Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye ceza ve tutukevlerinde salt gazetecilik faaliyetinden dolayı hükümlü ve tutuklu bulunmamaktadır” dedi.
Bakan Bozdağ, Daily Sabah Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde AB’nin son ilerleme raporu ile ilgili görüşlerini yazdı. Bozdağ, "Türkiye ceza ve tutukevlerinde mesleği gazetecilik olanlardan bulunanlar kendilerine isnat edilen değişik suçlar (adam öldürme, sahtecilik, terör örgütü üyeliği, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, gibi…)nedeniyle bulunmaktadır. Hiçbiri salt gazetecilik faaliyeti nedeniyle bulunmamaktadır" dedi.
AB’nin İlerleme Raporu ile ilgili Bozdağ, “Bu yılki rapor incelendiğinde, Türkiye hakkındaki ön yargılara, Türkiye aleyhine propaganda yürüten PKK ve FETÖ terör örgütlerinin temelsiz iddiaları başta olmak üzere Türkiye karşıtlarının Türkiye aleyhindeki görüşleri ile soyut ve afaki pek çok iddiaya AB Türkiye İlerleme Raporunda yer verildiği görülmektedir. Örneğin yargının siyasi baskı altında olduğu gibi afaki ve temelsiz iddialar, somutlaştırma ihtiyacı hissedilmeden bu yılki raporda da dillendirilmiştir” ifadelerini kullandı.

“OBJEKTİFLİKTEN UZAK"
Bozdağ raporla ilgili olarak şunları kaydetti:
“Ayrıca, AB Türkiye ilerleme raporunu hazırlayan komisyon üyeleri, Türk yetkililerle yaptıkları görüşmelerde kendilerine aktarılan bilgilere raporda neredeyse hiç yer vermeyerek, buna karşın Türkiye aleyhine ileri sürülen iddiaların önemli bir kısmını ise doğru kabul edip rapora dercederek objektiflikten uzaklaşmışlardır.
AB tarafının, raporda yer alan gerek yargı bağımsızlığı gerek yargının uygulamalarına ilişkin eleştiri ve iddialarına karşı tüm gerçekleri ve olguları, bu raporun da hazırlık sürecinde büyük bir şeffaflık içerisinde AB tarafıyla paylaşmış olmamıza rağmen, maddi hatalar da içeren birçok iddiaya raporda yer verildiği tespit edilmiştir.”

“‘GÜLEN HAREKETİ’ OLARAK BAHSEDİLMESİNİ ESEFLE VE ŞAŞKINLIKLA KARŞILIYORUZ"
Bozdağ yazısında şu ifadeleri kullandı:
“15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü, sadece demokrasi, hukuk devleti, milli irade ve milli iradenin seçtiklerine karşı yapılmamış, aynı zamanda AB’nin üzerinde yükseldiği temel değerlere karşı da yapılmıştır. Cumhurbaşkanı’nın, TBMM’nin, Başbakan ve hükümetin, siyasi partilerin, sivil toplumun, medyanın ve hepsinden önemlisi 79 milyon Türk halkının ayrımsız yaptığı mücadele; demokrasi, hukuk devleti, milli iradenin seçtikleri ve AB üzerine inşa edildiği temel değerlere sahip çıkma mücadelesidir. Ancak AB Türkiye İlerleme Raporu, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türk halkının ve Türkiye’nin bu destansı mücadelesine hak ettiği şekilde yer vermemekte ve takdir etmemektedir.
246 şehidin yaşam hakkı ve şehit yakınlarının mağduriyetleri ile 2194 gazinin ve ailelerinin mağduriyetlerinden söz etmeyen, bunların haklarından ve hukuklarından bahsetmeyen raporda, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, milli irade ve AB değerlerini yok etmeye teşebbüs eden Fethullahçı Terör Örgütü üyelerine ilişkin endişe ve kaygılarını dile getirmeleri AB değerlerini savunanlar bakımından utanç vericidir.
Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü’nü bir terör örgütü olarak nitelendirmek yerine, ‘Gülen Hareketi’ olarak bahsedilmesini, esefle ve şaşkınlıkla karşılıyoruz. Eğer her hangi bir AB üyesi ülkede Cumhurbaşkanı ve ailesine suikast yapılmış olsa, meclisleri ve cumhurbaşkanlığı bombalansa, halkın üzerine tanklar sürülse, uçaklardan bomba atılsa, helikopterlerden ateş açılsa, hedef gözetmeksizin halkın üzerine silahla ateş edilse ve sonuçta 246 vatandaşı öldürülse ve 2194 insanı yaralansa, bu eylemleri yapan ve yaptıran terör örgütüne Türkiye sahip çıksaydı ya da ilerleme raporunda olduğu gibi terör örgütü demekten kaçınsaydı AB üyesi ülkeler ne hissederdi? AB ilerleme raporunda bu eli kanlı terör örgütünden ‘Gülen Hareketi’ bahsedilmesi, bu örgütün gerçekte terör örgütü olma vasfını ortadan kaldırmaz.”
(İHA)