AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu çalışmalarıyla ilgili yaptığı açıklamasında, “1960’lı yıllara 70’li yıllara gidiyoruz. 71’li yıllarda Fetullah Gülen’in MİT Müsteşarıyla görüşmeler yaptığını, aynı zamanda Türkiye’nin en ünlü işadamlarıyla birlikte çalıştığını gözlemliyoruz” dedi.
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, içerisinde bulunduğu 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu çalışmaları hakkında bilgi verdi. Komisyon olarak FETÖ yapısının 40 yıl öncesine gittiklerini belirterek, “1960’lı yıllara 70’li yıllara gidiyoruz. 71’li yıllarda Fetullah Gülen’in MİT Müsteşarıyla görüşmeler yaptığını, aynı zamanda Türkiye’nin en ünlü işadamlarıyla birlikte çalıştığını gözlemliyoruz. Daha sonra 1980 yılında Özal tarafından serbest bırakıldığı söylenen Fetullah Gülen var ama askerler tarafından serbest bırakılmış. Daha sonra 1999 yılında da sayın Doğramacı tarafından Hacettepe Üniversitesi’nde bir rapor verilerek ‘Türkiye’de tedavisi mümkün değildir ABD’ye gitmesi gerekiyor’ raporu verilerek daha önce Hacettepe Üniversitesi Rektörü’nü de yanına koyarak Amerika’ya gönderildi. Hatta koruma olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin polisinin de verildiğini tespit ettik. Bu konuyla ilgili de bir araştırma yapacağız” dedi.
Vefat eden CHP eski Genel Sekreteri Kasım Gülek’le ilgili de açıklamalarda bulunan Özdağ, “Daha önce geçmişte Kasım Gülek Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri, ölmeden önce çok önemli bir şahıstı. 1950’li 1960’lı yıllarda genel sekreterlik yapmıştı. 20 yıla yakın da milletvekilliği yaptı. Bu şahsın Fetullah Gülen’le ilgili şöyle bir vasiyeti var: ‘Ölürsem. Ki öleceğim. Cenaze namazımı Fetullah Gülen kıldırsın’ dediğini gözlemliyoruz. Fetullah Gülen’in de 1996 yılında bu cenaze namazını kıldırdığını gözlemliyoruz” diye konuştu.

“DİNK, YAZICIOĞLU VE RAHİP SANTORO SUİKASTLARINI İNCELİYORUZ”
15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu olarak Hırant Dink cinayeti, Yazıcıoğlu suikastını ve Rahip Santoro cinayetlerini de araştırdıklarını söyleyen Özdağ, “Daha sonra yine aynı şekilde sayın Ecevit’e övgüler yağdırdığını gözlemliyoruz. Onun için zaten 2007 Hırant Dink olayını inceliyoruz. Onun için Muhsin Yazıcıoğlu suikastını inceliyoruz. Rahip Santoro cinayetini inceliyoruz. Onun için 2011’e dönüyoruz. 2012 MİT Müsteşarlığı’na talip oldukları döneme bakıyoruz. 2013 yılındaki MİT Müsteşarlığı’na karşı operasyona, 17-25 Aralık operasyonuna, darbe girişimine ve dersanelerin kapatılması olayına bakıyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la kavga ederken nedense hep muhalefeti desteklediklerini gözlemliyoruz. Bugüne kadar hiç muhalefette olmayan, duran arabaya binmeyen, hep iktidarlarla olanlar nedense 17-25 Aralık’tan sonra CHP ve HDP’yi destekledi. AK Parti’yle de dövüşmek istemişler. Bu da şunu gösteriyor: Demek ki Recep Tayyip Erdoğan gibi çetin bir kayaya çarptılar. Eğer Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi bir irade olmamış olsaydı belki de başarırlardı. Özellikle 17-25 Aralık’tan sonra Türkiye’nin her yerinde bürokrasideki bu FETÖ’cülerle ilgili yaptığımız temizlik, yaptığımız çok ciddi dirayetli mücadelemiz belki 15 Temmuz’un başarısızlıkla sonuçlanmasının önemli noktalarından bir tanesiydi. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın duyarlılığına teşekkür ediyorum” dedi.

ESKİ BAŞBAKANLAR VE CUMHURBAŞKANLARINA KOMİSYONA DAVET
Eski başbakanları ve cumhurbaşkanlarını da komisyona davet ederek kendilerini bilgi vermelerini isteyeceklerini dile getiren Özdağ, “Eski başbakanlarımızı, eski cumhurbaşkanlarımızı davet etmek istiyoruz. Eğer gelirlerse ne ala. Gelmezlerse sorularımızı göndereceğiz. Sorularımıza yazılı olarak cevap vermelerini isteyeceğiz. Şu ana kadar gelmeyen 4 kişi var. Yaşar Büyükanıt Paşa, eski Genelkurmay Başkanı. 27 Nisan E-Muhtırasını yazan kişi. Hasta olduğunu söyledi. Hakikatten hastanede yattığını öğrendik. Kendisine geçmiş olsun diyoruz. Bir an önce iyileşsin ve gelsin komisyonumuza bilgi versin istiyoruz. İkinci olarak gelmeyen kişi Prof. Dr. Birgün Ayman Güler. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı. Eski İzmir Milletvekili. ‘Paralelle işbirliği yaptık seçimden önce’ dediği için disipline sevk edildi ve ihraç edilmişti. Kendisini davet ettik fakat kendisi bize 3 sayfa mektup gönderdi. Mektup şöyle başlıyor: ‘Küçük siyasi münazaalarla davet edildiğimi inandığım için gelemeyeceğim’ ve 3 sayfa kadar da Fetullahçı Terör Örgütü’yle ilgili kendi düşüncelerini bize bildirmiş. Ama gönül isterdi ki şöyle yazsaydı: ‘Sorularınızı bana yazılı gönderin. Yazılı olarak cevap vermek istiyorum’ deseydi daha doğru olurdu. Burada vatandaşlık görevini yapmış olurdu. Hem de söylemiş olduğu sözün doğru olup olmadığını gelir bizlerle paylaşırdı. 3. olarak da eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Bey ‘Sorularınızı bana yazılı olarak söyleyin. Ben de yazılı olarak sorularınıza cevap vereceğim’ ifadesini kullandı. Kendisinin komisyona gelmesini bir kez daha istiyoruz. Gelip gelmemekte serbestler. Burası bir araştırma komisyonu. Ama gelir de bize bilgi verirlerse daha iyi olur. Ama sorularımızı göndereceğiz cevaplarını da bekleyeceğiz. 4. kişi olarak da Ali Bardakoğlu, eski Diyanet İşleri Başkanı. O gün bir ameliyat geçirdi. Onun söylediği günde de biz müsait değildik. Şimdi kendisini bekleyeceğiz. İnşallah en kısa zamanda şifa bulur” diye konuştu.

GÖKÇEK’E “ALEKSANDR DUGİN İLE HANGİ KONULAR KONUŞULDU?” SORUSU
Aleksandr Dugin’in 12-13-14 Temmuz’da Türkiye’de olduğunun söylendiğini ve Dugin’in Türkiye’deki siyasilerle görüştüğü, hatta ordu içerisindeki darbe hazırlığından haberdar olduğu iddialarıyla ilgili de Dugin’e mektup yazacaklarını söyleyen Özdağ, “Aleksandr Dugin basında yansıdığı kadarıyla Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in danışmanı olduğu söylendi. 12-13-14 Temmuz günü Türkiye’de olduğu ve bazı siyasilerle görüştüğü, Türkiye’de ordu içerisinde bazı hareketlilik olduğunu, hatta darbe girişimi olduğunu söylediği iddia edildi. Biz de kendisini davet etmek istediğimiz zaman hem Rusya Büyükelçiliği’nden hem de Dışişleri Bakanlığımızdan bilgi aldık. Aleksandr Dugin’in danışmanı olmadığı için davet etmek yerine bir mektup yazarak o gün Türkiye’de kimlerle görüştüğünü, basında çıkan bu cümleleri sarf edip etmediğini öğrenmek istiyoruz. Aynı zamanda Sayın Melih Gökçek’e ve Sayın Feyzullah Kıyıklı’ya da bir mektup yazarak ’Aleksandr Dugin ile görüşmeleri kimlerle beraber yaptınız? Bu görüşmelerde hangi konular konuşuldu? Basında yansıyan bu cümleler sarf edildi mi’ diyerek bunu da sormuş olacağız. O da bize yazılı olarak cevap vermiş olacak” şeklinde konuştu.

“SAYIN BAŞBAKAN’A VE SAYIN CUMHURBAŞKANI’NA DA SORULAR GÖNDERECEĞİZ”
Komisyon çalışmaları kapsamında Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yoluyla soru göndereceklerini kaydeden Özdağ, “Bundan sonra eski Genelkurmay başkanlarını, eski MİT Müsteşarlarını, eski emniyet müdürlerini, FETÖ’den dolayı mağdur olan işadamlarını davet etmek istiyoruz. Bir de Sayın Başbakan’a ve Sayın Cumhurbaşkanı’na da sorular göndereceğiz. Çünkü daha önce darbe komisyonlarında görev aldım. Buraya Sayın Başbakan’ın, sayın genel başkanların, Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Sayın Devlet Bahçeli’nin, Sayın Binali Yıldırım’ın davet edilmesini doğru bulmuyoruz. Doğrusu onlara bir sorumuz varsa onları gönderip onlardan sorularımızın cevaplarını beklemenin daha doğru olduğunu tahmin ediyoruz” dedi.
Ayrıca Özdağ, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e, eski başbakanlardan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’e de mektup göndereceklerini söyledi.

ÖZDAĞ’DAN TRUMP DEĞERLENDİRMESİ
Trump’ın Amerika Birleşik Devleri Başkanı seçilmesiyle ilgili de değerlendirmede bulunan Özdağ, "Demokrasilerde en ayıplı suç olan darbe girişiminde bulunan bir örgütün başının Amerika Birleşik Devletleri’nin bize vermesi gerekir. Biz Türkiye’de suç işleyenleri kendilerine teslim ediyoruz. Karşılıklı anlaşmalar gereği. Bu anlaşmalar gereği de yapılan mahkemelerin bir an önce sonuçlandırılarak gerek siyasi iradenin, gerekse hukuki yapının bir an önce Fetullah Gülen’i teslim etmesini istiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’nde de Trump başkan oldu. Trump da gelse Clinton da gelse Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyadaki politikaları hemen hemen hiç değişmez. Daima kendi milli emelleri için çalışırlar. Pepsi kolayla Coca Cola arasındaki fark neyse Clinton’la Trump arasındaki fark da odur" diye konuştu.
(İHA)