Gebelik ve oruç ilişkisi ile ilgili, bilimsel veriler eksik olmasına karşın hamilelik süresince kan şekerinin düşme eğilimin artmış olması ve annenin karnındaki bebeğin ihtiyaçlarının gün geçtikçe artması nedeniyle, gebelik ve emzirme dönemi oruç tutmak için uygun bir dönem olarak kabul edilmediğini kaydeden Dr. Kadıoğlu, “Gebelik ve emzirme kadının hayatında beslenmenin öneminin arttığı bir dönemdir. Gebelik ve oruç ilişkisi ile ilgili, bilimsel veriler eksik olmasına karşın hamilelik süresince kan şekerinin düşme eğilimin artmış olması ve annenin karnındaki bebeğin ihtiyaçlarının gün geçtikçe artması nedeniyle, gebelik ve emzirme dönemi oruç tutmak için uygun bir dönem olarak kabul edilmemektedir. Ancak Müslüman ülkelerinde, hamile iken oruç tutan birçok anne adayı vardır ve bu dönemi bir sorun yaşamadan atlatmaktadır. Ancak oruçla birlikte düşen kan şekerine bir tepki olarak oluşan yağ hücresi yıkımı ve devamında kanda biriken keton adlı maddelerin, anne karnındaki bebeğe geçtiğinde onun beyinsel gelişimini nasıl etkileyeceği tam olarak araştırılmış bir konu değildir” dedi.

UZUN SÜREN AÇLIK SAATLERİ ANNE ADAYLARINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR
Anne adaylarının oruç tutması kendinin sağlığı ve taşıdıkları bebeğin sağlıklı gelişimi açısından çeşitli riskler taşıyabileğini belirten Dr. Kadıoğlu, şunları söyledi:
“Ramazanda uzun süren açlık saatleri anne adayını olumsuz etkileyebilir. Öncelikle kan şekerinde düşmeye bağlı halsizlik, sinirlilik, baş dönmesi, baş ağrısı gibi problemlerle karşılaşabilirler. Bunun ötesinde özellikle gastrit şikâyeti olan hamilelerde uzun süreli açlık, asit üretimini arttırarak mide şikâyetlerinin daha da ağırlaşmasına neden olabilir. Ayrıca gebeliğin ilk aylarında görülen bulantı uzun süren açlıklarla çok daha kötü bir hal alacaktır. Oruç tutan hamilelerin iyi beslenmemesi anne adayına kansızlık, ödem, diş kayıpları ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma gibi sorunlar olarak yansıyacaktır. Ayrıca uzun süren açlıkta mide asidinde artma olmaktadır. Bu da hamilelikte sık yaşanan mide yanması ve ekşime gibi problemleri daha da aşırı bir hale getirebilir. Özellikle sıcak günlerde hamilelerin su kaybı normal kadınlara göre daha fazla artar. Bu nedenle hamilelere sık sık ve bol su içmesi önerilir. Oruç tutan hamilelerin özellikle düzenli su da alamamaları tansiyonda düşmeye ve bayılmaya neden olabilir.Oruçla ilgili yapılan bir çalışmada oruç tutan gebelerde çocuğun içinde bulunduğu amniotik sıvının azaldığı diğer bir çalışmada ise çocuk hareketlerinde azalma olduğu yayınlanmıştır. Özetle, oruç tutmak isteyen hamile kadınların orucu, hamileliğin sonunda kaza orucu şeklinde tutmaları hem kendileri hem de bebek açısından çok daha olumlu olacaktır.”
"Anne adayında şeker, gebelik şekeri veya yüksek tansiyon gibi sorunları varsa kesinlikle uzun süre aç kalmamalıdır" uyarısında da bulunan Kadıoğlu "Bu gebelerin oruç tutması doğru değildir. Ayrıca mide ülseri olanlar, karaciğer hastaları ve ishal şikâyeti olanlar kesinlikle oruç tutmamalıdır. Emzirme döneminde ise yeni doğan bebeğin yalnızca anne sütüyle beslendiği ilk aylarında, anne sütünün devamlılığının sürmesi ve bebeğin uygun kilo alması açısından düzenli beslenme ve sıvı alımı alışkanlığının sürmesi gebelik döneminde olduğu gibi son derece önemlidir.Anne sütü konusunda yapılan araştırmalar kısa süreli yemek yememenin sütü azaltmadığını ancak ciddi sıvı kaybının sütü azaltabileceğini göstermiştir. 2- 5 ay arasında bebeği olup emziren kadınlar arasında yapılan bir çalışma göstermiştir ki, oruç sırasında anne sütünün içeriğinde bir miktar değişim olmaktadır. Alınan enerji miktarı, protein, vitamin A ve C gibi elemanların günlük ihtiyacın altında kaldığı saptanmıştır. Bu da emziren annelerin oruç sırasında süt kalitesinin etkilendiğini göstermektedir. Bu nedenlerle emziren annelerin, özellikle bebeğin sadece anne sütüyle beslendiği ilk 6 ayda bütün gün su içmemeleri doğru değildir” ifadelerini kullandı.

"ORUÇ TUTABİLMEK İÇİN GEREĞİNDEN ÖNCE EK GIDALARA VE MAMAYA BAŞLANMASI UYGUN BİR DAVRANIŞ DEĞİL"
Dr. Kadıoğlu, oruç tutabilmek için bebeklerde gereğinden önce ek gıdalara ve mamaya başlanmasının da uygun bir davranış olmadığını belirterek, “Ancak 6 ayın üzerinde veya başka nedenlerle zaten ek gıdalara başlamış bebeklerde oruç sırasında annenin yememe ve içmemesi daha kolay tolere edilebilir. Ancak bu durumda da mutlaka sahura kalkmak ve iftardan sahura kadar geçen süre içinde bol miktarda sıvı almak şarttır. Ayrıca günü dinlenerek geçirmeleri ve kendilerini fazla yormamaları de gereklidir. Bebeğin aynı aralıklarla emmeye devam etmesi ve ek gıdaların da aynı şekilde verilmesi önerilmektedir. Sonuç olarak, oruç tutulması doğal bir yaşam sürecinden geçici olarak uzaklaşılan bir durumdur. Yetişkin ve sağlıklı bir insan bu geçici dönemi sorun yaşamadan atlatabilir. Ancak gebelik ve emzirme dönemleri, herhangi bir hastalık durumu sayılmamasına rağmen beslenme ve sıvı tüketiminin istikrarlı ve dengeli bir şekilde sürdürülmesi son derece önemlidir” diye konuştu.