AKP 9. Seçiminden de başarıyla çıkmıştır.
Seçim kampanyasını iyi yönetmiştir. İyi sloganlar bulmuş, seçmenlerini, seçim havasına sokarak hepsiyle sandıkta buluşmuştur.
Başbakan şimdiye kadar yaptıklarını anlatmış, Cumhura Çankaya’da Noter görevi yapmayacağını, aktif olarak çalışacağını anlatmış oy istemiş ara sıra da Muhalefet Partileri ortak adayının kendisine attığı pasları gole çevirerek 9. Haklı zaferini kazanmıştır.
Çatı adayı Sayın Ekmelettin Bey bu süreçte, Çankaya’da icracı olmayacağı söylemiş, işin İcra kısmının Meclis olduğunu, haklı olarak da Anayasanın kendisine açıkça vermediği görevleri onu zorlayarak yapmayacağını ifade etmiş kısa süreçte kendini tanıtmaya çalışmıştır.
Kendini tanıtma konusunda başarılı sayılsa da seçim propagandası halkın gözünde bir yer tutmamış, destekçilerini bile sandığa çekememiştir.
Parti binalarına bayrak dahi asmayan, toplantılarda ses düzenini oluşturmayan veya düşünemeyen, bırakın ülkeyi kendi tabanının seçim havasına sokamayan muhalefet, imar konusundaki beceriksizliklerini yine ortaya koymuştur.
Çünkü çatıyı yapmışlar ama kolon, kiriş, temel birbiriyle hiçbir araya gelmeyerek ayrı ayrı çalışmış, bazı yerlerde hiç çalışmamışlar.
Ortada bir kazanan var ama ne yazık ki kaybeden bu seçimde de yok. Muhalefet liderleri cezayı sandığa gitmeyen seçmenlere kesip, önümüzdeki maçlara bakacağız havasında. Kendilerine hiç pay çıkarmadan beceriksizliklerine vurgu yapmadan sorumluluğu gene halka keserek “durmak yok yola devam” sloganıyla muhalefetteki yerlerini sağlamlaştırma çabasındalar.
Hâlbuki ülkemiz yaklaşık 10 ay sonra genel seçimleri yapacak. O zaman “tıpış tıpış” gelmeleri emredilen seçmene, gelmeyen cumhura yine işiniz düşmeyecek mi? Kendine bir siyasi görüş sunmayan, politika vadetmeyen, bir anlamda Çankaya’da etkisiz eleman görevini üstleneceğini anımsatan adayı beğenmeyen veya adayda kendinden bir şey görmeyen seçmenlerinizden oy istemeyecek misiniz? Ya siz başka kimden oy almayı, hangi oylarla iktidarı kazanmayı düşünüyorsunuz. Kendinizden olanı bile uzaklaştırmakta üstünüze yok.
Bir düşünün Emine Ülker Tarhan’la, MHP den Tuğrul Türkeşle seçime girdiğinizi, partilerinizi bölmez, seçimi genel seçim havasına sokar ne kadar oy alabileceğinizi görürdünüz. Belki de seçimi 2. Tura taşır seçmende o heyecanla sandığa koşardı. Recep Tayip Erdoğan düşmanlığını o zaman devreye sokarak CHP den bir Cumhurbaşkanı bile çıkarılabilirdi.
Olmaz mıydı ?.
Olmazsa en kötüsü kendi adayınızla kaybeder ( bu gün kaybetmiş olduğunuz gibi) genel seçimler öncesi halk gözündeki durumunuzu görürdünüz. Ama en önemlisi kaybeden de açık açık gözükür parti tabanı cezayı kime keseceğini bilirdi.
Bu hesapların MHP Genel Başkanı tarafından yapılamayacağı ortada. Matematik formüllerine ne kadar yakın (o kadar uzak) olduğunu genel seçimlerdeki iktidara yürüme formüllerinden biliyoruz. Ve biliyoruz ki tabanının düşüncelerinden çok kendi düşüncelerini ortaya koyduğundan tabanına hâkim olamıyor. Tabanı evet derken o hayırda hayır vardır politikası yürütüyor. Ocaklara, dolayısıyla gençlere güvenmediğinden ya da kontrol edemeyeceğinden korkarak sahalardan uzak tutuyor. Kendi tabanını toparlayamıyor. Koray Aydın’la ve genel başkanlık sürecinde ona destek ve oy verenlerle yan yana gelemiyor ona karşı kongrede oy verenlerle buluşup bir birliktelik oluşturamıyor.
Dombırayı duvara asıyor Uğur Işılak eline alıp çaldığında kızıyor.
Sayın Bahçeli “durmak yok yola devam” ama gittiğiniz yol baraja çıkıyor..
CHP genel merkezi bu hesapları yapardı yapmıştır da. Mesela Sarıgül’ün İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı adayı olarak siyaset sahnesinden indirilmesi çok pratik bir seçimdi. Hem CHP ye kabul ederek ona gönül verenlerin oylarını aldılar, hem Belediye Başkanlığından ettiler, hem de karizmasına büyük bir mağlubiyet eklediler. Ama kaybetmediler. Artık ne ekranlarda ne Şişlide nede CHP de adı anılıyor.
Kısaca Ben size Maçın Skorunu Tekrar söyleyeyim
9-0
Kazanan: Recep Tayyip Erdoğan
Kaybeden: Dün Sarıgül, Yavaş, bu gün İhsanoğlu
Fatura oy vermeye değer birini bulamadıkları için sandığa gitmeyen Cumhura.
