İştah; bir yemeğin zevkle, neşeyle ve arzu edilerek yenmesidir. İştahsızlık ise ; yemek yeme isteğinin azalması ya da kaybolmasıdır.  Bu isteksizlik nedeniyle çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesi zorlaşır.  İştahsızlık; çocukluk yaş grubunda anne-babalar tarafından en çok dile getirilen ve doktorların en sık karşılaştıkları bir durumdur. Ek gıdaların başlanmasından okul çağına kadar, çocuklarının iştahsızlığından şikayet etmeyen anne-baba hemen hemen yok gibidir. 

Özellikle anneler kendilerinin uygun gördüğü miktarda yiyecek tüketmeyen çocukları için çok kolay “ iştahsız ” kararını verebilmektedirler. Burada önemli olan dile getirilen bu şikâyetin göreceli mi yoksa gerçek mi olduğunun ortaya konmasıdır. Bu amaçla kullanılabilecek en iyi yöntem, çocuğun sağlıklı sınırlarda büyümesini sürdürüp sürdürmediğinin kontrol edilmesidir. Ancak iştahsızlıkla beraber kilo alımında duraklama ve yetersiz gelişme gösteren çocukta sebebin ortaya çıkarılması için doktor kontrolünden geçirilmelidir. Muayene ile çocuğun büyüme ve gelişme ölçülerinin yaşına uygun olup olmadığı değerlendirilmeli ve gerekirse bir takım tetkiklerin yapılması gerekmektedir.

Çocukların büyüme ve gelişmeleri dönemsel farklılıklar gösterir. Hayatın ilk bir yılı büyümenin en hızlı olduğu dönemdir ve tabi ki kalori ihtiyacı da fazladır. Bir yaşından sonra bu hızlı büyüme artık yavaşlar, buna paralel olarak kalori gereksinimi de azalır. Dolayısıyla eskiye oranla belirgin iştahsızlık gözlenir. Özellikle 15 - 20. aylar iştahsızlığın en belirgin olduğu dönemdir.

Büyüme; beslenmenin dışında yaş, cinsiyet, metabolizma hızı, aktivite durumu, genetik, psikolojik ve çevresel faktörlerden etkilenmekte ve her çocukta farklı olabilmektedir. En sık karşılaşılan durum ise anne ve babalar çocukları ne kadar yerse yesin aldıkları gıdaları yetersiz bulmakta ve çocuklarının yediklerini başka çocukların aldıkları gıdalarla kıyaslamaktadırlar. Bilinmelidir ki çocukların aldığı gıdanın miktarı kadar içeriği de önemlidir. Yüksek kalorili bisküvi, çikolata gibi besinler, düzensiz atıştırmalar, fast food türü beslenme tarzı, öğünlerdeki yemek miktarını etkiler ve yeterli kalori aldığı halde iştahsız görüntüye neden olabilir. Yaşına uygun büyüme gösteren çocuk size iştahsız gibi gelse de, ihtiyacı olan gıdaları alıyor demektir.

Her çocuk her şeyi yemeyebilir. Çocukların da sofrada hazırlanan yemekler arasından seçme özgürlükleri olmalıdır. Süt içmiyor ama yoğurt, peynir tüketiyorsa sorun yoktur ya da meyveleri seviyor, sebze sevmiyorsa bu da kabul edilebilir. Hatta öğün atlaması bile normal kabul edilmelidir. Anne ve babaya iştahsız gibi gelen çocuklar aslında yanlış beslenme alışkanlığı olan çocuklardır.

Çocukların iç dünyalarında yaşadıkları duygular iştahlarını etkileyen önemli faktörlerdendir. Bilinçaltına yerleşmiş herhangi bir endişe, üzüntü, nefret veya kıskançlığın baskısı onun iştahını kesebilir. Bu nedenle iştahsız çocukta organik nedenler araştırılırken mutlaka çocuğun ruhsal durumu da değerlendirilmelidir.

İştahsız bir çocukta neler yapılabilir:

Aile çocuğun yemek alışkanlıklarının geliştirilmesinde en etkili ortamdır. Öncelikle çocuk sofraya aile ile birlikte oturmalıdır. Çocuklarda ilk öğrenme yakın çevresindeki bireyleri taklit etme biçimindedir. Anne, baba ve kardeşler onlar için en iyi modellerdir. Yemek yeme alışkanlıkları aile sofrasında edinilir. Anne ve babanın sevdiği yiyeceklere karşı istek oluşurken; onların sevmediği yiyeceklere tepki gelişebilir. Besinler mevsimine göre, çeşitlerine özen gösterilerek hazırlanmalı ve çocuğa her besinin yararları anlatılarak onunla birlikte tüketilmelidir.

Düzenli saatlerde öğüne alışması sağlanmalıdır. Öğün aralarında ve yemek öncesinde düzensiz olarak gıdaların alınması, “ne yerse kar” düşüncesi ile çocuğun arkasında gezerek kaşık  kaşık  bir şeyler yedirme ve midede sürekli besin bulunması acıkma duygusunun gelişmesini engeller. Sofrada yemediğinde ikinci öğüne kadar aç kalacağını bilen çocukta beslenme düzeni daha çabuk yerleşecektir.

Annelere Öneriler
•Yemeğin sofrada yenmesini alışkanlık haline getirin.
•Besin değeri yüksek, çocuğun severek yediği gıdalar tercih edilmeli, kesinlikle miktar yönünde zorlama yapılmamalıdır.
•“Kardeşin bitirdi, sen hala yemedin” gibi kıyaslamalar yapılmamalıdır.
•Yemesi karşılığında takdir edilmeli, fakat ödüle alıştırılmamalıdır.
•Fazla miktarda inek sütü veya meyve suyu alan çocuklar tok olduklarından diğer gıdalara direnç gösterirler. Ayrıca aşırı süt tüketiminin sonunda oluşabilen kansızlık da yine iştahsızlık nedeni olabilir.
•Tabağına yiyebileceği kadar yemek koyulmalı, hatta azar azar yemek koyarak tabaktaki yemeğini bitirdikçe takdir edilmelidir.
•Çocuğun bireysel gelişimi desteklenmeli, sofrada özgür bırakarak kendi kaşığı ile beslenmesine fırsat verilmelidir.
•Açık havada gezinti yapılmalı ve yemeklerini buralarda yemeleri sağlanmalıdır.

“İŞTAH ŞURUBU” ADI ALTINDA SATILAN İLAÇLARDAN KULLANMAYIN. İŞTAH AÇAN FAKAT HİÇBİR YAN ETKİSİ OLMAYAN İLAÇ YOKTUR.

Tıp literatüründe iştahı artırdığı bilinen ilaçlar çok az sayıdadır. Genellikle bu amaçla kullanılan alerji ilaçlarının iştah açması, bu grup ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ilaçları kullananların bir kısmında ek olarak; uyku, uyuşukluk, bazılarında huzursuzluk, aşırı sinirlilik, alerjik reaksiyonlar, kansızlık, karaciğer üzerine toksik etki, kusma, ishal, kabızlık, sık ve ağrılı idrar yapma gibi yan etkiler de ortaya çıkmaktadır. 

Bu ilaçların iştah açıcı etkileri yan etki olarak ortaya çıktığından ilaçları kullananların hepsinde görülmemektedir. Görülse de sadece kullanıldığı sürece etkili olduğundan ilacın kesilmesi ile bu etki ortadan kalkacağından bu gibi yollara başvurmanın ne kadar anlamsız olduğunu anlamak çok zor değil gibi görünüyor. Sonuç olarak bu tür ilaçların rutin ve yaygın bir uygulama olarak her çocukta kullanılmaları söz konusu değildir.

Yaygın olarak sanıldığının aksine vitaminler iştah açmaz. Bu nedenle de kilo aldırmaz. Amerikan Pediatri Akademisi başta olmak üzere pek çok uluslararası beslenme komisyonu bir yaşından sonra rutin vitamin takviyesini önermemektedir. Çocuğun beslenme hikâyesi detaylı olarak değerlendirilmeli ve ihtiyaç duyulursa vitamin desteği yapılmalıdır. Vitaminler; ailelerin alması, ailenin beklentisini gidermek için hekimin yazması ve ilaç endüstrisinin tüketimini özendirmesi nedeni ile sık kullanılırlar. Özellikle sık görülen semptomların tedavisinde kullanılabilirlikleri abartılarak ve gerçek önemliliklerinden uzaklaşılarak desteklenmektedir.

Ayrıca; çocuk sağlığı ve beslenmesiyle ilgili uluslararası komisyonlar ve kurumların önerdikleri rutin ve kanıta dayalı olarak ispatlanmış önerileri arasında “ rutin balık yağı ” takviyesi yer almamaktadır. Önerilen ve daha sağlıklı olan besin öğesi ihtiyaçlarının doğal beslenme ile karşılanmasıdır.

Annelere tavsiyeler

  • Çocuğun ailesi ile iletişim alanı olan yemek, bazen savaşa dönüşebilir. İştahsızlığı savaş olarak kullanan çocuklar her zaman savaşın galibi olurlar. Bu savaşı kazanmak istiyorsanız, ilk işiniz onların beslenme alışkanlıklarını değiştirmek olmalıdır.
  • Ek gıdalara 6. aydan daha geç başlamayın. Bebeğinizi 9. ayda sofraya oturtun. El becerilerinin, ısırma ve çiğneme becerilerinin gelişmesine yardımcı olun.
  • Çocuğun sevmediği gıdalarda ısrar etmeyin. Ancak zaman zaman deneyin ya da daha cazip hale getirerek sunun.
  • Çocukların mide kapasiteleri küçük olduğu için 7–8 kaşıktan sonra yemek istemeyebilirler. Bu durumda çocukları zorlamayın. Bazı anneler çocuklarını zorlayarak yemek yedirmektedirler. 
  • Çocuğunuzu başka çocuklara kıyaslamayın. Küçük kalacaksın diye sözlerle tehdit etmeyin.
  • Yemek sırasında çocuğu üzecek veya korkutacak şeyler söylemeyin. Evde kavga eden ebeveynlerin varlığı çocuklarda yemek yemeyerek tepki vermelerine sebep olabilir.
  • Yemekten önce çocuğa abur cubur gıdalar yedirmeyin. Çocuğun iştahının kesebilir.
  • Uyku düzenlerini değiştirmemek veya düzen oluşturmak, temiz havaya çıkarmak, yürütmek, oyun oynamalarını sağlayarak çocukların rahatça yemek yemelerini kolaylaştırabilir.
  • Biberon yerine bardak kullanma alışkanlığı kazandırın.
  • Yiyeceklerini kolay yiyebileceği şekilde hazırlayın.
  • Çocuğun bilinçaltına yerleşmiş endişe, üzüntü, nefret veya kıskançlık gibi duygular iştah azalmasına sebep olabilir ve bu durumun tedavisi gereklidir.