Obezite Cerrahisi ve Genel Cerrrahi Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, obezite ameliyatlarına ilişkin merak edilenlere dair bilgiler verdi.

Medicine Hospital Obezite Cerrahisi ve Genel Cerrrahi Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu obezite ameliyatı hakkında merak edilenleri yanıtladı.

Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, obeziteyi, “Yiyeceklerle aldığımız enerji miktarı, fiziki aktiviteler ve metabolizma tarafından harcanan enerjiden fazla olduğunda, zamanla vücutta fazla yağ birikir. Vücutta işte bu şekilde istenmeyen yağ birikimi olmasına şişmanlık ya da obezite diyoruz” şeklinde tanımladı.

Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, cerrahi girişim için seçilecek hastaların özelliklerini şu şekilde sıraladı: “Vücut kitle indeksi 40 kg/metrekare ve üzerinde olmalı, vücut kitle indeksi 35-40 kg/metrekare arasındaysa, şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi vb gibi yandaş hastalığı olmalı, hastanın yaşı 18 ile 60 yaş arasında olmalı, var olan obezite en az 3 yıldır olmalı, hastanın hormonal bir rahatsızlığı olmamalı, alkol, uyuşturucu ve ilaç bağımlılığı olmamalı, kabul edilebilir ameliyat riski olmalıdır.”

OBEZİTE ESTETİK BİR AMELİYAT MIDIR?

Obezitenin estetik bir sorun olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Kavlakoğlu, “Aksine kalp-damar hastalıklarından kanserlere kadar değişen birçok ölümcül hastalığın önemli sebeplerinin başında gelmektedir. Dünyada ve ülkemizde obezite giderek artmakta olup bu hastalıkla mücadeleye ciddi bütçe ayrılmaktadır. Obez olan hastalar üretici olmaktan çok tüketici konumundadır. Ülkemizde kadınların üçte birinin, erkeklerin ise beşte birinin obez gurubuna girdiği tahmin edilmektedir” ifadelerini kullandı.

AMELİYATTAN SONRA NE YAPILMALIDIR?

Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, ameliyat sonrası süreç hakkında şunları belirtti: “Ameliyat sonrası hasta genellikle aynı gün yürütülmektedir. Ertesi gün bir test sıvısı içirildikten sonra ağızdan su ve komposto gibi sıvı besinlere başlanmaktadır. İkinci gün ise çorba yoğurt, süt ve ayran menüye ilave edilmektedir. Aşama aşama eklenen gıdalar sonrası ameliyattan 6 hafta sonra hemen her gıda serbest hale gelmektedir. Ancak kilo verme süreci boyunca yüksek kalorili karbonhidratlarda kısıtlamalar olabilmektedir. Zaten özellikle tüp mide ameliyatında Midenin iştah hormonunun (Ghrelin) salgılandığı Fundus kısmı çıkarıldığı için iştah duygusu yüzde 80 oranında azalmaktadır.

Bu ameliyatlar olunduktan sonra karşımızda çok yemek istemeyen, çok az yemekle doyan kişiler olmakta ve iştahın azalmasına bağlı olarak az yeme isteği nedeniyle konforlu bir şekilde rahat rahat kilo kaybedilme durumu ortaya çıkmaktadır. Tabi ki bu tedavi sadece cerrahın yaptığı ameliyattan ibaret değildir. Başarılı bir morbid obezite tedavisi, obezite ve bariatrik cerrahi uzmanının yanısıra anestezi uzmanıyla, uzman psikiyatristiyle, psikoloğuyla, diyetisyeniyle, hasta koordinatörüyle, ameliyat teknisyeniyle tecrübeli bir ekibin imzasını taşımaktadır. Özellikle ameliyattan sonraki 3 yıl çok kritiktir. 3. yıldan sonra kilo almaların tekrar başlamaması için hastaların yukarıda saydığım ekip tarafından ömür boyu takip edilmesi şarttır”.

OBEZİTE AMELİYATLARININ RİSKLERİ NELERDİR? OBEZİTE AMELİYATLARININ RİSKLERİ NELERDİR?

Obezite ameliyatlarının korkulan başlıca 3 riski olduğunu söyleyen Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, “Bunlar leakage (kaçak), emboli (pıhtı oluşması) ve kanama olmasıdır. Bu riskler deneyimli cerrahların uyguladığı ameliyatlarda yüzde 1 ve civarındadır. Böyle sorunların olması kadar erken farkedilip gerekli müdahalenin yapılması önemlidir. Zamanında yapılan tedavi sorunu genelikle bertaraf etmektedir” diye konuştu.

Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, yapılan çalışmaların ameliyattan sonra 1,5 yılda verilen kiloların uzun yıllar korunduğunu ortaya çıkardığını belirterek, “Ancak 7-8 yıldan sonra bir miktar kilo alınabilmektedir, ancak hiçbir zaman ameliyattan önceki kiloya ulaşılamamaktadır. Örneğin 130 kg ile ameliyat olan birisi ameliyat sonrası 60 kiloya düşmüş ise 10 yıl sonra 70-75 kiloya çıkabilmektedir. Tekrar kilo almamak için doktorunuz ve diyetisyeninizle sık olmamakla birlikte iletişimi koparmamak gerekir. Neticede organizma aktif bir yapıdır, yeni durumlara uyum sağlama yeteneği vardır” diye konuştu.

“Bu dönemde her beslenme disiplinini korumakta fayda vardır” diyen Doç. Dr. Kavlakoğlu, "Tedavi yöntemleri yaşlandığında her tedavi yöntemi herkese uygun değildir. Kişiye göre hekim ve hasta birlikte uygun tedavi yöntemine karar vermelidir. Hastanın karar verme sürecine katılması önemlidir. Çünkü hekimin söylediklerini uygulayacak olan neticede hastanın kendisidir” ifadelerini kullandı.

(İHA)