Kılıçdaroğlu, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini, ülkeyi aydınlığa çıkarmanın, zor koşulları aşmanın herkesin ortak görevi olduğunu bildirdi.

Herkesin Türkiye'de huzur içinde yaşamak istediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Farklı görüşlerimiz, kimliklerimiz olabilir, farklı bölgelerde yaşayabiliriz ama bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bunun güvencesi ülkelerin anayasalarıdır. Anayasalar o nedenledir ki toplumsal uzlaşma belgeleri olarak kabul edilirler. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş 'Bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. Bunu yaptığımız, anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi olarak kabul ettiğimiz zaman bu ülkede huzurun temellerini atmış oluruz." ifadesini kullandı.

"Yenikapı'da saydığım 12 maddenin arkasındayım"
Kılıçdaroğlu, bir ara herkesin "Yenikapı ruhundan" söz ettiğini anımsatarak, "Açık ve net söylüyorum Yenikapı'da saydığım 12 maddenin yine arkasındayım. Yenikapı ruhuna ihanet etmeyen tek lider, Yenikapı ruhunu sonuna kadar savunan tek lider benim. Diğerleri çıktılar hamaset yaptılar ve ilk yaptıkları iş, bu topluma ihanet etmek oldu. Kendi partilerinin mutfağında dayatmacı anlayışla anayasa taslağı hazırladılar. Oysa biz, toplumsal uzlaşmadan, birlikten, beraberlikten söz ettik." dedi.

"Metehan'dan bu yana gelen emir-komuta zinciri altüst edildi"
Yenikapı'da "Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayın" dediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Adliyeye, camiye siyaseti soktular ve kışlayı tamamen siyasetin emrine verdiler dün yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle. Metehan'dan bu yana gelen emir-komuta zinciri altüst edildi. Kendisine 'Biz Türk milliyetçisiyiz' diyen her vatandaşımın oturup düşünmesi lazım. Metehan'dan bu yana gelen bir emir-komuta zinciri bir Kanun Hükmünde Kararnameyle altüst ediliyorsa, ben onların milliyetçiliğini sorgularım."

Kılıçdaroğlu, bu anayasa değişikliği parlamentodan aynen geçerse, bir partinin genel başkanının, 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 12'sini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üyelerinin çoğunu atayacağını bildirdi.

"Hepimize görev düşüyor"
Kılıçdaroğlu, bunun adliyeyi ve yargıyı siyasallaştıracağını, yargıya duyulan güveni dinamitleyeceğini savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Getirilen değişikliğin, teklifin ne kadar vahim sonuçlar doğuracağının henüz büyük kitleler farkında değil. Bunları anlatmak bizim borcumuz, görevimizdir. Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değildir. Demokrasi, özgürlükler konusunda ağır bedeller ödemiş bir devlettir Türkiye Cumhuriyeti. Hem bedel ödeyeceksiniz hem el kaldırıp indirmeyle demokrasiyi 1789'un sonuna, Ortaçağ'ın karanlığına götüreceksiniz, buna izin vermeyeceğiz. Eğer bu anayasa geçerse Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletine dönüşecektir. Hangi parti iktidardaysa devlet ona göre şekillenecektir. Yeni gelecek genel başkan bütün bakanlıkları bir gecede kapatabilecek, yeni bakanlıklar açabilecektir. Bütün vilayetleri kapatıp, yeni vilayetler inşa edebilecektir. Merkez Bankasından tutun, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumuna kadar bütün kurumları istediği gibi düzenleyebilecektir. Burası Patagonya mı? Avrupa Birliği'ne üye olmak için sıradayız, OECD'nin üyesiyiz, NATO üyesiyiz, yönümüzü çağdaş dünyaya, uygar dünyaya çevirmişiz, nasıl Ortaçağ karanlığına bizi sürükleyecekler ve sürüklemek istiyorlar? Bu konuda hepimize görev düşüyor."

Anayasaların toplumsal uzlaşma belgesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle bir-iki partinin mutfağında anayasa taslağı hazırlanamayacağını söyledi.

 "Milletin tercihi esastır ancak koşulsuz değildir"
Anayasa değişikliği teklifinin parlamentonun önüne getirildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Demokratik parlamenter rejimi, totaliter bir rejime dönüştürmek istiyorlar. Güçler ayrılığı ilkesini kaldırıp vatandaşın hak arama güvencesini sonlandırmak istiyorlar. Şu iki temel soruyu sormak zorundayız, birincisi şu; 15 yıldır AKP iktidarda. 15 yıldır hangi kanunu istediniz de parlamentodan çıkaramadınız? Tek başına iktidarsanız, çoğunluğunuz var, istediğiniz kanunu çıkarıyorsunuz o zaman rejimi niçin değiştiriyorsunuz? İkinci soru daha önemli, Bu anayasa değişikliği Türkiye’nin hangi sorununu çözecek? Bir Allah’ın kulu çıksın desin ki ‘şu anayasa değişikliği ile Türkiye’nin şu sorununu çözeceğiz.’ İstediğin kanunu çıkarıyorsun, parlamentoyu istediğin saatte çalıştırıyorsun, kendi partinin milletvekillerine her emri veriyorsun ve koşulsuz onlar sana uyuyorlar. Hangi gerekçeyle siz bu anayasa değişlik teklifini Parlamentoya getiriyorsunuz, bunu merak ediyorum.”

"Milletin tercihi esastır, ancak bu tercih koşulsuz değildir, zira milletimiz tercihini yaparken seçtiği cumhurbaşkanının ve iktidarın anayasa ve yasalara uyacağını düşünür." diyen Kılıçdaroğlu, "Namusu ve şerefi üzerine edeceği yemine sadık kalacağına inanır ve oyunu ona göre verir. Dolayısıyla sadece anayasada açıkça tanımlanan yetkileri kullanma hakkına sahip bir cumhurbaşkanı, milletten aldığı yetkiyi, milletin haklarını ve anayasayı ihlal etmek için kullanamaz." değerlendirmesinde bulundu.

"Tarihi sorumluluğumuz var"
Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin, seçilmiş olmayı "mutlak ve sınırsız bir egemenlik" olarak düşünemeyeceğini belirterek, şunları ifade etti:

"Demokrasilerde devlet gücünün, milli irade, ulusal güvenlik ve halkın çıkarı gibi kavramlarla istismarına yer yoktur. Bu kural totaliter yönetimlerde vardır. Parlamenter demokratik sistemde TBMM, cumhurbaşkanının arka bahçesi değildir ve olamaz da. Türkiye tek başına bir otokratın ve onun etrafında kümelenmiş küçük otokratların tahakkümüne mahkum edilemeyecek kadar büyük bir ülkedir. Siyaset, milletin birliğini temsil etmesi gereken bir makam tarafından, bunun tam aksine kendisinden olmayan herkesi düşmanlaştırma yoluyla ve milleti bölerek icra edilmektedir."