Kurban Bayramında, halkımız kurban vazifesini sağlıklı bir şekilde yerine getirerek, dini vecibelerini ifa etmenin huzurunu yaşamak istemektedirler. Ancak, her yıl kurban Bayramı öncesi ve sonrasında yaşanan olaylar ve basında yer alan haberlerle kurban kesen insanlar bu görevlerini layıkıyla yerine getirmenin huzurunu yaşayamamaktadırlar.  

Kurban, sosyal boyutu ağır basan dini bir olgudur. Ancak, Kurban Bayramında pazarlanan ve kesilen hayvanlar, hastalıkların yayılması ve halk sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. 

Kurban Bayramında, kesin sayı bilinememekle birlikte, yaklaşık olarak 800 bin Büyük Baş ve 2.000.000 Küçük Baş hayvanın nakli ve kesimi yapılmaktadır. Bu miktar, ülkemizde yıllık olarak kesilen hayvan miktarının % 25-30’una tekabül etmektedir. Bu kadar büyük sayıda hayvanın bu kadar kısa sürede nakledilmesi ve kesilmesi, gerekli tedbirler alınmadığı ve gerekli alt yapı oluşturulmadığı takdirde, insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre ile ilgili sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunun yanında, kullanılamayan hayvansal yan ürünler nedeniyle büyük ekonomik kayıplar oluşmaktadır. Özellikle, veteriner hekim kontrolü dışında yetiştirilen, sevki yapılan, satışa sunulan ve kesilen hayvanlar, bulaşıcı ve salgın hayvan hastalıklarının yayılma riskini arttırmakta ve bu hayvanlardan elde edilen etler insan sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. 

Kurbanlık hayvanların, sokaklarda dolaştırılması, meydanlarda bekletilmesi, satın alınan hayvanların evlerin bahçelerinde, balkonlarda tutulmaları ve uygun olmayan yerlerde kesilmeleri tehlikenin boyutunu daha da arttırmaktadır.

Son dönemlerde yurt dışında vekaletle kurban kesimine ilginin arttığı görülmektedir. Geçen yıl 89 bin 27 vekaletle kurban kesildiği resmi olarak açıklanmıştır. Bu sene hedefin 61 ülkede 150 bin sayıya ulaşılması planlanmaktadır.  

Trabzon ve yöresinde kesilen hayvanların ortalama olarak yüzde 60'ı büyükbaş yüzde 40'ı da küçükbaş hayvanlardan oluşmaktadır. Yöremizde yerli hayvanların yanında genellikle Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Kars, Tokat ve Amasya yöresinden getirilen hayvanlar da kurban edilmektedir. Besi hayvancılığının bölgemizde gelişmemiş olması, dışarıdan hayvan getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Çünkü yörenin hayvan varlığı oluşan talebi karşılayamamaktadır.  

Kurban sebebiyle hayvan hareketliliğinin çok arttığını ve bu durumun bulaşıcı hayvan hastalıkları açısından birçok riski beraberinde taşıdığı, bulaşıcı hayvan hastalıklarının kurbanda yüzde 30 oranında artış sağladığı görülmektedir.  

Türkiye'nin bulaşıcı hayvan hastalıkları açısından riskli bir bölgede bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye'ye sınırı bulunan ülkelerde de bulaşıcı hayvan hastalıklarının çok fazla olduğunu ve kaçak hayvancılık sebebiyle bunların zaman zaman ülkemize taşınmaktadır. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için sağlık raporu, küpesi ve pasaportu bulunmayan hayvanların sevkine izin verilmemektedir.  
 
Hayvanlardan insanlar bulaşabilen 200 den fazla zoonoz karakterli hastalık bulunmaktadır.  Hayvanlardan insanlara geçen bu hastalıkların özellikle kurban bayramlarında görülme sıklığı yaklaşık %30 oranında artmaktadır. Türkiye ve pek çok komşu ülkede Bruselloz, tüberküloz, şarbon, Kist hidatik, Sistiserkoz, gibi hastalıklar günümüzde hala görülmekte olup önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturmaya devam etmektedirler.

Bilindiği gibi insanlarda görülen hastalıkların % 61’ den fazlası hayvansal kökenlidir. Bunun yanında, insan sağlığı açısından gıdaların ortaya koyduğu riskin % 90’ı hayvansal kökenli gıdalardan kaynaklanmaktadır.

 
   Bu nedenle, hayvan ve hayvansal ürünlerden gelebilecek bu tehlikelerin azaltılması veya ortadan kaldırılması için öncelikle hastalıkların hayvanlarda kontrol altına alınması gerekir.

İYİ BİR KURBAN İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
İyi bir kurban, ideal bir kurbanlık seçimiyle başlar. Daha sonra sağlık ve çevre şartlarına riayet edilerek kurban kesilmelidir. Hijyenik bir ortamda, hayvana eziyet edilmeden ehil insanlar tarafından kurban kesimi gerçekleştirilmelidir.

 Kurban kesimi sonrasında da yine çevre temizliğine dikkat etmeli, hayvanın etini, sakatatını ve derisi ziyan edilmeden hepsini kullanmalıdır. Ayrıca kesim yapıldıktan sonra kulak küpeleri atılmamalı ve bunlar il ve ilçe tarım müdürlüklerine teslim edilmelidir.

 

KESİM SIRASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Et ve et ürünleri bakterilerin çoğalmaları için son derece uygun bir ortam niteliğindedir. Bu nedenle, hastalık yapan mikroorganizmaların ete bulaşmasının önlenmesi, ette mevcut mikroorganizma sayısını azaltmak ve toksin salgılamalarını engellemek için; kesim, yüzüm ve eti parçalama işlemleri serin bir yerde titizlikle yapılmalıdır. Mide ve Bağırsak içeriği görünebilir bir şekilde karkasa bulaşmışsa, kan pıhtısı veya fazla miktarda kir var ise gövde makul ölçüde yıkanmalıdır. Bunun dışında mümkün olduğunca gövdeyi yıkamaktan kaçınılmalıdır ve unutulmamalıdır ki yıkama ile görünebilir kirler temizlenebilir ancak mikropları bertaraf edilemez. Kesim ve yüzme işlemleri sırasında kan pıhtılaşmaması, etin renginin normal olmaması, göğüs kafesinde inci gibi oluşumlar olması gibi anormal bir durumla karşılaşıldığında vakit geçirilmeden görevli veteriner hekim çağrılmalıdır. Böylelikle kist hidatid, şarbon, sarılık, sistiserkoz ve sarkosporidoz gibi hayvanlardan insanlara geçen(zoonoz) hastalıkların teşhisi yapılabilir.   

İç organlar kesimden sonra en geç 30 dakika içinde çıkarılmalıdır. İç organların çıkarılması geciktirilirse işkembe ve bağırsak gazlarını kokusu ete geçebilir ve ayrıca işkembe ve bağırsakta bulunan mikropların etkisi ile etin ısısı yükselebilir ve dolayısıyla etin rengi solar ve sulu bir hal alır. Bu ise etin dayanma süresini azaltır. Yenilmeyen iç organlar usulüne uygun bir şekilde imha edilmeli veya derin çukurlara gömülmelidir. Gömme işlemini yaparken çukurun atılan organların kedi, köpek gibi hayvanların çıkaramayacağı derinlikte olmasına, atılan organların üzerine sönmemiş kireç dökülmesine dikkat edilmelidir. Böylelikle birçok zoonoz karakterdeki hastalığın bertaraf edildiği unutulmamalıdır.   

Hastalık taşıyan iç organların(karaciğer ve akciğer gibi) köpek ve kedilere verilmemesi gerekir. Bütün bunlar usulüne uygun bir şekilde imha edilmeli veya derin çukurlara gömülmelidir.

 

ETLERİN MUHAFAZASI VE SAKLANMASI

Temiz bir şekilde çıkarılan kurban etleri, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı, güneş görmeyen serin bir yerde 5–6 saati geçmeyecek şekilde bekletilerek etin sıcaklığının düşmesi sağlandıktan sonra buzdolabına kaldırılmalıdır. Etler henüz kesim sıcaklığındayken buzdolabına poşet içinde veya hava almayacak bir durumda üst üste konulmamalıdır. Bu durum etlerin iç kısımlarının soğumasına engel olur. Çok kısa sürede (2.gün) bozulma ve kokuşma hatta yeşillenme görülür.

 Et ve et ürünlerinde bakteriler hızlı çoğalır. Uygun koşullarda bir bakteri 15 saatte 536 milyona ulaşabilmektedir. Etin iyi muhafaza edilmediği takdirde bir gece sonra insan sağlığı açısından büyük bir tehlikeye dönüştüğünü göstermektedir.

 

Kurbanlık etin dayanma süresi, kesim kalitesi ve et parçasının büyüklüğüne göre değişmektedir. Etin dayanma süresi normal buzdolabı koşullarında 5 veya 6 gündür. Kıymanın dayanma süresi 3 gündür. Uzun süreli muhafaza düşünülüyorsa etler -18 derecede muhafaza edilmelidir. Derin dondurucuya koyulan etler bir yemek dozu büyüklüğünde olmalıdır. Dondurulmuş etlerden pişirilecek miktarı kadar çözdürülmeli, çözdürülen etler tekrar dondurulmamalıdır. Bu durumdaki etler tekrar bekletilecekse pişirilmeli ve öylece muhafaza edilmelidirler.

Kurban Bayramının beklentilerin karşılandığı bir şekilde ruhuna uygun olarak idrak edilmesi temenni eder, sağlıklı, huzurlu nice bayramlar dilerim.

Metin Kutusu