Konuşun isterdik!

Büründüğünüz oscarlık sessizlikten çıkıp, ağzınızda sırnaşan rulo ete, vatansever cümleler iliştirmenizi ne çok isterdik.

Korkmayın!

Paniklemeyin!

Gişede çakılsan bile, adamlık mertebesinde yükseleceksin.

*

Çıkar kafanı soktuğun kumdan!

11 aylık Bedirhan bebeğin, 9 aylık Muhammed bebeğin ve henüz gencecik bir fidan olan 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün gözlerinin içine bak.

Bak ki, şehadet şerbetinin aslında plaj gazozu olmadığına emin olabilesin.

*

Suriye’de yuvalanan hainler, ayağımızın altındaki halıyı çekme gayretinde iken, sen sanatın sana getirdiği şöhretle, ahaliye tropikal kapuska kıvamında maval okuyorsun.

Söz konusu Mehmetçiklerimiz iken, sen hala susmayı tercih ediyorsun.

Bu ülkenin vatandaşı olarak, senin ülkene sadakatin bu mu?

Nerede sizin sanatçılığınız?

Hani duyarlılığınız?

Sanat, provokasyonun ve siyasi manipülasyonun bir aracı olmak zorunda mı?

Her konuda konuşup, söz konusu Mehmetçik olunca neden lal kesiliyorsunuz?

*

Oysaki susamam diyenlerin yine susmamasını isterdik.

Bu topraktan evde, hepimiz şehadet sütüyle beslenmedik mi?

*

Şimdi vatansever Türk evlatlarına düşen görev susmamaktır.

Suudi Arabistan, İsveç, ABD, Almanya, İsrail, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Hollanda, Mısır, Kanada, Danimarka, Yunanistan, İran ve Finlandiya, memleketimize şah çekmişken, susmak işgüzarlığın dik alasıdır.

Hangi partiden olursan ol muhterem!

Sınırlarımızdan dışarıya çıktığımızda, hepimizin partisi Türk bayrağı olmalıdır.

*

Biliriz ki, acı bu toprakların sadık köpeğidir.

Lakin cebimizdeki tuzun da farkında olmalıyız.

Bu memleketin siyasetçisine, sanatçısına, akademisyenine, profesörüne, gazetecisine kısacası her bireyine yakışan, al bayrağın etrafında kenetlenmektir. 

Kendi içimizdeki kavgalar, kendi içimizde kalsın.

Cenaze evinin önündeki ayakkabılar eksilince, cenazenin acısı, cenaze sahibine kalmasın.