Dr. Kostakoğlu, gribin özellikle çocuklarda, yaşlılar ve kalp hastalığı akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açtığını anlattı.
Dr. Kostakoğlu, gribin, Influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39C üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Özellikle çocuklarda, yaşlılar ve kalp hastalığı akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol
açmaktadır. Bu kadar ciddi tabloya yol açan grip, halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ile karşılaştırılmaktadır. Soğuk algınlığı, ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahatı gerektirmeyen bir hastalıktır ve grip ile kesinlikle karşılaştırılmamalıdır."

GRİP ÇOK KOLAY VE HIZLI BULAŞIR
Grip hastalığının çok kolay ve hızlı bulaştığını belirten Dr.Kostakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gribe yol açan Influenza virüsü çok kolay ve hızlı bulaşır. Başlıca bulaşma yoları, öksürük ve hapşırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişiler ile direkt temas edilmesi ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar ile bulaşmadır. İnfluenza viruslarının yıllık olarak hızla mutasyona uğraması ve yıllar içinde içinde genetik alışveriş yaparak yeni virusler
oluşturması nedeniyle salgınlara ve pandemilere yol açma potansiyeli olduğu unutulmamalıdır. Örnek olarak H5N1 kuş gribi virusu(kanatlılardan insana bulaşan), H1N1 domuz gribi virusu sayılabilir."

TEDAVİDE DENGELİ BESLENME VE İSTİRAHAT ÇOK ÖNEMLİ
Hastaya, bol sıvı ve yatak istirahati önerildiğini kaydeden Dr. Kostakoğlu, şunları söyledi: "Grip hastalığının tedavisi, ortaya çıkan belirtilerin tedavisi şeklindedir. Ateşin düşürülmesi, burun akıntısının giderilmesi, halsizlik ve kırgınlığın giderilmesi şeklindedir. Bol sıvı alınması, iyi ve dengeli beslenme ve yatak istirahatı önerilir. Hasta olan bebek ise en faydalı şeylerden biri onu emzirmeye devam etmektir. Anne sütü diğer sıvı gıdalardan çok daha faydalıdır. Hastalık devam ettiği sürece
öksürük, hapşırık yoluyla bulaşmayı önlemek için ağzı ve burnu maske, mendil veya kol iç yüzü ya da elin dış yüzü ile kapatılmalı; kullanılan mendilleri uygun şekilde uzaklaştırılmalı ve eller mutlaka su ve sabunla sık sık yıkanmalıdır. Hastalık belirtileri hafif ise evde kalmalı ve korumasız kişilerden en az 1 metre uzakta durmak yeterlidir."
Toplu taşıma araçları, sinema, kahvehane ve hastane gibi kalabalık yerlerden uzak durulması gerektiğini anlatan Kostakoğlu, şöyle konuştu: "Zorunluluk durumunda korunma tedbirleri mutlaka alınmalıdır. Hastalığın belirtileri bebekte hızlı veya zor nefes alma, vücutta solgunluk ya da morarma, beslenememe, yeterli sıvı alamama, uyarılara cevapta azalma ve uykuya meyil, aşırı huzursuzluk, ateşle beraber döküntü görülmesi, grip benzeri bulgular düzelirken yeniden ateş ve şiddetli öksürüğün başlaması
durumunda; erişkinlerde 3 günden uzun süren ateş, solunum sıkıntısı, sık sık nefes alıp verme, bilinç bulanıklığı, aşırı ishal ve kusma aşırı halsizlik durumunda hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır."
Gripten korunmanın başlıca yolunun vücut direncinin düşmesini engellemekten geçtiğini anlatan Kostakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle mevsim özelliklerine uygun giyilmeli, bol sulu gıdalar, taze meyve ve sebze tüketilmelidir. Hastalar ile yakın temastan, ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgahı, oyuncaklar gibi) günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesi yeterlidir.Günlük
kullandığımız temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddeler de etkilidir. Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu ve kap kacağın ayrı olarak yıkanmasına gerek yoktur. Ancak, bu eşyalar yıkanmadan başkası tarafından kullanılmamalıdır. Bu çarşaflar mümkün olduğunca elle temas edilmeden taşınmalı ve yıkanmalıdır. Hastanın çarşafları, çamaşırları değiştirildikten sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır. Hastaya ait kap kacak ya bulaşık
makinesinde ya da elde deterjan kullanılarak yıkanmalıdır."
Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı tarafından gribin olumsuz etkileri açısından risk grubu olarak tanımlandığını anlatan
Kostakoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Aşağıdaki gruba giren kişilerin her yıl aşılanmasını mutlak önermektedir.Risk grubu ve tıbbi açıdan mutlaka aşılanması önerilenler. Şeker hastaları (diyabet), kronik kalp ve damar sistemi hastaları (koroner arter hastaları), kronik akciğer hastaları (bronşit vb), huzurevi, bakımevi gibi ortamlarda yaşayanlar. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler ( kronik kan hastalığı- hemoglobinopati- olanlar, kanser hastalığı, immunsupresif kullananlar) Astım hastaları. 65
yaşından büyük kişiler. Aspirin kullananlar."
Bazı kişilerin grip aşısı olmaması gerektiğini anlatan Kostakoğlu, şöyle konuştu: "Bunlar, 6 aydan küçük bebekler, yumurtaya karşı anafilaktik tarzda alerjisi olanlar (yumurta yediğinde alerjik şoka girenler), hamileliğin ilk 3 ayı içinde olan bayanlar (ancak doktor tarafından kesin gerekli olduğu tespit edilirse grip aşısı olabilirler)"

GRİP AŞISI ÖNEMLİ
Grip aşısı konusunda bilgi veren Dr. Kostakoğlu, grip aşısının Dünya Sağlık Örgütü'nün koordinasyonu ile tüm dünyada bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenerek geliştirildiğini söyledi. Her yıl aşının içeriğinin bu uygulamaya bağlı olarak değiştiğini anlatan Kostakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Grip aşısı, vücutta 1-2 hafta içinde koruyucu düzeye erişir. Eğer aşı, içerdiği virüs tipleri, salgınlara neden olan virüs tipine benzerse, sağlıklı erişkinlerde yaklaşık yüzde 70 oranında etkili olabilir. Riskli gruplarında ise, hastalıktan korunma oranı yüzde 50'ye kadar düşebilmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de risk taşıyan kişiler ve temaslıları için önerilmektedir. Aşının sağladığı faydalar: Gribin yayılmasını önlemek, ağır seyreden grip vakalarıyla oluşacak komplikasyonları ve ölümü
engellemek, ortaya çıkabilecek virüs mutasyonunu önlemek, hastalık nedeni ile hastaneye yatış ve yoğun bakım yatak ihtiyacını azaltmak, toplumda verilmesi gereken zorunlu hizmetlerin kesintisiz sürdürülmesini sağlamak, gribe bağlı okul devamsızlığını, iş gücü kaybını ve ekonomik kayıpları önlemek olarak sayılabilir."