Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Gezi olaylarında bir şey denediler, 17 Aralık’ta bir şeyler denediler, 25 Aralık’ta bir şeyler denediler. Eğer bu oyuna gelseydik, bu paralel yapının attığı adımların maalesef bir darbe olarak bedelini ağır öderdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve A Haber’de yayınlanan ortak yayında gündeme ve Cumhurbaşkanı seçimlerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Güçlü bir iktidar oldukları için paralel yapının darbe planlarının boşa çıktığını belirten Erdoğan, “Gezi olaylarında bir şey denediler, 17 Aralık’ta bir şeyler denediler, 25 Aralık’ta bir şeyler denediler. Bunları savuşturmayalım, bunları bir kenara koymayalım. Bunlar aslında aceleci bir tavırla yakayı ele verdiler. Eğer, güçlü bir iktidar olmamış olsaydık, eğer bu oyuna gelseydik, bu paralel yapının attığı adımların maalesef bir darbe olarak bedelini ağır öderdik. Çok açık, net ortaya çıktı ve bu girişim bertaraf edildi. Tabi artık bunlara dayanamayacağımız gibi bir de turlar noktasında da Parlamentoda, hatırlayın 1980 miydi? 114 tur yapıldı. Böyle bir şey olabilir mi? Bırakalım millete, milletimiz ne derse. Tek turda işi bitirir. Olmadı iki tur. Bitti. İkinci turdan öte yok…” diye konuştu.

“MİLLET, PAZAR GÜNÜ; REFERANDUMDA VERDİĞİ KARARIN UYGULAMASINI YAPACAK”
Referandumda yüzde 69 oyla halkın Cumhurbaşkanı’nı kendisi seçmek istediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Yüzde 69, gerçekten muhteşem bir oydu. Bu, milletin önemli bir kararıydı. Millet, ’Ben yetkiyi kendime aldım, millet olarak egemenlik kayıtsız, şartsız milletinse; Cumhurbaşkanı’nı artık ben seçeceğim’ dedi. Millet, o verdiği kararın şimdi de uygulamasını yapacak, Pazar günü. Ben şunu merak ediyorum; o zaman Meclis’i terk edenler, Meclis’te milletin Cumhurbaşkanı’nı seçmesine karşı çıkanlar, CHP’si, MHP’si, HDP’si, şimdi hangi yüzle millete gidiyorlar da millete ‘Bizim Cumhurbaşkanı adayımıza oy ver’ diyorlar. Bu, tutarsızlıktır. Siyaset, tutarsızlık silsilesi içerisinde yapılmaz. Tutarlı olmak gerekir. Attığınız her adımın arkasında duracaksınız. Biz milletimizden aldığımız bu yetkiyle şimdi milletimizin karşısındayız. İnanıyorum ki milletim Pazar günü sandıkta çok ciddi bir demokrasi dersini onlara verecektir, gerekli olan tokadı atacaktır. Tabii burada artık devletle milletin bir buluşması, kucaklaşması var. Çankaya ile milletin bir kucaklaşması, bütünleşmesi var. Bunu gerek merhum Özal’da gerek sayın Gül’de yaşadık. İnşallah şimdi de biz bunu çok daha farklı bir tempoyla devam ettirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“DÜNYA, BAŞARILARIMIZA ‘SESSİZ DEVRİM’ ADINI TAKTI”
AK Parti hükumetinin göreve geldikten sonra, ekonominin sürekli iyiye gittiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“İhracatımızda 500 Milyar Dolar’ı yakalamak gibi bir hedefimiz var. Bu hedefi yakalayabiliriz. Bunları kiminle belirledik; oturduk ihracatçılarımızla bunların istişarelerini yaptık. ‘Biz bunu yakalarız’ dedik. Biz bunlarla uğraşırken muhalefet hep başka işlerle uğraştı. Yıllarca biz yerimizde saydıysak, yıllarca 79 senede biz 230 Milyar Dolar gayri safi milli hasılaya ulaştıysak… Neyle uğraştı bunlar? Yattılar, kalktılar; başörtüsü… Yattılar kalktılar, cami, Kuran, Kuran kursu… İrtica aşağı, irtica yukarı bunlarla uğraştılar. Şimdi bunlar, gündemden düştü, ülke bir huzur ülkesi haline geldi. Ülkede bir bölünme, parçalanma var mı? Tam aksine, şuanda ülke kişi başına milli gelirde 11 bin Dolara ulaştı. Ve artık Türkiye, göreve geldiğimizde az gelişmiş ülkelere 45 milyon Dolar destek verirken, bugün 3 buçuk Milyar Dolar destek verir haline geldi. Tükiye’nin borcuna bakıyoruz; geldiğimizde milli gelire oranı yüzde 73’tü, şimdi oran yüzde 35’e düştü. IMF’ye 23 buçuk milyar Dolar borcumuz vardı, sıfırladık. Şimdi, biz onlara 5 Milyar Dolar borç verebileceğimizi söyledik. Merkez Bankamız neredeyse sıfırlanıyordu. 27 buçuk milyar Dolar döviz rezervi vardı. Şimdi 133 milyar Dolar döviz rezervine sahibiz. Yeterli mi? Değil... Daha da artıracağız. Kimler vardı? Bu muhalefet partileri buradaydılar. Ziraat Bankası gibi bir banka gidiyordu. Halk Bankası ile bütünleştirdiler, kurtaramadılar. Biz ayırdık. Şuanda her iki banka da güçlü bankalar. Vakıf Bank, nerelerdeydi, nerelere geldi? Görev zararı yutturmacasıyla, 40 milyar Dolar, 50 Milyar Dolar ülkeye bedel ödettiler. Bunu millet ödedi. Şuanda Türkiye’nin yaşadığı ivme tüm dünyanın dikkatini çekti. Onun için dünya, bütün bunlara ‘sessiz devrim’ adını taktı. Bu sessiz devrimle, biz emin adımlarla inşallah 2023’e, 2053 ve 2071’e koşuyoruz.”

“KÜRT KARDEŞLERİMİZİN İSTİSMAR EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEMİZ GEREKİR”
Başbakan Erdoğan, Kürt vatandaşların istismar edilmesine izin vermeyeceklerini ve Türkiye’nin terörle beraber yaşayamayacağını söyledi. Muhalefetin, bütün il, ilçe ve beldelerde örgütlenmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Bu ülke, terörle beraber yaşayamaz. Terörü minimize etmemiz gerekir. Bunun için de ülkemizin 7 bölgesinde yaşayan, 77 milyon insanımızla beraber halletmemiz gerekir. Kürt kardeşlerimizin istismar edilmesine müsaade etmemiz gerekir. Aynı şekilde Alevi kardeşlerimizin istismar edilmesine izin vermemiz gerekir. Biz bu ülkede Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Roman’ı, Boşnak’ı, Arnavut’u… Hepimiz bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız. Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek zorundayız. Siyasiler, sadece Sivas’a kadar örgütlenmeyi bıraksınlar da, 81 ilin tamamında il, ilçe, belde örgütlenmelerini yapsınlar. Buralarda, yapılan siyasi hareketi güçlendirsinler. Şuanda, AK Parti’nin dışında, 81 ilin tamında, ilçelerde, beldelerde örgütlenen parti hemen hemen yoktur. Eğer demokrasi mücadelesi veriyorlarsa bu adımı atmak zorundalar. Çözüm sürecinde, yasayı çıkardık, 6 maddelik yasal düzenlemeyi yaptık. Bu, ne kadar dürüst, bu konuda samimi olduğumuzu göstermesi bakımından önemli… Biz, bu yasanın çıkmasına neden olan bütün grupları, dağdakileri de, herkesi silah bırakmaya davet ediyoruz. Onları evlerine dönmeye davet ediyoruz. Burada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Onların döndükten sonraki yaşantıları için bütün tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Sosyal hayata intikalde herhangi bir sıkıntı yaşanmamaları için bütün tedbirleri aldık, alıyoruz” diye konuştu.

“DEMİRTAŞ’IN ZAZA OLDUĞU HALDE, KÜRT VATANDAŞLARINI İSTİSMAR ETMESİNİN BİR ANLAMI YOK”
Alevi ve Kürt vatandaşların önündeki engellerin kaldırıldığını belirten Erdoğan, “Yıllarca bu ülkede alevi vatandaşlarımız, alevi odlularını gizlemek zorunda kalıyordu. Şimdi biz diyoruz ki, ‘niye gizliyorsun?’ Rahat rahat Alevi olduğunu övünerek, gururlanarak söyleyebilirsin. Ben de suniyim, ben de bunu övünerek, gururlanarak söyleyeyim. Aynı şey azınlıklar konusunda da geçerli. Yıllarca, benim Kürt vatandaşım Kürt olduğunu söyleyemezdi. Bakın şimdi söyleyebiliyor. Kalkıp da Demirtaş’ın Zaza olduğu halde, Kürt vatandaşlarını istismar etmesinin bir anlamı yok. Sen Zaza’sın, kalk Zaza olduğunu söyle. Zazalar, senin ‘Zaza’yım’ demenle, seninle beraber hareket edecek diye bir şey yok. Herkes kendi kimliğini açıkça ortaya koysun. Mevlana’nın ifadesiyle, ‘ya olduğun gibi görün; ya göründüğün gibi ol.’ Hiç kendini gizleme, rahat ol” ifadelerini kullandı.

“RESMİ DİL TÜRKÇE’DİR”
‘Kürtçe’nin önündeki engellerin de kaldırıldığını ifade eden Erdoğan, “Kürt anne, Kürt evladıyla ceza evinde Kürtçe konuşamıyordu. Önünü açan benim. Mesela; Kürtçe’yi öğrenme noktasında kursları açan biziz. Üniversitelerde bölümler açan biziz. Hatta şimdi ortaokul ve lisede seçmeli ders olarak Kürtçe’yi koyan biziz. Ama resmi dil Türkçe’dir” dedi.

“GÜÇLÜ BİR BAŞBAKAN GENEL BAŞKANLIĞI DA ELİNDE BULUNDURAN BİR BAŞBAKANDIR”
Kendisinden sonra gelecek olan başbakanın aynı zamanda genel başkanlık görevini de yürütmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Benden sonra gelecek Başbakan’ın aynı zamanda Genel Başkan da olması gerektiğini daha önce de ifade etmiştim. Güçlü bir Başbakan Genel Başkanlığı da elinde bulunduran bir Başbakandır. Güçlü bir Genel Başkan, Başbakanlığı da elinde bulunduran bir Genel Başkan’dır. Çünkü, haftalık grup toplantılarını televizyondan seyredecek birisiyle o iş yürümez. Parlamentoyu dışarıdan izleyecek birisiyle parti güçlü bir şekilde yürümez. Ben inanıyorum ki; olağan üstü kongrede, partimin kongre delegeleri bu hassasiyeti göz ardı etmeyeceklerdir. Böylece de inşallah yapılacak olağan üstü kongrede partimiz genel başkanını seçerken, bu hassasiyeti göz önüne alacaktır” şeklinde konuştu.
Erdoğan, AK Parti’nin sahil kesiminde yaşayan insanların hassasiyetlerini göz önüne almadığı şeklindeki eleştirilere, “Onların yaşam koşullarında bugüne kadar biz herhangi bir değişiklik getirdik mi? İstedikleri gibi yaşamıyorlar mı? Eğlenmelerinden tutun, bütün uygulamalarına, bütün haklarına varıncaya kadar neleri ellerinden alındı? Devletçilik, cemiyetçilik, bunlar mı? Yoksa eğlence hayatları mı? Neleri? Biz, onların ne içtiğine, ne giydiğine, ne yediğine mi baktık? Hayır. Hepsini istedikleri gibi yine yapıyorlar. 12 yıldır iktidardayız. 12 yıllık iktidar döneminde giyimlerine, kuşamlarına, yediklerine, içtiklerine karışan, müdahale eden bir iktidar var mı? Yok. Niye bundan rahatsız oluyorlar?” diye cevap verdi.
(İHA)