Ortahisar Belediye Meclis Üyesi İnşaat Mühendisi Mustafa Dinçer Trabzon’un dünü bugünü ve yarına ile ilgili çok özel ve önemli açıklamalarda bulundu. Geçmişte yapılan ve yapılmayanlara değinen Dinçer gelecekte olması gerekenleri ve bugünkü yatırımların yeterliliğini de masaya yatırdı.

MUSTAFA Dinçer, 2004-2009 yılları arasında Trabzon Belediyesi’nde AK Parti’den Meclis üyesi olarak 5 yıl boyunca Trabzon’a hizmet etti.

Bugün de Ortahisar Belediyesi’nde Meclis üyesi olarak görev yapan Dinçer, CHP’li Volkan Canalioğlu’nun Başkanlığında fakat mecliste çoğunluğu sağlayan AK Parti grubunda Trabzon’un sorunlarını çözmek için çalıştı.
Siyaseti ‘halka hizmet için yapılması gereken önemli ve boşluk kabul etmeyen bir iş’ olarak tanımlayan Dinçer, siyasetteki mevki ve makamların ise takdiri ilahi olduğunu dile getiriyor.
Dinçer, Mecliste çoğunluğu elde eden ancak başkanlığı kazanamayan bir partinin meclis üyesi olarak Trabzon’un menfaatleri için uyumlu hareket ettiklerini ve ortak aklı hakim kılmaya çalıştıklarını belirtiyor.
 
AK Parti iktidarının Trabzon’a çok büyük hizmetler yaptığını hatırlatan Dinçer, iktidarın hizmetleriyle kıyaslanamayacak olsa da yerel yönetimlerin yaptığı hizmetlerin de inkar edilemeyeceğini ifade ediyor.
Büyükşehir uygulamasının aksayan yönleri olsa da ilerleyen dönemde avantajlarının görüleceğini bunun için biraz sabretmek gerektiğini kaydeden Mustafa Dinçer, şehrin en önemli sorunu olan imar problemlerinin çözümünü de müteahhitlerin de dahil olacağı kentsel dönüşüm çalışmalarında görüyor.
Mustafa Dinçer ile 2004-2009 dönemindeki Meclis üyeliğini, o dönemin Trabzon’unu ve günümüzdeki yerel sorunlar üzerine Günebakış gazetesine verdiği röportajda önemli konulara değindi. İşte o röportaj:

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz, Mustafa Dinçer kimdir?
1971 yılında Çaykara’da doğdum. İlkokulu köyümde Soğanlı Köyü İlkokulu’nda, ortaokulu Çaykara İmam Hatip Lisesinde okudum. Askeri okula gitme sevdam vardı. Bu amaçla, yani Lise sonrası Kara Harp Okulunda okuyabilmek için Çaykara İnönü Lisesine geçiş yaptım ve oradan mezun oldum. Fakat askeri okul sevdam, o günkü konjonktür gereği gerçekleşmedi.
1992 yılında K.T.Ü. İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 1995 yılı başında tekrar Trabzon’a döndüm ve o tarihten itibaren özel sektörde ağırlıklı olarak konut üreten firmalarda Şantiye Şefliği ve Şirket Müdürlüğü görevlerinde çalıştım.
Halen bir inşaat Firmasında mesleğimi icra etmeye devam etmekteyim. 1996 yılında evlendim. 2 kız ve 1 erkek olmak üzere toplam 3 çocuk babasıyım.

Siyasete ilk ne zaman girdiniz?
Üniversitede okurken Refah Partisi sempatisi ile başlayan siyaset dünyam AK Parti kurulana kadar yönetim kademelerinde herhangi bir görev almadan, seçim çalışmalarında aktif iştirakle geçtikten sonra 2001 yılında gönül bağı ile içinde olduğum AK Parti ile rahmetli Hanefi Saran abimin de daveti ile faal olarak katıldım. AK Parti Trabzon Merkez İlçede, kurucu yönetimde ve sonrasındaki ilk seçimli kongre ile seçilen yönetimlerde 2 dönem görev yaptım. 2004 yılı yerel seçimi öncesinde İlçe Yönetimi görevimden ayrılıp Trabzon Belediye Meclis Üyeliğine aday oldum ve seçildim. 2004-2009 yılları arasında meclis üyeliğinin yanı sıra İmar Komisyon Başkan Yardımcılığı (5 dönem) ile Encümen Üyeliği (2 dönem) görevlerinde bulundum. 2009-2014 yılları arasında ilk olarak Medyatrabzon internet haber sitesinde ve sonrasında Taka gazetesinde “Empati” başlığı ile siyaset-güncel ve spor içerikli haftalık köşe yazıları yazdım. 5 yıllık dinlenmenin ardından 2014 Yerel Seçimleri ile birlikte Büyükşehir sonrası Trabzon’umuzun eski ama en yeni ilçesi olan Ortahisar İlçesi Belediye Meclisi Üyeliğine seçildim. Halen Meclis Üyeliğinin yanı sıra Encümen Üyeliği görevini de sürdürmekteyim.

Belediye Meclis üyeliğine nasıl karar verdiniz, amacınız neydi?
Şahsım olarak bu gerekçelerle aktif olarak siyasetin içinde olayım, işin daha doğrusunu, daha düzgününü yapayım, buna katkı vereyim düşüncesiyle AK Parti’de siyasete girdim. Bu anlamda ister aktif olarak parti yönetiminde olalım ister pasifte olayım, tamamen yukarıda belirttiğim anlayış üzere siyaset yapmaktayım. Almış olduğum eğitim, birikim ve duyduğum heyecan gereği halkımıza hizmet etmek, klasiğin dışında farklı siyaset yapmak istiyordum. Bu anlayışı en yüksek oranda sergileyebilmek adına belediye meclis üyeliğine aday oldum.

Meclise girdiğiniz dönemde, Trabzondaki önemli problemler nelerdi?
Aslında yıllar geçse de sorunlar çok değişmiyor. 2003 yılı sonu;  Alt yapı ve ulaşım o gün başlı başına bir sorundu, bugün hala sorun.  İmarla ilgili tartışmalar keza hiç değişmiyor. Onun dışında bugün unuttuklarımızdan biri olan çöp sorunu çok önemli bir sorundu.  Yıllar geçtikçe artan sorun olan Otopark konusu bugünkü oranda olmasa da yine önemli sorunlardandı. Ve o dönemlerin seçim malzemesi de olan İçme Suyu sorunu.  Nihai olarak o dönemde değil sonrasında 2010 yılında Galyan Barajının devreye alınması ile halledilebilmiştir.

O dönemin Belediye Meclisine gelelim, siz çoğunluktaydınız ama başkanlık CHPde idi. Bu durum çalışmaları nasıl etkiledi?
Biz o dönemde Yüce Mevla’mızın takdiri neticesinde Trabzon halkının kararı ile başkanlığı kazanamadığımız için bir yanımız, bir ayağımız hep eksik kaldı. Mecliste çoğunluktaydık. Dolayısıyla bu gücümüzü nefsi, fevri davranıp olumsuz yönde kullanabilirdik ve bu da Trabzon çok şey kaybettirebilirdi. O nedenle görevde ‘CHP’li bir belediye var’ diye onlara savaş açıp, onları hizmet etme noktasında kilitlemek gibi bir düşüncemiz asla olmadı. Böyle bir algı yaratılmak istendi ama bu kesinlikle gerçekleşmedi. Bunu yapsaydık inanın ki Volkan Canalioğlu’nun 5 yılı ona zehir olurdu ve Trabzon 5 yıl hatta fazlasını kaybederdi. Nihayetinde bizler bu açıdan yaklaşmamış olsaydık haklı olarak o da gardını alacaktı ve iktidarı da hedef alacağı için ne Tanjant Yolu biter, ne Zağnos Projesi başlardı, ne de çöp sorununun çözümü gerçekleşirdi.
Bu açıdan bakınca biz çok önemli bir fonksiyonu gerçekleştirdik. Klasik siyasetin dışına çıktık, ne meclisi ne de komisyonları kilitledik. AK Parti misyonuna uygun, daha doğrusu halka hizmet etmeye talip insanların yapması gerektiği gibi davrandık ve kesinlikle engelleyici olmadık. Volkan Beyin önünü açtık. Ankara ile Trabzon arasındaki iletişimi elimizden geldiği kadar güçlü kılmaya çalıştık. Hatta benim şahsımı da‘Volkancı’ olarak ilan ettiler ama o zaman da söyledim, ben Volkancı değildim. Şahsen kendisini sever ve saygı duyarım. Ama konunun esasında her dönemde olduğum gibi “Ben Trabzon’un Belediye Başkancısı”ydım. O dönemde nasip oldu Volkan Bey başkan oldu, elimden geldiğince ona yardımcı oldum; bugün Ahmet Metin Bey başkan oldu şimdi de ona yardımcı oluyorum. Yarın yine siyasi rakibimiz olan kişi seçilebilir, yine gücümüzün yettiğince destek veririz. İşin esası; gerçekte destek verdiğimiz her şartta ve dönemde Trabzon ve Onun halkıdır, millettir.
Bizleri seçen insanlara saygı duymak zorundayız. Demokrasiyi; sadece beni veya benim dediğimi seçtiği zaman iyi, doğru; ama başkasını seçince kötü ve yanlış olarak görürsek bu asla demokrasi olmaz, demokratiklik olamaz.

O dönemi başarılı buluyor musunuz?
İktidarın Trabzon’a oluk oluk akan yatırımlarının yanı sıra belediye olarak Hamamizade’yi, yeni belediye binasının ihalesini, Uzun Sokağın trafiğe kapatılması projesini, Beşirlide Semt Pazarının yapılmasını, çok sayıda park-bahçelerin yapılmasını, Fen İşlerinin rutin hizmetler ve bazı yol genişletme çalışmalarını da kapsayan icraatlarını asla başarısız bulmuyorum. Aksini söylersem hem kendime, hem arkadaşlarıma hem de partimize haksızlık yapmış olurum. O yıllar; Trabzon için asla kayıp yıllar olmamıştır. Zira kendi adayı olan Mazhar Beyin kazanması halinde yapacağı işlerin ve icraatların aynını yapmış olması bu başarıda belirleyici olmuştur. Volkan Beyin sosyal yönü şüphesiz çok güçlüydü; bu önemliydi ama o dönemde iktidarın Trabzon’a yaptıkları O’nu seçmenin karşısına rahat ve başı dik olarak götürmüştür.
Tanjant Yolunu, Çömlekçi İkinci Tünelini, Kalekapı Alt Geçidini, Sahil Yolunun Şehir içi bölümünü kapatalım; Çöpü Moloz’a dökmeye devam edelim, Zağnos’taki Kentsel Dönüşüme başlanmamış olsun. Bu şartlarda Volkan Bey acaba aynı rahatlıkla oy isteyebilir miydi? Elbette ki bunun cevabı hayır’dır.  Ne mutlu bize ki; bizim mensubu olduğumuz iktidar şehrimize bunca hizmetleri getirdi, sorunları çözdü. Varsın Takdir-i İlahi; bunlar Volkan Beyin başkanlığı dönemine nasip olmuş olsun.
İşte bu net tablo birebir 2009 seçiminde sonuçlara yansımıştır. Halkımız Volkan Beyi 26 bin oydan, 52 bin oya çıkarmış; hizmet yarışı noktasında siyasi iktidarla kavga etmemesini, sosyal belediyecilikte başarısını takdir etmiş ve semeresini bana göre misiyle kendisine vermiştir. Ama halkımız, ‘Biz seni seviyoruz, takdir ediyoruz ama yıllar boyu hizmete aç bu şehre bunca yatırımları yapan AK Partiyi takdir etmek adına kendi belediye başkanıyla hizmet etme şansını onlara veriyoruz’ diyerek her iki tarafı da onore etmiş ve seçim karnelerini ellerine vermiştir.
Zaten Trabzon halkı her zaman vefalıdır; adaletin terazisi misali gerekeni, gerekene, gerektiği şekliyle her dönemde ve seçimde yapmıştır ve de yapmaktadır.

Meclis Üyesi olarak o dönemle ilgili katkılarınız neler olmuştur?
Şahsım ve grubumuz hizmet odaklı düşünceyi ön planda tutarak hareket ettik. Bu düşüncenin grubumuza hâkim olmasında elbette ki şahıs olarak benimde önemli bir payımın olduğuna inanmaktayım. En büyük hizmetimizin belediyede ve mecliste iktidar-muhalefet gerilimine asla müsaade etmemiz ve Trabzon’a hizmet noktasında birlikteliği sağlamak olduğunu düşünmekteyim. Bu anlayışımızdan dolayıdır ki; o dönem içinde Merkezi Hükümet ya da Belediye tarafından yapılan tüm hizmetlerde hem dolaylı hem de direkt olarak katkımız olmuştur, dolayısıyla tamamında payımız, imzamız vardır. Klasik ve kötü niyetli siyasi anlayışta bu yatırımlar asla Trabzon’a gelemez veya başlananlar ise tamamlanamazdı. Belediye seçimlerinde kazanan başkanın mecliste azınlıkta kalması tamamen bir istisnadır. Bu açıdan da baktığımızda bizim meclisteki tutumumuz aslında Türkiye için bir nevi örnek olmuştur, olmalıdır. Yani iki taraf;  gücünü kötü yönde değil doğru yönde kullanmayı başarmış ve gerçek hedef olan halka hizmette başarılı olmuştur.

O dönem başarılı olamadık dediğiniz bir konu var mı?
Başarısız olduğumuz hemen hemen hiçbir konu yoktur diyebilirim. Trabzon’un doğal ve doğal olamayan pek çok zorlukları vardır. Çok daha fazlasını istiyoruz ama sihirli değneksiz bu hiçte kolay değil. Kuzey-Güney bağlantı yollarımız o günde yoktu. Bugün ise sadece Erdoğdu Yolu ve Karşıyaka Vadisi yolları devam etmekte. Akyazı-Beşirli-Yeşiltepe-Bahçecik-Boztepe-Kalkınma-Konaklar-Pelitli-Yalıncak’a ise hala rahatlıkla ulaşamıyoruz, çünkü hala yeterli sayı ve standartta yollarımız yok. Keşke bunların hepsini bir anda yapabilsek ama bu elbette mümkün değildir. Gelişmiş bir ülke bir il bir ilçe seviyesine çıkabilmek yıllar alan ve sabırla takip edilecek uzun bir süreci gerektirmektedir.
Kentsel Dönüşümler o dönemde hatta bu dönem için Türkiye çapında istisnalardır. O dönemde TOKİ Başkanı ve Bakanlarımız olan Sayın Bayraktar ve Sayın Özak faktörü, Başbakanımızın da Trabzon’a özel bakışı, bu şehirdeki yıllanmış ihmalleri görmüş olmaları, her anlamda şehrimize artı olarak dönmüştür. Ak Parti iktidarında Trabzon hep artılarla gidiyor. Eksikler yok mu, elbette var. Ama lütfen yapılanları kolay unutmayalım ve özellikle Trabzon’da Ak Parti iktidarında hiçbir şey yapılmadı haksızlığını ve siyasi fanatizm körlüğünü yapmayalım.
Trabzon’umuz için rahatlıkla söyleyebiliriz ki; 2002’den bu güne bardağımızın içindeki su sürekli artmakta. Ne tamamen doludur diyelim ne de tamamen boştur iddiasında olup siyaset körü olmayalım.

Sizce bugünün şehircilik problemleri nelerdir?
Çok şeyler yapılmış olsa da sorunlar değişmiyor. Ulaşım ve buna bağlı olarak Otopark en önemli sorunlardandır.
İşsizlik vardır ama bu nihayetinde çözüm noktasında belediyecilikle ilgili değildir. İmar sorunu evet halen vardır. Suçlu aramak ve birbirimizi itham etmek yerine bu şehri ve hatta bu ülkeyi hep beraber geldiğimiz, getirdiğimiz bu noktadan çok daha doğruya ve güzele taşımaya, tüm meşru bileşenler ve taraflar olarak katkı verelim, işbirliği yapmalım ki yeni yaptığımız halde ne yazık ki Kentsel Dönüşüme ihtiyaç duyulan bina ve binalar topluluklarından kurtulalım. Suçlamadan, kırmadan ve kavga etmeden...
Şehrin her noktasının ihtiyaç duyduğumuz yeni Kentsel Dönüşümleri, hele hele Trabzon gibi zor bir şehri, sadece TOKİ ile düzeltmeye, çözmeye çalıştığımız müddetçe bu iş olmaz. Özel sektör-Belediye ilişkisini tıpkı Belediye-TOKİ ilişkisine dönüştürmeli ve dönüşümler Özel sektörle birlikte yapılmalıdır.
Dediğim gibi problemler yıllar geçse de çok değişmiyor; çöp sorunun çözdük gibi görünüyor ama Çamburnu’nun birkaç yıllık ömrü kaldı, yakın tarihte bu sorun tekrar karşımıza çıkabilir.
Ulaşımla ilgili yapılması gerekenler var. 24 Km’lik Kanuni Bulvarı çok önemli. İnşallah en kısa sürede tamamlanır. Kendimizi hemen-şimdi yeniden formatlanacak Güney Çevre Yoluna endekslememiz lazım. Yukarıda da belirttiğim gibi Kuzey-Güney bağlantı Yolları çok önemli. Hafif Raylı sistem artık hayal olmaktan çıkmalı.  İmarla ilgili de ciddi hamleler yapılması lazım.
Ortahisar’ın hatta Trabzon’umuzun tamamının imar planlarını tamamlayıp 18. madde bombardımanına geçmemiz lazım. 18. madde demek herkesin imara, şehrimizin de istimlak bedelsiz yol terklerine kavuşması demektir. Ne yazık ki hala daha şehrimizin ana akslarında 18. Madde uygulaması yapılmadığı için komşuları tarafından yolunun kapatılma riskiyle karşı karşıya olan pek çok müteşebbis ve vatandaş vardır. Bu önemli bir sorundur.
Şehircilikte başarılı olmanın en somut ve şart olan göstergesi; yeni gelişme alanlarında yapılaşma başlamadan yani yapı ruhsatı vermeden önce; o bölgede yol, elektrik, su, doğalgaz, internet, telefon v.b. tüm alt yapı bileşenlerinin tamamlanmış olmasıdır. Bu kriteri sağladığımızda, rahatlıkla belediyecilik olarak çağı yakalayabilme potasına girmiş olduğumuzu söyleyebiliriz.
İçme suyu sorunu Galyan’la çözüldü. Ama su şebeke borularının büyük bölümünün yenilenmesi, yeni mahalleler dahil tüm şehrin yağmur suyu ile atık su kanallarının ayrıştırılıp kanalizasyon sisteminin ve buna bağlı derin deşarj sistemlerinin yenilenmesi önemli bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır.

Trabzonun Büyükşehir olmasını değerlendirir misiniz?
İnsanlar bu kararı elbette ki eleştirebilirler ama Trabzon’un Büyükşehir olması kesinlikle doğru bir karardır. Ancak kimse Büyükşehir’i bir mucize olarak ta görmesin.
Güney Çevre yolu Darıca’dan gelip Yomra’dan çıkıyordu. Sanıyorum 20’ye yakın belediyeyi ve onların belediye meclisini bağımsız olarak ilgilendiren bir noktadaydı. Ama şimdi ne olacak? Baba rolünde bir Büyükşehir var, yine onların meclisine bu konu irdelenecek ama artık planlama gücü, kararda yetki Büyükşehirdedir.
Büyükşehir sonrası;  Organize Sanayi Bölgelerini, Sanayi Sitelerini nereye yapayım, çöpü nereye dökeceğiz gibi sorunların çözümü için mazeretimiz kalmamıştır. Artık Büyükşehir, Trabzon ölçeğinde bu sorunları çözebilir ve çözmelidir de. İçme suyu da, kanalizasyon da aynen böyledir. Artık TİSKİ diye çok büyük bir bütçeli kurumumuz var. Ve tüm Trabzon’u planlayabilecek yetkisi vardır. Ancak bu kurumlarında zaman ihtiyacı olduğu da bilinmelidir.
Büyükşehir, şehirle ilgili tüm planlamaların tek elden yürütülmesi anlamında çok önemli bir kazanımdır. İmar bütünlüğünün sağlanmasında da, ana hatlarıyla planlanmasında organizasyon, yetki yine Büyükşehirdedir. Büyükşehir dönüşümüyle inşallah somut edinimler her yıl artan oranda görülecektir. Bu organizasyonu şayet başaramazsak o zaman kabul etmemiz lazımdır ki eksiklik büyükşehir olmada değil bizlerde olacaktır.
Hem Büyükşehir, hem büyük ilçe Ortahisar zor bir geçiş süreci yaşamaktadır. Vatandaşlarımızın bu konuda idarecilerimize biraz daha süre tanıması gerekiyor. Ortahisar ve Büyükşehir’in bina olarak ayrılamamış olması elbette ki bir handikap olmuştur. Ortahisar Belediyesi eski Çocuk Esirgeme Kurumunun olduğu yerde Zağnos Projesi içinde yakında binasını yapmaya başlayacak. Ama görünen o ki  5-10 yıllık zaman diliminde tam olarak bu işi oturtabilme hedefi gerçekçi olmaktadır. Sabır ve anlayış bu konuda işimizi kolaylaştıracak en önemli katkıdır.

Bu şehirde imar problemleri nasıl ortaya çıktı? Bunun sorumluları kimdir?
Bu çok teknik bir mesele olmakla birlikte imarı bu hale getiren faktörün emsalin yüksek olmasıyla özetlenebilir. Birleşmelerde teşvikin devam ettiği ancak daha düşük emsalli yeni imar planlamalarından sonra bu tür sorunların asgari düzeye ineceğini düşünmekteyim. İnsanımız şunu çok iyi anlamalı, kat eşittir imar kirliliği değildir. Yüksek katlı olmayan mahallelerimizde de imar kirliliği yok mudur? Trabzon, zor ve değişik bir coğrafyaya sahiptir. İki kat diye planlıyorsunuz ama eğimden dolayı karşınıza 6 bodrum katı ile birlikte 8 katlı bina çıkabiliyor.

Erdoğduya yol yapıyoruz canımız çıkıyor. Boztepeye yapamıyoruz çünkü kamulaştırma da büyük sıkıntı var.  Artık bundan sonra ilerisini düşünerek yolları çok geniş olarak planlamalıyız. Zamanında 30-50 yıl sonrasını düşünerek bu yolları daha geniş olarak planlayabilseydik bu tür sorunlar acaba yaşanır mıydı?
Bina yüksekliklerinin 8 katla sınırlandırılmasına prensip olarak evet diyorum ama Trabzon’da 10, 12, 15 katlı bina olmaz, yapılamaz demek te doğru değildir. Mecazi anlamda her arsanın ayrı bir öyküsünün olduğu bu şehirde gerektiğinde yüksek katlı binalara izin verebilme ufkuna ve cesaretine de mutlaka sahip olmalıyız.   Gerekli yeşil alanı, otoparkı, çevre düzenlemesi olursa, aynı yerde ve aynı büyüklükte 10 bina yerine 5 bina yapma mantığındaki düşüncenin de önünü açmalıyız. Ama 5 katlı 10 binanın yerine 10 katlı 10 bina yapma mantığı olursak ki böyle bir durum günümüzde zaten mevcut değildir; bu elbette ki yanlıştır, bir katliamdır.
Özellikle şu hissiyattan da kurtulmamız lazım; ‘Müteahhitler ranttan, kardan başka bir şey düşünmez.’Böyle bir şey yok, ben bir emekçi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu işten an itibarıyla en az kazanan; aldığı riske ve harcadığı efora rağmen müteahhitlerdir. Yapmamız gereken ise müteahhitleri şehrin katliamcıları ve rantçıları gibi görmekten sıyrılmak ve daha güzeli yapma adına onlara destek vermek, işbirliği yapmak ve önlerini açmaktır. 

Önemli bir konu olan Kentsel Dönüşümlerle ilgili neler söylemek istersiniz?
Kentsel Dönüşümler ülkemiz için ve ilimiz için kaçınılmaz yenilenme argümanıdır. Ancak anlamalı ve gereğini yapmalıyız ki; Trabzon’umuzda kentsel dönüşümü, sadece TOKİ’ye bağlı olarak sürdüremeyiz. Bu dönüşümleri belediyeler Kentsel Dönüşüm Müdürlükleri kurarak, bir nevi hakem ve hâkim olarak, Belediye-TOKİ ilişkisiyle aynı şekilde aracı olmalı, kamulaştırma parasını müteşebbislerden almalı, boş arsa haline getirip o firmalara vermeli. Dönüşüm alanları minimum alan 2-3 dönüm olabilir. Burada gerekli olan Parasal Fonu da tamamen oraya talip müteahhitlerin bütçesinden karşılamalıdır. Belediyeler TOKİ ile işbirliklerinde yaptığı görevin ve işlevin aynını yaparak; bir nevi yediemin misali dönüşüm alanlarını kamulaştırıp boş arsa halinde müteahhitlerle vermelidir.
Zağnos, Tabakhane, Çömlekçi, Pelitli kentsel dönüşümleri devam ediyor. Programda Narlıbahçe var, ama bu kadar fazla sayıda olan dönüşüm sadece TOKİ ile olmaz, olamaz. Biz kağıt üzerinde Kentsel Dönüşüm Alanı yazarak TOKİ’yi beklersek vatandaşımızı da mağdur ederiz. Bir yeri Kentsel Dönüşüm Alanı ilan etmek bir aylık iştir, önemli olan nokta özel sektörü bu işin içine katarak, vatandaşı uzun süreli mağdur etmeden dönüşümü sağlamaktır. Dönüşümde en can alıcı vicdani husus ve sorumluluk, vatandaşın dairesine karşılık ona aynı büyüklükte ve aynı yerde olmasa da mutlaka daire seçeneği sunulmasıdır.

Meclis üyeliği önemli bir görev. Bu görevde kimler olmalı, Meclis üyelerine tavsiyeleriniz nelerdir?
Meclis üyesi olmak isteyen kişiler, özellikle televizyonlarda, basında, bulundukları her ortamda belediyeyi ilgilendiren her konuda merakları olmalı. İnsanları sevmeli, saygı duymalılar. Kendi istediğini başkası için de isteyebilmeli. İmar, bütçe ve planlama, hukuk, spor ve eğitim, sağlık, kültür ve turizm, esnaf ve sanatkâr konuları ya da en azında halk doktoru olma, dert dinleyebilme, pozitif enerji verebilme. Mutlaka bunlardan birinde mümkünse birden fazlasında konunun ehli olmalı ya da en azından buna aday olabilecek düzeyde donanımda olduğunuz zaman bu göreve talip olabilirsiniz.
Meclis üyeliği çok önemli bir görevdir, ekonomik anlamda karşılığı olmasa da yerel milletvekilliğidir. Belediye Meclisleri bir nevi yerel TBMM’dir ama açıkçası tam olarak bu sistem oturmamıştır. Bazı meclis üyesi arkadaşlarımız büyük hayallerle gelip büyük hayal kırıklığına uğramıştır. Ama işin çoğu burada kendisine düşmektedir; ne olursa olsun küsmemeli üretmeli ve çalışmalıdır. İz bırakmak istiyorsanız hangi görevde olursanız olun, üretmek ve halkınıza yararlı işler yapmak zorundasınız. Sitem duymaya, yeri geldiğinde kırılmaya, yeri geldiğinde ağır bir şekilde tartışılmaya ve hatta hakarete maruz kalmaya, ama bütün bunlara rağmen yine de üretmeye varım, hazırım derseniz işte o zaman buyurun aday olun derim.

Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?
Hayat tecrübelerle dolu, ben o dönem 33 yaşında ve en genç meclis üyesi idim. Şimdi 43 yaşındayım. O dönem muhalefette idik, bu dönem iktidardayız. Görev heyecanım üst düzeyde ve hiç azalmadı. Sorumluluğumuz devam ediyor. Almış olduğum tüm görevlerde devamsızlık asla yapmam ve her işimde olduğu gibi aldığım sorumluğu elimden geldiği kadar yerine getirmeye çalışırım.
Eleştiriler şüphesiz olacaktır ama bilinmelidir ki hiç kimsede sihirli değnek yoktur. Özellikle bu dönemle ilgili biraz daha sabır ve süre tanınmasını istirham ediyorum. Çünkü geçiş süreci var; hem Büyükşehir hem Ortahisar olarak bu zorlu süreci en kısa sürede atlatmak zorundayız.
Asıl olanın Bu aziz millete hizmet olduğunda birleşelim. Sen ast ben üst tartışması yerine hep beraber, empati yaparak, birlikte, elele, pozitif enerji ile Trabzon’umuza, Trabzonlumuza, ülkemize, milletimize, dolayısıyla Hak’ka hizmet etmiş olalım.

Çok teşekkür ederiz.
 
Ben de teşekkür ederim. Tüm halkımıza en derin saygı ve sevgilerimi sunarım.