Uzman Klinik Psikolog Meral Gümüş Avcı, önümüzdeki hafta içinde süreli sokak izni verilen 20 yaş altı çocuk ve gençlerin şimdiden bunun heyecanını yaşamaya başladığını söyledi. Çocuk ve gençlerin bu izni gerekli önlemleri alarak ve kurallara uyarak geçirmelerinin önemini vurgulayan Avcı, “Anne babalar çocuklarına evde kalmanın zorunluluğunu nasıl anlattıysa bu iznin de doğru şekilde kullanılmasının önemini anlatmalı. Bu kısıtlama ve izinlerin hepimizin sağlığı için olduğunu söylemeli” dedi.

Dünyada binlerce ölüme neden olan korona virüs (Covid-19) salgınıyla mücadele ülkemizde başarıyla sürdürülürken, İzmir Kent Hastanesinde görevli Uzman Klinik Psikolog Meral Gümüş Avcı, normalleşme yönünde adımlar atılmaya başlandığını ve bunun sevindirici olduğunu söyledi. 65 yaş ve üzeri kişilerin yanı sıra 20 yaş altına da süreli sokağa çıkma izni verildiğini hatırlatan Avcı bu iznin “yürüme mesafesinde, sosyal mesafe kuralına uyarak ve maske takarak” kullanılabileceğini söyledi.

"PSİKOLOJİK DESTEK GEREKEBİLİR"

Çocuk ve gençlerin bu izni kullandıktan sonra yeni bir izne kadar yine evde kalacağını vurgulayan Avcı, şöyle konuştu:

“İçinde bulunduğumuz korona virüs salgın dönemine bağlı olarak hepimiz zor günlerden geçiyoruz. Bir yandan kendimizi ve ailemizi korumak adına önlemler almaya çalışırken diğer yandan yaptıklarımızın yeterli ve doğru olup olmadığıyla ilgili gündemi takip etmeye çalışıyoruz. Bu durum, psikolojik açıdan yaşadığımız süreçte pek çok farklı duygu duruma neden olabilir ve bunları yoğun şekilde de yaşayabiliriz. Salgın bir kriz dönemi olup, insanlar üzerinde güvensizlik, endişe, panik, çaresizlik, tükenmişlik, korku gibi duyguların yaşanmasına yol açabilir. Bu olumsuz duyguların yoğun yaşanması insanların uyum mekanizmalarını bozabilir ve yapılması gerekenleri uygulayabilme işlevlerine engel olabilir. Herkes bu dönemde kendi sürecini, salgının etkileri çerçevesinde yaşar. Zorluk, herkes için aynı değildir. Özellikle çocuk ve gençlerin olduğu ailelerde anne ve babalar, kendi süreçlerinin yanı sıra çocuklarının sürecini de yürütmek zorundadır. Bilindiği gibi bir süredir 20 yaş altındaki çocuk ve gençlerin dışarı çıkmaları salgının yayılma sürecini kontrol etme amacıyla yasaklanmıştır. Şimdi yeni normalleşme dediğimiz bir süreç başlıyor. Geçici olarak sokağa çıkma yasağı getirilen 65 yaş üstü ve 20 yaş altı için değişik günlerde sokağa çıkma izni getiriliyor. Burada anne babalara düşen görev sokağa çıkmanın kısıtlanmasındaki hayati gerekçelerin önemini anlattıkları gibi bu sokak izninin de önlemleri alıp kurallara uyarak kullanılması gerektiğini anlatmak ve uymalarını sağlamak olacaktır. Bu kısıtlama ve izinlerin hepimizin sağlığı için olduğu anlatılmalı, çocuklar ve gençler de açık havadan yararlanmalı, oyun oynayıp tadını çıkarmalı.”

AVCI’DAN ÖNERİLER

Öte yandan salgının kontrol altına alınabilmesi için uygulanan kısıtlamalar nedeniyle evde kalan birçok çocuk, ergen, genç ve ailelerinin, psikolojik olarak bu durumla nasıl başa çıkmaları gerektiği konusunda desteğe ihtiyaç duyduğunu kaydeden Avcı, “Sağlıklı uyumun sağlanması, olumlu duygu durumun oluşturulması ve işlevselliğin devam ettirilmesi bu konuda esas olan üç temel kuraldır” diye konuştu.

Kent Hastanesi Klinik Psikoloğu Avcı bu temel kurallar çerçevesinde psikolojik açıdan, 20 yaş altı evde kalmak durumunda olan çocuk ve gençlerin nasıl desteklenebileceğine ilişkin önerilerini şöyle sıraladı:

"Bilgi paylaşımı ve dürüstlük: Neler olduğuyla ilgili her yaşın anlayabileceği şekilde bildiklerimizi paylaşmak. Bu paylaşım sırasında gerçekleri, bildiğimiz kadarıyla ve dürüstçe anlatmak. Felaket senaryoları, bilgi kirliliği konusunda dikkatli olmak, bunlar hakkında konuşmak. Bilimsel gündemi takip etmek ve paylaşmak. Evde kalma sürecinin bilimsel açıdan salgının yayılması üzerindeki etkileri ve gerekliliği üzerinde konuşmak. Bu dönemin bir gereklilikten doğduğunu ve evde kalarak yayılmanın engellenmesini sağladıkları aktarmak. Evde kalma sürecinde her yaş grubunun kendisini nasıl oyalayabildiği ve sürecini nasıl yürüttüğüyle ilgili gözlemler yapmak. Müdahaleden kaçınmak. Kendi sürecimizi işlevsel şekilde yürüterek rol model olmak. Öğrenmeye ve gelişmeye devam ettiğinizi göstermek. Çocuğun veya gencin, kendi sürecini planlama konusunda desteğe ihtiyacı olduğunda yardım için hazır olduğunuzu bildirmek ve hissettirmek. Okul döneminde olan çocuk ve gençlerin online sistemden eğitimlerine devam etmeyle ilgili üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek. Örn. İnternet, bilgisayar, çalışma ortamı vb. sağlamak. Üretkenliklerini ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri yeni becerilere açık olmalarını sağlamak. Evdeki işlerin yürütülmesi, artan iş yükünün ailenin bir veya iki üyesinin üzerinde kalmaması konusunda önerilere ve desteğe ihtiyacınızın olduğunu bildirmek. İş bölümü planlaması yapmak. Salgınla ilgili yaşadığımız duyguları paylaşarak çocuk ve gencin de bu süreçte yaşamakta olduğu duyguları paylaşması konusunda teşvik edici olmak. Gelecekte ne olacağından daha çok An’da kalmanın önemi üzerinde durmak, ’Şimdi ve Burada’ elimizde olan ’iyilerle’ bu süreci sabırla geçiriyor olmayı vurgulamak. Örneğin sağlıklı olmak, sevdiklerimizle bir arada olmak gibi. Olumsuz duygu duruma neden olabilecek söylem ve davranışlar yerine empatik ve destekleyici olanları tercih etmek. Örneğin ’Hiç ders çalışmıyorsun’ yerine ’Dersine başlama konusunda zorluk yaşadığını görüyorum. Bu zorluğun da üstesinden geleceğine inanıyorum’ şeklinde ifade etmek. Ailecek zaman geçirebileceğimiz ve çocukların yaşlarına uygun oyunlara yaşantımızda yer açmak. Aile üyelerinin, birbirleriyle geri bildirim yeteneğini geliştirmek."

(İHA)