Yazıma başlamadan önce sizleri saygıyla selamlıyorum.
Trabzon'un bir yaşayanı olarak Trabzon'a fayda sağlayan her çalışmanızdan ötürü sizlere teşekkür ediyorum.
Trabzon Eğitim. Sanat ve sağlık alanında sizlerinde büyük katkılarıyla önemli bir ivme kazandı.
Kentsel dönüşüm projeleri şehrin akciğerlerine yeniden can verdi. Olimpik oyunlar sayesinde gelen yatırımlar, birbirinden donanımlı yeni hastaneler, özel üniversite ve mevcut üniversitemizin gelişimi konusunda azami gayretleriniz takdire şayan.
Sosyal hizmetler alanında da büyük gayretleriniz sonucu sizlere ulaşan kimseyi boş çevirmediğinizi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün verilerinden takip ediyorum.
En güvenli 10 il arasında Trabzon'un olması asayiş yönünden, yaşanılabilir iller sıralamısnda da şehrimizin 4. sıraya yükselmesi, çalışmalarınızın faydalı meyveler verdiğinin bir kanıtıdır.
Tüm bunların yanında Trabzon'un yıllardır kanayan yarası olan birkaç hususta daha pratik çözümlerle, sorunlara neşter vurmanızı istirham ediyorum.
Bu sorunların başında hava kirliliği gelmektedir. Doğalgaz çalışması yapan şirket ile ilgili belediyenin defalarca ceza kestiğini, yavaş çalıştığını bilmeyen kalmadı.
Gerekirse anlaşma şartları yeniden gözden geçirilip yeni firmaların bu işe dahil edilerek tüm Trabzon'un önümüzdeki sene doalgaza kavuşmasını arzu ediyorum.
Buna ek olarak Trabzon limanı kömür doldurma boşaltma işi nedeniyle çömlekçi mevkiindeki vatandaşların bitmek tükenmek bilmeyen şikayetlerinide bilmeyenimiz yoktur. Kapı pencere açamayan vatandaşlar, camlarının önünden her sabah bir parmak kömür tozu silmektedir. Mümkünse kömür ile ilgili aktarımların şehir dışındaki daha uygun bir limanda yapılması isabetli olmaz mı?
devamı 2.sayfada...


Birde Trabzon'un en önemli yatırımı olan Çimento Fabrikası'nın Sanayi mahallesi esnafına ve halkına soluttuğu çimento tozuna herkes şahit. İnsanların ciğerleri neredeyse beton tutacak. İnsanlar siyah olarak sanayiye bıraktıkları araçlarını beyaz olarak geri almakta, çimento tozu nedeniyle hem sağlık yönünden hemde maddi yönden büyük sıkıntılara maruz kalmaktadırlar. Görülüyorki filtresi yeterli olmuyor. Kesilen cezalarda işe yaramıyor ve caydırıcı olmuyor. O zaman işletme sahibi Lütfi Yücelik ile de görüşerek onunda gönlünü alıp zararını karşılayarak bu fabrikayı verilen tarihten daha önce bir sürede şehrin dışına taşımak mümkün olmaz mı?
Marketçi, bakkal, manav, manifaturacı v.b esnaf alışveriş merkezlerinin adeta kıyımına uğruyor. Evet AVM'ler esnafı bir nevi düzene soktu. Esnaf AVM'lerden çok ders aldı. Yaptığı yanlışların farkına vardı fakat artık aldıkları ders onlara yeter. Hepsinin çoluk çocuğu ve bakmakla yükümlü olduğu ailesi var. Onlarla ilgili birşeyler yapılmalı. En azından Avrupa Birliği üyesi ülkeler mesela Almanya'da olduğu gibi AVM'ler saat 19.00 itibariyle kapanamaz mı? Veya açılış saatleri 12.00'a çekilemez mi?
Şehrin en değerlileri olan, binlerce insana ekmek kapısı sağlayan işadamlarımızın birebir görüşmelerle çözümlenebilecek yığınla sorunu vardır. Kiminin katı, kiminin kaldırımı, kiminin ruhsatı, kiminin çatısı, kiminin sigortası, kiminin vergisi…. Halk günleri gibi işadamlarımız içinde özel günler ve saatlerde şehrin üst düzey yöneticileri ile 15 günde bir yapılacak toplantılarla birçok sorunun üstesinden gelineceğini tahmin ediyorum. Bizim kapımız herkese açık, isteyen istediği zaman gelebilir sözleri bence çok geçerli olmuyor. Çünkü çok yoğun programlarınız oluyor. İşadamlarımız gazete veya sosyal medya köşelerinden sizlere ulaşmaya çalışıyor. Önceleri TTSO'da tüm milletvekillerimizin valimizin, belediye başkanımızın ve şehrin dinamiklerinin katıldığı aylık değerlendirme toplantıları yapılırdı. Bunlara yeniden başlanamaz mı.
Trabzon Şoförler ve otomobilciler Odasınında görüşüyle artık çağdışı minibüs uygulamasından vazgeçilerek modern araçlarla bu şehrin toplu taşıması sağlanamaz mı? Bir İstanbul gibi, bir Newyork gibi Trabzon'da kendi otomobilini, toplu taşıma aracını seçemez mi?

devamı 3.sayfada...

Tarihi eser diye kaldıramadığımız o arnavut kaldırımı taşlarından yayalarda, sürücülerde şehrin hemen hemen her kesimi rahatsız. Otomobillere verdiği zarar da cabası. Sağlam alt yapı olmadığı için hemen hemen her ay bir tarafta bir çökme, bir kazı, bir şantiye. Parke taşların olduğu tarihin hissedildiği sokakların başına bir cam fanus içine bu taşlardan koyup o sokağın eski fotoğrafını da güzel yerleştirip daha modern bir şekilde bu yollarımız yenilenemez mi?
Marka şehir, marka şehir diyoruz ama bir tane prestij projemiz, yatırımımız olmayacak mı? Raylı sistem rantabl değilse, bunların daha ekonomikleri Monoray gibi tek hattan gidiş geliş yapanları var. Birde teleferik… Tepesi olmayan iller bile şehrini teleferikle seyrettirirken bizim meşhur boztepemize yıllardır bir teleferik hattı çekemedik. Çömlekçi Kentsel dönüşüm beklenirse 5 yıl daha sürer bu iş. Daha erken bir sürede bu iki önemli yatırım hayata geçirelemez mi?
Lise zorunlu hale geliyor. Yeni bir eğitim sistemi uygulamaya koyuluyor. Çok iyi, çok güzel. Fakat ailelerin sırtındaki yükte her geçen gün artıyor. Artık kayıt parası almayan okul, servis parası vermeyen veli kalmadı. Nüfusa dayalı kayıt sistemi dedik, herkes mahallesindeki okula gidecek dediniz fakat okulların önünde servisten geçilmiyor. Almanya ve benzeri batı ülkelerinde böylesine lüks ve zorunluluk haline getirilen bir sistem yok. bu nasıl adrese dayalı sistem. Hiç merak edip baktınız mı Trabzon'da kaç öğrenci servisi var diye? İlköğretim okullarına kadar inen kantin sisteminede bir son verilmeli. Pilot il Trabzon seçilerek okullarda ev yemeği uygulamasına geçilmesi uygun olmaz mı? Yüzme, tenis ve benzeri şiddet içermeyen spor dalları yine pilot il şehrimiz seçilerek ilköğertim okullarında zorunlu hale getirilebilse olimpiyat için yapılan onca tesis daha rantabl bir şekilde kullanılmaz mı?
İşsizlikten ve iş beğenmezlikten sürekli dert yanılan şehrimizde belirli periyotlarla büyük salonlarda, iş arayanlar ile eleman arayanlar biraraya getirelerek, gerçek sorunun tespit edilmesi mümkün değil mi? Her gün gazetelerde eleman arayan yüzlerce firma ve işkura kayıtlı binlerce işsiz varken, burada asıl sorunun ne olduğu bu tür buluşmalarda ortaya çıkamaz mı?

devamı 4.sayfada...

Şehrimizde yaşanan afetlerde daha hızlı ve etkin müdahale için, AKUT, UMKE- İl Acil Afet Durumu Müdürlüğü, Sivil Savunma, TRAC, OFROAD, Dağcılık Kulübü ve benzeri ilkyardımı sağlayacak kurumlar sivil toplum kuruluşları ile bir çatı altında, aynı bina, arsa veya arazi üzerinde toplanamaz mı?
Üniversite öğrencilerine yönelik Belediye'nin yaptığı tesislerin dışında, bir yardım bankası, bir sosyal hizmet ağı kurularak, öğrencileri abi, dernek, cemaat ve benzeri kulağa hoş gelmeyen kuruluşlardan uzak tutmak gerekmez mi? Yine öğrenciler için şehrimizde indirim kartı ve benzeri uygulamalar Trabzon Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ile istişare edilerek uygulamaya konulamaz mı?
Türkiye'nin önde gelen işadamlarının birçoğu Karadenizli. En babaları Trabzonlu. Fakat Trabzon'a yaptıkları yatırımların birçoğu tüketim veya hayır amaçlı. Bu işadamlarımızın daha çok üretime yönelik tesisler kurmaları teşvik edilemez mi? Bunun için Trabzon'un tüm dinamiklerinin biraraya gelerek (Valisiyle, Belediye Başkanıyla Milletvekilleriyle, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla) önemli değerlerimizi ziyaret edip büyük bir toplantı yaparak bunu planlaması gerekmez mi? Bu oluşum Ankara'daki yeme içme ve para kazamna odaklı Trabzon günlerinden daha etkili olmaz mı?
Son olarak turizm ile ilgili özellikle yaz mevsiminde şehrimize gelen turistlerimiz, şehrin tarihi dokularını, kimliğini, havasını solumadan otobüslerle, Ayasofya, Atatürk Köşkü, Boztepe, Uzungöl ve Sümela manastırı gibi belli noktaları ziyaret edip, yaylalarımızı, Tarihi Ortahisar Evlerimizi, Cephaneliğimizi, Uzunsokağımızı, Kunduracıları, Kemeraltını, Bedesten'i, Yenicuma Camii'ni, Santa Maria Kilisesi'ni, Gülbaharhatun'u, Zağnos'u görmeden şehri terk ediyor. Trabzon'u köşke çıktığı tek şerit her tarafı binalarla çevrili yoldan, Maçka'ya gittiği kömür ocaklarının iğrenç görüntüsünden ibaret biliyorlar. Trabzon'a gelen turist kafilelerinin büyük otobüslerle değilde daha uygun, daha küçük, daha estetik taşıtlarla bu yerleri de görme imkanına sahip olacak, şehrin esnafına katkı verecek bir tura tabi tutulması mümkün değil mi? Maçka Vadisi'nden kayıkları yüzdürmek, Boztepe'den şelaler akıtmak zor mu? Turizm sadece yayladan, ottan, dağdan, yoğurttan, kuymaktan balıktan mı ibarettir.

devamı 5.sayfada...

Yazdıklarım aklımda olanların belkide onda biri. Zaman zaman bu tür hassasiyetlerimi dile getireceğim. Eminimki hepiniz bu söylediklerime katılacaksınız. Birşey yaparsınız yapamazsınız. Benim gücüm oraya yetmez. Ama ben vicdanı sorumluluğumu, bu şehre olan görevimi bu şekilde yerine getirebiliyorum. Bu şehrin ormancısı var. Bu şahrin lokantacısı var. Bu şehrin basketçisi var. Bu şehrin ihracatçısı var. Bu şehrin çiftçisi var. bu şehrin balıkçısı var. Bu şehrin delikanlısı var. hanımefendisi var. Yaşlısı var genci var. Hepsinin üzerinizde hakkı var.

Evet liste uzadıkça uzuyor. Yapılanlara bakyorum güzel şeyler ama yapılmayanlarda yapıldığında çok güzel olacak şeyler değil mi?
Siyaset bugün var yarın yok, makamlar bugün var yarın yok. Ben nasıl bugün o Tabakhaneyi mahfettiği için, güzelim meydanı katlettiği için, Çukurçayır'ı rezil ettiği için geçmişime ve bugünüme öfkeleniyorsam. Yarın sizinde çocuğunuz, sizinde tornunuz sizin için aynı şeyi düşünecek. Siyaset bir yere kadar ama gelecek nesil bizden, sizden hesap soracak. Onları düşünelim. Ne olur biraraya gelelim. Şöyle bakanıyla vekiliyle, bürokratıyla bir Trabzon balyozunu oluşturup vuralım Türkiye'nin Başkenti'ne. Bir ilki başaralım iktidarıyla, muhalefetiyle el ele çıkalım Reisi cumhur'a. Başbakan Erdoğan'a… Duysun herkes bu şehir için her Trabzon'nun tek yürek olduğunu. Öyle bölük porçük olmaz. Öyle cılız sesler duyulmaz. Ne olur duyuralım sesimizi. Hepinize tekrar saygılar sunuyorum