkili bir gücün izlenimini vererek kendilerine orada bir derinlik yaratmaya çalışıyorlardı. Bunun da yalan olduğu Türkiye’nin tezinin doğru olduğu ortaya çıkmıştır. Terörle mücadele konusunda Türkiye’nin bu 55 ülkelik koalisyondan da daha etkili bir güç olduğu görülmüştür. Nitekim diğer krizlerin yönetilmesinde de Türkiye aynı güce sahiptir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G20’de ifade ettiği Suriye toprakları içinde güvenli bölge oluşturulması konusuna da değinen Bakan Çelik, “Suriyeli göçmenlerin oraya yerleştirilmesi fikri, Suriye kaos ilk çıktığında ortaya attığı ilk fikirdi Türkiye’nin. O zaman bu değerlendirilseydi bugün ne göçmen krizi olacaktı ne güvenlik krizi olacaktı. Şimdi bunun değerlendirilmesinin tam zamanıdır diye düşünüyoruz” dedi.

FETÖ’NÜN AVRUPA YAPILANMASI
Bakan Çelik, FETÖ örgütünün Avrupa’daki yapılanmasına dair soruya, “FETÖ’nün devletin kanallarına nasıl sızdığı, bu damarlara nasıl zehir enjekte ettiği tam olarak görüldüğünde birinci işimiz dünyanın her tarafında bu FETÖ ile mücadele etmektir. Gittiğimiz ülkelere de o ülkelerle ilgili değerlendirmelerimizi götüren kapsamlı dosya ile konuşmaktır. Çünkü net bir şekilde görülüyor ki, Güneydoğu’daki FETÖ’ye ait asker elbisesi giymiş teröristlerin görev yaptığı birliklerin çoğunda nasıl zaaflar ortaya çıktığı, bunları gerek askeri yapı içinde, gerek polis içinde gerek diğer kurumlarda unsurlarıyla Türkiye’nin güvenliğini, ekonomisini, Türkiye’nin dış imajını nasıl tehlikeye somak için gayret içinde olduğunu gösteriyor. Tarihimiz boyunca devletimizin ve milletimizin düşmanları hep karşımızda oldu. Gördük onları ilk defa devletin ve milletin düşmanlarının bu kadar yaygın bir şekilde devletin damarlarının içine girdiğini görüyoruz. Bunları temizlemek birinci işimiz. Bunları temizlemeden hiçbir konuda kendimizi rahat hissedemeyiz. Dış politikada da, ekonomide de diğer alanlarda da bunların Türkiye’yi sabote etmek gayret içinde olduğu görülüyor” yanıtını verdi.
Bakan Çelik, “Bu terör örgütü DAEŞ kadar tehlikeli bir örgüt. Hatta DAEŞ’tan daha tehlikeli çünkü DAEŞ’i karşınızda görüyorsunuz. Şekli şemalı belli ve sizin karşınızda duruyor. Bunun şekli ve şemalı belli değil” dedi. Bakan Çelik açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Darbe girişiminin liderinin ve planlayıcısının Fethullah Gülen olduğu ve bunu FETÖ tarafından gerçekleştirildiği konusunda bir tereddüt olmadığını görüyorum” açıklamasını yaptı.
Vize muafiyeti ile ilgili soruları yanıtlayan bakan Çelik, 18 Mart mutabakatının çerçevesine bağlı bir şekilde faaliyetlerin sürdürüleceği ifade etti.

“TARİHLE İLGİLİ BİR MUTABAKAT YOK”
Bakan Çelik, vize serbestisinin 2 ay ertelendiğine dair soruya, “Tarihle ilgili bir mutabakat yok. Bizim söylediğimiz şu, zaten bu olması gerekiyordu, Bu tarih geçti. Ama Cumhurbaşkanımızla gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Merkel’in basına bir ifadesi yansıdı. ‘Haftalar içinde çözümlenebileceğini düşünüyorum’ diye. Bizim söylediğimiz şey Fransa, Almanya ya da bir başka ülke bizimle empati kursun. Onların bin 295 kilometre Irak ve Suriye gibi sınırı olsun ve bu sınırın karşısında terör örgütleriyle mücadele edecek o ülkelerin ulusal ordu gücü, ulusal polis gücü yok. Arkasından bir aydır Türkiye, dünya tarihinde görülmemiş ağırlıkta bir darbe saldırısına maruz kaldı. 100’e yakın generalin katıldığı, üstelik savaş uçaklarının kullanıldığı darbe girişimi oldu. Fransa’da Charlie Hebdo saldırısı olduğunda bütün dünya oraya gitti. İyi de oldu, teröre karşı bir mesaj verildi. Ama o saldırıdan sonra neredeyse 10’a yakın daha büyük saldırı Türkiye’de gerçekleştirildi. Onlarca insanımız hayatını kaybetti. Tüm bunlar karşısında Türkiye’ye terörle mücadele yasanı değiştir diye bir gündem sunmak terörle mücadele konusunda bir zaaf oluşturmaktadır. Hiç rasyonel değil. Her şeyin bir zamanlaması var. Şuanda yapılması gereken terörle mücadele konusunda, anayasal kurumlar konusunda Türkiye’ye destek vermektir. Terörle mücadele konusunda bir değişiklik yapamayız. Ama ilerde şartların değişmesine bağlı olarak Avrupa Konseyi aramızda taahhüt oluşabilir, bu taahhüt karşısında vize serbestisi hayata geçirilebilir” yanıtını verdi.
(İHA)