Son günlerde uzun süren gripten bir çok kişi şikayet ediyor. Trabzon'da bu şikayetle doktora başvuranların sayısı oldukça fazla. Özellikle akşam saatlerinde hastanelerin acil servislerine uzun süren grip şikayetiyle başvuranlar var.

“GRİP VAKASI BİR HAFTA İÇİNDE TEDAVİ EDİLMELİDİR"
Sonbahar ve kış aylarında birden fazla sayıda soğuk algınlığı ve nezle vakasının görülebileceğini belirten Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, “Hastalıkların bu dönemde uzun sürmesi çok normal. Soğuk algınlığına yol açan çok fazla sayıda virüs var. Aradan bir hafta geçtikten sonra tekrar tekrar hastalık görülebilir. Grip ise başladığı andan itibaren en geç bir hafta içerisinde düzelir. Altta kronik hastalığı olan kişiler en önemli risk gruplarıdır. Bu kişilerde hastalık zatürre tablosuna dönüşebilir. Böyle kişilerde zatürre geliştiğinde hayati tehdit eden duruma dönüşür. Genellikle uzun süre öksürük devam eder. Kişilerde öksürüğün devam etmesi nedeniyle 'ben iyileşmiyorum' diye düşünür" ifadelerini kullandı.

“SERUM TEDAVİSİ ETKİLİ BİR YÖNTEM DEĞİL"
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında hele de sıvı kaybı olmadığı koşullarda damardan serum vermenin etkili bir tedavi yöntemi olmayacağının altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke şöyle devam etti:
“Serum, o anlık kişiyi birazcık rahatlatır. Ama tedavide bu serumların bilimsel olarak kanıtlanmış bir etkinliği yoktur. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında damardan sıvı vermenin etkinliği söz konusu değil. Böyle durumlarda tablo çok ağırsa evde dinlenmek, damardan değil ama ağızdan sıvı almasını önermek tedavide daha gerçekçi bir yoldur. Selenyum, demir ve çinko gibi vitaminler vücudun direncini ayakta tutmada ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı korumada etkili. Hastalık başladıktan sonra bunları kullanmak çok etkili olmamaktadır. Bunların yanı sıra ekinezya çayının vücut direncini artırmada etkinliği var. Bu çayı sonbahar ve kış aylarında günde bir defa normal çay yerine günde bir defa tüketmek bağışıklık sistemini düzenlemek açısından önerilen bir bitki çayıdır. 

“GRİP TEDAVİSİNDE ANTİBİYOTİĞİN YERİ YOK"
Antibiyotiklerin sadece bakterileri tedavi edeceğinin altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke, grip tedavisinde antibiyotik kullanımının etkili bir yöntem olmadığını anlattı. Prof. Dr. Çağrı Büke şöyle devam etti:
“Grip tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Ancak 3'üncü 5'inci günden sonra özellikle de risk grubundaki kişilerde enfeksiyon akciğerlere kadar ilerleyecek duruma geldiyse bu yüzde 90 bakterilerin oluşturduğu bir zatürredir. O zaman doktor kontrolünde antibiyotik kullanılabilir. Yoksa gripte antibiyotiğin hem yeri yoktur hem de vücut için zararlı olabilmektedir. Çünkü antibiyotik vücudumuzda bulunan iyi bakterilerin ortadan kalkmasına ve vücudumuzun direncini aşağı çekmesine neden olacaktır. 

“ELLER EN AZ 40 SANİYE YIKANMALIDIR"
Hastalığa daha az yakalanmak açısından başta okul çağındaki çocuklar olmak üzere toplumdaki bütün insanların el hijyenine dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Büke, “Bir kişiyle tokalaştıktan ya da herhangi bir eşyaya dokunduktan sonra mutlaka ellerimizi yıkamamız bizi viral üst solunum yolu enfeksiyonlarından koruyacaktır. Hapşıran kişilerden de uzak durmak etkili korunma yöntemleri arasında. Etkin bir el temizliği açısından en az 40-60 saniye el yıkama işlemi uygulanmalıdır" dedi.
Henüz gribe yakalanmayan bir kişinin ocak ayında bile aşı yaptırabileceğini anlatan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, “Grip aşısının tüm dünyada koruyuculuğu yüzde 30 ila 60 arasında değişir. Gribe yakalamaktan koruyamasa bile ciddi ağır tablolara dönüşümü engellemek açısından aşıya önem veriyoruz" dedi.