MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Afyon kampı sonrası basın açıklaması yaptı. Olağanüstü Kurultay konusuna değinen Bahçeli, şunları söyledi:

ŞU İMZALARI GÖRELİM BİR NEYİN NESİDİR
"Önce şu imzaları bir görelim neyin nesidir. Bu zamana kadar çok sayıda imzalar tartışması yaşanmıştır, bugüne kadar yapılmış olan bir çok kongreler olmuştur ve bu kongrelerin büyük çoğunluğu, tamamı, olağan kongreyle gerçekleşmiştir.

KURULTAY 18 MART 2018'DE YAPILACAKTIR
MHP bugün almış olduğu bir kararı sizlere okuyalım: Parti tüzüğünün 62. maddesindeki büyük kongrenin olağan toplantıları MYK'nin tespit edeceği yer ve mekanda yapılır. Ancak bu 12. olağan büyük kongrenin başkanlık divanı 18 Mart 2018'de yapılmasına 12. büyük kongrenin hazırlığı kapsamında ilçe kongreleri 9 Ekim'de başlayıp, 9 Nisan'da tamamlanmasına karar verilmiştir.

MAHKEMELERDE HAKLARINI SAVUNMALARINI TAVSİYE EDERİZ
MHP'nin lüzumsüz bir şekilde 69 günden bu yana kamuoyunda sürdürülen bu tartışmalarına son vermek amacıyla bu kararı aldı. Siyasi partiler yasası ve tüzüğe uygun bir karardır. İmzayı ne kadar toplarlarsa toplasınlar bir anlamı olmayacaktır. Mahkemelerle haklarını savunmalarını tavsiye ederiz"

MHP'YE KAYYUM ATANABİLİR
Diğer yandan, delegeler yeterli imzayı toplayıp mahkemeye başvurduğu takdirde, mahkeme MHP'ye kayyum atayabilir.


Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları;

"Irak ve Suriye'deki Türkmenlere zulüm ve eziyetlerin yanı sıra Kıbrıs davamız görüşüldü. Hava sahamızı ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardında ortaya çıkan sosyal ve ekonomik durumlar paylaşıldı. Parti grubumuzun Meclis çalışmaları hakkında bilgi verildi. AKP'nin zorla dayattığı başkanlık sistemine karşı bakışımız birkez daha teyit edildi.

YAPILACAK YANLIŞIN HESABI ÖDENECEKTİR
Tarih geçmişine sırt dönmüş nice devlet ve medeniyetlerin çöküşünü kaydetmiştir. Birliğini kaybetmiş toplum ve milletlerin sonları herkesin malumudur. Bugün yapılacak yanlışın, atılacak gafil bir adımın hesabı gün gelecek ödenecektir. İstikrarsızlığa dümen kırılmıştır. Krizler seriye bağlanmıştır, uzlaşmazlık zirveye tırmanmıştır.

İNSANLIK VİCDANI ÇORAKLAŞMIŞTIR
18-19 ve 20 yüzyıllar boyunca, her yere sıçrayan güç kavgalarının en zalimi bugünlerde vuku bulmaktadır. Adaletsizliği, ahlaksızlığı dert edenen, görülmemektedir. İnsanlık vicdanı çoraklaşmıştır. Milli, tarihi ve yerel hassasiyetler yok sayılmaktadır. Etnik kutuplaşma tehlike saçmaktadır. Şiddet politika haline gelmiştir. Özgürlük lafta kalmaktadır. Demokrasi sadece sözde hatırlanmaktadır.

ULUSLARARASI HUKUKU TAKAN YOK
Uluslararası hukuku takan da pek yoktur. Ortadoğu'nun müessibblerini uzakta aramanın anlamı yoktur. Coğrafya taksimatına soyunanların kapanmamış hesabı vardır. Dün bize parmak sallayıp üzerimizde plan yapanların kir ve öfke dolu emelleri acımasızdır. Komşu ülkeler ne yaşıyorsa dünün eseridir. Her şey açık ki Ortadoğu'yu bölmek istiyorlar. İnsan ve doğal kaynakları sömürmek istiyorlar. Büyük Ortadoğu Projesi'nin çıkış noktası budur. Arap Baharı da buna hizmet etmektedir. Terör örgütlerinin silahlandırılıp maşa olarak kullanılması raslantı değildir.

AK PARTİ CİNAYET PROJELERİNİ DESTEKLEDİ
AKP hükümeti cinayet projelerini destekleyerek aynı safa girmiştir. Erdoğan'ın bunda payı ve parmağı vardır. Haçlı niyetlerine kanan AKP'nin katkısı inkar edilemez. Arap sokaklarında şöhret kazandırılan Erdoğan'ın gözden düşmesi çarpıklık değildir. Erdoğan sayesinde Türkiye Ortadoğu'dan soyutlanmış, uzaklaştırılmış, ötelenmiş, dışlanmıştır. Türkiye Suriye'nin içişlerine karışmanın sonuçlarını yaşamaktadır. AKP Irak'ta yanlış ata oynamanın Mısır'da, İran'da, Libya'da, Kıbrıs ve Kafkasya'nın bir numaralı suçlusudur. Türkiye'nin dışpolitikası kalmamıştır. AKP çaresizdir, eli kolu BOP'un zincirleriyle düğümlenmiştir.

Hükümetin hiçbir sözü adresini bulmamış, hiçbir hedefi gerçekleşmemiştir. Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde AKP'nin inandırıcılığı kalmamıştır. Peşmerge'nin Ayn el Arab'a geçmesine izin veren AKP'dir. Suriye muhalefetinin arkasında durarak Türkiye'nin imajını bozan AKP'dir.

KARARLILIK MESAJI VERİYORLARDI
Davutoğlu, "Fırat'ın batısına geçeni vururuz" diyordu. Erdoğan kararlılık mesajı veriyordu. YPG terörü geçen hafta Fırat'ın batısına geçmiştir. Buna karşılık Erdoğan ve Davutoğlu bunu inkar etmiştir. Milletimiz kandırılmıştır. Azez ve Cerablus'taki Mare hattı'nın PYD'ye geçmesiyle teröristler büyük biz kazanım elde edeceklerdir. Büyük Kürdistan hayali sürmektedir.

Ortadoğu'dan tüten boğucu ve yıkıcı duman Türkiye'yi sarmıştır. Türkiye'nin etnik ve mezhebi çerçevede ayrılıp birbirine girmesi hız kazanmıştır. Cizre ve Silopi'de Kobani provası yapılmaktadır. Bugünlere açılım, çözüm tavizleriyle gelinmesidir. Erdoğan'ın canını koyduğu, gözünü kararttığı çözüm süreci hendek, silah, bomba olmuş polis ve askerlerimizi şehit etmiştir. Davutoğlu boşa konuşmaktadır, çünkü samimi değildir. Daha dün teröristlerle masaya oturan AKP hükümeti değil miydi? PKK'ya her istediğini veren bu AKP hükümeti değil miydi? Kandil'e kriptolu telefon gönderip operasyon yapmayın diyen AKP hükümeti değil miydi? Hem Oslo'da özerklik ve özyönetim sözü verirler, hem Türk milleti aklı ve onuruyla alay ederler. Bunlar ikiyüzlüdür. Türkiye AKP'den ibaret değildir, kaçak saraya bırakılamayacak kadar büyük bir ülkedir.

KAOSA GEÇİT VERMEDİK SÖZÜ HAYALDİR
Davutoğlu esefle karşıladığımız konuşmasında, Türkiye'ye hangi gözle bakmaktadır. Başbakan'ın "kaosa geçit vermedik" sözü hayal destanıdır. Davutoğlu neden bahsetmekte, kime neyi anlatmaktadır. Saraydan başını çıkaramayanlar, israf ve haram içinde yüzenler bu şahadetlere ya duyarsız, ya da kördür. Hala neyin düzen ve dirliğinden bahsediyorsun. Türkiye Suriye'den sonra vahşet durağı oluyor, Erdoğan ve Davutoğlu pembe tablo çiziyor.

Sağımıza solumuza, önümüze arkamıza ölüm çukurları açılmışken Erdoğan ve Davutoğlu'nun hakikat kıyımı yapmaları millete hakarettir. AKP ve himayesindeki mihraklar Türkiye'ye çevrilmiştir.

YENİ ANAYASA SÜRECİ
Bunlar bu şartlar altında Türkiye yeni anayasa sürecine kilitlenmiştir. Başkanlık sistemi tedavüle sokulmuştur. Bizim nasıl bir ülke olduğumuzu bilmeyen şahıs hala Türkiye Başbakanıdır. Davutoğlu Afyon'dan konuştu, biz de kendisini Ankara'dan milli bir sesle uyarıp kendisine gelmesini istiyoruz.

1. Türkiye milli ve üniter bir devlettir.

2. Bölünmez bütünlüğü tartışılmaz.

3. Türkiye devleti ecdad yadigarıdır.

Anayasa kişiye özel hazırlanmaz. Bir siyaset gözetilerek yazılamaz. Yeni anayasada millet tarifi yapmak yerine, devleti daha hızlı çalıştırmak esas olmalıdır. Biz anayasa ile devlet kurmadık. Böyle devleti ve milleti kaybetmeye tahammül edemeyiz. Yeni anayasa ihtiyaçtır, buna itiraz yoktur. Türkiye'nin yeni anayasa kılıfı altında başkanlık sistemine geçmesine ilkel zihniyetlere ortak olamayız. Türkiye'ye seçilmiş despot değil, yeni anayasa gereklidir. Bugün başkanlık isteyenler yarın hanedanlık kurmak isterse ne yapacağız? Bugün başkan olanlar, yarın krallık iddiasında bulunursa buna nasıl mani olacağız? Her yönetim şeklinin bir temeli vardır. Var olan devletimizin ruhunu değiştirmemiz imkansızdır. Biz yeni anayasada vatandaşlık tarifiyle oynanmasına karşıyız, Türk ifadesinin çıkarılmasına karşı çıkacağız. Anayasanın ilk 4 maddesinin kurnazca alaşağı edilmesine direneceğiz. Yeni anayasayı Türk milleti adına yapmak istiyoruz"