Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Bugüne kadar savunma sanayimiz çok iyi işler başardı ancak ben inanıyorum ki özellikle son beş yılda yaptığımız yatırımlar çok kısa süre içerisinde ülkemizi savunma sanayiinde devler ligine çıkaracak” dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, video konferans yöntemiyle SAHA İstanbul ve İstanbul Sanayi Odası iş birliğiyle düzenlenen "Savunma Sanayiinde Yerli ve Milli Üretim" temalı" 3. Savunma Sanayii Buluşmaları’na katıldı. Bakan Varank, konuşmasının başında terörün Türk topraklarından tamamen kazınması amacıyla gerçekleştirilen “Eren” operasyonlarında görev alan personele başarılar diledi. Savunma sanayiinin asla sadece savunma sanayi olmadığını anlatan Bakan Varank, “Savunma sanayii bir ülkenin itibarıdır. Savunma sanayii dünyada söz söyleme hakkıdır. Savunma sanayii bağımsızlığın teminatıdır. Savunma sanayii, ekonominin geneli üzerinde muazzam etkilere sahiptir. Sivil sanayinin rekabetçilik kazanmasında ve yenilik kapasitesinin artmasında doğrudan rol oynar. Savunma sanayii, bilimsel ve teknolojik gelişmelerde adeta bir lokomotif görevi görür. Kimyadan makineye, elektronikten yazılıma sanayi alt sektörlerinde üst düzey etkileşim oluşturur. Savunma sanayiinin önemini ülkelerin bu alana yaptıkları yatırımlardan da çok rahat anlayabiliriz. 2019 yılı itibarıyla global savunma sanayi harcamaları 2 trilyon doları aştı. Bugün, ABD en büyük askeri güç olmasına rağmen milli hasılasının yüzde 3,4’ünü savunma sanayiine harcıyor. Bütün bunlar aslında bize şunu söylüyor; savunma sanayiinde zirveye çıkmak da yetmez, önemli olan zirvede kalabilmektir. Ülkemizde savunma ve havacılık sanayi cirosu 12 milyar dolar seviyesine yükseldi. 2005 yılında 340 milyon dolar olan ihracatımız bugün 3 milyar doları buldu. Savunma sanayii ekonomisinin dünyadaki büyüklüğü düşünüldüğünde 3 milyar dolar ihracat az gözükse de, burada dikkate almamız gereken noktanın son yıllarda gösterdiğimiz üstün performans olduğunu düşünüyorum. Yerlilik oranlarımız günden güne artıyor. İnşallah yeni yerlilik hedefimiz 2023’te yüzde 75” diye konuştu.

2004 yılında gerçekleştirilen Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısına dikkat çeken Bakan Varank, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan o gün dirayetli, cesur ve kararlı bir duruş sergilemeseydi bugün marka haline gelmiş Türk savunma sanayiini konuşmamız mümkün değildi. Altay tankı, Atak helikopteri, Anka ve Bayraktar insansız hava araçları, hatta ve hatta milli piyade tüfeği bile o günkü kararların sonucunda ortaya çıkabildi. 2002 yılında 5.5 milyar dolar olan savunma sanayii proje hacmimiz bugün 60 milyar dolar seviyelerini o kararlar sayesinde gördü. Türk savunma sanayii pazarı hızlı bir şekilde büyüyor. Projelerin hacmi artıyor. Proje sayısı arttıkça ana yüklenici ve tedarikçiye duyduğumuz ihtiyaç da artıyor” ifadelerini kullandı.

Milli Teknoloji Vizyonu ışığında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak savunma sanayii girişimci ekosistemine yönelik önemli adımlar attıklarına vurgu yapan Bakan Varank, “Girişimcilerimizin en büyük probleminin finansman olduğunun farkındayız. Tech-InvesTR, Bölgesel Kalkınma Fonu, Teknoloji ve İnovasyon Fonu ile Bilişim Vadisi Girişim Sermayesi Fonu gibi yenilikçi mekanizmaları devreye sokarak bu ihtiyacı gidermeye gayret ediyoruz” dedi.

Girişim sermayesi fonlarıyla beraber savunma sanayii projelerine yönelik desteklerinin de devam ettiğini söyleyen Bakan Varank, şöyle konuştu:

“TÜBİTAK aracılığıyla yürüttüğümüz programlarla 813 savunma sanayii projesine bugüne kadar 5 milyar liraya yakın destek verdik. Destek programlarımızda aslında firmalarımızı iş birliğine özendiriyoruz. Yüksek ticarileşme potansiyeline sahip ve müşterisi hazır Ar-Ge projelerine eş-finansman desteği sağladığımız Siparişe Dayalı Ar-Ge Destek Programı bu amaca hizmet ediyor. Program kapsamında KOBİ’ler, tedarik ihtiyacını karşılayacakları büyük ölçekli firmalar ve TÜBİTAK tarafından birlikte destekleniyor. İlk çağrımıza beklentilerin üzerinde başvuru aldık. Savunma sanayinden 14 başvurunun değerlendirme süreci devam ediyor. Proje başına 2,5 milyon liraya kadar destek vereceğiz. KOSGEB aracılığıyla sadece son iki yılda, savunma sanayi sektöründe faaliyet gösteren 131 işletmeye kaynak kullandırdık. Ar-Ge ve tasarım merkezi belgesine sahip savunma sanayi firmalarımız da, çok çeşitli vergi indirimleri ve istisnalardan faydalanıyor. Savunma sanayiinde faaliyet gösteren 39 Ar-Ge merkezi ile 9 tasarım merkezini bu kapsamda destekliyoruz. Ar-Ge desteklerinin yanında yatırım destekleri de veriyoruz. Bu bağlamda son 8 senede yatırım tutarı 8 milyar lirayı bulan 346 projeye teşvik belgesi düzenledik. Bu projeler sayesinde 6 bin 700 yeni istihdamın önünü açtık. Ayrıca proje bazlı yatırım teşvik belgesiyle hayata geçirilecek 5 büyük ölçekli stratejik projenin yatırım tutarı yaklaşık 6 milyar lira olacak. Bu yatırımlardan öngördüğümüz istihdam da 6 binin üzerinde.”

"SAĞLADIĞIMIZ KÜMELENME ORTAMLARI VE KÜMELENME DESTEKLERİ İLE ORTAK AR-GE VE REKABET ÖNCESİ İŞ BİRLİĞİNE YÖNELİK YOLLARI AÇIYORUZ"

Bakanlık olarak iş birliği ortamını güçlendiren ihtisas OSB’ler ve belirli teknolojilere yönelik endüstri bölgelerine büyük önem verdiklerini ve desteklediklerini söyleyen Bakan Varank, “Sağladığımız kümelenme ortamları ve kümelenme destekleri ile ortak Ar-Ge ve rekabet öncesi iş birliğine yönelik yolları açıyoruz. Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSB’yi bu amaca hizmet etmesi için kurduk. Savunma ve havacılık sektöründe ülkemize büyük katkı yapacak Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas OSB’de yatırımlar başladı. Konya Teknoloji Endüstri Bölgesi’ni bunun için kurduk. Savunma, havacılık ve uzay sektörlerine hizmet edecek endüstri bölgelerinde platform dahil her türlü savunma sanayi üretimi gerçekleştirilecek. 2010 yılında kurduğumuz Teknopark İstanbul’da savunma sanayiinin önde gelen şirketlerinin de olduğu 300’e yakın işletme bulunuyor. Bu teknoparkımız aynı zamanda Türkiye’nin en büyük savunma ve havacılık sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul’a da ev sahipliği yapıyor. SAHA İstanbul, savunma ve havacılık şirketleri için bir ekosistem oluşturmanın ötesinde bu alandaki insan kaynağımızın yetkinliğinin geliştirilmesine yönelik de önemli çalışmalara imza atıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak verdikleri desteklerin yanı sıra kendi altyapılarının da savunma sanayiine yönelik çalışmalar gerçekleştirdiğini anımsatan Bakan Varank, “İşte TÜBİTAK SAGE enstitümüz. SAGE, savunma sanayi firmaları ile milli çıkarlarımız doğrultusunda hedef ve güç birliği sağlanmış durumda. Bu sinerjinin yerlileşmeye büyük katkısı oluyor. Envanterdeki ilk ve tek seyir füzemiz SOM, uçaklardan atılan ilk akıllı mühimmat olan Hassas Güdüm Kitleri hava kuvvetlerimiz tarafından başarıyla kullanılıyor. Yine ilk havadan havaya füzelerimiz olacak Gökdoğan ve Bozdoğan yolda. Sadece SAGE değil, TÜBİTAK BİLGEM, UZAY ve MAM enstitülerinde bir yandan savunma sanayine yönelik büyük gelişmeler kaydederken, diğer yandan en gelişmiş altyapılarımızla tüm sektöre hizmet veriyoruz. Bütün bu çalışmalar değerli bilim insanlarımız, araştırmacılarımız, mühendislerimiz ve emekçilerimiz sayesinde gerçekleşiyor. Bakanlık olarak ekonomik ve teknolojik gelişmede insan faktörünün öneminin farkındayız. Bu yüzden özellikle TÜBİTAK aracılığıyla insan kaynağını geliştirmeye yönelik adımlar atıyoruz. Sanayi Doktora Programı kapsamında üniversite-sanayi iş birliği ile şimdiye kadar savunma sanayinde 27 projeyi destekledik. İnşallah 115 doktoralı araştırmacı yakın zamanda savunma sanayi ekosistemine katılacak. Yine Uluslararası lider araştırmacılar programı kapsamında 4 üst düzey araştırmacı ülkemize geri dönerek savunma sanayi alanında çalışmalara başladı” dedi.

"ÇOK YAKIN ZAMANDA AVRUPA SEMALARINDA DA TÜRKİYE’DEN SATIN ALINAN BAYRAKTAR’LARIN VE ANKA’LARIN UÇTUĞUNU GÖRECEĞİZ"

En son yaşanılan S-400 ve F-35 krizleriyle savunma sanayisinin maksimum seviyede yerli ve milli olmak zorunda olduğunu tekrar gördüklerini söyleyen Bakan Varank, “Çünkü bu bir beka meselesi. Dış politika tercihlerimizi birçok faktör etkiler ama ana faktör o ülkenin askeri gücü daha da doğrusu savunma sanayi yetkinliğidir. Bu coğrafya adeta bir ateş çemberinin ortasında yer alıyor. Köklü ve kadim bir devlet olan ülkemizin geçmişten gelen sorumlulukları sebebiyle güçlü olması tercih değil zarurettir. Sorumluluklarımız Türkiye’nin güvenliğinin çok ötesinde. Bunun en son örneğini Karabağ’da gördük. Bugüne kadar savunma sanayimiz çok iyi işler başardı ancak ben inanıyorum ki; özellikle son beş yılda yaptığımız yatırımlar çok kısa süre içerisinde ülkemizi savunma sanayinde devler ligine çıkaracak. Aslında bunun sinyallerini son yaptığımız büyük çaplı yurt dışı satışlarla almaya başladık. Ukrayna’ya, Katar’a, Azerbaycan’a ve Tunus’a yaptığımız SİHA satışları. İnanıyorum ki, çok yakın zamanda Avrupa semalarında da Türkiye’den satın alınan Bayraktar’ların ve Anka’ların uçtuğunu göreceğiz” diye konuştu.

"SAVUNMA SANAYİ GİBİ HAYATİ BİR ALANDA ASLA REHAVETE KAPILMADAN, GAYRİ MİLLİ ODAKLARA KARŞI HER AN TETİKTE OLARAK DURMADAN DİNLENMEDEN ÇALIŞMAYA DEVAM ETMELİYİZ"

Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace’ın Türk SİHA’ları için kullandığı “game changer” yani, “oyunun kurallarını değiştiren teknoloji” ifadelerini hatırlatan Bakan Varank, “Bu ne demek biliyor musunuz? Açık bir şekilde bu alanda Türkiye’nin üstünlüğünün kabul edilmesi demek. Açık bir şekilde, artık kuralları Türkiye’nin belirlediğini itiraf etmek demek. Biz bu noktaya Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde milli seferberlikle geldik. Kamunun, üniversitelerin ve en önemlisi özel sektörün iş birliği büyük bir sinerji oluşturdu. Ama şunu da söylememiz lazım. Bugünkü başarılar güllük gülistanlık bir ortamda, güle oynaya elde edilmedi. En stratejik kurumlarımızın içerisinde asla bulunmaması gereken gayri milli yapılarla, kurumsal taassupla, küçük olsun ama yeter ki benim olsun anlayışıyla mücadele ede ede bugünlere geldik. Şimdi herkesin gururla bahsettiği Bayraktar TB2’nin silahlı olarak deneme atışı yapabilmesi hatta ve hatta uçabilmesi için bile ne kavgalar verildi. Operasyonlarda böyle muazzam bir kabiliyeti kullanmamak, önünü kesmek için ne ayak oyunları oynandı. Tek bir atış denemesi için Cumhurbaşkanımızın bizzat devreye girmek zorunda kaldığı zamanlar oldu. Biz bunları yaşadık. Bakın daha 2 hafta önce Savunma Sanayi Başkanlığı’ndaki ihaleler ile ilgili bir casusluk ve rüşvet şebekesi başarılı bir şekilde çökertildi. Onun için savunma sanayii gibi hayati bir alanda asla rehavete kapılmadan, gayri milli odaklara karşı her an tetikte olarak durmadan dinlenmeden çalışmaya devam etmeliyiz” açıklamasında bulundu.

"GÜNDEMİ TAKİP EDEN DEĞİL GÜNDEM BELİRLEYEN ÜLKE OLACAĞIZ"

Sadece alt yüklenici değil, özellikle kritik teknolojilerde çok daha fazla platform üreticisi şirket çıkarmaları gerektiğine vurgu yapan Bakan Varank, “Bu ekosistemi ve rekabetçi ortamı oluşturmak elbette kamunun görevi. Bugün firmalarımız dünyanın en prestijli savunma sanayi şirketleri listesinde üst sıralara tırmanmaya başladılar. Savunma Sanayi şirketlerimiz yurt dışına açılıyorlar. Bakın göreceksiniz, siz savunma sanayi paydaşları sayesinde önümüzdeki dönemde Allah’ın izniyle bölge ve dünya dengelerinde çok daha belirleyici bir konuma geleceğiz. Gündemi takip eden değil gündem belirleyen ülke olacağız” şeklinde konuştu.

Sanayi olmadan ekonomik güçten bahsetmenin mümkün olmadığı gibi, savunma sanayii olmadan da ekonomik ve siyasi bağımsızlıktan bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, “Bugün, savunma ürün ve hizmetlerimiz, hem güvenlik güçlerimize hem de farklı coğrafyalardaki dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetlerine teslim edilmiştir. Savunma sanayii, bütünsel olarak sanayileşmenin ve kalkınmanın önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir” diye konuştu.

"ÖZELLİKLE KRİTİK TEKNOLOJİLERDE DIŞA BAĞIMLILIKTAN TAMAMEN KURTULMAK EN ÖNEMLİ HEDEFİMİZDİR"

Her alanda olduğu gibi savunma sanayi alanında da 2002 yılının Türkiye için bir milat olduğunun altını çizen Demir, “2002 yılında savunma sanayinde çok büyük oranda dışa bağımlıydık. Bugün ise, savunma sanayimiz özgün ürünleri, ihracatı, ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleri ile ülkemizin en önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir. Bugün artık ihtiyaçlarımızı çok büyük oranda yerli üretimle karşılıyoruz. Özellikle kritik teknolojilerde dışa bağımlılıktan tamamen kurtulmak en önemli hedefimizdir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın Türkiye’nin savunma sanayiinin geliştirilmesi ve silahlı kuvvetler ile güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu sistemlerin sağlanması ve modernizasyonu amacıyla çalışmalarını sürdürdüğünü bildiren Demir, “Kara, hava, deniz platformları, elektronik harp, silah ve mühimmat, siber güvenlik, uydu ve uzay sistemleri ve ar-ge alanlarında birçok proje yürütmekteyiz. Halihazırda ülkemizin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik 60 milyar doları aşan bir hacme sahip olduk. Yaklaşık 700 proje üzerinde çalışmaktayız. Ülkemizin komşularıyla ilişkilerinde ve dünyanın birçok bölgesinde işbirliği faaliyetlerinde savunma sanayimizin gösterdiği gelişimin etkili olduğunu belirtebiliriz. Bugün Türkiye, küresel tedarikçilerin çıkardığı tüm zorluklara ve uyguladığı gizli ve açık ambargolara rağmen; güvenlik güçlerimizin operasyonlarını rahatça yapabilmesini, savunma sanayinde tüm paydaşları ile birlikte bu dönemde elde ettiği ilerlemeye borçludur. Savunma sanayiinde yerlilik oranımız arttıkça, bağımsızlığımız ve masadaki müzakere gücümüz de artmakta, dış politikada Türkiye’nin bölgesinde önde gelen güç olduğu gerçeği daha büyük oranda kabul görmektedir” şeklinde konuştu.

“HEDEFİMİZ 2023 YILINDA 27 MİLYAR DOLARA YAKIN CİRO, 10 MİLYAR DOLAR İHRACAT VE 80 BİN KİŞİYİ AŞKIN İSTİHDAM”

Bugün gelinen noktada “Dünyadaki En Büyük 100 Savunma Sanayii Şirketi” arasında 7 Türk şirketinin yer aldığını ve bunların 5 tanesinin son 5 yılda ortaya çıktığını vurgulayan Demir, şu ifadeleri kullandı:

“Bundan sonraki dönemde de Savunma sanayiine ilişkin amaca ulaşma doğrultusunda Stratejik Planımızda 2023 hedeflerimizi belirledik. Hedefimiz 2023 yılında 27 milyar dolara yakın ciro, 10 milyar dolar ihracat ve 80 bin kişiyi aşkın istihdam. Bu hedeflerimize ulaşmak için savunma sanayinde faaliyet gösteren yan sanayi ve KOBİ’lerin geliştirilmesi, teknolojik derinliklerinin ve rekabet edilebilirliklerinin artırılmasına yönelik çalışmalarımıza hızla devam etmekteyiz. Bu kapsamda Başkanlığımızda; Savunma sanayiimizin mevcut kabiliyetlerini tüm ülkeyi kapsayacak şekilde belirlemek üzere endüstriyel yetkinlik veri altyapısı geliştirilerek, yetenek envanteri oluşturulması hedefi ile Savunma Sanayii Yetenek Envanteri (YETEN) Projesini başlattık. Endüstriyel Yetkinlik Değerlendirme ve Destekleme Programı (EYDEP) ile firmalara eğitim, danışmanlık ve rehberlik destekleri odaklı mali yardım sağlamaya devam ediyoruz. Savunma sanayii sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’ler dahil tüm firmalara yönelik olarak Savunma Sanayii Yatırım ve Geliştirme Faaliyetlerini Destekleme Programı kapsamında finansal destek sağlamayı sürdürüyoruz. Teknolojik olarak birbirini besleyebilecek sektörlerde çoklu kullanımı yaygınlaştırarak milli teknoloji hamlesine hız kazandırıyoruz. Savunma sanayii ekosistemini güçlendirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak üzere; nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılamak amacıyla eğitim altyapımızı güçlendiriyoruz. Başta KOBİ’ler olmak üzere sektör firmalarına destek sağlıyor, ihracatı ve ekosistemdeki işbirliğini artırmaya yönelik tedbirleri alıyoruz.”

Demir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde oluşturulan “Küresel Güç Vizyonu”na uygun olarak yol gösterici bir Türkiye için yüksek kabiliyetli sanayi altyapısını oluşturmak, tasarım ve geliştirme faaliyetlerini destekleyerek yerli ve milli üretimde öncü olarak hedeflerine ulaşacaklarına yürekten inandığını belirtti.

(Mevlüt Hasgül/İHA)