Sağlık Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)  Trabzon Şube Başkanı Metin Serdar yaptığı yazılı açıklama ile Aile Sağlığı Merkezlerinde sözleşmeli ve ücretli çalışan tüm emekçilerden alınan vergi artık dayanılmaz hale geldiğini ifade etti.

 Sağlık Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Trabzon Şube Başkanı Metin Serdar yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; 

Aile Sağlığı Merkezlerinde sözleşmeli ve ücretli çalışan tüm emekçilerden alınan vergi artık dayanılmaz hale gelmiştir. Giderek artan kronikleşen enflasyon karşısında yetersiz kalan ücretlere ek olarak Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanlarından yılın ikinci yarısından itibaren yaklaşık %35 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır. Adaletsiz ve eşitsiz oranda yapılan vergi kesintileri Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanlarının satın alma gücünü daha da düşürmekte, çalışanlar arasında haksız ve ölçüsüz bir durum yaratmaktadır.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Türk Tabipleri Birliği  ile birlikte hazırladığımız eylem programı ile Aile Sağlığı Merkezlerindeki çalışanla üzerindeki vergi yükü ve emek sömürüsüne karşı yeni bir mücadele hattı oluşturulmuştur.

Elbette Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan emekçilerin tek sorunu vergi yükü değildir. Yığınla sorunlarımız birikmiş durumdadır. Bunlardan bazıları;

Trabzon'da "Yönetmen Öğretmen Tiyatro Festivali" başladı Trabzon'da "Yönetmen Öğretmen Tiyatro Festivali" başladı

Aile hekimliği sistemi ile “dönüştürülen” birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı açısından sürekli olarak sorunların birikmesine neden olurken, Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan emekçiler açısından da güvenli olmayan işyerlerinde zorunlu çalışmayı dayatmış, esnek, güvencesiz, performansa dayalı ücretlendirme sistemi ile de sömürüyü derinleştirmiştir.

Aile hekimliğine geçiş süreci ile bu alanda farklı istihdam biçimleri ortaya çıkmıştır. Aynı birimde çalışan hemşire, ebe, sağlık memuru (toplum sağlığı) ve acil tıp teknisyeni unvanlı sağlık emekçileri ise aile sağlığı elemanı diye isimlendirilmekte ve bu emekçilerde kamu ve kamu dışı çalışan şeklinde ayrılmaktadır.

Bunlar dışında Aile Sağlığı Merkezlerinde adeta birer işletmeye dönüştürülmüştür. Apartmanların ve camilerin altlarında yerler kiralanmış; sağlıksız ve güvenliksiz ortamlar Aile Sağlığı Merkezlerine dönüştürülmüştür. Bu sağlıksız binaların ve sağlık sisteminin pandemide cilası dökülmüştür. Deprem döneminde de nasıl enkaz altında kaldığını hep birlikte gördük.

Hekimler bu binaların kira, elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödemekte; temizlik malzemeleri, tamirat-tadilat işleri ile uğraşmakta; temizlik, kırtasiye, sekreterlik vb. işlerin yürütülmesi için de adeta işveren gibi personel çalıştırmak zorunda kalmaktadır. Çalışanın maaşını, sigortasını düşünmek zorundadırlar.

12-13 yıldır “Ara Eleman” adı altında, ücretli çalışan sağlık emekçileri ötekinin ötekisi yapılmışlardır. Aynı kurumda, hatta aynı Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan çalışanlar ile özlük ve mali haklardaki farklılıkların kabul edilmesi mümkün değildir.

Aile Sağlığı Merkezlerinde güya kadrolu olarak çalışan hemşire, ebe vb. emekçilerin ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde çalışan emsalleri  ile aralarında ele geçen ücretlerde dahi ciddi farklar oluşmaya başlamıştır.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi artan hayat pahalılığı yapılan zamlar nedeniyle bu masraflar için verilen cari harcama ücretleri giderleri karşılamaya yetmemektedir. Üstelik cari gider hesaplamaları özellikle Üretici Fiyat Endeksi yerine enflasyonu daha düşük göstermek için gerçek rakamları ile oynanan Tüketici Fiyat Endeksi üzerinden ödenmektedir.

Saydığımız Tüm Bu Sorunların Ana Kaynağı Uygulanan Sağlık Sistemdir!

Kamusal sağlık hizmetlerinin işletme mantığı içerisinde verilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Bu sisteme eleştirilerimiz bakidir. Koruyucu sağlıklı hizmetlerinin öncelediği bütüncül bir yaklaşıma dair mücadele ve taleplerimiz devam edecektir. Bu taleplerimiz gerçekleşinceye ve özlemini duyduğumuz sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezlerinde mevcut sistem içerisinde de çalışan emekçilerin temel sorunları çözülmelidir. Önemli talepleri karşılanmalıdır.

Bu taleplerden de biri de uygulanan vergi adaletsizliğidir. Yıllardır birçok açıklama, eylem-etkinlik, miting ve iş bırakma gibi mücadele yöntemleri ile dile getirdiğimiz taleplerimiz yanında dönemsel olarak “Vergide Adalet” başlığında düzenlemeler yapılıncaya kadar kesintisiz mücadele yürüteceğiz.

Vergi adaletinin temel amacı, vergi yükünün yurttaşlar arasında geliri ve insanca yaşam giderleri temel alınarak hak kaybı yaratmadan adaletli ve eşit olarak dağıtılmasıdır. Ancak ekonomik krizle birlikte ücretli çalışanların üzerindeki vergi yükü ve temel ihtiyaçlar üzerinden alınan dolaylı vergilerin oranı giderek daha fazla artırılmış, çalışanların üzerine eklenen yük dayanılmaz hale gelmiştir.

Vergi dilim sınırları yıllar içinde enflasyonun çok daha altında bir oranda artırılarak daha ilk aydan itibaren yapılan zamlar vergi dilimi içinde kaybolmakta, hükümet kaşıkla verdiğini kepçe ile alma politikalarına devam etmektedir.

Amacımız vergide adalet ve sabit yüzde 15 vergi. Milyarlarca liralık ihale yapanlardan, kuyumculardan, fabrika sahibi olanlardan alınmayan vergiler bizden bordro üzerinden alınıyor.

Aile Sağlığı Merkezleri çalışanlarından haksız ve adaletsiz bir şekilde kesilen vergi uygulamasından vazgeçilene dek, kesintilerin yıl içinde sabit kalması ve vergi kesinti oranının en fazla %15 ile sınırlanması talebiyle, 21 Şubat 2024 tarihinden itibaren tüm Aile Sağlığı Merkezlerinde her çarşamba günü süresiz eylemleri başlatıyoruz.

Tüm ücretli çalışanlar yüksek vergi kesintilerinden muzdariptir. Başlattığımız bu eylemler ile ülkenin birçok Aile Sağlığı Merkezleri önünde çoban ateşleri yakıyoruz. Bu çoban ateşlerinin sağlık ve sosyal hizmet iş kolu başta olmak üzere vergi adaletsizliğinden yakınan tüm kesimlerce görüneceğine inanıyor ve birleşik bir talebe dönüşeceğini umut ediyoruz. Birleşerek mücadele edersek adaletsiz vergi sistemini değiştirebiliriz.